- Gündem
- 26.09.2025 15:36
Özgür Çelik hakkında görülen davanın ilk duruşmasında 45. Asliye Hukuk Mahkemesi yapılan kayyum itirazını reddetti.Kararın ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, hukuki yolları kullanacaklarını ve hakime tazminat davası açacaklarını açıkladı.
CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı'na atanan kayyum heyetine ilişkin itiraz davası görüldü. Mahkeme, tedbir kararının devam etmesi yönünde karar verdi. CHP lideri Özgür Özel'den kararla ilgili "Komisyon Cumhur İttifakı'nın tapulu mala değil" çıkışı geldi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, karara ilişkin ilk kez konuştu. Verilen kararın hukuksuz olduğunu dile getiren Özel, şu sözleri söyledi:
"Bu karar bizim adımıza çok iyi bir karardır. İstinaf yolu açıldı. Bir aparat çatır çatır bütün takvimler işlerken hukuku katletmek için çırpınsın. Biz güneşi başka yerlerde ararız. Asliye 45 kumda oynamaya devam etsin. İnşallah bir gün birisi soracak; Bu kadar açık hukuk ihlalini nasıl yaptın? Delege iradesini gasbetmeye çalıştılar.
İşte Özgür Özel'in açıklamaları
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının ilk basın açıklamasıyla efendim 560 milyarlık büyük yolsuzluk deyip de sonra İBB'nin Ekrem Bey'in dönemi boyunca bütün bütçesinin 460 milyar lira olarak çıktığı bunun da yüzde 70'inin personel maaşı olduğu bütün hizmetlerin toplamının ve maaşların toplamının ve 460 milyar olduğu büyük yalanıyla ortaya çıkan yalanı ortaya çıkaran ve her gün ortaya attıkları bir iftiranın çürüdüğü ve iddianamenin yazılamadığı davayı daha bekliyoruz.
İddianame çıkacak ki burada yargılanmayacağız. Bu kumpasçıları yargılayacağız. Hadi bakalım bugüne kadar attığınız bu yalanları yazın bakalım iddianameye. Koyun kanıtını, koyun şahidini, koyun ispatını da görelim dediğimiz davalar başlamış değil.
Bugün ne vardı? Bugün bilirkişi davası vardı. 8.000 tane bilirkişiden Ekrem İmamoğlu'na gelince kurayla hep aynı bilirkişi çıkıyormuş ya milyarda bir ihtimal. Bilir kişinin de adı satılmışmış. Satılmış bilirkişi dendi diye hakaret olmuşmuş. Onun üzerinden Ekrem İmamoğlu'na ceza verilsinmiş davası. Mesela Ahmak davası vardı.
Geçen İstinaf'ın onayladığı. Süleyman Soylu Ekrem İmamoğlu'na yurt dışına çıkıp Türkiye'den şikayet eden ahmak deyince Ekrem İmamoğlu ona cevaben İstanbul seçimlerini iptal ettiren ahmaktır demiş. Efendim güya bu sözü Yüksek Seçim Kuruluna heyet halinde görev yapan seçim kuruluna hakaretmiş. O dava görüldü.
Ekrem İmamoğlu bir savunma sanayi fuarını gezerken Tayyip Erdoğan'ın gazına gelmiş bir genç Ekrem İmamoğlu'na "Ya sen dün daha Van Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan'ı ağırlıyordun. Ne yüzde savunma sanayi fuarına geldin deyince arkadaşım sen işine bak. Bunu seninle sonra konuşuruz"Deyince o hala bağırınca bu yaptığın çirkin siyaset. Gerçekten çirkinsin demiş.
Buna dava açıp siyasi yasak getirmeye çalışıyorlar. Değerli vatandaşlarımız bilsin ki Ahmak davası, Çirkin davası, Satılmış davası nereden tutturabiliriz de Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı yapmayız davalarıdır.
Diplomasını iptal edenler diploma bir yerlerden geri dönerse bu davalardan birini tutturalım diyorlar. Çünkü öbür esas tutuklu bulunduğu davada daha iddianame yazacak takatları yok. Me leri yok. Çünkü başta ortaya koydukları gizli tanıkların laflarını ispatlayamadılar.
İftiracıların laflarını Bir sürü iftira metnini bu böyle bir puzzle gibi yani yapboz başka tahtanın yapıştırılacak yer başka tahta. Hiçbiri bir yere uymuyor. Uyduramadılar. O yüzden böyle işlerle meşgul ediyorlar. 2 yıl ceza veririm, 3 yıl ceza veririm de onun adaylığına engel olur muyum diye. Bunun için buradaydık. İllallah ama inadına geliyoruz. Salonu gördünüz. Dip diri, capcanlı Cumhuriyet Halk Partisi örgütü, Ekrem İmamoğlu'nu seven, onu Cumhurbaşkanı aday yapmış olanlar sabahın erken saatlerinde cıvıl cıvıl salona giren Ekrem İmamoğlu'nu dakikalarca alkışlıyorlar.
Onun Cumhurbaşkanı adaylığını kendi dilleriyle bir kez daha tescil ediyorlar. Orada 12 metrekarelik zindanından dimdik ayakta yargılanmayan, yargılayan bir yiğit karşısında da gözüne bakamayan bir iddia makamı var. Çünkü iddia makamı bir bütün. Buradaki savcı beye ne diyelim ona? O iddianameyi yazan değil ama iddianameyi savunmak zorunda olan kişi olarak Ekrem Başkan bütün mevzuları anlattıkça gözünün içine bakamıyor.
Önüne bakıyor. Yargılamayan yargılanmayan, yargılayan bir pozisyondayız. Çünkü karşımızdakilerin acziyeti de o kadar komik bir duruma düşmüş ki işte söylediğim gibi bu yaptığın çirkin siyaset lafına hakaretten dava açan zihniyetten ne olacak yani? Tabii bir de Ekrem Başkan'a o lafları söyleyen kişiyi bir bir o dava görüldüğünde gelip görelim. Van Büyükşehir Belediye Başkanına o gün İstanbul Büyükşehir'de ağırladı diye teröristleri ağırlıyor diyorlardı. Şimdi kendi ittifakı İmralı'daki Abdullah Öcalan'a kurucu önder diyor. Kendi ittifakı bütün bu Kayyım atanan belediyeler başta Van Belediyesi bir an önce iade edilmelidir diyor. Artık oralarda havalar ısındı. Oralarda sorun yok, suç yok, iyi ilişkiler var. Bakalım o kullandıkları o gün Ekrem Başkan'ın üstüne yollayıp da dava açabilmek için tahrik ettirdikleri aparat çocuk ne diyecek? Hadi çirkin demiyor. O güzel çocuğu bekliyoruz gelecek davada. Bakalım burada gelip ne diyecek? Tabii biz de bir an önce bütün kayyım atanan belediyelerin iadesini yıllardır siyaset yapılıyor diye terörist ilan edilen herkesin özgürlüğüne kavuşmasını, ailesine kavuşmasını, siyasete dönmesini ümit ediyoruz, bekliyoruz. Bunları ifade etmiş olayım.
Son olarak da biz tabii burada işin aslıyla ilgilenirken işin paslı taraflarıyla ilgilenen Asliye Hukuk Mahkemesi bir çürümüşlüğü sürdürmeye çalışan 45. Asliye Hukuk Mahkemesi de orada durdu. Kamuoyunda bir yanlış değerlendirme bazı Twitter hesaplarında gördüm, düzelteyim. Biz İstanbul'daki bu İl Kongresi'nin iptali için defalarca Asliye Hukuklara mahkemeler açıldı.
Hepsi Ankara'ya gönderildi. Çünkü tüzel kişilik Ankara'da. Hepsi Ankara 3. Asliye Hukuk'ta birleşti. Ve esastan karara bağlanıp reddoldu geçtiğimiz günlerde. Buradaki 45. Asliye Hukuk tüm Asliye Hukuk hakimleri hiçbir şey bilmiyor. Kitaplar önceki davada birleşir diyor değil. Kanun siyasi partilere dava Ankara'da görülür diyor değil. AK Parti'den AK Partili kimliğiyle hakim olmuş birisinin nöbet haftasına Ağustos ayında denk getirilmesiyle ve sonra da daha biz savunma yapmadan mahkeme 24 Eylül'de görülecek diye biz o tarihte savunmaya çağırılırken 2 Eylül'de tedbir kararı veren bir aparattan bahsediyoruz.
Biz 2 Eylül'deki tedbir kararına itiraz ettik. Ortada daha bizim kongremiz mongremiz yoktu. O itirazımızı reddetse istinafa gideceğiz ve tedbir kararı kalkacak. Sırf bu yüzden kararımızı ne itirazımızı görüşmedi. Ya kararın arkasında dur, itirazı reddet.
Hayır neden istinafa gitmeyelim. Aparat ya oyayacak bizi ya. Bugüne mahkeme koymuştu. Bu mahkeme o mahkeme. Yani bazıları diyor ki işte pazartesi günü mazbatayı alıp da ondan sonra itiraz etseydiniz. Biz itirazı 2 Eylül günü ettik.
Bugüne mahkeme koydu. Bugün görüşeceğim deyip itirazı reddetti. Bu karar bizim açımızdan tabii ki çok gecikmiş olmakla birlikte çok iyi bir karar arkadaşlar. Çünkü istinaf yolu açıldı reddetmesiyle. Yoksa bekliyor orada. Kardeşim hani baba hırsız var. Tut oğlum. Tuttum. Getir gelmiyor. Bırak gitsin gitmiyor. Böyle bir mahkemeyle karşı karşıyaydık. Hukuksuzluğun nihayet bugün itirazımız reddedilerek istinaf yolu açıldı. Pazartesi günü veya bugün akşamüstü saatlerinde İstinaf Mahkemesine en hızlı şekilde başvuracağız ve oradan bu tedbirin kaldırılmasıyla ilgili bu şuursuz 45'in kararının bütün Türkiye'deki herkesin bildiği, en son YSK'nın İllallah dediği. İlçe seçim kurulları diyor sana ne? Duruyor orada. Bırak gitsin gitmiyor. Çek gelsin gelmiyor. YSK toplanıyor 54 karar veriyor. İlçe kongreleri yapılır yaptırmamaya çalışıyor yaparlar diyor.
Durdurmaya çalışıyor yine karar alıyor. En son Olağanüstü İl Kongresine ekip yolluyor, icra memuru yollayıp delegenin iradesini hacz etmeye çalışıyor utanmazlar. En son YSK bir daha toplandı. Aynı 5 kararı bir daha hatırlattı. Burada bir aparat kendince yapabilecekmiş gibi çatır çatır da bütün Türkiye'de bütün takvimler işliyor. İl Kongre İlçe kongreleri yapılıyor. İl Kongreleri'nin takvimi geldi. Bütün bunların hepsi konusuz kalacak. O buradan çırpına dursun. Hukuku katletmek için. O yüzden bugün nihayet verdiği kararla parti üzerinde gölge etmemeye karar vermiştir. Biz güneşi başka yerde ararız. İstinafa gideriz, başka yere gideriz. Ama tamamen hukuksuzdur. Pazartesi günü düzenlenecek ve teslim edilecek mazbatamızdan birlikte il başkanımız resmen görevine başlayacaktır. Asliye 45'te kumda oynamaya devam etsin. Bu yaptıkları ileride inşallah bir gün biri geçip karşısına soracak. Ya sen bu kadar açık bir hukuk ihlalini nasıl yaptın kardeşim ya? Hiç mi utanmadın YSK sana anayasayı hatırlatıyor. Kendi kanununu hatırlatıyor. Her karar aleyhine çıkıyor hiç mi utanmadın diyecekler. Bakalım ne diyecek. O hakimlikten geçmiş. Ben burada görevimi yapayım. Dün de AK Partiliydim. Eğer başarırsam AK Parti kalırsa bana sahip çıkar. AK Parti giderse nasıl bakacaksın yüzümüze? Nasıl dolaşacaksın insan içinde? Onu göreceğiz bakalım. Bu arada şunu da söyleyeyim. Bu hakimin karşı tazminat davası açacağız. Ayrı konu. Bu hakimin de tazminat davasıyla birlikte davalık olduk artık adamla. Reddi hakim talep edeceğiz. Daha da bu mahkememize gün vermiş Ekim ayı içinde o mahkemede de muhatabımız bu hakim olmayacak. Davamızı açıyoruz. Davalık olduğumuz hakimin bize bir mahkemede bir daha karşımıza çıkmasını da kabul etmiyoruz. Tüm Cumhuriyet Halk Partililer olarak hukuk yolları üzerinden iki elimiz yakasındadır. Bundan sonra o kaçacak biz kovalayacağız. Hukuken. O kaçacak biz kovalayacağız adalet tecelli edene kadar.
Burada Türkiye'nin kurucu partisi, son seçimlerin 1. partisi, bütün anketlerin 1. partisi yarının iktidar partisine gelip de öyle aklınca, aklınca kendine verilmiş Asliye Hukuk yetkilerini çarpıtarak YSK'nın alanlarına girerek, seçim hukukunu katlederek CHP'yi tartıştırmak neymiş? Bundan sonra ben onu nasıl tartışacakmışım? Nasıl hukuken tüm Cumhuriyet Halk Partililer ve seçimden sonra da bu mesleği yapmak için bakalım YSK'sı neler yapacak? Hepsini göreceğiz. Hepsini göreceğiz. Bundan sonra artık mesele Cumhuriyet Halk Partisi ile o aldığı bir emirle Cumhuriyet Halk Partisi'ni tartıştırıp da zarar vermeye çalışan kişi ve ona o talimatı verenler arasındadır. Onlar kaçsın, biz kovalamaya devam edeceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisi bu meseleler meclis çatısı altında görüşülmelidir dediği günden bugüne aynı fikri tutarlılık içindedir. Komisyon AK Parti'nin tapulu malı değildir. Komisyon Cumhur İttifakı'nın değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir. Dolayısıyla milletindir. Ben bilmiyor muyum? Biz komisyondan kalkalım diye her şeyi yaptıklarını. Biz kalkalım kendi beceriksizliklerini, kendi kötü niyetlerini kendi içlerindeki anlaşmazlığı Cumhuriyet Halk Partisi'ne fatura etsinler. Sayın Ekrem İmamoğlu'nun bugün ifade ettiklerini ilk günden beri ben de komisyondaki üyelerimiz de söylüyor. Kardeşim çözüm diye geliyorsunuz. Barış diye geliyorsunuz. Hala kayyumlar var. Hala kent uzlaşısından tutuklular var. Halen daha AİHM kararlarına rağmen Kavala, Demirtaş Yüksekdağ AİHM kararına rağmen Atalay içeride. Hem bir yandan bir hukuk oluşturmaya çalışıyorsunuz. Bir yandan mevcut hukuka en üst hukuk normumuz, toplum sözleşmemiz Anayasaya uymuyorsunuz. Bu çelişkiler AKP'nin cevaplaması gereken çelişkilerdir. Cumhuriyet Halk Partisi tutarlılık içinde doğru yerde durur. Kimsenin bunu suistimal etmesine izin vermez. "CHP'nin olduğu komisyondan değil olmadığı komisyondan korkun" demiştim. Anketlerde ben bu sözleri söylediğimde CHP'nin komisyonda bulunmasına olan destek şu an 3 katına çıkmış durumda.
Çünkü millet CHP'nin orada bulunmasını kendisine güvence olarak da görüyor. CHP'nin oradaki haklı mücadelesini, tespitlerini ya da eğer işler yolunda gitmiyorsa bu konudaki CHP'nin duruşunu da görüyor. O açıdan pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik yok. Ekrem Başkanla bu konuda aynı yaklaşım içindeyiz ve aynı hatırlatmaları yapmaya devam edeceğiz.
Biliyorsunuz ben Erdoğan'a Mecliste yaptığımız görüşmeler sırasında, Meclisi Filistin için olağanüstü toplantıya çağırdığımızda da Filistin konusunda cesaret gösterilmesini, Türkiye'deki bütün liderlerin birlikte Filistin'e gitmemizi teklif etmiştim. Bunlara cevap vermediği gibi Filistin'e yukarıdan insani yardım atmayan neredeyse tek ülke bizimim olduğumuzu, Kanada'nın bile gelip attığını niye atmadığımızı sormuştum ve Sumud filosuna Filistin'deki ablukayı kırmayı yönelik filoya mutlaka destek verilmesi gerektiğini söylemiştik.
Hatta bizden de bir milletvekili orda bulunması için Sayın Mahmut Danal'ın girişimlerimiz oldu ama milletvekillerinin filoya hangi partiden olursa olsun katılması daha sonra uygun görülmedi. Filo organizasyonu tarafından biliyorsunuz ve diğer partilerden de orada hazır bulunan arkadaşlar gidemedi.
Ve yine ısrarla Erdoğan'a bütün meselesinin Filistin meselesi olması gerektiğini Amerika ziyaretinde söylemiştim. Yine benim meclis kürsüsünde yaptığım çağrı ki bunu Sosyalist Enternasyonel'de de çok konuşuyoruz. İsrail uluslararası yarışmalarda olmasın. Buna bizimkiler susuyor. İspanya Dünya Kupası'na katılmama tehditinde bulundu. Filo korunsun dedim. Sumud'u koruyun dedim. Geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz Eyüp Sultan'da Sumud filosunu koruyun. İspanya ve İtalya, ki İtalya bugün bir takviye daha yaptı filoyu korumak için. Buradan Erdoğan'a bir kez daha sesleniyoruz. Sumud filosunu korumak için deniz kuvvetlerinin harekete geçirilmesi lazım. Bu cesaretin bütün ülkeler tarafından gösterilmesi durumunda İsrail zaten herhangi bir şey yapamayacak. Oradaki insanların canını korumak için İspanya'nın, İspanya, Filistin'den bahsediyoruz. İspanya sahip çıkıyor. İtalya sahip çıkıyor. Bizimkiler sessiz. Ta Akdeniz'in öbür ucundan kalkıp geliyorlar. Bizimkiler duruyor. Bizce ihtiyaç çok ama varsa sayın Meclis Başkanı yarın toplasın meclisi, verilmesi gereken bir yetki varsa verelim ve Sumud'un korunması gerekiyor. Öncelikle bunu söyleyeyim. Bunun dışında demiştim ki Erdoğan Amerika'ya gidiyor. Trump'la görüşmek istiyor. Trump'a karşısına geçsin Filistin'i savunsun. Netanyahu'ya kahraman deme kardeşim. Bu adam savaş suçlusu de. Artık Gazze'ye otel yapmaktan bahsetme. Çift devletli Birleşmiş Milletler çözümünün arkasında dur de. Bunları söyle. Amerika dönüşü havaalanında seni ben karşılayacağım dedim. Dün gördünüz. Öncesinde sonrasında ağzından bir tek kelime Filistin çıkmadı Trump'ın huzurunda. Filistin konusu açıldığında da Trump dedi ki "Konu çok önemli. Bunu konuşuyoruz. İsrail'in Filistin'in elinde tutsak bulunan askerlerini, esirlerini sağ salim kurtarmak istiyorum. Buna çalışmalıyız." Trump meseleyi burasından okuyor. Bizimkinin bu meselede ağzını açıp da bir kelime söylemiyor.
Kaynak : HABER MERKEZİ