Öğrencilerin yeni adresi: Sokaklar, tarlalar, tekstil…

Salgın döneminde uzaktan eğitim ile yüzleşen öğrencilerin yüzde 40’ı kayıplara karışmıştı. Ne istihdam da ne de eğitimde isimleri geçen öğrenciler, ekonomik krizin derinleşmesiyle soluğu sokaklarda, tarlalarda ve tekstilde aldı!


  • Oluşturulma Tarihi : 22.06.2022 05:03
  • Güncelleme Tarihi : 22.06.2022 05:03
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Öğrencilerin yeni adresi: Sokaklar, tarlalar, tekstil… haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER

Ailelerin çöpten yemek bularak çocuklarının karnını doyurduğu bir düzende, eğitim bile maalesef lüks hale geldi! Geçtiğimiz günlerde karnelerini alan ve okul biter bitmez sokaklarda, tarlalarda, konfeksiyon fabrikalarında çalışmaya başlayan öğrenciler içerisinde bulunduğumuz düzenin en büyük örneği… Tatil programı değil, nerede çalışacaklarının, günde kaç para kazanıp ailelerine destek olabileceklerinin planını yapan öğrenciler için ‘tam gün mesai’ zili çalarken, yaklaşık yüzde 40’lık bir kesimin vahşi düzen nedeniyle eğitimden koptuğu kaydediliyor!

RAKAMLAR UTANCIMIZI KATLADI

Görüşlerine yer verdiğimiz Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, şunları kaydetti: “Çocuklara bayram adayan tek ülke olmaktan, çocuklara çocukluğunu bile yaşatmayarak emek sömürüsü zincirine dahil eden bir ülke olmaya dönüşmemizde, kuşkusuz vahşi kapitalizm kadar, çocuklara kıymet vermeyen ülke yöneticilerinin de payı çoktur. Hem bizzat devletin istatistik kurumu olan TÜİK’in hem de başka araştırmaların ortaya koyduğu rakamlar, utancımızı katlamıştır. Araştırmalara göre; Türkiye’de yaklaşık her üç çocuktan biri, başka bir deyişle 7 milyondan fazla çocuk şiddetli maddi yoksunluk çeken hanelerde yaşamaktadır. Uzun süren gelir yoksulluğunun bir sonucu olan maddi yoksunluk, yetişkinlerde geçici olabilirken çocuklarda genelde ömür boyu sürmekte ve sonraki nesillere aktarılma riski taşımaktadır. Türkiye’de yaşayan çocukların yüzde 74.6’sı evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayamayan hanelerde yaşamaktadır. Çocukların yüzde 51.3’ü son 12 ay içerisinde ev kirasını, elektrik, su, gaz ve kredi kartı faturalarını planladığı gibi ödeyemeyen hanelerde ikamet etmektedir.”

VAHŞİ DÜZEN EĞİTİME KET VURDU

Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti: “TÜİK’in Çocuk İşgücü Anketi Sonuçları 2019 adlı çalışmasına göre; çalışan çocukların yüzde 79.7’sini 15-17 yaş grubundakiler, yüzde 15.9’unu 12-14 yaş grubundakiler, yüzde 4.4’ünü de 5-11 yaş grubundaki çocuklar oluşturmuştur. Cinsiyete göre incelendiğinde, çalışan çocukların yüzde 70.6’sını erkek, yüzde 29.4’ünü ise kız çocukları oluşturmuştur. Söz konusu çocukların yüzde 65.7’si bir eğitime devam ederken, bu oran erkeklerde yüzde 65.6, kızlarda yüzde 66.1 olmuştur. Yani çalışan çocukların neredeyse yüzde 40’ı, bu vahşi düzen nedeniyle eğitimden de kopmuştur.”

ONLARA İNATLA VE İNANARAK…

Çocuk işçiliğiyle mücadele etmek için atılması şart olan adımları kamuoyuyla paylaşan Yıldırım, “Çocuk işçi çalıştırmak yasaklanmalı, bu alan sıkça denetlenmeli, ihlaller ağır maddi yaptırımlara tabi tutularak caydırıcılık sağlanmalıdır. Araştırmalar göstermiştir ki çocuk işçilik sorunu, çocukların yaşadığı hanedeki yoksulluk ile doğru orantılıdır. Yandaşların semirdiği, halkın yoksullaştığı bu düzen ne çocuklara ne de çocuk işçiliğiyle mücadeleye bir fayda sağlayacaktır. Dolayısıyla çocukların işçi olmadığı bir ülke yaratmak, sosyal devlet ilkelerinden şaşmayacak bir Türkiye mücadelesinden geçmektedir. Matematik soyut, hayat ise somuttur. Eş-dost yönetimindeki TÜİK verileri bile can acıtsa da elbette bu verilerde sokaklarda dilenen, çöplerden gıda, kağıt atık toplayan çocuklar yoktur. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim neferleri olarak, çocukların hayal kuracağı, oyun oynayacağı, okula gideceği yaşta işçi olmalarını bu ülkeye yakıştırmıyoruz. Verdiğimiz demokrasi ve özgürlük mücadelesinde, Cumhuriyet’in değerlerini koruma kavgasında, bu çocuklarımıza da güzel bir hayat vardır. Bu ülkede yaşayan her yurttaşın, bu ülkenin çocuklarına hayal kurabileceği koşulları yaratma sorumluluğu vardır. Bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz, pes etmeyeceğiz! Onlara inatla ve inanarak diyeceğiz ki: Güzel günler göreceğiz çocuklar…” çağrısında bulundu.

TATİL DEĞİL MESAİ DÖNEMİ

İzmir Seyyar Satıcılar Derneği Başkanı Evren Laçin de konuya ilişkin “Okullar tatile girdi ama bu sadece sözde ‘tatil’. Zira ülkede aileler ay sonunu bile getiremezken, ev kiraları asgari ücretle yarışırken bir ailenin çocuğunu bırakın otele tatile götürmeye, İzmir içinde Foça’ya veya Urla’ya günübirlik bile gönürmeye parası yok. Bir çocuğun günübirlik denize gidip gelmesi, toplu ulaşım aracını kullanması ve orada sadece 2 gevrek, 2 şişe su içmesi bile en az 60-70 lirayı buluyor. Bu para çocuğun ailesinin günlük kazancından bile fazla. Okullar tatile girince çocuklar tatil planı değil, nerede çalışacaklarının, günde kaç para kazanıp ailelerine destek olabileceklerinin planını yapıyor. Kimisi köyüne gidip akrabalarının tarlasında çalışacak, kimisi konfeksiyon fabrikalarında basit işler yapacak, bir kısmı da otellerde veya sanayide çalışacak. En şanslı olanları ise babalarının yanında işi öğrenirken haftada bir kez denize gitme imkanı bulabilecek” dedi.

AVRUPA’NIN BANGLADEŞ’İ

“Ne yazık ki sayısı milyonu aşan çalışan çocuklar, Türkiye işçi sınıfının en güvencesiz, korunmasız, sömürülen ve şiddete uğrayan kesimini oluşturuyor” diyerek sözlerine devam eden Başkan Laçin, “Uygulanan politikalar tarım, sanayi, eğitim ve sosyal alanda çocuğun daha fazla işçileşmesini beraberinde getirdi. Diğer yandan ise sanki çocuk işçi yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı. Okul haricinde çalışmak zorunda kalan ve iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 13 yaşındaki kimya işçisi Ahmet Yıldız, 16 yaşındaki tekstil işçisi Emin Halastar, 13 yaşındaki konfeksiyon işçisi Emine Demirel, 6 yaşındaki sokakta otomobil camları silen Nazar Güvendiren, 15 yaşındaki mevsimlik tarım işçisi Kader Yalçın, 13 yaşındaki gıda işçisi Ula Kerem, 16 yaşındaki metal işçisi Süleyman Yörük, 16 yaşındaki otel işçisi Muhammet İsa Soysal, 13 yaşındaki tarım işçisi Abdulsamed Dağ ve yüzlerce çocuk nedeniyle adeta Avrupa’nın Bangladeş’i durumundayız” cümlelerine dikkat çekti.

EĞİTİM BİLE MAALESEF LÜKS!

Başkan Laçin, “Her gün sokaklarda yalın ayak, başı kabak şekilde 2-3 yaşından itibaren ne kreş ne ilkokul yüzü görmeyen çocuklar, annelerinin, babalarının yanında çöpleri karıştırarak geri dönüştürülebilir materyalleri topluyor. Karnelerini alan öğrencilerin zaten büyük bir kısmı yıl içinde de okuldan geldikten sonra midye tavasını, simit tezgahını, ayakkabı boyası kutusunu veya küçük pet şişe sularını alıp çalışmaya çıkıyordu. Bu çocuklar için yaz tatili başlamış veya başlamamış bir şey ifade etmiyor. Daha önce okuldan geri kalan zamanda çalışırken şimdi tam gün çalışacaklar. Ailelerin çöpten yemek bularak karnını doyurduğu bir düzende, eğitim bile maalesef lüks hale geldi. Günde 50 ila 100 TL bir ücret kazanabilmek isteyen bu çocuklar yaklaşık 15 kilometre yürümek zorunda kalıyor. Yakını, akrabası olmadığı için kardeşini de diğer atıkları koyduğu çek-çekin çuvalına koyup gezdiriyor. Hatta orada uyutuyor, karnını da o çuvalın içinde korkak gözlerle dışarıya bakarak doyuruyor. Bu çocuklar kitapları bile ancak çöpleri karıştırırken görüyor, beğendiği çanta varsa çöpten alıp okulun açılacağı güne kadar saklıyor. Bu insanların mağazaları AVM’ler değil karıştırdıkları çöp konteynırları. Giysisini de, kitabını da, kalemini de, çantasını da orada bulursa okula götürebiliyor. Umarım tüm çocuklarımız bir an önce bu sistemden kurtulur ve hak ettiği şekilde, refah bir ortamda okullarına kavuşur” yorumunda bulundu.

ÇOCUKLAR İSTİSMARA AÇIK HALE GETİRİLDİ!

Emek Partisi İzmir İl Başkanı Emine Uyar ise Türkiye’de verilere göre 2 milyon dolayında çocuğun işçilik yaptığını kaydederek, “Dünyada da çocuk işçilerin sayısının arttığını görüyoruz. Çocuklar ağır koşullar altında, hiçbir sosyal güvenceleri olmadan çalıştırılıyor. Yoksullukla birlikte çocuk işçiliği de artıyor. Okulların kapanması ile çocuk işçilikte de artış yaşanıyor. Bu eskiden beri böyle olmakla birlikte artık masrafların giderek artması bundan kaynaklı çocukların hem aile bütçesine destek olmak hem de kendi okul masraflarını çıkarabilme isteği çocuk işçiliği daha da arttırıyor. Çocuklar işyerlerinde aile korumasından uzakta her türlü sömürüye ve istismara açık hale geliyor. Tarım, çocuk işçiliğin en yoğun olduğu iş kolu. Çocuk iş cinayetleri de çocuk istihdamının en yoğun olduğu ve kötü çalışma koşulları nedeniyle tarım alanında yoğunlaşıyor. Çocuk iş cinayetlerinde genel olarak her yıl mayıs ayından itibaren ciddi bir artış görülmesi okulların tatil olduğu aylarda çalışan çocuk sayısındaki artıştan, tarımda mevsimsel olarak çocuk istihdamındaki artıştan kaynaklanıyor maalesef. Kapitalizmde çocuk emeği, ucuz işgücü olarak hep kullanılagelmiştir. Yoksulluk bu alandaki sömürüyü daha da arttırıyor. Çocuk işçi çalıştırmak yasaklanmalı, gereken denetimler yapılmalıdır. Eğitim parasız olmalıdır. Çocuklara okullarda ücretsiz, sağlıklı bir öğün yemek verilmelidir. Tüm ücretlere yoksulluk sınırının üzerine çıkacak şekilde ek zam yapılmalıdır” bilgisini paylaştı.