Otizmli kayakçının azmi: Asfalttan şampiyonluğa

Her gün araba lastiğine geçirdiği halatı beline bağlayarak asfaltta kayak antrenmanı yapan otizmli Hasan Çelik, 3 yıl üst üste Türkiye şampiyonu oldu. Hasan’ın şimdiki hedefi 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılıp adını dünyaya duyurabilmek…

  • Oluşturulma Tarihi : 16.12.2019 06:28
  • Güncelleme Tarihi : 16.12.2019 06:28
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Otizmli kayakçının azmi: Asfalttan şampiyonluğa haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Hasan, 24 yaşında otizmli bir genç. Annesi ve ablasıyla birlikte İzmir’de yaşıyor. Babasını kanser nedeniyle kaybettiğinde henüz 8 yaşındaydı. Yürümeye yeni başladığı o yıllarda doktorlar Hasan’a otizm tanısı koydu. Eşinin ölümüyle birlikte ağır bir depresyona giren anne, o dönem oğlunu da yanına alarak dağ yürüyüşleri yapmaya başladı. Hiç konuşmasa da mutlulukla ışıldayan yüzünden dağları sevdiği belliydi. Yürüyüş tutkusunu fark eden spor eğitmeninin yönlendirmesiyle 4 yıl önce kayak ile tanışan Hasan, annesinin de desteğiyle birçok başarıya imza attı. Her gün araba lastiğine geçirdiği halatı beline bağlayarak asfalt ve beton zeminde antrenman yapan otizmli Hasan, Özel Sporcular Türkiye Kayak Şampiyonası’nda 3 yıl üst üste şampiyon oldu. Yoğun bir antrenman programı ile çalışmalarını sürdüren Hasan’ın şimdiki hedefi, 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılıp adını dünyaya duyurmak.



BİR DİPLOMAM OLMALIYDI
Gizem Çelik, Hasan’ın ablası. Aynı zamanda en yakın arkadaşı. İki üniversite bitirdi ama “Etrafımda o kadar çok otizmli birey vardı ki artık bir diplomam olmalıydı” diyerek engelli bakım ve rehabilitasyonu üzerine de eğitim almaya karar verdi. Bu yıl mezun olmaya hazırlanıyor.  26 yaşındaki genç kadın, kardeşiyle olan ilişkisinden şöyle bahsetti: “Hasan’a otizm teşhisi konulduğunda ilkokula yeni başlamıştım. Hiç konuşmuyordu ve benim kadar aktif bir çocuk değildi. Kendi etrafında döner, elinde bir sopa ya da mandal ile saatlerce ritim tutardı. Babama da kanser teşhisi konmuştu o dönem, tedavi görüyordu. Hasan’ın eğitim süreci bu nedenlerden ertelendi. 2002 yılında babamı kaybettikten sonra annem ağır bir depresyona girdi. 13 yaşındayken bolca kitap ve film izleyerek otizm konusundaki bildiklerimi arttırmaya çalıştım. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından verilen bir kursa katıldık.  Doğa sporları ve yürüyüşü seven bir aileyiz. Hasan ve annem yıllardır grup etkinliklerine katılarak birlikte dağ yürüyüşleri yapıyorlar. Özel eğitim ücretleri oldukça fazlaydı. Maddi imkanlarımız ise yetersizdi. Annem çareyi Sabahat Akşıray Otistik Çocuklar Merkezi’nde buldu. Ama orada aldığı eğitim de yetersizdi.”



DOYA DOYA SOHBET ETMEK İSTERDİM
“Bizi en çok üzen insanların bakışlarıydı” diyen Gizem Çelik, “Bir de Hasan’ın otizmli olduğunu öğrendiklerinde bana dönüp, ‘Onda da var mı?’ diye sorduklarında normal olan damgası yemek benim için sinir bozucuydu. Hasan iyi ki benim kardeşim. Onunla her zaman güzel vakit geçirmeye çalışıyorum. Hasan konuşuyor olsaydı onunla doya doya sohbet edebilmek isterdim. Gezmeyi çok sever. Dağcılıkta iyi bir arkadaş çevresi var. Adam kayırır. Gözünün tutmadığından uzak durur. Sevdiyse seni yıllar geçse de unutmaz. Çok küçükken gittiği bir yer bile oradan tekrar geçsek yine hatırlatır. Konuşamadığı için tamamen beden dili, mimiklerinden onu tanımak zaman istiyor. Şarkı dinlemeyi ve dans etmeyi sever. Hala salıncakta sallanmayı sever. Biz otizmden korkmuyoruz, korkanlara da üzülüyorum. Onların yanında olmak bana çok özel hissettiriyor” ifadelerini kullandı.



YOLUMU BULMA NEDENİM...
Kardeşinin TÖSFED tarafından düzenlenen kayak yarışmasında üç sene üst üste şampiyon olduğunu söyleyen Çelik, “Milli sporcu olması ve yurt dışında ülkemizi temsil etmesi en büyük hayallerimden biri. Ona hep sevgiyle yaklaştım, anlamaya çalıştım. Hasan varlığımın bir parçası. Bir gün Bodrum’da kamp yapmaya gitmiştik. Uzun bir süre yürüdük, çalılıklar çıktı karşımıza. Dikkatsizce o çalılıklara girdim. Arkamı döndüğümde Hasan yoktu. Çıkış yolunu da bulamadım. ‘Hasan gel kurtar beni’ diye bağırdım. Gelip kolumdan tuttu ve beni yola çıkardı. Ağaçların üzerindeki tabelayı gösterdi, ‘Da, da, da’ diyerek. Hasan, yolumu bulma nedenim. Kaybolmamam için bir neden. Düşersem ayağa kalkmam için var sanki! Hasta olduğumda, üzüldüğümde yanımdan ayrılmıyor. Eve geç gittiğimde pencereden bakarak beni bekliyor. Hasan bana küçük şeylerle mutlu bilebilmeyi öğretti. Çok değerli bir varlık, hayat yolumda bana eşlik ediyor” dedi.



‘AN’ DEMESİ BİLE YETİYOR
Oğlunun özel durumu nedeniyle ilk zamanlar oldukça zorlanan, eşini de kanser nedeniyle kaybettikten sonra ise ağır bir depresyona girdiğini anlatan 52 yaşındaki anne Çiğdem Vesile Çelik, “Eşim öldüğünde Hasan 8 yaşındaydı ve hala konuşamıyordu. Ben de 9 yaşında konuşmaya başlamışım; herhalde bana çekmiştir dedim. Doktora götürdük ve otizm teşhisi konuldu. Gelip geçicidir herhalde dedim. 18 sene OÇEM’e gitti, odaya bırakıyorlardı. Hiçbir eğitim vermiyorlardı. Normal okula kayıt yaptırmak istedim ama kabul etmediler. Hasan uysal, uyum sağlayan ve sevgi dolu bir çocuk. Hırçınlığı yok. Beni en çok zorlayan şeylerden biri yokluk oldu. Eşimi kaybettikten sonra maddi ve manevi olarak oldukça zor günler yaşadım. Evlere temizliğe giderek çocuklarımı büyüttüm. O dönem komşularımla da sorunlar yaşıyordum. Biraz gürültü olduğunda ‘Bu çocuğun ilacı yok mu’ diye hemen kapımıza dayanırlardı. Şimdiki komşularımız anlayışlı insanlar. Oğlumla artık çok güzel anılar paylaşıyorum. Beni anlıyor, söylediklerimi yapıyor. Duygularımı da anlıyor ama tepki vermiyor. Hiçbir zaman dışlamadım çocuğumu. Alışveriş merkezine, sinemaya, tiyatroya kendimle götürdüm. Çocuğumu olduğu gibi kabul ettim. Eşim ölünce, Hasan hayat arkadaşım oldu. Hasan hala konuşamıyor. ‘An, an, an’ diyor sadece ama o bile bana yetiyor” ifadelerini kullandı.

GELECEĞİN KAYAKÇISI ASFALTTA YETİŞİYOR
Oğlunun 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılabilmek için her gün yoğun bir antrenman yaptığını kaydeden Çelik, en büyük hayalinden şöyle bahsetti: “Hasan 7 yaşında yürümeye başladı. Kayak eğitmeni Murat Aygün, Hasan’ın yürümeyi sevdiğini görünce onu kayağa yönlendirdi. Katıldığı yarışmalarda üç sene üst üste Türkiye şampiyonu oldu. Şimdi 2020 Tokyo Olimpiyatları’na hazırlanıyor. Her gün sabah erkenden kahvaltımızı yapıp antrenman yapmaya çıkıyoruz. Akşam 12’de eve girdiğimiz günler oluyor. Haftada bir gün buz pistini kullanabildiği için diğer günler asfaltta çalışıyoruz. Hasan’ım dünyaya ismini duyuracak. Buna yürekten inanıyorum. Şimdiye kadar hep, ‘Yapamaz, edemez’ diye çocuğumu dışladılar. Bu çocukların hepsinin içi cevher dolu… Yıllarca tek başıma hayatla savaştım. Nereye gittiysem, hep insan ayrımı yaptılar bizi; ittirdiler. Hep arka sıralardaydık. Başlarda kaymıyordu, oturuyordu, atıyordu kendini yere. ‘Haydi Hasan’ diye bağırıyordum. Ama şimdi o kadar güzel yapıyor ki keyifle izliyorum sadece. Hocalarımız Murat Aygün, Ali Fidan ve Neşe Hünerli el ele vererek oğlum için mücadele ediyoruz. Hepsine emekleri için çok teşekkür ediyorum. Onlar da Hasan’a çok inanıyorlar.”

HEDEF 2O2O TOKYO OLİMPİYATLARI
Başarılarını daha üst bir noktaya taşımak için asfaltta da çalışmak zorunda kaldıklarını söyleyen kayak eğitmeni Murat Aygün ise, 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılmak istediklerini belirterek, “Hasan, bir sporcunun verebileceği emeklerin daha fazlasını veriyor. Annesi de öyle… Sabah erkenden kalkıp evden çıkıyorlar. Akşam 12’ye kadar çalıştığı günler oluyor. Kimse onlar kadar çalışmıyor diyebilirim. Bu gayretlerinin karşılık bulmasını istiyoruz. Aslında bol bol kar antrenmanı yapmalı ki daha çok gelişsin ama mecburen antrenmanları tekerlekli kayak ile asfaltta yapıyoruz. Ocak ayında Türkiye şampiyonası yapılacak. Orada da yine güzel bir başarı yakalayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

EN ÖNEMLİ REHABİLİTASYIN ARACI
Hasan’ın azminden dolayı çok mutlu olduklarını belirten Buz pateni eğitmeni Neşe Hünerli, “Hasan, buz pateninde sürekli gelen kursiyerlerimizdendi. Özel sporcular arasında yer alıyor. Buz Sporları Salonu’ndaki her etkinlikte kendisini aramızda görmekten mutlu oluyoruz. Onların spor ve halk ile iç içe olması en önemli rehabilitasyon aracı” dedi.