Sayfa Yükleniyor...
Bir tarafta kontrol altına alınamayan orman yangınları, diğer tarafta patlamaya hazır 28 yıllık termik santraller… Başkan Kınay, vatandaşların zaman kaybetmeden ‘özel toz maskesi’ takması gerektiğini söyledi
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Antalya’nın Manavgat ilçesinde 28 Temmuz’da başlayan ve ardından Türkiye’nin birçok ilinde yaşanan orman yangınları bölge halkının hem malını hem sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Özellikle Muğla ve Antalya kentlerinde havada oluşan kirlilik, ürküten görüntülerin oluşmasına neden olurken, hassas grupta yer alan vatandaşlar için büyük risk oluşturuyor. Önceki gün Milas’taki termik santral ve bölgedeki diğer santraller ise adeta yeni bir felaketin habercisi… Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Emine Helil İnay Kınay, “Yangını yönetemeyen, termik santrali koruyamayan anlayış nükleer santral yapıyor” diyerek sitem etti. Ekolojik bir yıkım gerçekleştiğini de belirten Kınay, hassas grupta yer alan çocukların, hamile kadınların ve solunum rahatsızlığı yaşayan hastaların ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. Yangın tamamen kontrol altına alınsa dahi havada oluşan kirliliği onarmanın güç olduğunu kaydeden Kınay, özel toz maskelerinin temin edilmesini ve halkın zaman kaybetmeden takması gerektiğini söyledi.
YANAN SADECE ORMANLARIMIZ DEĞİL…
TMMOB’a bağlı tüm odalarla birlikte günlerdir süren yangınla ilgili süreci takip ettiklerini dile getiren Başkan Kınay, “Hem teknik anlamda hem de destek çalışmaları anlamında takipteyiz. Yanan sadece ormanlarımız değil, tüm bir canlı yapısı, ekosistem ortadan kaldırıldı. Dolayısıyla bunun yarattığı çevresel sorunları hem yangın anında hem yangın sonrasında yaşamaya devam edeceğiz. Hava, su, toprak kalitemizin iyileştirilmesi sürecindeki o mekanizmayı kaybediyoruz –ki bu çok önemli bir kayıp… Aynı zamanda su kaynaklarımızın temizliği, hava kalitesi, havanın sağlıklı bir hava kalitesine sahip olabilmesi noktasında ormanların bir yutak alan olma özelliği var. Her şey bir tarafa oksijen kaynağı zaten. Dolayısıyla tüm bu faktörlerle ilgili ciddi bir kayıp ile karşı karşıyayız. Sel, heyelan, erozyon gibi etkileri de üst üste koyduğumuz zaman ekolojik bir yıkım sürecindeyiz… Yanan sadece ormanlarımız değil, ormanlarımız ile birlikte geleceğimiz, yaşam kaynaklarımız. Hava, su, toprak, çevresel ve ekolojik kayıpların etkilerini kısa ve uzun vadede yaşayacağız. Bakanlar görevlerini bile bilmezken, süreci yönetemeyenler, etkilerini de yönetemeyecekler” dedi.
HASSAS GRUPTAKİLER İÇİN KIRMIZI ALARM!
Orman yangınıyla beraber şu an hala yanma işleminde ortaya çıkan bir hava kirliliğinin olduğunu hatırlatan Kınay, “Bizim ‘eksik yanma’ olarak tanımladığımız bu süreçte yanan ağaçlarla beraber karbonkarbonmonoksit, karbondioksit, partikül maddeler ve PAH dediğimiz polisiklik aromatik hidrokarbonlar yani kanserojen nitelikli olan gazlar ortaya çıkıyor. Bunlar kül, is ve dumanla sürekli zaten orada. Buradaki herkes; hem yangında birebir çalışanlar, hem de bölge halkı o yoğun is ve dumana maruz kalıyor. Oradaki bütün canlılar 8 gündür bu kirlilik ile yaşıyorlar. Tabi bunun yarattığı sağlık sorunları da var. Özellikle hassas gruptakiler… Çocuk, hasta, hamileler, solunum rahatsızlığı olanlar… Sıraladığım kişiler elbette bu durumdan daha fazla etkilenecektir. Bu süreç maruz kalma süresini ve yoğunluğuna bağlı olarak farklı sağlık sorunlarını da ortaya çıkarabilir. Özellikle söylüyoruz, maske kullanımı o bölgede çok önemli. Ancak termik santrallerle ilgili sürece geldiğimizde sorunun boyutu daha da büyüyor. Çünkü mevcut termik santraller bir kömür olduğu için öncelikle kömür stoklarına da ulaşması halinde bu orman yangınlarıyla beraber ortaya çıkan kirleticilere ilave olarak kükürt yanmasından kaynaklı kükürt dioksit kimyasallar da ortaya çıkacak. Yine aynı şekilde PAH’lar, partikül maddeler… Bu külün içerisindeki, o isin içerisindeki ağır kimyasallar çok daha ağır etkilere sahip. Santraldeki kömüre ulaşması halinde kömür çok daha uzun süre yanacağı için (stokta ne kadar kömür olduğuna bağlı) bölge adına çok daha büyük ölçekli bir hava kirliliği demek” bilgisini paylaştı.
ÜST ÜSTE GELEN BİR KİRLİLİK VAR!
Çevre Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğini söyleyen Kınay, “O bölgede özellikle dediğim gibi hassas grupların, solunum güçlüğü çekenlerin tahliye edilmesi, önlemlerin alınması noktasında acil çalışmalar yapılması gerekiyor. Ancak maalesef bu organizasyon içerisinde, 8 gündür gördüğümüz süreçte bunlar ne kadar yapılabiliyor tartışılır. Özellikle kül ve is içerisinde olduğu için toz maskelerinin şu an için kullanması şart… Yani mevcut maskelerde çok işe yaramayacak. Yüzü kapatan toz maskelerinin kullanılması, kapı ve pencerelerin kapalı olması, mümkün olduğu kadar ona maruz kalmamak üzerine önlemlerin alınması gerekiyor… Şöyle söyleyeyim; bu sadece kömür boyutu, bir de termik santralin kendi yapısıyla da ilgili yangından oluşacak ilave kirleticiler geliyor. Yani üst üste gelen bir kirlilik var. Dolayısıyla burada toksit kimyasalların da havaya karışma ihtimali var ve bu noktada sorunun boyutuna göre aslında gaz maskelerine kadar gidecek süreç söz konusu. Çünkü artık normal bir kirliliğin dışındaki süreçten bahsediyoruz. Bununla ilgili sağlık açısından da çok acil önlemlerin alınması gerekiyor” çağrısında bulundu.
GÖZ GÖRE GÖRE…
“Bu santraller 28 yıllık santraller” diyen Başkan Kınay, son olarak, “Yani çok eski teknolojiyle üretilen ve çalıştırılan santraller. Zaten çalıştığı koşullarda bile havayı kirleten, ciddi çevre ve sağlık sorunlarına yol açan santraller. Ve biliyorsunuz ki meclis kararıyla da çevre izinleri alınması ya da baca gazlarıyla ilgili bile iyileştirilme önlemlerinin alınması süreci defalarca ertelenmiş olan, bizim yıllardır bununla ilgili eksiklikleri dile getirdiğimiz çalışmalar. Şu anda bölgede yaşananlar bize gösteriyor ki ortada hiçbir şey yok maalesef. Göz göre göre farklı bir süreç ilerliyor. O yüzden en azından kayıpları azaltabilmek için, etkisini önleyebilmek için bir an önce her türlü önlemin alınması, bilgilendirilmelerin yapılması, Çevre Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Valilik, İl Müdürlükleri hepsinin oradaki halkla ilgili gerekli süreci yürütmesi şart” cümlelerine dikkat çekti.
Haber Merkezi