Okul öncesi din eğitimi İNCE DÜŞÜNÜLMELİ

Uzman Pedagog ve Aile Danışmanı Sedat Baş, 20. Milli Eğitim Şurası’nda 4-6 yaş grubu çocukların eğitimine din eğitimi eklenmesi konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu


  • Oluşturulma Tarihi : 29.01.2022 08:48
  • Güncelleme Tarihi : 29.01.2022 08:48
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Okul öncesi din eğitimi İNCE DÜŞÜNÜLMELİ haberinin görseli

BURCU YANAR - ÖZEL HABER

20. Milli Eğitim Şurası’nda 4-6 yaş grubu çocukların eğitimine din eğitimi eklenmesinin kabul edilmesi konusunda uzmanlar tarafından tartışmalar devam ediyor. Şurada, eğitim bilimcilerin ve sendikaların tüm tepkilerine rağmen okul öncesi eğitime din eğitimi eklenmesi tavsiye kararı 46 eğitimcinin şerhiyle oy çokluğuyla kabul edildi. İktidara yakınlığıyla bilinen Eğitim-Bir-Sen’in önerisi “Okul öncesi öğretim programında çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır” ifadelerine yer verilmişti.

SOYUT KAVRAMLAR İÇİN HAZIR DEĞİL

Uygulanacak olan eğitim müfredatının içinde soyut kavramların olması durumunda çocukların bunu anlamlandıramayacaklarını söyleyen Uzman Pedagog ve Aile Danışmanı Sedat Baş, din ahlakın birbirinden bağımsız olmadığını aktardı. Sedat Baş, okul öncesi din eğitimi için şu ifadelere yer verdi: “Çünkü henüz beyinleri soyut kavramları öğrenmek için hazır değil. Bu nedenle de çok doğru olmayacaktır. Ancak din ve ahlak bir bütündür. Eğer bu eğitimlerde doğruluğu, dürüstlüğü, yalan söylememeyi, insanlara ve hayvanlara iyi davranmayı anlatırsanız bu bizim için çok önemlidir.”

KORKUTARAK DİNDEN UZAKLAŞTIRMAYIN

Soyut kavramların hayatın içinde var olduğuna da dikkat çeken Sedat Baş, “Örneğin bir çocuk yolda yürürken ezan sesini duyduğunda ne diyeceksiniz, ya da ailesinin namaz kıldığını gören bir çocuğa ne anlatacaksınız? Bu sebeple soyut kavramlar insanlığın varlığından itibaren hayatın içinde var olan bir şeydir. Bunun örnekleri daha da çoğaltılabilir. Almanya’ Katolik kiliseye bağlı anaokulları ya da Evanjelik kiliselere bağlı anaokulları hatta üniversiteleri dahi vardır. Ama ülkemizde yakın tarihten gelen bazı korkular olduğu için biz biraz temkinli yaklaşıyoruz. Oysa çocuklara baktığınız zaman korkuyu zaten onlara bilmeden enjekte ediyoruz. ‘Allah seni taş eder’ gibi ifadelerle çocuklar korkutularak dinden uzaklaştırılıyor. Ama kutsal kitaplarda Allah kullarını sever, onların iyiliğini ister olarak aktarılır. Bu noktada çok hassas olunmalı ve ince düşünülmelidir. Yoksa yararından çok zararını da görebiliriz” ifadelerine yer verdi.

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNE İŞ DÜŞÜYOR

Namaz kılmak ve oruç tutmak gibi kavramların anlatılmasına yönelik de konuşan Sedat Baş, “Eğer çocuklara sebze ve meyve yemesi için C vitamininin faydalarını anlatabiliyorsak oruç tutmayı da anlatabiliriz. Ancak bunları çok basit, üzerinde durmayarak ve görsel bir şekilde anlatmak gerekir. Bir de bu bilgileri verecek olan kişinin formasyonu çok önemli. Eğer siz bunu bir anaokulunda lise mezunu bir eğitmene anlattırırsanız ciddi problemler yaşarsınız. Ancak bu işin lisans ve yüksek lisans eğitimini alan okul öncesi öğretmenleri zaten gerekli bilgilere sahiptir. Bizim ülkemizin üniversiteleri ve orada yetişen okul öncesi öğretmenleri var. Onlarla birlikte bu konuda uygun bir müfredat oluşturulabileceğini düşünüyorum” dedi.

Cennet, cehennem, dualar, ölüm gibi soyut kavramların 11 yaşından sonra öğretilmesi gerektiğine de dikkat çeken Sedat Baş, “Din eğitiminden kasıt sadece namaz, oruç ve duaları öğretmekse bunun için uygun yaş 11-12 yaştır ancak dinin kültürü ve ahlak bilgisi öğretmek için 3-4 yaş uygundur. Çünkü bu bir yaşayış biçimidir. Ben Almanya’da yıllarca Evanjelik bir yurtta çalıştım ve gittiğim üniversite Katolik bir üniversiteydi ama ne ben Evanjelik ya da Katolik oldum ne de onlar Müslüman oldu. Birlikte yaşamayı öğrendik” diye konuştu.

DEVLET ELİYLE ÖĞRETİLMELİDİR

Din eğitiminin devlet eliyle doğru bir şekilde verilmesi gerektiğini hatırlatan Baş, “Biz şuanda halen daha yanlış eğitilmenin sonucunu yaşıyoruz. Eğer ülkemizde hala dinin ne olduğunu ve öğrettiği ahlaki bilgileri uygulayamıyorsak bu bizim eğitim sistemimizin sorunudur. Din eğitimlerinin tarikatlara bırakılmaması için bu eğitim devlet eliyle doğru bir şekilde verilmelidir. İnsanlar neden bir tarikata kabul gördükleri için girerler oysa biz hor görmemeyi ve merhametli olmayı yaygınlaştırırsak zaten çocuk kendisi toplum içinde kabul gören bir birey olacaktır. Tarikat yurtlarında kalan çocuklarını akıbetini kimse bilmiyor” ifadelerine yer verdi.

ASIL KANAYAN YARA TEKNOLOJİ KULLANIMI

Asıl kanayan yaranın teknolojinin çocuk yaşlarda doğru kullanılmaması olduğunu da vurgulayan Sedat Baş, “Çocuklara Minecraft, GTA gibi oyunları vermek çok daha büyük bir tehlike oluşturuyor. Bana gelen pek çok çocuğun korkusu bilgisayar oyunlarından edindiği korkulardan oluşuyor. Orada şiddeti ve küfrü öğreniyorlar. Bu sebeple ben namazı, cem evine gitmeyi ya da diğer dini ritüelleri uygun yapıldığı sürece bir sorun olarak görmüyorum. Kant ne demiş; ‘Göster, geri çekil ve izle.’ Ben bir ebeveyn olarak neyim varsa çocuklarıma göstermekle mükellefim. Sonra çocuk sorgulayacak yaşa geldiği zaman sorgular ve kendi kararını verir” dedi.