Sayfa Yükleniyor...
Bağımlılık hastalığının oluşmasında tek bir etkenin söz konusu olmadığını ve genellikle bu hastalığın doğru olmayan öğretileri edinmekten oluştuğunu belirten Prof.Dr. Hakan Coşkunol, sevgi ve güven hissini geliştirmenin iyileşmede önemli bir rol oynadığını söyledi
NİLGÜN TAZE-ÖZEL HABER
Bağımlılığa neden olan etkenler derinlemesine incelendiğinde psikolojik gelişim sürecindeki aksaklıkların bağımlılığa neden olabildiğini açıklayan Prof.Dr. Hakan Coşkunol, ego güçsüzlüğünün bağımlılık davranışını etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtti.
Coşkunol, Bağımlılığın nedeni olarak tek bir nedenden bahsetmek güçtür. Birçok etken bir arada olabilir ve bu etkenlerin soncunda bağımlılık ortaya çıkabilir. Genel olarak risk yaratan etkenlerden bazıları ruhsal sorunları ya da bağımlılığı olan ebeveynin bulunduğu kaotik aileler, doğru olmayan yetiştirme yolları, ebeveyn- çocuk arasında bağlanma ve ilgi eksikliği, okul başarısında düşüş, sosyal becerilerin düşük olması ve sapkın davranışlar sergileyen arkadaşlarla takılma bağımlılığı oluşturan etkenler arasında yer alabiliyor dedi.
SEVGİ VE GÜVEN
İnsanın doğduğu zaman sadece benin farkında olduğunu ancak büyüdükçe giderek dış dünya ile ilişki kurmaya başladığını ifade eden Coşkunol, bu noktada sevgi ve güven duygusunda ortaya çıkan eksikliklerin çocuğunun yaşamı boyunca gereksinim duyacağı duygular olarak kalacağını belirtti. İnsanın en büyük ihtiyacı olan sevgi ve güvenme hislerinden mahrum olmasının hayatının geri kalan kısmında bu eksikleri doyurma ihtiyacının bağımlılığa neden olabildiği bilgisini veren Coşkunol, Madde bağımlılığını dürtüleyen etkenlerden biri de çevresel faktörlerdir. İnsanlar madde bağımlısı olarak doğmazlar. Olaylar ve olaylar hakkında edinilen bilgiler arasındaki bağlantı madde kullanım davranışını pekiştirmektedir. Örneğin alkollü bir içeceğin kokusu ve tadı en belirgin etmenlerden biridir. Ortam (barlar), bağlam (kutlamalar), veya kişinin ruh hali madde bağımlılığına iten daha hassas uyaranlardır. Bir maddenin o çevrede bulunması madde kullanımını arttıran bir etkendir ya da bir toplumda madde kullanımı kabul görüyor ise madde kullanan kişi sayısı artacaktır ifadelerini kullandı.
SOSYO-EKONOMİK ETKENLER
Prof.Dr. Coşkunol, sosyo-ekonomik düzey, akran etkisi, kültürel tutumlar, din ve aile yapısının da bağımlılığın oluşmasında sayılabilecek etkenler olduğunu söyleyerek şöyle dedi: Ayrıca madde kullanımının sonucunda elde edeceklerini düşündükleri sonuçlara dair beklentiler kişiyi madde kullanımına iter. Pozitif yaşantıların yaşanması, sosyal ve fiziksel yaşantıların artışı, cinsel performans ve gerginliğin azaltması bu beklentilerden sayılabilir. Bağımlılığın kalıtımsal etkenlerle ilişkisi olduğuna dair ciddi veriler vardır. Madde kullanım nedenlerini genetik teoriler tek başına açıklayamasa da madde kullanan kişilerin ailelerinde de madde kullanımının sık olduğu bilinmektedir.
Haber Merkezi