- Gündem
- 22.05.2025 17:47
KA.DER İzmir Şube Başkanı Sema Övgün, Türkiyede kadına gereken değerin verilmediğine dikkat çekerek, örnek olarak da siyasi partilerde ve meclislerde kadınların ikinci plana atılmasını gösterdi
EMİN YALÇIN
Kadınların ataerkil bir ailede baş tacı olduğunu ancak karar organlarında etkide ve yetkide ikincil olarak görüldüğünü aktaran Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) İzmir Şube Başkanı Sema Övgün, kadınların karar mekanizmalarında yer aldığında tam olarak demokrasinin yaşanacağını söyledi.
1 Kasım seçimlerinde koalisyon beklediklerini de dile getiren Övgün, Türkiyede kadın başbakanın sadece Tansu Çiller olduğunu, çok istediklerini ama mevcut olan siyaset ortamında belki de Türkiyede tekrar bir kadının başbakan olamayacağını ileri sürdü.
KADINLAR İÇİN ÇALIŞIYORUZ
KA.DER İzmir Şube Başkanı Sema Övgün, toplumsal olaylarda sosyal sorumluluk ilkesi ile gönüllü olarak çalıştıklarını belirterek, Türkiyeyi çok sevdiğini söyledi. Kadınların karar mekanizmalarında yer aldığında demokrasinin yaşanacağının altını çizen Övgün, KA.DER dünyada ve Türkiyede tek siyaset üstü siyasete çalışan bir dernek. Amacımız kadınların karar mekanizmalarında olması için çalışmalar yürütmektir. Etkili ve yetkili kadınların genel meclislerde, toplumun karar vereceği her organda yetkili olması için uğraşıyoruz dedi.
KADINLAR YETKİDE İKİNCİLLER
KA.DERin kadının yerini herkesin gördüğü yerde gördüğünü ifade eden Övgün, kadınların dalga dalga ve tek ses olarak geldiğine dikkat çekti. Övgün, Kadınları olmazsa olmaz olarak görüyoruz. Dünyada ve Türkiyede nüfusun yarısında kadınlar yer alıyor. Ancak biz ülke olarak ataerkil bir toplumda yaşıyoruz. Kadınlar; ataerkil bir ailede baş tacı ama karar organlarında etkide ve yetkide ikinciller. Kadın nüfusunun fazla olmasına rağmen, ikincil olarak hayatımıza devam ediyoruz. Biz bu anlayışın değişmesini istiyoruz. Biz kadın ve erkek toplumda yan yana çalışırsa kalkınacağımızı düşünüyoruz. Şahane bir Türkiyede yaşayacağımızı ümit ediyoruz. Bunun için kadınlar birleşiliyor. Genç bir cumhuriyetiz. Bu yıl 92. yılımızı kutladık. Mecliste kadınlar o zamanlar yüzde 4lerde iken şimdi yüzde 18lere geldi. Gerilemeden ilerleyerek yol almamız bizim için büyük bir başarı. Ataerkil bir kültür yapısında erkek egemen bir siyasette bu rakamı yakaladık diye konuştu.
KADIN TÜRKİYEDE HAK ETTİĞİ YERDE DEĞİL
Övgün, Türkiyede kadına gerektiği değerin verilmediğini vurgulayarak, örnek olarak da siyasi partilerde ve meclislerde kadınların ikinci plana atılmasını gösterdi. Mevcut olan siyasetin erkek egemenliğinde olduğunu öne süren Övgün, Bir kadın hayatında birçok rolü üstlenmek zorunda kalıyor. Bir yandan kariyer yapıyor bir yandan ailesine gerekli olan ilgi ve alakayı gösteriyor. Bunların yanı sıra siyaset ortamında da erkek egemen toplum tarafından dışlanmalara maruz kalıyor. Kadında emeğinin boşa gitmemesi için küsüyor ve geri dönüyor. Yani kadın maalesef Türkiyede hak ettiği yerde değil. Erkekleri doğuranların da analar olduğu söyleniyor. Evet biz bunu eleştirmiyoruz. Erkekleri hayata getiren analar oluyor ama erkekler yetişirken toplumun etkisi devreye giriyor. Bir kadın çocuğunu doğuruyor. Çocuk 3 yaşından sonra bulunduğu çevreden etkileniyor. Artık biz topluma ayak uydurmak zorundayız. Şu an için biz ataerkil değil çocuk erkil aileyiz. Çünkü yapılan yatırımlar çocuklara yapılıyor. Hızlı değişim ve dönüşüm içerisindeyiz. Kadın bu değişimi ve dönüşümü yakalarsa var oluyor. Yoksa süzgeçteki makarnalar gibi süzülüp gidiyorlar. Yok oluyor. Yerimizi ve sınırlarımızı biliyoruz. Şu anki durumun daha ileriye gitmesi içinde var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz şeklinde konuştu.
HAKLARININ FARKINA VARDILAR
KA.DER olarak her partiye eşit uzaklıkta olduklarının da altını çizen Övgün, kadınların siyasette etkili ve yetkili olabilmesi için kadınlara yönelik eğitimler verdiklerini söyledi. Övgün, KA.DER ilk defa siyaset okulu açtı. Erkek egemen siyasette kadınlarımız var olabilmek için ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar. Aday olan kadın milletvekilleri kendilerini yeniliyorlar. Adayları kamuoyuna tanıtmak için düzenlediğimiz toplantıda CHPden 100, AKPden 100, MHP ve HDPden daha az sayıda kadın aday vardı. Sonuç olarak o kadınların hiçbiri listeye giremedi. CHP yine kadınlardan gelen baskı ile ön seçim yaptı. Ama ön seçimde de futbolda olduğu gibi erkek ayak oyunları oynandı. Kadınlarda ön seçimin sistemini tam olarak bilemedikleri için ön seçimlerde de kazanamadılar. Ama kadınlarda haklarının farkına vardılar. Son sürat partili kadınlar mücadelelerini veriyorlar. Ayrıca biz yine bu seçimlerde de koalisyon bekliyoruz. ifadelerini kullandı.
YAŞANILANLAR BU ÜLKEYE LAYIK DEĞİL
Övgün, geçen haftalarda düzenledikleri basın açıklamasında AK Partiden, CHPden, MHPden ve HDPden 4er kadın adayı misafir ettiklerini anlatarak, Toplantı öncesi acaba kadın adaylarda parti liderleri gibi birbirleri ile tartışma içine girerler mi diye endişe ediyordum. Kadın adayların her birine 3er dakika süre verdik. O süre içinde asla parti propagandası yapmadılar. Kendileri tanıtarak seçildikleri takdirde ülkeleri ve kadınlar için yapacaklarını anlattılar. Birbirleri ile el ele tutuşarak söz verdiler. Biz seçilirsek ülkemiz için kadınlar için birlikte olacağız diye söz verdiler. Eğer kadınlar mecliste olursa bu denge sağlanacak. Çünkü kadınlar artık kavga istemiyorlar. Terör istemiyor. Bu yaşanılanlar bu ülkeye layık değil. Biz demokratik bir ortamda mutlu bir şekilde yaşamak istiyoruz dedi.
NE BAKAN NE DE BAŞBAKAN OLAMAYACAK
Türkiyede kadın başbakanın sadece Tansu Çiller olduğunu hatırlatan Övgün, çok istediklerini ama mevcut olan siyaset ortamında belki de tekrar bir kadının başbakan olamayacağını ileri sürdü. Kadın olarak futbola ilgi olmadığından dolayı ayak oyunlarının kadınlar tarafından bilinmediğini anlatan Övgün, Tansu Çiller siyasete geldiğinde bu ayak oyunlarını bilmeden geldi. Ama kendisinin akıllı ve çalışkan olması ile birlikte erkek ayak oyunlarını öğrendi. Kadınlarımız maalesef milletvekilliği dışında ne bakan ne de başbakan olamayacaklar. Kadınlarımız siyasetin her kademesinde olmak istiyor. Ancak erkek egemen bir siyaset olduğu için kadınlara yer verilmiyor. Bunun olması için erkekler fırsat vermiyor. İşte Tansu Çilleri denedik. Gördük diyorlar. Biz istiyoruz ki kadınlar bakan olsun başbakan olsun. Ama kadınlarımız maalesef milletvekili olmaktan öteye geçemiyor. Biz diyoruz ki partilerin üst kademesinde kadınlara yer verilsin diye konuştu.
YETERLİ DEĞİL
Övgün, HDPnin eş başkanlık sisteminin de tam olarak işlemediğini iddia ederek, HDPnin kadınsız hiçbir yere varamadığını anladığını söyledi. Övgün, Özellikle Doğu ve Güney Anadoluda kadına inanılmaz bir değer veriliyor. HDPde bu durumun içinde olduğu için kadını yanına alarak eş başkanlık sistemi geliştirdi. Fakat yeterli değil. Çünkü eş başkan da olsanız tek bir imza atılıyor. Bu imzayı da erkekler atıyor. Bunun için bu sistemin diğer partilerde olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü madem biz eşitiz. Eşit bir seçimle seçiliyoruz. Eşini falan bırak yanına denk almayı bırak seçilen gelsin. Ama bu seçilene de imkan tanı. Eş başkanlık sistemi yerine bir erkek bir kadın istiyoruz. Sıraya bunlar konulsun. İkisi ayrı değerlendirilsin. Seçimle de kadınlarımız seçilirler. Kadın siyasete gelince siyaset ilkeli ve temiz olacaktır şeklinde konuştu.
BİZ OLGUSUNU OLUŞTURMALIYIZ
Tüm kadınların birlikte hareket etmesi gerektiğini savunan Övgün, sözlerini şu şekilde bitirdi: Tüm kadınların temel sorunu aynı. Eğitim görmüş bir kadınında şiddete maruz kaldığını biliyoruz. Kenar mahallelerde yaşayan kadınlarında. Sorunumuz aynı. Sadece şiddet için demiyorum. Her alanda her yerde kadının karşı karşıya kaldığı durum hep aynı. Yaşanılan sıkıntıların üstesinden hep beraber gelmeliyiz. Karar verici yerlerde maalesef kadınlar yok. Türkiye genelinde kadının siyasetteki yeri arttığında harika şeyler olur. Kadınların üst düzey siyasette çoğalmaları anaç ruhları ile iş istihdamının önünü açacak. Barışın önünü açacak. Terör sona erecek. Ekonomide refah bir dönem olacak. Türkiyenin önünde o zaman kimse duramaz. Ama bu olacakları engellemek için iç ve dış güçler var güçleriyle kadının emeğini yok sayıyorlar. Kadını dışlıyorlar. Kadının önüne engeller koyuyorlar. Hangi bir engeli atlayacağız. Kadın erkek eşitliğinin her kademede olması için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Barış dilini kullanmalıyız. Bizim tek ses olmamız lazım. Kadın olarak güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Bireysel çalışmalar iş hayatında öne geçti. Bireysel çalışmalar ben olgusunu geliştiriyor. Kişilerde egoları artırıyor. Öne geçme savaşı bizi birbirimize düşürmekten başka işe yaramıyor. Ben olgusunu bırakarak biz olgusunu oluşturmalıyız. Bu ülke bizim olduğu için başka bir Türkiye olmadığı için çok çalışmalıyız.