Sayfa Yükleniyor...
Üniversite öğrenimi devam ederken ‘girişimcilik şapkası’ takan İzmirli Aysu Gürman, zeytini farklı bir boyuta taşıdı ve 27 yaşında EGE Teknopark’ta AnadOlive ismiyle kendi şirketini kurdu
NURETTİN BAKİ-RÖPORTAJ
Hazırladığı proje ile TÜBİTAK’tan destek alarak, EGE Teknopark’ta AnadOlive ismiyle kendi şirketini kuran genç girişimci Aysu Gürman ile girişimcilik hikayesini konuştuk. Zeytin ve zeytinyağı proses yan ürünlerini sıfır atık felsefesiyle geri dönüştüren Gürman’ın ilk inovatif ürünü ise fonksiyonel bir baharat olan ‘Toz zeytin…’ ‘Son derece garantici, risk almayı sevmeyen, aman dikkat diyen bir ailenin kızı’ olan Gürman, daha öğrenciyken girişimcilik şapkası taktığını söylüyor. Bugün toz zeytinin yanına baharat grubu ile zeytin yaprağı çayını da ekleyen Gürman’ın girişimcilik hayali kuran gençlere de mesajı var. Gürman, ayrıca karasudan kozmetik ve ilaç sanayine yönelik de ürünler geliştirmeyi planlıyor.
ÖĞRENCİYKEN GİRİŞİMCİLİK ŞAPKASI TAKTIM
İşinizi kurmadan önce neler yapıyordunuz, bize biraz geçmişinizden bahsedebilir misiniz?
2016 yılında Ege Üniversitesi gıda mühendisliği bölümünden mezun oldum hemen yüksek lisansa başladım, 2019 yılında da gıda yüksek mühendisi oldum. Bu arada da 2018 yılında henüz yüksek lisans öğrencisiyken bir anda girişimcilik şapkasını taktım. Aslında hiç aklımda olan bir şey değildi iş sahibi, şirket sahibi olmak ama bir TÜBİTAK projesiyle hiç işçi olmadan, doğrudan işveren olarak iş hayatına başladım. Öğrencilikten işverenliğe diyebilirim kısaca.
Öncelikle yaptığınız işi tanıtır mısınız? Nasıl başladınız?
Sahip olduğumuz zeytin bahçesini sıfır atıkla sürdürmek fikrinden doğdu aslında AnadOlive. Zeytinyağı sektör atık ve yan ürünlerini yeniden başta gıda sanayi olmak üzere farklı sektörlerde de kullanılabilecek ara mamüllere dönüştürüyorum. Zeytin bahçemizin ilk hasadında aslında AnadOlive’in ilk tohumları atıldı. Kozmetik tarafta doğal zeytinyağlı sabunlarımız var bir de ozon yağı üretiyoruz. Gördüğüm probleme çözüm yaratmak için bir proje yazdım ve o dönem 3323 başvuru arasından 146 girişimin arasına girerek TUBİTAK BİGG Teknogirişim Sermaye desteği alarak yola çıktım. İlk inovatif ürünüm fonksiyonel bir baharat olan ‘Toz zeytin’ oldu. Ardından çekirdek ve yaprakları da değerlendirdiğimiz çalışmalarımız oldu. Bugün de Ege Teknopark’ta TÜBİTAK desteği ile proje ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.
GARANTİCİ BİR AİLEDE BÜYÜDÜM
Siz yetişirken etrafınızda kendinize rol modeli olarak aldığınız bir girişimci var mıydı? Ailenizde girişimciler var mı?
Son derece garantici, risk almayı sevmeyen, aman dikkat diyen bir ailenin kızıyım. Ticaretle uğraşanımız hiç yok. Ben böyle bir girişimde bulunmak istediğimi söylediğimde de herkes önce bir tedirgin olmadı değil. Hatta memuriyet, kurumsal firmalarda çalışma seçenekleri hep annemden gelen teklifler arasında olmuştur. Ama şimdi hepimiz olanlardan memnunuz.
Öğrenciyken çalıştınız mı ya da bazı girişim denemeleriniz oldu mu?
Yaz tatillerinde çalışan, çalıştırılan bir çocuk olmadım. Ama üniversitede öğrenciyken üç yakın arkadaş şeker hamuru kaplı kurabiye ve kek yapıp satmıştık. O benim ilk girişimim aslında. Hatta bir markamız bile vardı. Oldukça keyifli bir deneyimdi. Bu işimde de bir araya gelme isteğindeyiz.
FIRSATI SONUNA KADAR DEĞERLENDİRDİM
Karşınıza nasıl bir fırsat çıktı? Bu fırsatla neyin veya kimin sayesinde karşılaştınız?
Fikrimi hayata geçirme aşamasında o dönem benimle birlikte yüksek lisans yapan bir arkadaşımın TÜBİTAK ilanını göstermesi etkili oldu. İyi ki de göstermiş. Türkiye’nin en prestijli kurumunun girişimcilik desteğini alarak başlama fırsatı çok büyük bir avantajdı. Programın sağladığı imkanlar ve hibe çok kıymetliydi. Ben de bu fırsatı sonuna kadar değerlendirdim.
İşinizi kurarken bir iş planınız var mıydı? Bu planınıza uygun davrandınız mı? Genel olarak iş planları konusunda ne düşünüyorsunuz?
TÜBİTAK projesi olarak başladığımız için işe, yapacağımız her işin ayrı bir takvimi vardı. Oldukça disiplinli ilerlememizi sağladı bu bizim. Kendi işine gösterdiğin sorumluluğun yanında devlete karşı da sorumlu olmak ayrı bir özen ve dikkat gerektiriyor. Bu güzel bir şey. Plan program hedef sizi dinamik tutuyor ve ilerlemenizi belirli bir ivmede tutuyor.
SERMAYEM 160 BİN TL
İşinizi ne kadar bir sermaye ile kurdunuz? Sermayenizin kaynağı neydi?
TÜBİTAK desteği ile beraber 160 bin liralık bir sermaye ile başladım. TÜBİTAK dışında kalan sermayem ise tamamen o güne kadar olan birikimimin bir parçasıydı.
Eğer sermayeniz yeterli değildiyse, girişiminizin ilk dönemleri nasıl geçti? Ne gibi sıkıntılar çektiniz? Özel hayatınız bu sıkıntılardan nasıl etkilendi?
TÜBİTAK desteği olmasaydı oldukça zorlanırdım. Özellikle yaşam bilimlerinde girişimci olmak son derece maliyetli, desteksiz çok zor. Bunun yanında şirket kurmak zaten başlı başına düzenli gider demek, vergisi, muhasebesi, kirası her ay düzenli giderleri olan bir yapı. Bunu da ödemeyeyim ya da sonra ödeyim diyemiyorsunuz. Başlangıç sermayesi bu açıdan çok önemli. O an aklınıza gelmeyen işin içine girince karşınıza çıkan bir sürü gider oluyor. Çok iyi planlamak, hesaplamak gerekli. Tüm odağınız ve önceliğiniz girişiminizde oluyor, özel hayat ikinci planda.
Girişimcilik hayatınızdaki en iyi ve en kötü anları bizimle paylaşır mısınız? Bu anlardan neler öğrendiniz?
Girişimcilikte katıldığımız hızlandırıcı programlar oldu. Pandemi nedeniyle neredeyse hepsi online oldu ama birbirinden güzel anılarımız birikti. İyisiyle de kötüsüyle de hepsi çok kıymetli. Çünkü iyiler sizi motive ederken kötüler de rotanızı yenilemek için çok kıymetli oluyor. Girişimcinin dizleri kanar, çokça takılır düşer, hele ki yepyeni bir iş yapmaya çalışıyorsanız daha çok görünmez duvarlar çıkar karşınıza. Modunuzun düştüğü ümitlerinizin kırıldığı bu zamanlar da ekibiniz aileniz arkadaşlarınız sahneye çıkıyor ve yeniden ayağa kalkıyorsunuz. Kötü anılarımın en büyük çıkışı yakınımdaki doğru insanlar oldu. Doğru kişilerle yola çıkmak çok önemli.
Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Bu çalışma süresi yıllar içinde değişti mi? İşiniz hayatınızda ne kadar önemli bir yer kaplıyor?
Girişimcilikte sabah 8 akşam 5 mesaim var diyemiyorsunuz. Çünkü iş sizin, firma sizin, çalışanlarınız var, sorumluluklarınız çok. Bu nedenle aslında günün her saatinde arka planda çalışmaya, düşünmeye devam ediyorsunuz. İşler bir düzene otursun zamanla bu saat azalır diye bir şey de yok. Çünkü siz firmanızı büyütmeye devam etmek, sürekliliğini sağlamak zorundasınız. Yıllar sonra kurumsal bir firma haline gelirseniz o zaman biraz daha rahat olabilirsiniz. İşi hayatı olan insanlara kızardım ama şimdi ben onlar gibi oldum, çalışmak başarmak, taktir almak hatta eleştirilmek bile sizi işinize daha çok bağlıyor.
Sizi bir girişimci olarak en çok motive eden faktörler neler?
En önemlisi çevre için bir şeyler yapıyor olmak sonrasında kendi işim olması ve ilham olmak beni en çok motive eden şey. Bir de “Kadın başına, hem de tek başına nasıl yapacaksın?” söylemlerine inat her sabah daha istekle işime koşuyorum.
YANLIŞ İNSANLARLA İLERLENMEZ
Heyecan dolu bir girişimci adayı için 3 tavsiyeniz neler olur?
Türkiye’de girişimci olmak çok zor, elbette bu sektörden sektöre ya da standart bir girişimci olmakla yeni nesil girişimci olmakla da değişen bir şey. Ama benim gibi yaşam bilimlerinde yeni nesil girişimci olmak alt yapı yani yüklü sermaye ihtiyacı doğurduğu için zor. Bunu kolaylaştıran kurumlarla yola çıkmak en doğrusu. Bunun öncesinde doğru ve yetkin ekibin olmalı. Bir yola çıkıyorsanız, yanlış insanlarla ilerlenemez. Ve elbette iş fikriniz sürdürülebilir olmalı, bir sonraki ürün, hizmet, hamle kısmen de olsa belli olmalı ki sürekliliğiniz sağlansın.
Haber Merkezi