Sayfa Yükleniyor...
Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Uğur Oral ile koronavirüs pandemisi ile birlikte değişen hayatımızın bir parçası olan görgü kuralları üzerine konuştuk
ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ
Pandemiyle birlikte alışkanlıklarımız, yaşam biçimlerimiz değişti. Değişen yaşam şekilleri görgü kurallarında da farklılıklara sebep oldu kaçınılmaz olarak. Örneğin herkes tarafından kabul gören “uzatılan elin sıkılması” kuralı pandemi süreciyle birlikte “hata” olarak kabul edildi hatta el sıkışmamak gerektiği vurgulandı. Taziye ziyaretine gidilmesi misal bir görgü kuralı iken uzmanlar “Aman gitmeyin” diye uyarıda bulunmaya başladı. Özetle hayatlarımız topyekûn değişti. Görgü kuralları da… Yaşar Üniversitesinde vermekte olduğu “Görgü Kuralları ve Protokol” dersi ve konferansları büyük ilgi gören Dr. Uğur Oral ile içinden geçmekte olduğumuz olağanüstü dönemin görgü kurallarına etkilerini konuştuk. Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Oral içinden geçmekte olduğumuz pandemi süreciyle birlikte görgü kurallarındaki değişimi, artık nasıl davranmanın doğru olacağını, örnekleriyle anlattı.
DEĞİŞEN İFADE EDİŞ ŞEKLİ
Tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın görgü kurallarında da bir değişikliğe yol açacak mı sizce?
Görgü kurallarının özünü saygı ve nezaket kavramları oluşturur. Ülkeden ülkeye veya yıllar içinde saygıyı ve nezaketi ifade ediş şekilleri belki değişebilir ama öz aynı kalır. Mesela peçete hayatımıza girmeden önce insanlar yemekten sonra ağızlarını ve ellerini masaya, masa örtüsüne ya da üzerlerine silerlermiş. Amaç ellerin ve ağzın yağlı kalmamasıymış, yani saygı temelli bir davranışmış. Bugün peçete kullanıyoruz. Yine amaç aynı, “saygı” ama saygıyı ifade ediş şekli değişmiş. Korona sonrasında sosyal davranış şekillerimizde, alışkanlıklarımızda, yaşam biçimlerimizde elbette bazı değişikliklere gitmek durumunda kaldık ama altını çizmek gerekir ki değişen saygı ve nezaket kavramları değil, Korona sonrasında bunları ifade ediş şeklimizdir. Hatta pandemi sebebiyle kişiler arası ilişkilerde saygı ve nezaket çok daha önem kazanmış durumdadır. Türkiye özelinde konuşursak geride bırakacağımız görgü kuralları da olacak, hayatımıza girecek yeni görgü kuralları da… Olağanüstü koşullar olağanüstü sonuçlar doğurur; bu koşullar altında saygıyı ve nezaketi ifade ediş şeklimizde de farklılıklar olacaktır.
Uzmanlar sık sık el sıkışılmaması yolunda toplumu uyarıyor. Bir dostumuzla karşılaşınca ne yapmamız gerekiyor şu durumda?
Tokalaşmak ya birisiyle tanıştığımızda ya da karşılaştığımızda gerçekleştirdiğimiz bir sosyal davranıştır. Çok eski çağlardan beri insanlar tokalaşır. Milattan önceki dönemlerden kalan heykellerde tokalaşan insan figürlerine rastlarız. İçinden geçtiğimiz pandemi sürecinde, sağlığımızı koruma adına ister istemez bu alışkanlığımızı da rafa kaldırmamız gerekiyor. Bunun yerine beden dilimizi kullanarak tanışmaktan veya karşılaşmaktan duyduğumuz memnuniyeti ifade edebiliriz. Mesela başın hafifçe eğilmesi, elin kalbe götürülmesi gibi jestlerle veya gülümseme gibi mimiklerle kendimizi ifade edebiliriz. Yeni görgü kuralı el sıkışmak yerine, sağlığa saygı temelli olarak el sıkmamak, öpüşmemek olacaktır.
Maske takarken iletişim daha zor değil mi?
Selamlaşmada önemli bir unsur olan “gülümseme” maskeler sebebiyle artık anlaşılmıyor, iletişimde ve dolayısıyla görgü kurallarında önemli olan mimiklerimizin görünürlüğünü kaybettiğimiz noktada daha çok sözlü iletişime ve doğru tonlamaya ve beden dilinin diğer araçlarını doğru kullanmaya ihtiyacımız olacak. Bir baş selamı veya elimizi kalbimize götürmek yanında mutlaka göz teması kurmak, “memnun oldum”, “Nasılsınız?” gibi ifadeler ile selamlaşmayı kuvvetlendirmek gerekecektir. İnsan ilk başta eksik ve duygularını tam ifade edemiyor gibi hissediyor, bu normal ama buna da alışacağız.
FAZLA ALINGANLIK GÖSTERMEMEK LAZIM
Ya tanıştığımız, karşılaştığımız birisi bize elini uzatırsa?
Her ne kadar görgü kurallarına göre sıkmak üzere uzatılmış bir eli havada bırakmak “kabalık” olarak değerlendirilse de bu süreçte ne yazık ki terk etmemiz gereken en temel davranışların başında el uzatmak geliyor. Öncelikle bizim elimizi uzatmamamız lazım. Ancak diyelim daldık ve uzattık, karşımızdaki insan da sıkmadı, bu durumu bir alınganlık meselesi yapmamamız lazım. Eğer karşımızdaki kişi bize elini uzatıyorsa “Bu alışkanlığı kırmaya çalışıyoruz, ben de zaman zaman unutuyorum ama sizin sağlığınız için el sıkışmamızı pandemi sonrasına erteleyelim” gibi bir açıklama yapılabilir. Burada önemli olan karşı tarafı mahcup hissettirmeyecek bir içtenlik ve tonlama ile el uzatma jestini geri çevirebilmektir.
İnsanların sevdikleriyle bir araya gelememesi görüntülü telefon görüşmelerini popüler hale getirdi. Peki, bu tarz iletişimde nelere dikkat etmemiz gerekiyor?
Evet, yaşamımızda ağırlığını gittikçe hissettirecek görgü kurallarından biri de budur. Çok yakın kişisel ilişkiler haricinde görüntülü aramalar için aranacak kişiye bilgi verilmesi veya izin istenmesi daha doğrudur. Mesela bir iş toplantısı görüntülü yapılacak ise toplantı gündemi altına küçük bir not ile yazılmalıdır. Evden çalıştığımız dönemde hazırlıksız yakalananlarımız oldu. Özellikle iş ilişkilerinde ast-üst arasında görgü kurallarında bu bildirim, izin alma şeklinde diğer aramalarda ise öncesinde kısa bir mesaj ile bilgi verme şeklinde gerçekleştirebilir. Nasıl ki normal telefon konuşmasında bile aradığımız kişiye, konuşmaya başlamadan önce “Müsait miydiniz, rahatsız etmedim umarım.” diye sorup onay alıyorsak görüntülü arama yapma isteğimizi önceden belirtip izin istemeliyiz. Görüntülü arama hususunda ısrarcı olmak da görgü kurallarına aykırıdır elbette.
ORTAM SANAL AMA İNSANLAR GERÇEK
Bu konuda şunu da vurgulamak lazım “Ortam sanal ama insanlar gerçek.” Bu yüzden evde kalma zorunluluğumuz, uymamız gereken görgü kurallarını bize unutturmamalı, normal hayatımızda insanların bizi nasıl görmelerini istiyorsak kameranın karşısına da öyle geçmemiz lazım. Gece uyuduğumuz kıyafetle ya da örneğin iki üç günlük sakalla, dağınık bir saçla görüntülü görüşmeye dahil olmak karşımızdakilere saygısızlıktır. Aynı şekilde sanal toplantılarda birisi konuşurken diğer katılımcıların cep telefonlarıyla oynamaları, birbirleriyle yazışmaları da görgü kurallarına göre yanlıştır. Bu toplantıların sonunda bağlantıyı birdenbire kesmek yerine, katılımcılara kısaca “hoşça kal” diyerek ayrılmak da değerlidir. Kısacası yüz yüze iletişimde sürdürdüğümüz kuralları dijital iletişimde de sürdürmek size değer katacaktır. Bu bağlamda yine gözden kaçırdığımız bir diğer görgü kuralı da şu; eğer cep telefonunun sesini dışarı vereceksek mutlaka konuştuğumuz kişiyi bilgilendirmeliyiz. “Sesin hoparlörde ve ben şu kişiler ile birlikteyim” şeklinde bilgi vermek çok hayati bir görgü kuralıdır. Çünkü konuşan kişi bunu bilmezse çok zor durumda kalabilir. Bu da önemli ve dikkat edilmesi gereken bir diğer görgü kuralıdır.
Haber Merkezi