Sayfa Yükleniyor...
Sözleşmeli öğretmenlikte yaşanan sorunlara değinen Memur-Sen İzmir İl Temsilcisi Ali Musa Bina, “Sözleşmeli öğretmenlik anayasal hakları sınırlıyor, aile bütünlüğünü bozuyor, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından 6 yıl boyunca ayrı bırakıyor” dedi
E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Memur-Sen İzmir İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen 1 No’lu Şube Başkanı Ali Musa Bina, sendikal çalışmalara ve eğitim gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sözleşmeli öğretmenlikte yaşanan sorunları yakından takip ettiklerini belirten Bina, “Eğitim çalışanlarının iş ve iç huzuru bizim için önemlidir. Aile bütünlüğü her vatandaşın olduğu gibi eğitimcilerin de en doğal hakkıdır. Sözleşmeli olarak gönderilen arkadaşlarımızın çoğu yeni mezun. Başka bölgeden biriyle evlendiğinde doğal olarak ayrılık meydana geliyor, aile parçalanıyor. Aile bütünlüğünün korunamaması öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Bu durum da doğrudan eğitimde verimliliğin düşmesine neden oluyor. Bu sorunda çözüm yolu ise kesinlikle teşviki devreye sokmak ve insanları da orada zorunlu olarak tutmak gibi bir seçeneği devre dışı bırakmaktan geçiyor” ifadelerini kullandı.
BAKAN SELÇUK BİR FIRSAT
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un öğretmenlerle oluşturduğu duygusal bağın son derece kıymetli olduğunu söyleyen Bina, Selçuk’un öğretmenlerin duygularını paylaşan sözlerinin bütün eğitim camiasını heyecanlandırdığını, öğretmen odalarında pozitif hava oluşturduğunu ve toplumun ilgisini çektiğini belirtti. Selçuk’un sözlerinin sosyal medyada da sık sık paylaşıldığını hatırlatan Bina, “Bakan Ziya Selçuk’un öğretmen kökenli olmasının ve öğretmenlere yaklaşımının kazanımlara dönüşeceğini düşünüyorum. Bunun, öğretmenlerin sorunlarına çözüm üretilmesi, eğitimin toplum tarafından beklenilen seviyeye getirilmesi ve niteliğinin artırılması konusunda bir fırsat olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
EĞİTİM ÇALIŞANLARININ SORUNLARI
Bina, öğretmenlerin sorunlarının çözülmesinin eğitimin niteliğinin artırılmasındaki önemine dikkati çekerek, “Odaklanılması gereken konu, eğitimin içeriğini zenginleştirmek, niteliğini artırmak ve sorunları ivedilikle çözmektir. Üretilecek eğitim politikaları ve izlenecek yollar bu amaca yönelik olmalıdır. Eğitim çalışanlarının sorunları çözülmeden, eğitim alanındaki çalışmalara katkıları ve destekleri sağlanmadan eğitimin niteliğinin artırılması mümkün değildir” değerlendirmesinde bulundu.
YENİ ÖĞRETİM YILINDAN UMUTLUYUZ
Eğitim kalitesinin artırılması için öğretmenin itibarını, nitelik ve motivasyonunu yükselten politika ve uygulamalara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yalçın, “Öğretmen şikayet hattına dönüşen Alo 147 sorununun çözülmesi, öğretmen performans değerlendirmesi yönetmeliği taslağının uygulanmaktan vazgeçilmesi gibi somut adımlar, öğretmenlerin eğitim-öğretime odaklanmalarını sağlamıştır. Bu anlamda yeni öğretim yılına ilişkin umutluyuz. Bu gelişmeler, öğretmen odalarında olumlu hava oluşturmuştur” ifadelerini kullandı.
SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER KADROYA ALINMALIDIR
Öğretmenler arasındaki kadrolu ve sözleşmeli şeklindeki ayrımın çalışma başarısını olumsuz etkilediğini vurgulayan Bina, “Bu durum, aynı niteliklere sahip ve aynı görevi yapan öğretmenlerin verimliliğini düşürmektedir. Kadrolu ile sözleşmeli öğretmenler arasında 16 fark vardır. Bu farklar kapatılmalı ve sözleşmeli öğretmenler kadroya alınmalıdır” diye konuştu. Bina, kadrolu ve sözleşmeli ayırımı yapılmaksızın öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin de karşılanması gerektiğini söyleyerek, istihdamda güçlük çekilen illerde ihtiyacın karşılanması için umut olarak görülen sözleşmeli öğretmenliğin kısa vadede sorunu çözen ama uzun vadede farklı sorunlar getiren bir yöntem olduğunu kaydetti.
TEŞVİKLER SAĞLANMALI
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerin eğitim sorunlarının başında, kalıcı öğretmen istihdamının sağlanamamasının geldiğini söyleyen Bina, şunları dile getirdi: “Bu bölgelerde, bir öğretmenin ortalama görevde kalma süresi 1,5 yıldır. Bu durum, ilkokul dönemi başta olmak üzere, eğitim ve öğretimde ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. Bu noktada istihdamda güçlük çekilen yerlerin çeşitli teşvik unsurlarıyla cazip hale getirilmesi gerekiyor. Maddi teşviklerin de sağlanması, hem bölgenin eğitim çalışanı açığının kapatılması hem de yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için önemlidir.”
ÖZEL OKUL TEŞVİKLERİ
Örgün eğitim yapan özel ilkokul, ortaokul ve liselerde öğrenim gören öğrencilere verilen teşviklere yönelik değerlendirmelerde bulunan Bina, “Başarı da dikkate alınarak öğrencilere sağlanan özel okul teşviki diğer öğrencilerin de motivasyonunu artıracaktır. Bunun eğitime yansıması da olumlu olur. Başarılı öğrenciyi teşvik eden her türlü yardım, başarının artmasına katkı sağlar ama özel öğretim kurumlarına teşviki sağlıklı bir yaklaşım olarak görmüyoruz” dedi.
MOTİVASYONU OLUMSUZ ETKİLİYOR
Aile birliğinin temelden sarsılması dolayısıyla sözleşmeli öğretmenliği ele alırken temelde bu sorun üzerinde durduklarını dile getiren Bina, “Sözleşmeli olarak gönderilen arkadaşlarımızın çoğu yeni mezun. Başka bölgeden biriyle evlendiğinde doğal olarak ayrılık meydana geliyor, aile parçalanıyor. Aile bütünlüğünün korunamaması öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Bu durum da doğrudan eğitimde verimliliğin düşmesine neden oluyor. Bu sorunda çözüm yolu ise kesinlikle teşviki devreye sokmak ve insanları da orada zorunlu olarak tutmak gibi bir seçeneği devre dışı bırakmaktan geçiyor. Bizim genel yetkili sendika olarak oturduğumuz tüm toplu sözleşmelerde istihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik ve ek tazminat uygulaması isteğimiz yer alıyor. Bu sorunun çözümü önemli çünkü temelde aile bütünlüğünün sağlanmasının önünde bir engel” diye konuştu.
YA ANNESİZ, YA BABASIZ BÜYÜYOR
Ailelerinden uzakta görev yapan sözleşmeli öğretmenlerin çocuklarının yaşadıkları sorunlara da temas Bina, “Sistemdeki aksaklıklarda yine en büyük mağduriyeti çocuklarımız yaşıyor. Aile bütünlüğünün sarsılması hem çocukların hem de diğer aile fertlerinin her geçen gün daha büyük zararlar görmesine neden oluyor. Bu sistemde çocuklar ya annesiz, ya da babasız büyümek zorunda bırakılıyor” dedi.
EĞİTİMCİLERİN AİLE BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLANMALIDIR
Öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin ve motivasyonlarının artırılması, sınıf yönetimi konusunda yeterliliklerin çoğaltılması, öğretmenlerin eğitim politikalarına katkıda bulunmaları ve karar alma süreçlerine katılmaları gerektiğini vurgulayan Bina, şunları söyledi: “Tayin ve nakil süreçlerinde eşlerinin yanına gidemeyen öğretmenlerin iç huzuru olmaz. İç huzurun olmadığı yerde iş huzuru da olmaz. Bu nedenle, okulda verimin artırılması ve öğretmenlerin aile bütünlüğünün mutlaka sağlanması gerekiyor. İşin belli standartları oluşmalı ve işler o standartlar üzerinden yürümelidir. Belirsizlik öğretmenleri de yoruyor. İkinci kez iller arası mazerete bağlı yer değişikliği hak verilmesi konusunda yoğun bir baskı var. Eğitimcilerin bu anlamda beklentileri var. Bu tür sorunların nedeni, bu konuda sosyal paydaşlarla çalışılmamış olması, takvime sadık kalınmamış olmasıdır. Ben bu konuda çağrıda bulunuyorum: Öğretmenlerle alakalı moral ve motivasyonu artırmak istiyorsanız, bu konuyu sosyal ortaklarla çalışmalı ve belli standartlar oluşturmalısınız ve o kararlılıkla yola devam etmelisiniz. Öğretmenler aile bütünlüğünün sağlanmasını istiyorlar, bu anayasal bir hak, bir gerekliliktir. Sözleşmeli istihdamdan kaynaklanan sorunlar var. Onun için, bu konuların derli toplu çalışılmasına ihtiyaç var. Bakanlığın attığı adımları önemsediğimin altını özellikle çizmek istiyorum. İlk başlangıçta umudu artıracak adımlar atıldı. Aile bütünlüğü konusunda bazı önemli yaklaşımlar ortaya konmadı değil ama bunun artırılmasına ve öğretmenlerin bu anlamda aile bütünlüğü sağlanmak suretiyle iç ve iş huzurunun da temin edilmesine ihtiyaç var. Bu konuda da ısrarımızı yineliyorum. Hem ikinci il dışı hem de aile bütünlüğü sağlanmamış bütün öğretmenler için.”
Haber Merkezi