- Gündem
- 20.05.2025 16:25
O, otizmli oğlunun eğitim hayatı boyunca yaşadığı sorunlara bizzat tanık olduktan sonra branş değiştirip kendini otizmli çocukların eğitimine adadı. Nurhayat öğretmen, aynı kaderi paylaştığı velilere de yol gösteriyor
E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Üniversiteden mezun olduktan sonra Kastamonu’da sınıf öğretmeni olarak göreve başlayan evli ve üç çocuk annesi Nurhayat Tüfekçi, 27 yıl önce dünya evine girdi. Tüfekçi ailesinin mutluluğu, 1995 senesinde ilk çocukları olan Oğuz’un dünyaya gelmesiyle daha da arttı. Fakat 5 yaşındayken Oğuz’a otizm teşhisi konulunca kendilerini hiç bilmedikleri bir mücadelenin içinde buldular. Kentte otizmli bireylere özel eğitim veren kurumların azlığı nedeniyle İzmir’e taşınmaya karar verdiler. Otizm teşhisi konulduğu günden bu yana evlatlarının hayata tutunabilmesi için mücadele verdiler. O dönem sınıf öğretmeni olarak görev yapan Nurhayat Tüfekçi, oğlunun özel durumundan dolayı eğitim hayatı boyunca yaşadığı problemlere bizzat tanık olunca, branş değiştirip özel eğitim öğretmeni olmaya karar verdi. Şimdi Konak İlçesi’nde bulunan Gazi Ortaokulunda yalnızca otizmli çocuklarla ilgileniyor. Oğlu dolayısıyla otizmli çocuklarla daha rahat anlaşan ve onlara anne şefkatiyle yaklaşan Nurhayat öğretmen, aynı kaderi paylaştığı velilere de yol gösteriyor.
BU BENİM BİLDİĞİM İŞ
13 yıl boyunca çeşitli illerde sınıf öğretmenliği yapan Nurhayat Tüfekçi, oğlunun özel durumundan dolayı özel eğitim öğretmenliği kursları aldı. 16 yıl önce severek yaptığı sınıf öğretmenliğini bırakarak kendini otizmli çocukların eğitimine adadı. Oğlunun eğitimi sırasında öğrendiklerinin mesleğine de olumlu yansıdığını vurgulayan Tüfekçi, “Milli Eğitim Bakanlığı, otizmle alakalı bir hizmet içi eğitim kursu açmıştı. Evde otizmli bir oğlum, sınıfta ise otizmli öğrencilerim vardı. Onlara nasıl yaklaşacağım konusunda tereddütlerim, bilgi eksikliğim vardı. Daha fazla bilgi sahibi olabilmek için o kursa gittim ve ardından branşımı değiştirip özel eğitim öğretmeni olmaya karar verdim. Çocuklara anne şefkatiyle yaklaşıyorum. Otistik çocuğu olan ailelerin sıkıntılarını da yakından biliyorum. Empati kurabildiğim için onları çok iyi anlayabiliyorum. Elimden geldiğinde yol gösteriyorum. Otizm farklı bir şey. En büyük ihtiyaç, sabır ve sevgi. İşimi severek yapıyorum hiçbir zaman da geri dönmeyi düşünmüyorum. Öğrencilerle iletişimim çok iyi. Onların mutluluğunu ve bir şeyler başardıklarını görmek çok güzel bir duygu. Tecrübelerimle onlara yaklaşıyorum” dedi.
DERS YAPIYOR GİBİYİM
Özel eğitim öğretmenlerinin sadece bir öğretmen olmadığını ve bu işin çok büyük bir özveri istediğini ifade eden Tüfekçi, “Eğitim hayatı boyunca Oğuz’un öğretmeni olamadım hiç. Ama benim görev yaptığım okulda eğitim aldı. 8 yıl boyunca çok sıkıntılı süreçler atlattık. Sınıf arkadaşları tuvalete kilitlerdi, öğretmenlerinin haberi bile olmazdı. Okuldaki öğretmen arkadaşlarım bu anlamda çok duyarsızdı. ‘Bu çocuğu bu okuldan götürün’ diyorlardı. İstemiyorlardı. Benim halimden anlamıyordu. Otizmli bir oğlum olduğu için otizmli öğrencilerimi çok iyi anlıyorum. Kendimi onların yerine koyuyorum. Onlarla ders yaparken kendi çocuğumla yapıyor gibiyim. Çünkü kendi çocuğumdaki huyları bildiğim için okulda da benzer şeyler yaşıyorum. Neye ihtiyaçları olduğunu çok iyi biliyorum. Diğer okulumda da faydalıydım ama buradaki çocukların size daha çok ihtiyacı var” diye konuştu.
EN BÜYÜK HEDİYE
Bir öğrencisinin tek başına yemek yemeyi öğrenmesinin kendisi için en büyük öğretmenler günü hediyesi olduğunu söyleyen Tüfekçi, duygularını şöyle dile getirdi: “Veliler de benim onları çok iyi anladığımın farkındalar. Çocuklarını okula bırakırken gözleri arkada kalmıyor. Çünkü ben de onlar gibi bir anneyim. Aynı yolları yürüdük. Yaptığım iş onları hayata hazırlamak sadece okuma yazma öğretmek değil. Bu sınıfı biz bu yıl açtık. Burası kullanılmayan bir yerdi. Kendimiz boyadık. Sınıfı kendimiz oluşturduk. Şu an dört öğrencimiz var hepsi otizmli. Sınıfta iki öğretmen olarak görev yapıyoruz.”
OTİZMLİ ANLATAN KİTAP YAZIYOR
Henüz 5 yaşındayken otizm teşhisi konulan Nurhayat öğretmenin oğlu Oğuz ise, bugün 23 yaşında kendi ayakları üzerinde duran bir genç. İzmir’de beş yıldızlı bir otelde kat görevlisi olarak çalışıyor. Oğlunun çok duygusal bir çocuk olduğunu ve kendini daha çok yazarak ifade ettiğini söyleyen anne Tüfekçi, “Çok iyi kalpli bir genç. Onunla arkadaş gibiyiz. İçinde çok şey yaşayan ama duygularını yazarak ifade etmeyi tercih eden bir çocuk. Şu an bir kitap yazıyor. Kitapta kendi hayatını, küçüklüğünden bu yana otizmden dolayı neler yaşadığını anlatıyor. Bir kitapevi ile anlaştık bittiğinde kitap baskıya girecek. Kitabın adını henüz koymadı. Ayrıca ben de bir annenin gözünden otizmi anlatan kitap yazıyorum. O da bitmek üzere. İkisi de tamamen duygularla yazılmış kitaplar” ifadelerini kullandı.