Özel: CHP 47 yıl sonra tekrar birinci parti olmuştur

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Brüksel’de Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu Toplantısı’na katıldı.


  • Oluşturulma Tarihi : 05.03.2025 15:53
  • Güncelleme Tarihi : 05.03.2025 15:53
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Özel: CHP 47 yıl sonra tekrar birinci parti olmuştur

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Belçika’nın başkenti Brüksel’de Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu Toplantısı’na katıldı. Toplantıda katılımcılara hitap eden Özel konuşmasında, “Değerli başkan, kıymetli milletvekili yoldaşlarım, konukseverliğiniz için sizlere partim adına gönülden teşekkür ediyorum. Nazik daveti ile bizleri buluşturduğu ve bu sıcak açılış konuşması için Iratxe’ye özel bir teşekkürü borç biliyorum. Yine Raportörümüz olan Nacho Sanchez Amor’a teşekkürlerimi iletmek isterim. Kendisi Türkiye’yi tek bir kişiden, tek bir isimden, tek bir partiden ibaret görmeyen ve muhalefetin sesini duyan, muhalefet ile ilişkileri iktidar ile ilişkiler kadar önemseyen çok önemli bir görevi adilane bir şekilde yerine getiriyor" dedi.

Özel, sözlerine şöyle devam etti:

“Avrupa Komisyonu Başkanı Von der Leyen’in tutumu ise tamamen bununla çelişkiliydi. Türkiye’de son seçimlerden birincilikle çıkmış, nüfusun yüzde 65’ini, ekonominin yüzde 80’inin bulunduğu bütün belediyeleri kazanmış bir partinin başkanı ile tanışmak için partimizin genel seçimleri de kazanmasını bekliyor. Tabii bu onun kendi tercihi ama kurumsal ilişkiler açısından çok önemli bir riski barındırdığını not ederek başlamak isterim. Gruba bu imkanı verdiği için özel olarak teşekkür ediyorum. Huzurunuzda, Avrupa’nın en köklü, en güçlü sosyal demokrat partilerinden birinin lideri olarak bulunmanın yanı sıra, ülkemizde bundan 11 ay önce, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan, seçmenlerin yüzde 78,4 oranıyla çok yüksek bir katılımın gösterdiği seçimlerde birinci olmuş, Türkiye’deki nüfusun yüzde 65’ini barındıran ve ekonominin yüzde 80’inin gerçekleştiği bir coğrafyadaki belediyeleri kazanmış Türkiye’nin birinci partisinin Genel Başkanı olarak sizlere sesleniyorum. Bu seçimlerin Türkiye siyaseti açısından iki önemli noktasından birincisi, partimin 47 yıl sonra tekrar birinci parti olmasıdır. İkincisi ise bugün iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurulduğu günden itibaren ilk kez bir seçimde ağır bir yenilgi alarak, ikinci parti durumuna düşmesidir. Bu durum, seçimden bu yana yapılan tüm genel seçim anketlerinde de istikrarlı bir şekilde sürmektedir.”

‘DİYALOG VE DAYANIŞMA GEREKEN BİR DÖNEMDEYİZ’

“Tüm dünyada ve Avrupa’nın her yerinde, tam demokrasi için mücadele veren bütün siyasi aktörlerin, akımların, siyasi partilerin birbiriyle diyalog ve dayanışma içinde olması gerektiği bir dönemdeyiz. Partimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde modern cumhuriyetin kurucusu olmakla kalmamış, 1950’de ülkemizi çok partili hayata, demokratik seçimlere geçiş sürecini de gerçekleştirmiştir. Bizler Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve daha 1920’lerde egemenliğin kayıtsız şartsız milletin hakim olduğunu ifade ettiği siyasetin temsilcileriyiz. Maalesef, bundan 100 yıl sonra bugün, tüm dünyada otoriter popülist liderlerin kuralları ve kurumları doğrudan sistematik olarak hedef aldığı bir dönemdeyiz. Öyle ki, benzerleri birbirileri ile dayanışarak, birbirlerinden öğrenerek hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını geriletiyor. Ortak akıl yerine, sözde güçlü liderliği ön plana çıkarmaya yönelen bu anlayış, tüm dünyaya yayılıyor. Ülkemizde de partimiz bu anlayışa karşı güçlü bir demokrasi, hukuk ve adalet mücadelesine liderlik etmektedir. Ülkemizde verdiğimiz bu mücadele, partimizin kuruluş ilkelerinin ve hedeflerinin yanı sıra Avrupa Birliği’nin ortak değerleriyle de örtüşmektedir. Ortak değer ve hedeflerin yanında ortak risk ve tehditlerimizin olduğunu da söylemek yanlış olmaz.”

‘TÜRKİYE’NİN AVRUPAYI TERCİHİ SADECE STRATEJİK BİR KARAR DEĞİLDİR’

“Ülkemizdeki iktidar partisinin Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunda konjonktürel olarak birbiriyle çelişkili tutumlarının aksine, partimin sahiplendiği hem tarihsel hem ilkesel istikrarlı tutum, tam üyelik noktasındaki kararlılığımızın temelini oluşturmaktadır. Bizim için Avrupa, sadece bizim de içinde bulunduğumuz bir coğrafya değildir. Son iki yüzyıldır ülkemiz yüzünü Batı’ya çevirmiş, yaptığı ilk anayasa ile modernleşme sürecine girmiş, Kırım Savaşını bitiren 1856 Paris Kongresiyle birlikte Avrupa kamu düzeninin ve Avrupa Uyumunun bir parçası olarak kabul edilmiştir. O zamandan günümüze, ilişkilerimizde iniş çıkışlar olsa da Avrupa ile Türkiye’nin çok yönlü bir ilişkiye ve karşılıklı dayanışmaya olan gereksinimleri hiç değişmemiştir. Türkiye’nin Avrupa’yı tercihi yalnızca tarihsel, siyasal ve stratejik bir karar değildir. Bu aynı zamanda toplumsal bir tercihtir. İktidarların tutumu ve ülkedeki siyasetin AB ile ilişkileri nasıl konumlandırdığı doğrudan seçmen tercihlerine de yansımaktadır.”

HABER MERKEZİ

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ