Sayfa Yükleniyor...
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Türkiye genelinde renkli görüntülere sahne olurken; savaştan kaçarak, yakınlarını, evlerini, okullarını terk eden mülteci çocuklar gittikçe derinleşen sorunlarla boğuşuyor
E. ÇAĞLA GENİŞ - ÖZEL HABER
Ülkelerindeki iç savaş nedeniyle Türkiyeye sığınan Suriyelilerin yarısından fazlasını 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor. Suriyeli çocukların eğitime ulaşmasının önündeki engellerin başında dil sorunu olmak üzere, sosyal entegrasyon ve ekonomik imkansızlıklar geliyor. Çocukların çalıştırılması ve emek sömürüsü ise gün geçtikçe derinleşiyor. Suriyeli yetişkinlere çalışma izni verilmemesinin de etkisiyle çocuklar kaçak iş yerlerinde; denetimsiz, kayıt ve insanlık dışı koşullarda çok düşük ücretlere ve aşırı uzun sürelerde çalıştırılıyor. Ayrıca iş yerlerinde ve sokakta nefret cinayetlerine, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyorlar. Savaşın en çok yaraladığı kesim olan sığınmacı çocuklar, okul çağına geldikleri halde ders zilini duyamıyor, kayıt dışı olarak düşük ücretlerle saatlerce çalıştırılıyor veya erken yaşta evlendiriliyor. Öte yandan göç edilen yerlerdeki kişi ve kurumların tavırları da çocukların yaşadığı savaş travması sonrasında stres bozukluğu oluşumunu etkileyen önemli etmenlerden biri.
ÖĞRENCİLER İÇİN ÜCRETSİZ ULAŞIM TALEBİ
Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof.Dr. Cem Terzi, mülteci çocukların birçoğunda savaş ve göçün getirdiği travmaların mevcut olduğunu belirterek, Okullarda, sokaklarda ve iş ortamlarında ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Çocuklar en çok istismara açık grup ve ne yazık ki buna maruz kalıyorlar. Onları korumaya yönelik bir yaptırım maalesef henüz yok. Bu çocukların eğitim alamamaları onlar için bir felaket demektir. İleriye yönelik her türlü şansını yitirmesi anlamına geliyor. Bu durum ileride toplumun geneli için daha büyük sorunlara yol açar dedi. Okula kaydı tamamlanan çocukların ise, sonrasında yaşanan çeşitli zorluklar nedeniyle eğitime devam edemediklerini dile getiren Terzi, Ailelere yaptığımız ziyaretler esnasında çocuklar arasında okullaşma oranının çok düşük olduğunu görüyoruz. Çoğu çocuk tarlalarda çalışıyor ve okula kaydolmamışlar. Kaydolan çocuklar da sonradan yaşanan zorluklardan dolayı okula devam edemiyor. Dışlanmanın ötesinde ulaşım konusunda da ciddi problem yaşıyorlar. Servis veya otobüs hizmeti olmadığı için okula devam edemiyorlar. Okulda öğretmen ve öğrencilerle dil yüzünden anlaşamıyorlar. Şehirlerde ise okullar tıka basa dolu. Dolayısıyla Türkçe öğrenip de Türkiye okullarına kayıt yaptırabilen öğrenci sayısı gene çok düşük. Belediyeden çocukları okula götürecek otobüs istenmişti, bu sorun da çözülemedi. En azından ücretsiz ulaşım sağlasalar ve Suriyeli öğrenciler verilen kartlarla ücretsiz olarak otobüsleri kullanabilseler çok işe yarayabilir şeklinde konuştu.
BU ÇOCUKLARIN HALİ NE OLACAK?
Mülteci çocukların eğitimine öncelik verilmesi gerektiğini söyleyen Suriyeli Mülteciler Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali, Ana dilde eğitim isteyen çok fazla Suriyeli aile var. Ancak geçici eğitim merkezleri bu ihtiyaçları karşılamıyor ve kapasiteleri az. Devletin de bu kurumlara destek vermesi gerekiyor. Eğitimdeki sorunlarla ilgili milli eğitim müdürlükleri ile ve UNICEFle görüşüyoruz. Toplantılarda dile getiriyoruz ancak değişen bir şey yok. Öte yandan ailelere, çocukları çalıştırmalarına engel olmak için iş ya da maddi destek imkanı verilmesi okullaşma oranını artıracaktır. Ayrıca servis sorunu da çocukların okullara gitmesine engel. Bu çocukların hali ne olacak? Meslekleri olmadan toplumda kendilerine farklı yollardan yer bulmaya çalışacak. Bu durum da sorunları beraberinde getirecek ifadelerini kullandı.
ÇOCUK İŞÇİLİĞİ ORANI ÇOK YÜKSEK
Türkiyeye gelen mülteci nüfusunun yarısından fazlası kadınlar ve çocuklardan oluştuğunun altını çizen Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Eda Bekçi, Bu çocuklar da eğitim ve öğretim yaşında ama eğitim kurumlarından çok uzaktalar, okullaşma oranı çok düşük. Mülteci çocuklar arasında çocuk işçiliği oranı çok yüksek. Çoğu ailede çalışacak yaşta erkek bulunmadığı için çocuklar çalışıp annelerine ve kardeşlerine bakma durumundalar. Biraz daha yaşı büyük çocuklar ailenin geçimini sağlıyor. Çok düşük ücretlerle, kayıtsız ve kontrol dışı olarak çalıştırılıyorlar. Haftalık 25 lira gibi çok düşük ücretlerle çocuk işçilerin çalıştırıldığını biliyoruz maalesef dedi.
SAVAŞ TRAVMASI YAŞIYORLAR
Ülkelerindeki savaş ve ölümden kaçarak göç eden mültecilerin yaşadığı travmalar yetişkinlere nazaran çocukları daha fazla etkiliyor. Çocukların en kısa zamanda normal yaşamlarına dönebilmeleri için barınma, beslenme, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarının öncelikli olarak karşılanması, travma sonrası etkilerin azaltılmasında önemli rol oynuyor. Kucaklayıcı ve anlayışlı tutumlar, göçün getirdiği psikolojik yükü azaltarak, travma sonrası yaşama dönüşü kolaylaştırıyor. Göç edilen yerlerdeki kişi ve kurumların tavırlarının, travma sonrası stres bozukluğunun oluşmasında önemli etmenlerden biri olduğunu belirten Türk Psikologlar Derneği İzmir Şube Başkanı Deniz Eryılmaz, şunları söyledi: "Göç oldukça karışık bir psikolojidir. Mültecilerin psikolojisini değerlendirirken göç öncesi yaşananlar, göç sırasında ve sonrasında yaşananları ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Tüm travmatik olaylarda olduğu savaş ve göç durumlarında da olayın psikolojik etkisi kişiden kişiye değişebilir. Elbette ki göç sonrası gittiğin yer ve gittiğin yerdeki insanların ve kurumların göç eden kişiye yönelik tutumları da son derece önemli. Travmatik olaylarda çocuklar ve yaşlılar gibi belirli yaş grupları, ciddi düzeyde ruhsal sorunlar yaşayan kişiler, daha önce travmatik yaşantıları olan kişiler bu tür olaylarda risk grubunda olan kişilerdir. Göç edilen yerdeki kucaklayıcı ve anlayışlı tutumlar, göçün getirdiği psikolojik yükü azaltmakta, travma sonrası yaşama dönüşü kolaylaştırmaktadır.
Haber Merkezi