Sayfa Yükleniyor...
İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Barış Kocagöz, Türkiye’de ‘beyaz altın’ olarak nitelendirilen pamukla ilgili kötü haberi vererek ekim alanlarında üretimin düştüğünü açıkladı
BURCU YANAR/RÖPORTAJ
Beyaz altın olarak nitelendirilen ve 1 milyon ton üretimi hedeflenen pamuk üreticisinden kötü haber geldi. Pamuk tarlalarında işler iyi gitmiyor. İzmir Ticaret Borsası (İTB) Meclis Başkanı Barış Kocagöz, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü (BÜGEM) tarafından hazırlanan ‘Ürün Mayıs Ayı Bültenleri’nde yer alan tespitlerin doğru olduğunu belirterek pamuk ekim alanlarında Ege Bölgesi’nde yaklaşık yüzde 25’lere varan, Güney Doğu Bölgesi’nde ise yüzde 40’ları bulan düşüşlerin yaşandığını kaydetti. Pamuk üretiminde başa dönüldüğünü vurgulayan Başkan Kocagöz, “Üreticiler hüsrana uğrayıp üretimden vazgeçtiler. Buğday, mısır, silajlık mısır domates ya da ayçiçeği gibi üretimi daha kolay ve üretim maliyeti daha düşük ürünlere yöneldiler” dedi.
Öncelikle geçtiğimiz aylarda Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, çiftçilerin uzun süredir beklediği 2019 yılına dair pamuk fark ödemeleri hakkında açıklama yapmıştı. Mayıs ayı sonuna kadar çiftçilere ödemelerin yapılacağı söylenmişti bu noktadan aksayan bir durum var mı, çiftçilerin ödemesi eksiksiz bir şekilde gerçekleştiriliyor mu?
Evet, doğrudur. Ne mutlu ki bakanlığımız ödemelerin yapılması için gerekli kaynağı 1 hafta önce Ziraat Bankası’na aktardı. Bugünden itibaren bazı üreticilerden başlamak üzere eksiksiz hesaplarına dağıtılıyor. Ancak tüm üreticilere ulaşması 15 günü bulacak. Bankaya geçtiği halde tüm üreticilere aynı gün dağıtılsa tabii ki daha iyi olur. Ancak en azından şimdi üretici hesabını biliyor ve ödemelerini ona göre ayarlıyor.
“DESTEK MİKTARI EKİMDEN ÖNCE AÇIKLANMALI”
Üretici bu durumdan memnun mu?
Üretici 2019 yılında ürettiği ürünün desteklemesini almaktan tabii ki memnun. 2020 yılının pamuğunun ekimi öncesi, yani Nisan başında ödenebilse üreticinin hem ekim hazırlıklarına katkısı olması bakımından hem de tercihini pamuktan yana kullanması adına daha etkili olacağını düşünüyorum. Ayrıca 2020 ürünü için destekleme miktarı halen açıklanmadı. En az 1,5 TL olarak açıklanması çağrısında bulunmuştuk. Eğer her ne miktar öngörüldüyse de iyi bir artış, ekili alanların dramatik düşüşünü de engelleyebilirdi diye düşünüyorum. Destekleme primlerinin üreticinin yeni ürünü ekiminden önce ödenmesi ve yeni ürününün de destekleme miktarının ne olacağını bilmesi, tarımsal planlamanın etkili olması adına bence çok önemli.
Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ‘Ürün Masaları Mayıs Ayı Bültenleri’ de yayınlandı. Pamuk bültenindeki yer alan değerlendirmelere göre; Tarım ve Orman Bakanlığı, Kovid-19 kaynaklı belirsizlikler, bir önceki yıl verimde yaşanan düşüşler, maliyetlerde yaşanan değişim ve münavebe (ekim nöbeti) gibi nedenlerden dolayı pamuk ekim alanlarında kısmen daralma beklediğini açıklamıştı. Bu doğru mudur, Ege Bölgesi ve İzmir çevresindeki pamuk tarlalarında bir daralma yaşandı mı?
BÜGEM’in tespitleri tamamen doğru. Sayılan nedenlerle müdürlüğümüzün de beklediğinin çok üstünde ciddi anlamda düşüşler var. Ege Bölgesi’nde yaklaşık yüzde 25’lere yakın ekili alanda düşüş olduğunu düşünüyorum. Ama asıl büyük üretim sahası olan Güney Doğu’da bu düşüş çok daha dramatik. Sanırım yüzde 40’ları bulacak. Bu da ülkemiz üretiminde yaklaşık yüzde 35 daha eksik üretim demek. Geçtiğimiz hasat sezonunda defalarca önlem alınmazsa üretimin sert düşeceğini ve onca yıllardır ulaşılan hedeften sert bir şekilde uzaklaşılacağını aktarmaya çalıştık. Ne yazık ki öngördüğümüz gibi gerçekleşti.
Pamuk üretiminden vazgeçen çiftçiler hangi ürünlere yöneldi ve bunun Ege Bölgesi’ne yansımaları ne şekilde oldu?
Üreticiler genelde buğday, mısır, silajlık mısır domates ya da ayçiçeği gibi üretimi daha kolay ve üretim maliyeti daha düşük ürünlere yöneldiler. Dünyanın neredeyse en kaliteli pamuk üretim bölgelerinden olan Ege Bölgemizde böylece pamuk üretimi eksik ama diğer taraftan ekonomik katma değerleri daha az olan ürünler yetişmiş olacak. Tabii istihdama da bu anlamda daha az katkı olacak. Çünkü tekstil olan ürün ülkemizden 23 kat daha fazla katma değer bırakarak çıkıyor.
Pamuk dış ticaret verileri de dikkat çeken noktalar arasında. 2020 yılının ilk üç ayında pamuk ithalatı artarken, tekstil ve hazır giyim ihracatı ise geriledi. Pamuk dış ticaretiyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “2019 yılı Ocak-Mart döneminde 177 bin ton olan pamuk ithalatı 2020 yılı Ocak-Mart döneminde 290 bin ton olarak gerçekleşmiştir”. Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını mevcutken bu artış neden ve nasıl kaynaklanmış olabilir?
Önceki seneye göre pamuk üretimimiz bu yıl zaten daha azdı. Dolayısıyla ithalatın fazla olması doğal ama ilk 3 ay rakamları sizi kandırmasın, çünkü Kovid-19 etkisini ilk 3 ayda göremezsiniz. Daha önceden bağlanmış tonlarca ithal pamuk zaten ithalat için bekliyor. İkinci 3 ayda mutlaka gerileme olur. Ama önceden kontrata bağlanmış ithalat miktarları kontratlar iptal olmadığı sürece girmek zorunda. Çünkü ancak 15 gün yetecek kadar Türk pamuğu var ki yeni hasada daha 4 ay var.
İTHAL ETMEK ZORUNDA KALACAĞIZ
Geçen yıldan kalan ürünlerin birçoğunun depolarda bekletildiği de söylentiler arasında yer alıyor. Yeni mahsul de eklendiği zaman bu kadar ürün ne olacak?
Bu söylentiler yanlış. Yukarıda da ilettiğim üzere ülkemizde stoklarda benim tahminim ancak 40-50 bin ton civarı Türk pamuğu kalmıştır. Ülkemizde, 4 aylık sürede 350 bin tona yakın pamuğun işlenmesi gerek. Dolayısıyla tersine 300 bin tonluk bir açık var. Bu da doğal olarak ithalat ile kapatılıyor. Yeni mahsule gelince eksik bir yıla giriyoruz. Zaten konuştuğumuz gibi yüzde 35 eksikle 550 bin tonlarda üretimimiz olacak. Kovid-19 etkisi geçerse 1.450 bin ton ihtiyacımız olacağına göre bu kez 900 bin ton gibi yüksek bir rakamla pamuk ithal etmek zorunda kalacağız. Umarım bu son durumdan sektörün tüm kahramanları bu kez bir ders çıkarır. Böylece 1 milyon ton kritik üretim hedefine tekrar kavuşacak adımlar atılabilir.
TEKSTİLCİLER BİNDİĞİ DALI KESİYOR
Bundan sonraki süreçte ön görülen tablo nedir?
Ne yazık ki sanki sil baştan, başa döndük gibi. Pamuk üretimine geçmişte küsüp geri dönen üreticiler hüsrana uğrayıp üretimden tekrar vazgeçtiler. Ancak bunu sadece arttırılmayan destekleme primine bağlamak da doğru değil. Yerli üretilen pamuğu kullanan tekstil endüstrimizin de Türk pamuğuna sahip çıkması gerekir. Kriz anlarında ya da hasat zamanı alımlarda isteksiz davranarak bindikleri dalı kesiyorlar. Aslında yıllardır aynı devran dönüp dolaşıp tekrarlanıyor. Sektör kahramanları üretimin milli olması adına hala ders almış değil. Artık 1 milyon ton hedeflerden tekrar 550-600 bin tonlara dönmüş olacağız. Üreticinin memnun olup pamuğa geri dönmesi için desteklemenin yeterli, tekstilcinin alımda istekli ve maliyetlerin de daha düşük olması gerek. Yoksa denklem tutmuyor. Üreticinin de para kazanamadan üretimi sürdürmesini beklemek hayalcilik olur.
Haber Merkezi