- Gündem
- 10.11.2025 09:57
Otizmlilere ‘kısmi bağımlı’ darbesi
Otizmli bireylerin ‘tam bağımlı’ statüsünün ‘kısmi bağımlı’ ya çevrilmesini son derece yanlış bulduğunu belirten KEDİ Otizm Derneği Başkanı Ahmetoğlu, adalet ve hak temelli sosyal politika çağrısı yaptı
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER / Geçtiğimiz haftalarda otizmli oğlunun raporundaki ‘tam bağımlı’ ifadesinin ‘kısmi bağımlı’ olarak değiştirilmesi ve bakım maaşının kesilmesi sonucunda açlık grevine başlayan bir annenin mücadelesi ülke gündemine oturdu. Bu duruma tepki gösteren aileler, uzmanlar ve dernekler ise otizmli bireylere verilen bu hakkın devlet tarafından geri alınmasının büyük bir adaletsizlik olduğunu belirterek, bu olayın tekil bir isyan değil, bir hak mücadelesi olduğunu vurguladı. Konu hakkında açıklama yapan Uzm. Psikolog ve Uzm. Aile Danışmanı Tolga Nasuh Aran, “Devletin asli görevi, bireyleri koruyucu sosyal güvenlik mekanizmalarıyla kuşatmaktır. Engellilik, bireysel bir kusur değil; toplumsal destek sistemlerinin yetersizliğini görünür kılan bir aynadır. Artık kavramların değil, vicdanın yönetim biçimi konuşulmalı. Çünkü hiçbir yasa, bir annenin aç karnına direnişinden daha yüksek sesle adaleti
anlatamaz” dedi.

NASUH ARAN: HAKKIMIZI GERİ İSTİYORUZ
Türkiye’de engellilerin tıbbi model üzerinden değerlendirilmesine karşı çıkan Uzm. Psikolog ve Uzm. Aile Danışmanı Tolga Nasuh Aran, “Basında geçtiğimiz günlerde otizmli bir çocuğa sahip annenin mücadelesiyle ilgili haberler yer almıştı. Bu yalnızca bir annenin mücadelesini değil, Türkiye’de engellilik politikalarının kronik yapısal sorunlarını da açığa çıkarıyor. Bu olay bize, sosyal yardım ve sosyal hak arasındaki çizginin hâlâ bulanık olduğunu hatırlatıyor. Oysa mesele yardım değil, hak temelli bir yaşam hakkıdır. Ülkemizde engellilik hâlen tıbbi model üzerinden değerlendiriliyor: birey, toplumun değil, yalnızca bir hekimin gözünden tanımlanıyor. Oysa Birleşmiş Milletler (BM) Engelli Hakları Sözleşmesi, bireyin yalnızca tıbbi değil, sosyal ve hak temelli bir özne olarak görülmesini öngörür. Bir çocuğun ya da annenin yaşamına dair karar, masa başında değil, yaşamın içinde verilmelidir. Bu ülkede tam bağımlı ile kısmi bağımlı arasındaki fark, bazen bir ailenin yaşam hakkı ile yoksulluk sınırı arasındaki farkı belirliyor” şeklinde konuştu.
POLİTİKA DİLİ GÜÇLÜ UYGULAMA ZAYIF
Türkiye’de engellilik alanında yazılan vizyon belgelerinde, hak temelli yaklaşım, kapsayıcılık ve eşitlik gibi ifadelerin sıkça kullanıldığını ancak bunun yalnızca kâğıt üstünde kaldığını belirten Aran, “Bu kelimeler uygulamaya yansımıyor. Çünkü hak, yardım biçiminde sunulduğunda anlamını kaybeder. Devletin görevi yardım etmek değil, hakları korumak ve erişilebilir kılmaktır. Bir annenin ‘sadaka değil, hakkımızı istiyoruz’ cümlesi, sadece bir sitem değil; hak temelli sosyal politikanın eksikliğine yönelik sert bir teşhistir. Devletin asli görevi, bireyleri koruyucu sosyal güvenlik mekanizmalarıyla kuşatmaktır. Engellilik, bireysel bir kusur değil; toplumsal destek sistemlerinin yetersizliğini görünür kılan bir aynadır. Artık kavramların değil, vicdanın yönetim biçimi konuşulmalı.
Çünkü hiçbir yasa, bir annenin aç karnına direnişinden daha yüksek sesle adaleti
anlatamaz” açıklamasında bulundu.
SERAP DİKMEN AHMETOĞLU: BAŞLI BAŞINA BİR SORUN
Yapılan değişiklikle beraber devletin otizmlileri tam bağımlı olarak nitelendirmediğini ancak, otizmlilerin büyük bir kısmının yaşam boyu çeşitli nedenlerle aileye bağımlı olduğunu dile getiren KEDİ Otizm Derneği Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu, “Yetişkin engelli raporlarında ‘tam bağımlı’ ve ‘kısmi bağımlı’ diye bir ayrım var. Tam bağımlı olunca, tam bağımlılığın getirdiği haklara yararlanmış oluyorsunuz. Mesela benim bir arkadaşım devlet memuru ve oğlu yetişkin otizmli ve sistem artık ona kısmi bağımlı diyor. Böyle olunca da birçok zorluk beraberinde geliyor. Örneğin oğlu tam bağımlı kategorisine girse, arkadaşımın tayin olma durumunda bu durum ona kolaylık sağlayacaktı. Yani tayin olmayacak ve oğlunda ayrı bir şehre gitmeyecekti. Çünkü başka bir şehre gitmesi demek o gencimizin kurulu düzeninin bozulması demek. Otizmliler hayatlarında yapılan değişikliklere çok kolay adapte olamıyorlar. Üstelik otizmlilerin eğitimi ya da çeşitli ihtiyaçları için devletin herhangi bir desteği olmadığı için eğitim ya da istihdam anlamında bir kurum bulmak her şehirde mümkün değil. Bu arkadaşım burada bir tane zar zor kurum buldu. Eskişehir’de bulamayabilir. Tam bağımlı raporu olsa bu erişkin otizmlinin hayatı da ebeveyninin hayatı da kolaylaşacak. Olması gerektiği gibi olacak. Ancak Danıştay Tanıdan İtibaren Özel Koşul Gereksinimi Vardır (ÖKGV) ibareleri iptal etti. Bu iptalden sonra SB tarafından verilen raporlardaki oranlar farklılık göstermeye başladığı için pek çok ailenin bakım maaşları kesildi ve hak kayıpları başladı. Oysa bizler, 18 yaş altı otistikler için 2019 yılının Nisan ayında uygulanmaya başlanan ÇÖZGER raporu ile yapılan özel düzenlemenin yetişkin engelli raporlarında da uygulanmasını istiyorduk. Çünkü otizmlilerin büyük bir kısmı yatağa bağımlı olmasa da aslında yaşam boyu farklı bir şekilde aileye bağımlıdır. Bunu anlayabilmek için ise otizmi bilmek, otizmli çocuğu olan ailelerin yaşamlarını gözlemlemek gerekiyor. Yetişkinler için uygulanan engellilik kriterleri, otizmlilerin destek ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Hem otistikler hem de aileleri hak kayıplarına uğruyor. Üstelik bu hak kaybı, ÇÖZGER raporları ile ilgili alınan Danıştay kararının ardından evde bakım ücretlerinin iptal edilmesi ile çocuk yaşa da inmiş durumda. Tüm bunlar başlı başına bir sorun ve devamında farkı sorunlar da getirecek” diye konuştu.
Kaynak : HABER MERKEZİ
