Osmaniye tarımına İzmir damgası: Kentin tarımını ayağa kaldırıyoruz

Türkiye’yi yasa boğan depremde yıkılan kentlerden birisi olan Osmaniye’de belediyecilik hizmetlerini aralıksız sürdüren İzBB Tarımsal Hizmetler Dairesi, kentin tarımına damga vurdu, duran kooperatifleri canlandırdı, kırsal göçün önüne geçti

  • Oluşturulma Tarihi : 24.04.2023 03:23
  • Güncelleme Tarihi : 24.04.2023 03:41
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Osmaniye tarımına İzmir damgası: Kentin tarımını ayağa kaldırıyoruz haberinin görseli

NURETTİN BAKİ/ÖZEL HABER

Türkiye’yi yasa boğan ve asrın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 kentte on binlerce insan hayatını kaybetti. Yüz binlerce vatandaşın evsiz kaldığı bölgede tarım ve hayvancılık da enkaz altında kaldı. Deprem bölgesine ülkenin dört bir yanından yardımlar yapılırken, CHP’li belediyeler de 11 kenti aralarında paylaşıp, gölge belediyeler olarak her alanda hizmetlerini sürdürüyor. Depremin etkilediği Osmaniye’yi kanatları arasına alan İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB); ulaşımdan konaklamaya, fen işlerinden tarım ve gıdaya kadar her alanda kentin eksiklerini gideriyor. Depremin olduğu ilk andan bugüne kentin kırsalını büyüteç altına alan İzBB Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Şevket Meriç ile İzBB’nin tarımda yaptığı çalışmaları konuştuk. ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ politikasıyla Türkiye tarımına rol model olan İzBB olarak Osmaniye tarımına da adeta damga vurduklarını belirten Meriç, Osmaniye’de depremden önce ve sonra faaliyetleri duran kooperatifleri tekrardan ayağa kaldırdıklarını ifade etti. Meriç, “Bu sayede kentin kırsalından muhtemel göçleri de engellemiş oluyoruz” dedi. İzmir tarımıyla ilgili yaptıkları faaliyetlere ayrı bir parantez açan Meriç, İzBB Başkanı Tunç Soyer’in 4 yıllık başkanlık döneminde İzmir tarımına ciddi bir bütçe ayırdıklarını vurguladı. Meriç, “Tunç Soyer Başkanımızla 4 yıllık dönemde İzmir’de tarıma 731 milyon 591 bin 222 TL yatırım yaptık. İBB bütçesinin neredeyse yüzde 8’i tarımla ilgili faaliyetlerde yatırımlarda ve projelerde kullanılıyor” ifadelerine yer verdi. 

GÜNEŞ DOĞMADAN YOLA ÇIKTIK

Depremin ilk saatlerinde İzBB olarak hemen yola çıktıklarını belirten Meriç, kırsalda hemen tespit işlemlerine başladıklarını söyledi. Meriç, “Depremin olduğu ilk saatlerde İzBB olarak hemen teyakkuza geçtik ve acil bir koordinasyon ekibi kurarak belediyenin fiili çalışan tüm organlarını hareketlendirdik. Güneş doğmadan İtfaiye Daire Başkanlığımız yola çıkmıştı bile. Gaziemir’de bulunan Fuar İzmir’de ilk başta yardım koordinasyonuna başlandı. Ve o koordinasyon el birliğiyle tırlarla yardım toplamaya ve yollamaya başlamıştı. AFAD’ın yaptığı eşleşme sonucu Osmaniye bize düştü ama Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da da ayrı affet bölge planlamasına başladık. Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı olarak da yine depremin olduğu andan itibaren kendi ekiplerimizle birlikte hasar gören, kayıp yaşayan ailelerin, küçük ölçekli üreticilerin tespitlerini yaptık. Bunun yaptıktan sonra hızlıca 5 tırın üzerinde küçükbaş yem desteğiyle birlikte onlara bu desteklerin dağıtımı ve organizasyonunu yaptık. Bunu yaparken yereldeki paydaşlarımızla hane hane, köy köy, mezra mezra gezdik. Hatay Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı ile çalışmaya gayret ettik, çünkü onların da yardıma ihtiyaçları vardı. Personellerinin yüzde 60’nı kaybetmişlerdi. Onların bize yardım edecek durumları yoktu. Diğer belediyelerle birlikte ilk ihtiyaçları giderdik” diye konuştu. 

TARIM DURSA EKONOMİ DURUR

Tarımın durmaması için büyük bir çaba sergilediklerini söyleyen Meriç, “İzBB başkanımız Tunç Soyer, vizyonuyla birlikte Osmaniye’de ‘başka bir tarım mümkün’ politikası İzmir’de nasıl işlediyse Osmaniye’de de işlensin gibi bir düşünce ortaya koydu. Biz de bununla ilgili Osmaniye koordinasyonunda faaliyetlerimize hızlıca başladık. Girdi maliyetlerin pahalılığı, tüccarların fazlalığı, örgütlü bir mücadelenin olmayışı, kooperatiflerin olmayışı, ektiğinizden para kazanamayışınız gibi bir sürü etkeni burada da gördük maalesef. Kırsalın her yerinde olduğu gibi Osmaniye’de de üreticiler çok çalışıyor, metre kareyi dahi boş bırakmamışlar. Yani bir taraftan depremin acıları devam ediyor, enkazlar kaldırılıyor ama tarım hiç ara verilmeden devam ettirilmesi gereken bir şey, çünkü tarım üretimi durursa kentte yaşayanlar aç kalır, kent durursa bütün ekonomik çarklar durur. Kaldı ki her yıl üretmemize rağmen girdiye yetişemiyor” dedi. 

OSMANİYE’NİN TARIMSAL ENVANTERİNİ ÇIKARDIK

Osmaniye’nin tarımsal üretimini ve üreticilerin durumunu tespit ettiklerini dile getiren Meriç, tarımın kentteki tüm paydaşlarıyla çalıştıklarını vurguladı. Osmaniye’de İzmir’de yaptıkları havza bazlı çalışmalarının bir benzerini yaptıklarını söyleyen Meriç, “Osmaniye özelinde kaç kooperatif var, kim nerde ne iş yapıyor? Bunların incelemelerini yaptık. Bunları yaparken aynı zamanda şehirdeki tarımsal üretimin paydaşlarıyla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, kooperatiflerle, ziraat odalarıyla her biriyle görüşmeye başladık. Bunları yaparken de tüm verilerden önder çiftçiler adı altında her ilçenin kendi içinde faaliyetini gösteren küçük ölçekli üreticilerle bire bir faaliyetlerimiz başladı. Ne iş yapıyorsunuz? Ne üretiyorsunuz? Kaç çocuğunuz var? Bitkisel ürettim mi, hayvansal ürettim mi? Bunun bir envanterini çıkarmaya başladık. Osmaniye’de İzmir’de yaptığımız havza bazlı çalışmalarının bir benzerini yaptık. Hani sorduklarında kaç üretici yer fıstığı üretiyor? Elbette bir şaşma payı vardır ama genel olarak bir bilgi verebiliriz” şeklinde konuştu.  

KENTİN ÜRETİM BİRLİKLERİ BATMIŞ

Kentin önemli üretim birliklerinin çeşitli sebeplerle batıp, kapandığını da sözlerine ekleyen Meriç, kapanmış kooperatifleri canlandırmak için harekete geçtiklerini söyledi. Meriç, “Turp üretimi, yer fıstığı üretimi ve halı kilim ile ilgili coğrafi işaret sahibi bir kent Osmaniye… Ben köylerde Osmaniye’nin coğrafi işareti var mı? Diye sorduğumda köylünün bundan bihaber olduğunu gördüm. Olabilir, belki gündemlerinde olmayabilir, maalesef ülkenin içinde bulunduğu mali durum belli. Köylü geçim derdinde. Ama bir taraftan da bazı ilginin olduğu bazı değerleri var. Buradan hareketle kentte daha önceden kurulmuş olan bazı kooperatifler var, çoğu hayatta değil, kapanmış. Çeşitli hikayelerden dolayı batmışlar. Batarken borç bırakmışalar, arkalarından inanılmaz olumsuz etki bırakmışlar. Buradan da anlayacağımız üzere işlerin kolay olmadığı anlaşılıyordu. Bu kooperatifleri canlandırabilirsek, örgütlü gücün çok iyi yerlere varacağını gördük” dedi. 

POLİTİKAMIZIN İKİ TEMELİ VAR

Osmaniye tarımını kalkındırmak için İzBB’nin başka bir tarım mümkün politikasının iki ana temeli üzerinden yol aldıklarını söyleyen Meriç, şöyle konuştu: “Başka bir tarım mümkün politikasının iki ana temeli var. Birincisi iklim değişikliği yani kuraklıkla mücadele, bir diğeri de yoksunlukla mücadele. Bizi her iki tehlikeden de kurtaracak olan doğru, havza ölçeğinde üretim ve örgütlü üretim. Biz doğru adreste olduğumuzu düşünüyoruz. Burada da kooperatiflerden bazılarını ziyaret etmeye çalıştık, bazıları tavsiye olmuştu. Bunlardan Gökçeli Tarımsal kalkınma Kooperatifi’ni objektifimize aldık. Eskiden değirmeni olan, süt toplama merkezi olan, eken biçen ama aynı zamanda bunu bir gelire tabi tutan bir kooperatifmiş.  Ama maalesef tüm organlarıyla birlikte durağan hale gelmiş, bitmiş. Kepengini zor açtığımız bir değirmen vardı. Ama orada bir de tarla üretimi devam ediyor. İnsanlar üretiyor. Ve biz burada yaptığımız çalışmalarla birlikte, ilk önce üretime katkı sağlayabilecek hale gelmesi için çalışır olması gerektiğini düşündük. Burada duran çarkları tekrar çalıştırmak istedik.” 

İLK ÇUVALIN AĞZINI BAŞKANIMIZ DİKTİ

Osmaniye’deki yem üretim tesisini hayata geçirdiklerini belirten Meriç, “Tırlarla yem alıp götürüyoruz. Nakliyeye inanılmaz para harcıyoruz. Yem üretebilmek için buradaki tesisler yine aynı şekilde tırlarla buraya yem getiriyor derken, biz şöyle bir şey yapalım dedik. Ve Osmaniye’deki değirmeni hayata geçirip, oradaki kırma makinesiyle birlikte çevredeki arpa, buğday üreticilerine arpa buğday satın alıp, orada öğütüp çuvala koyup ihtiyacı olan yurttaşlara paylaşabilirsek en doğru adımı atmış oluruz diye bir plan yaptık ve bunu 20 gün gibi kısa bir süre içerisinde hayata geçirdik. Başkanımız Tunç Soyer ilk çuvalın ağzını dikerek vatandaşa dağıttı. Bunun bütçesini Umut Harekatı’ndan sağladık. Umut Harekatı’ndaki küçük bir botun şu an Osmaniye’deki depremden zarar görmüş ama öncesinde tüm umutlarını yitirmiş, üretimden çekilmiş bir kooperatifin canlanmasına sebep oldu ve şimdi üretime devam ediyorlar. Yemle ilgili ünitesi, unla ilgili ünitesi ve bulgurla ilgili ünite çalışıyor” dedi. 

KOOPERATİFİ AYAĞA KALDIRDIK

Kentte faaliyetleri durmuş olan başka bir kooperatifi de ayağa kaldırdıklarını söyleyen Meriç, “Yine aynı şekilde Yerbaşı Belediyesi’ndeki kooperatifin az da olsa fıstık paketleyen, satan ama hayalinde fıstığın yağını çıkarmaya niyetlenen ama gerçekleştirmeyen, fıstığın ezmesini yapan ve az miktarda satışını yapan bir kooperatifimiz vardı. Ve ziyaretimizde bir fıstık ezme makinesi, bir fıstık yağı makinesi, bir de paketleme makinesi ile ilgili talepleri oldu.  Biz yine hızlıca, kentimizdeki hayırseverlerimizin yardımıyla saatte 60 kilo üretebilen bir fıstık ezme makinesi verdik. Artık gelen siparişler beklemeden yerini bulmaya başladı ve tarihinde ilk defa Yerbaşı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile birlikte kendileri fıstığın yağını üretmeye başladılar. Biz aynı zamanda deprem bölgesinden (Osmaniye’den) İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak fıstık alımlarımıza başladık” dedi. 

50 BİN ZEYTİN FİDESİ HİBE ETTİK

Meriç, “Çok yakın zamanda meclisimizden geçen 50 bin zeytin fidesi hibe desteğimiz var. Taleplerimizi topladık ve biz orada talebin karşılığı topladığımız sayıda zeytin fidanı dağıtacağız. Aynı zamanda yazılımla ilgili uzman arkadaşımızla Osmaniye’nin kendi içindeki esnafıyla birlikte etiketlerimizi, şişelerimizi tasarlayıp, yağımızı da oradan çıkararak şişelemeyi başardık. Paketleme tesisi de 1 milyon 700 bin TL’ye mal oluyordu. Kısa sürede bunu almak çok fazla kolay değildi ama belki de bir hikayenin başlangıcı olabilecek şekilde hemen karşısındaki Belek Beldesi’nde yine bu işi yapan bir firmanın atıl durumda olduğunu gördük. Bu kooperatifi oradaki tesisle, sahibini tanıştırdık birbirlerinden haberleri yoktu. Onları tanıştırmak da bize nasip oldu. Şimdi paketlemeyi de çözdüler. Ezmeyi de yapabiliyorlar. Bunun yanında yağını da çıkartabiliyorlar. Ama bizim ağırlıklı olarak çalıştığımız ürün yine Osmaniye’nin bir diğer coğrafi işareti olan yer fıstığı… Bununla ilgili derin detaydaki o analizlerimizi yapmaya devam ediyoruz. Üretici sayısı, üreticilerin 2023 rekoltesi, şimdilik çalışıyoruz” dedi. 

ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR

Osmaniye’de üretilen ürünlerin İzmir’de pazarlanması için çalışmalarının devam ettiğini de belirten Meriç, “Osmaniye’de üretilen ürünlerin kentimizde pazarlanması için organizasyona çalışıyoruz şu an. Sosyal yardımlar için zeytinyağı ve fıstık konusunda alımlarımız başladı. Özellikle yüklü miktarda alım yapıyoruz ki kooperatif kendi kendine çalışan bir yapıya sahip olsun. Ama diğer tarımsal ürünlerin ticaretiyle ilgili de Osmaniye’den kısa vadede çıkmayacağız gibi görünüyor. O yüzden uzun vade de bir planlamanın içerisindeyiz. Şu an süresiz bir şekilde Osmaniye’deyiz” diye konuştu. 

HER ŞEY BİR TOHUMLA BAŞLADI

İzmir’in tarımda başarılı projelerine ilişkin de konuşan Meriç, “Her şey bir tane tohumla başladı” dedi. Meriç, “O tohumun mutlaka toprakla buluşması gerekir. Bizim tohumumuz da karakılçık buğdayı ve başka bir tarım mümkün politikalarının başkanımız Tunç Soyer tarafından Seferihisar’da ekilmeye ve söylenmeye başladığı güne dayanıyor. Bence buradan başlayan, kırsalı koruyan, ekolojinin bir demokrasisi ve kendine ait bir ekosistemi olduğunu düşünerek oradan bir başlangıç oldu. Ama biz aynı zamanda çevreyle birlikte uyumlu hale gelmeye çalışıyoruz. Biz ne yaparsak yapalım, kaç lira harcayacaksak harcayalım doğaya bir gram zarar vereceksek bunu yapmamaya çalışıyoruz. Yani bir fıstığın yağını ürettiğimizde bu atıl bir malzeme üretmiyor. Üreteceksek başka türlü üretmeye çalışıyoruz. Bu tohum bir avuçla başladı, bugün Türkiye’nin her yerine yaklaşık 12 bin dekar alana yayıldı. Buğdayımız Osmaniye’de Burdur’da, Samsun’da, Kars’ta ve birçok ilçede ekiliyor” dedi. 

50 MİLYON TL DEĞERİNDE PEYNİR STOĞUMUZ VAR

Üreticinin artan girdi maliyetleri karşısında zorlandığını ama belediye olarak her zaman yanlarında olduğunu ifade eden Meriç, “Mesela arkadaşlarımız şu an arazilerde üreticilerimize bordu bulamacı dağıtıyorlar. Başka bir ekibimiz fidan dağıtıyor. Bir ekibimiz de küçükbaş hayvancılıkla ilgili üreticilerimize eğitim veriyorlar. Derslerden geçen arkadaşlarımıza küçükbaş hayvan desteklerimiz olacak. Bunların yanında yine küçükbaş hayvancılıkla uğraşan üreticilerimize yem desteği veriyoruz. Çok geniş bir ağa sahip olan mühendis ağımızla birlikte üreticilerimizin ihtiyaç duyduğu bir bilgi ağımız var. Bunların hepsi para aslında, üreticileri kırsalda tutabilmek için. Ama aynı zamanda İzmir tarımı geliştirme merkezimiz, kooperatiflerimizin ihtiyaç duyduğu tasarımdan başlayarak arazilerinde neyi ekip biçeceklerine kadar tarımsal biyocoğrafya laboratuvarların üretim desenine kadar havza bazlı planlamaya çalışan bir ekibimiz var. Bu da bir danışmanlık hizmeti, parayla yapılıyor ama biz parasız yapıyoruz. Mera İzmir projesiyle piyasanın çok üstünde küçük ölçekli üreticilerimizi koyun ve keçi sütlerini topladığımız bir sistemimiz var.  24 milyon TL civarında süt toplamaya para harcamışız. Şu an depolarımızda 50 milyon TL’nin üzerinde bir peynir stokumuz var ve Halkın Bakkalarında satıyoruz” diye konuştu.  

TARIMA 4 YILDA 731 MİLYON TL YATIRIM

İzBB olarak son dört yılda tarıma 731 milyon TL yatırım yaptıklarını belirten Meriç, “Kendi mezbahalarımızda ürettiğimiz piyasanın çok çok altında et satışımız var. Besicilerimize süt tankları desteğimiz var. Onlarla birlikte devam ettirdiğimiz çok çeşitli faaliyetlerimiz ve manda desteklerimiz var. Hayvan içme suyu göletlerini yapıyoruz, bakımlarını yapıyoruz. Sulama göletleri, sulama sistemleri yapıyoruz. Yağmur hasadı ile ilgili çalışıyoruz. Sünger kent projesiyle başlayan, kentteki yağmuru hasat edilmesinin yanında kırsaldaki yağmurun hasat edilmesi ile ilgili çalışan birimlerimiz var. Kısacası Tunç Soyer Başkanımızla 4 yıllık dönemde İzmir’de tarıma 731 milyon 591 bin 222 TL yatırım yaptık. İBB bütçesinin neredeyse yüzde 8’i tarımla ilgili faaliyetlerde yatırımlarda ve projelerde kullanılıyor. Son 5 yılda 85 farklı kooperatiften ürün alımı gerçekleştirdik. Bu alımların 22 tanesi İzmir dışından yapıldı” ifadelerine yer verdi.

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script