Önce otizmi sonra kanseri yendi

3 aylıkken otizm, 35 yaşında da testis kanseri teşhisi konulan Kerem Tuncer, annesinin desteği ve azmiyle otizmin ardından kanseri de yendi. Tuncer'in hayata bağlılığı herkese örnek olabilecek nitelikte


  • Oluşturulma Tarihi : 26.10.2018 10:12
  • Güncelleme Tarihi : 26.10.2018 10:12
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Önce otizmi sonra kanseri yendi haberinin görseli

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Annesiyle birlikte İzmir’de yaşayan ve henüz 3 aylıkken otizm teşhisi konulan Kerem Tuncer, bugün 37 yaşında kendi ayakları üzerinde duran bir genç. Eğitimde aşılması güç zorluklarla karşılaşsa da asla pes etmedi. Türkiye’deki binlerce otizmli çocuktan biri olan Kerem, hemen özel eğitime alındı ve 5 yaşına geldiğinde ilk kelimelerini söylemeye başladı. Bir yandan kaynaştırma programlarıyla da eğitimine devam eden Kerem’in yaşı ilerledikçe müziğe olan tutkusu annesi Oya Karaege tarafından fark edildi. Yaşamında engel tanımayan Kerem, İngilizce öğrendi ve iki üniversite bitirdi. Ancak iki yıl önce testis kanserine yakalandı. Anne Karaege, bu kez oğlunu iyileştirmek için yeni bir mücadeleye başladı. Zorlu tedavi süreci boyunca yanından bir an olsun ayrılmadı. Doktorlar ne diyorsa eksiksiz uyguladı. Hayata bağlılığı ile herkese örnek olmayı başaran Kerem ise, annesinin desteği ve azimle otizmin ardından kanseri de yenmeyi başardı.



O AN UMUTLARIMIZ ARTTI
Emekli bankacı olan anne Oya Karaege, oğlu Kerem’in yoğun eğitim programlarından geçtiğini, müziğe karşı da inanılmaz yetenekli olduğunu söyledi. Kerem’e 3 aylıkken otizm teşhisi konulduğunu anlatan Karaege, bir anne olarak verdiği mücadeleden şöyle bahsetti: “Aslında sezaryen doğum yapmam gerekiyordu ama doktorlar normal doğuma aldı. Zor bir doğum oldu, Kerem doğum esnasında bir süre oksijensiz kaldı. Sonrasında hep doktor kontrolü altındaydı. 3 aylıkken otizm teşhisi konuldu. Uzun süre konuşmadı ama aşama aşama hep iyiye giden bir süreç izledi. Anneannesi Kerem’e hep Atatürk’ü anlatırdı. 1 yaşındayken doktorunun muayenesinde Atatürk’ün resmini gördü ve o güne kadar hiç konuşmayan Kerem, ilk kez resmi göstererek ‘Atatürk’ dedi. O ana kadar hep olumsuz düşünüyorduk ama konuşmaya başlayınca umutlarımız arttı.”
İYİ DERECEDE İNGİLİZCE KONUŞUYOR
Kerem’i daima sosyal ortamlara soktuklarını, sorumluluk verdiklerini, kendisini ifade etmesine fırsat yarattıklarını ifade eden Karaege, “İlk teşhis konulduğunda otizm hakkında pek bilgim yoktu. Hekim kontrolünü hiç bırakmadık. Çok istikrarlı bir şekilde kontrolleri yapıldı. Anaokuluna gönderdim kaynaştırma öğrencisi olarak. Meliha ve Doğan Akad İlköğretim Okulunu başarıyla bitirdi. Ardından babasının görevi dolayısıyla Ankara’ya gittik. Babasıyla şu an ayrıyız ama ona olan ilgisi nedeniyle turizme yöneldi. İzmir’de turizm meslek lisesi okudu. 2 yıl sonra Çamlaraltı Koleji’ne gönderdik. Kerem aynı zamanda iyi derecede İngilizce biliyor. Sonra yeniden turizm meslek lisesine döndü. Daha sonra da üniversite sınavına girdi. İki tane diploması var. Açık öğretimde, turizm işletme okudu sonra da işletme bölümünü bitirdi. Özgür ruhlu biri, kararlarını hep kendi aldı biz ise sadece destekledik. Çok yardımsever biri. Yolda yaşlı birinin elinde ağır poşet gördüğünde hemen alır yardım eder. Bu yönü dönem dönem insanlar tarafından istismar edilmeye çalışıldı ama ona yeniden insanlara karşı güven aşılamaya çalıştım. Bu biraz zaman aldı elbette” diye konuştu.
TEK BAŞINA TATİL YAPIYOR
Kerem’in kendi başına birçok şeyi başarabildiğini ifade eden Karaege, eğitim hayatı boyunca yaşadığı zorluklardan ise şöyle bahsetti: “Öğretmenler ve veliler, Kerem’i sınıfta istemediler. Okulda çoğu kez eşyaları veya parası kayboldu. Çeşitli suistimaller yaşadık ancak hayatın akışı içinde bunlar hep var. Benim tek isteğim, onun ben yokken de ayakları üzerinde durabilecek güçte ve yaşantısını sürdürebilecek donanımda olması. Şu an bunu büyük ölçüde başarıyor. 3-4 gün evde bıraksam acaba ne yapar diye düşünmüyorum. Evde yalnızken kapıları kilitlemesi ve herkese kapıyı açmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Bütün otobüs hatlarından nereden geçtiğini, nerelerden aktarma yapması gerektiğini çok iyi biliyor. O yüzden tek başına bir yerden bir yere gidebiliyor. Tek başına Antalya’da tatil bile yaptı. Özgür yaşamayı seviyor. İstemediği bir şeyi asla yaptıramazsınız. Hayır diyebilmeyi çok iyi biliyor.”
KANSERİ YENMEYİ BAŞARDI
Kerem’in küçük yaşlarda müzikle tanıştığını ve onu bu alanda hep desteklediklerini söyleyen Karaege, “Çok küçük yaşlarda müzikle tanıştı. Sürekli bir ritim aşkı vardı, bulduğu her şeyi çalmaya çalışıyordu. Bu bizim ilgimizi çekti. Bir şeyler çalmak ister misin diye sorduk. İlk tercihi gitar oldu. Ama gitarı çok sevmedi. 4 yıl ud dersi aldı, çok iyi çalıyor. Piyano çalmak da kendi arzusuydu. Bunun için bir kursa gitmek istediğini söyledi. Yaklaşık 4 aydır piyano dersleri alıyor” dedi. İki yıl önce testis kanserine yakalanan oğlu için hayata olan bağlılığıyla hastalığı yendiğini dile getiren Karaege, “Testis kanserine yakalandı. 2 senedir bir tedavi sürecimiz var. Radyoterapisini aldı. Şimdi sağlığı çok iyi. Çok disiplinli bir şekilde tedavi sürecini atlattı. Kanseri kafamızda bitirdik. 6 ayda bir kontrolleri yapılıyor. Kalple ilgili sıkıntıları vardı. Onu da atlattık. Şimdi çok daha iyi. Onun mutlu olması benim en büyük hayalim. Bir anne olarak ara ara, ‘Ben olmazsam o ne yapar?’ diye düşünüyorum. Bu yüzden başarmış olduklarımızdan dolayı mutluyum. Her gün yeni bir şey öğreniyor. Artık kendi kendine yettiğini hissediyorum” şeklinde konuştu.
HAYATI DOLU DOLU YAŞIYORUM
Yaşamayı çok sevdiğini ve küçük yaşlardan itibaren müziğe ilgi duyduğunu anlatan 37 yaşındaki Kerem Tuncer ise, “Yaklaşık 4 yıldır piyano dersleri alıyorum. Aynı zamanda iyi şekilde ud çalıyorum. Müzikle iç içe olmak bana büyük keyif veriyor. Aynı zamanda siyasetle de ilgileniyorum. CHP İzmir Gençlik Kolları’nın aktif bir üyesiyim. Kanseri atlattıktan sonra yaşamın değerini daha iyi anladım. Bu yüzden hayatı dolu dolu yaşıyorum. Piyanoya dair hayalim yurtdışında konserler vermek… Öğrendiğim parçaları evde sürekli tekrar ediyorum. Yaşamayı ve yeni yerler keşfetmeyi çok seviyorum. Annemin desteği ile birçok şeyi kendi kendime yapmayı öğrendim. Şiir kitabı okumayı çok seviyorum aynı zamanda şiir yazıyorum” dedi.
TAKINTILARI BAŞARISINI KAMÇILIYOR
Küçük yaşlardan itibaren müziğe ilgi duyan Kerem, son bir yıldır Perla Sanat Kursu’nda müzik eğitmenliği yapan Zeynep Akdemir ile çalışmalarına devam ediyor. Akdemir, piyanonun, özellikle otistik çocuklarda algılama fonksiyonlarını geliştiren, sağ ve sol beyin ile el ve ayakların birlikte kullanılması suretiyle beyindeki algılama merkezlerinin gelişmesini sağlayan bir enstrüman olduğunu vurguladı. Yaklaşık 1 yıl önce piyano derslerine başladıklarını belirten Akdemir, Kerem’in müzik yeteneğinden şöyle bahsetti: “Müzik yeteneğinin ve müzik kulağının iyi bir düzeyde olduğunu fark ettim. Kısa bir zamanda müthiş bir ilerleme kaydettik. Asla derste aldığı bilgilerle yetinmiyor. Otizmden kaynaklanan takıntıları müzik alanında onun başarısı artıran bir durum. Mesela derste kafasına takılan bir şey olduğunda gidip daha fazla araştırma yapıyor ve o şeyi öğreniyor. Asla ben bunu yapamıyorum diye pes etmiyor. Öyle keyif alarak yapıyor ki bu işi, çalarken bunu hissedebiliyorum. Bu aynı zamanda müzisyenliktir... Kerem gibi bir öğrencim olduğu için çok mutluyum. Derste öğrendiklerini rahatlıkla algılıyor ve uyguluyor. Verdiğim ödevleri eksiksiz yerine getiriyor her defasında. Marş ve türküleri çok seviyor. İnanılmaz bir çalışma disiplini var. Herkesten daha fazla disiplinli ve planlı.”