- Gündem
- 05.07.2025 13:29
Veteriner Hekim Tolgay Aytar, Bornova’da bulunan kuş hastanesi hakkında bilgiler vererek, 29 yıllık bir merkez olan kliniklerinde hasta kuş ve egzotik hayvanlara verdikleri sağlık hizmeti hakkında konuştu
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
“Gökyüzü karışıksa kuşların işi”, “Hayat kısa kuşlar uçuyor”, “Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna”, “Kuşlar gibi cıvıldar tattırdığın acılar” gibi sözlerle pek çok şairin dizelerinde yer edinmiştir kuşlar. Ayrıca pek çok mitolojik unsurun içerisinde de yer almışlardır. Peki geçmişten günümüze hayatımızda bu kadar yer edinen, sesleri ile içimize neşe saçan ve gökyüzündeki özgürlükleri ile herkesi kıskandıran kuşlar hastalandıklarında nasıl tedavi ediliyorlar hiç düşündünüz mü? Dünya genelinde ortalama 200 adet bulunan ve Türkiye’de ise bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda bulunan kuş hekimlerinden bir tanesi de İzmir’ in Bornova İlçesi’nde kuş severlere hizmet veriyor. ‘Kuşlarla konuşan hekim’ olarak tanınan Veteriner Hekim Tolgay Aytar, 29 yıldır hizmet verdiği kliniğinde son 3 yıldır da kuşlar ve egzotik hayvanlar özeline eğilmiş durumda.
“Önemli olan yaptığınız işi sevmeniz” diyen Aytar, hasta kuşlara gerçek bir hastanede bulunan yoğun bakım ünitelerindeki gibi yataklı hizmet sunuyor ve burada sağlıklarına kavuşmalarını sağlayarak özgürlüğün sembolü olarak kabul edilen kuşlara şifa dağıtıyor.
“MERKEZ EKSİKLİĞİ VAR”
1991 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden derece ile mezun olan ve o dönemin son Alman Ekolü’nden gelen Veteriner Hekim ve İzmir’de 29 yıldır hizmet vererek Türkiye’nin sayılı kuş hastanelerinden bir tanesi olan Öz-Vet Kliniği’nin de sahibi Tolgay Aytar, Son 3 yıldır kuşlar ve egzotik hayvanlar üzerine özellikle eğildiklerini belirterek artık İzmir’de tek, Türkiye’de ise ikinci merkez haline geldiklerini belirtti.
“Kuşlarla konuşan hekim” olarak bilinen Veteriner Hekim Tolgay Aytar, Orman Yüksek Mühendisi olan babası sayesinde çocukluğunun milli parklarda geçtiğini de söyleyerek, kuşlarla nasıl bir iletişimi olduğunu ve neden kuşları tedavi etmeyi seçtiğini şu sözlerle anlattı: “Büyükbaş, endüstriyel kanatlı, küçükbaş, kedi, köpek gibi alanların hepsinde mesleğimin ulaşabileceği en üst seviyeye kadar hekimlik yaptım ve buradaki hizmetlerimin yeterli olduğunu düşündüm. Sonrasında ise Türkiye’de kuşların bakımları ve tedavileri konusunda çok büyük bir eksiklik olduğunu gördüm ve çalışmalarımı bu yöne kaydırmaya karar verdim. Çünkü kuş sahiplerinin kuşlar hasta oldukları zaman ilk başvurdukları yer petshoplar oluyor. Ama bu pet shoplarda yeterli bir sağlık hizmeti alamıyorlar. Bunların belki yüzde 1’i bizlere intikal edebiliyor.”
İnsanların artık kedi köpek bakmaktansa kuş ve egzotik hayvanlara bakmaya yöneldiğini de ifade eden Aytar, bu yönelime sahip olan insanların birlikte yaşadıkları hayvanları hastalandığında tedavi ettirebilecekleri bir merkez bulmakta zorlandıklarını da sözlerine ekledi. Aytar, “Bu merkez zaten 29 yıldır faaliyet gösteriyor. Son 3 yıldır ise bu alandaki açığı kapatmak için daha yüksek performanslı bir çalışma göstermekteyiz. Bu çok teknik ve detaylı bir bölüm” şeklinde konuştu.
TAM BİR HASTANE ORTAMI
Tolgay Aytar, kuşları birer birey olarak gördüklerini ifade ederek çalışma sistemlerini ise şu şekilde aktardı: “Kuşlar bize gelecekleri zaman öncelikle randevulu gelmek zorundalar. Çünkü bir kuş hastası ile ortalama 1-1,5 saat kadar bir muayene süremiz oluyor. Bu yüzden de günde en fazla 5-6 hasta bakabiliyoruz. Hasta ilk geldiği zaman burada dinlendiriliyor. Sonrasında ise muayeneye alınıyor. Muayenede kafesten çıkartılmadan 5 dakika kadar tekrar bir gözlemleme işlemi yapılıyor. Bu işlemlerden önce hasta sahibinin pek çok sorudan oluşan formları doldurması isteniyor ve tüm bunlardan sonra kuşa müdahale başlıyor. Bunun için gerekirse kuşun ağzından, burnundan ve dışkısından örnekler alınıyor ve laboratuar ortamında inceleniyor. Gerektiği takdirde radyolojik işlemeler ve ultrason işlemleri de uygulanıyor. Burada teşhisine bağlı olarak 15 adet hastayı yoğun bakım ünitelerinde yatılı olarak tedavi edebiliyoruz. Kuşlarda kemik kırıklarında titanyum plaka, çivi takma gibi ameliyatları da yapıyoruz. Ayrıca kan nakli, tüy nakli, gaga protezi, DNA testleri gibi hizmetleri de vermekteyiz. Kuşların tedavileri sırasında Türkiye’de hiçbir yer yatılı olarak tedavi etmemektedir. Hasta olan kuşların ilk 36 saat ve 2-3 gün arası stabilize ederek uygun koşulları sağladığımız kuvözlerde ışık, nem, besleme tüpü takılması gibi işlemelerin yapılarak yatırılması gerekiyor.”
“KUŞLAR HASTALIKLARINI GİZLER”
Kuşların hastalıklarını gizlediklerinin de altını çizen Aytar, hastaların genellikle yanlış beslenmeden kendilerine getirildiğine de değinerek yapılması ve yapılmaması gerekenler hakkında da bilgiler verdi. Aytar, “Aslında bir ay öncesinden olan belirtileri kuş sahipleri değerlendiremiyor. Genellikle maalesef gecikerek bizlere geliyorlar. Kuşların yüzde 30-40’ı yanlış beslenmeden dolayı bize geliyor. Burada kuş sahiplerine doğru bakım yöntemleri de anlatılıyor. Kuşlara ekmek, peynir, çikolata gibi besinleri yedirmemeleri gerekiyor. Kuş kumu kullanmaları gerekiyor. Kuşlarına egzersiz yaptırmaları ve doğru kafesi seçmeleri de çok büyük bir önem taşıyor. En önemlisi de kuşunuzu öpmeyin çünkü ağızlarındaki bakteriler kuşunuza bulaşabilir. Bu bir kural olmalı” ifadelerini kullandı.
Veterinerlik fakültelerinde neden kuşlarla ilgili özel bir birimin olmadığına ve kuş veterinerlerinin sayısının neden bu kadar az olduğuna da dikkat çeken Aytar, “Şu an Türkiye’de tahminen 33-34 tane Veterinerlik Fakültesi mevcut. Bu fakültelerin puanları oldukça düştü. Dolayısıyla ben de eğitim kalitesinin eskiye oranla düştüğünü düşünüyorum. Kuş bölümü sanılanın aksine bütün dünyada zor bir bölümdür. Bu konuda fakültelerde çalışmaların başlatılması gerekiyor. Dünyada bütün kuş veterinerleri arasında 450 ila 550 kilometre (km) arasında bir mesafe vardır. Bu fakültelerde fazla üretemiyorsunuz. Teknik olarak bunu yapma imkanınız yok. Bu ancak veterinerlik fakültelerindeki çok başarılı öğrencilerin bu alana yönelmesi ile mümkün olabilir. Bunun da desteklenmesi gerekiyor” açıklamalarında bundu.
KUŞ SEVERLERE ÖNERİLER
Son olarak kuş severlere önerilerde bulunan Veteriner Hekim Tolgay Aytar, “Kuşunuzu 6 ayda bir veteriner hekime mutlaka götürün. Bu sayede erken teşhis ile oluşabilecek bir hastalık teşhis edilerek kuş kurtarılabilir. Tırnak kesimi, gaga kesimi, tüy bakımlarını aksatmayın. Her ay kuşunuzu tartıp bir kağıda not alın. Bu kilolarda ani düşmeler ya da yükselmeler varsa acilen veterinere götürün. Bunlar ilk uyarıcı sinyallerdir. Bir de her kuş türünün beslenmesi ayrıdır. Kanarya’nın ayrıdır, serçenin ayrıdır, papağanların bile kendi türleri içerisindeki beslenmeleri ayrıdır. Bu konuda hayvan satıcılarından değil de veteriner hekimlerden bilgi alın” dedi.
“KUŞUNUZA DEĞER VERİN”
Bazı insanların hayvan bakmayı sadece bir para değeri olarak gördüklerini ve bunun çok yanlış bir algı olduğunu da öne süren Tolgay Aytar’ın kuş alanında yetiştirdiği Veteriner Hekim Burak Uçar, “Toplumun bakış açısı henüz buna hazır değil. Bir adam cebinde 10 bin liralık bir telefonla dolaşabiliyor ancak sahibi olduğu kuşun bakımı ya da tedavisi için 100 lirayı çok fazla bulabiliyor. Bir kanser hastası kuşun masrafı 3 bin 4 bin lirayı bulabilir. Bir kuş içinde onkoloji bölümü mevcut. Gerçekten o kuşa değer veren bir insan onun için elinden geleni yapar. Çünkü sevdiğiniz şeye değer verirsiniz” diye konuştu.
Bir kuşun tedavi maliyetinin ne kadara geldiği sorusunu da cevaplayan Uçar, “Bu çok değişken bir durum. Oksijen makinesine bağlanıyorsa ayrı, kullanılan bitki ve yağlara ya da anestezi ilaçlarına göre ayrıdır. Türkiye’de bunları karşılayabilecek bir mekanizma yok. Sırayla gittiğinizde birçok küçük işlemin üst üste konulmuş bir dağ gibi olduğunu görüyorsunuz. Tüm bunlar yüksek el becerisi de gerektiriyor” diye belirtti.