Sayfa Yükleniyor...
Müziğe Sığın Projesi kapsamında bir çok sosyal çalışmaya imza atmış olan Muharrem Dayanç bugünlerde şiddet gören kadınlara yönelik çalışmalar yaptığını belirterek, ticari bir çıkar gütmeden paylaşmanın bir gönül işi olduğunu söyledi
NİLGÜN TAZE
Toplumsal şiddete maruz kalmış kadınlara yönelik çalışmayla bu güne kadar yaptıkları çalışmalara bir yenisini daha eklediklerini belirten Muharrem Dayanç, Müziğe Sığın Projesiyle toplumun yoksun olan her kesimine ulaşmaya çalıştıklarını söyledi. Kadın Dayanışma Merkezlerinde çalışan psikolog ve sosyologlarla birlikte işbirliği içinde hareket ettiklerini ifade eden Dayanç, bilirkişilerle çalışmanın kendisini daha bilinçli hale getirdiğini belirterek, Ben Balçova ve Narlıderede kendi okulları olan bir müzik öğretmeniyim. Son 8 yıldır edindiğim deneyimleri toplum yararına dönüştürmeyi kendime hedef edindim. Aslında her birey mesleği her ne olursa olsun duyarlı davranarak birikimlerini toplumla paylaşabilir ve bu paylaşımda tıpkı bizde olduğu gibi çok güzel sonuçlar ortaya çıkarabilir. Parası olanlar gelip piyano, gitar, keman gibi herhangi bir müzik dalının eğitimini alabiliyorlar ancak toplumun dezavantajlı olan yoksul kesimin böyle bir şansı olmuyor. İnsan olarak yaşam süremiz belli. İlk olarak cezaevinde kalan çocuklarımıza müzik eğitimi verdik ardından da 60 engelli çocuğumuza. Müzik engel tanımaz dedik ve sadece İzmirde değil Türkiyede ilkleri gerçekleştirdik. Bunlarla da yetinmeyerek İzmir Büyükşehir Belediyesi Otistik Çocuk Korosu kurduk. Behcet Uz Çocuk Hastanesinde lösemi tedavisi gören çocuklarımıza hastanelere giderek eğitimler verdik. Adnan Saygun Kültür Sanat Merkezinde İdil Biret ile sahneye çıktılar. Bu sanat merkezimiz bin 200 kişilik olmasına rağmen tıka basa doluydu ve izlemek isteyip de içeri giremeyen birçok insan oldu. Basın bizi tanıyor artık, yaptığımız her çalışmayı takip ederek gündeme taşımalarından basın mensuplarının da duyarlı bir kesim olduğunu görüyorum dedi.
BİLİRKİŞİLERLE ÇALIŞIYORUZ
Psikolog ve sosyolog gibi alanında uzman kişilerle işbirliği içinde çalıştıklarını belirten Dayanç, hukukçular, meclis üyeleri, kadın dernekleri, belediye başkanları ve ilgili kurum başkanlarından da destek istediklerini ifade ederek, Bornova Belediyesi önderliğinde 40 kişilik bir toplantı yaparak bu projemizin artısını eksisini ve Türkiyeye yararını masaya yatırdık. Kadının haklarını öğrenip kendisini bu haklara değer görmeye başlamasının erkeğin kadına yönelik şiddeti arttırdığını görmek çok şaşırtıcı bir sonuç olarak çıktı. Sığınma Evlerindeki kadınlarımızın kocaları tarafından öldürülme riskleri olduğu için afişe edilmemeleri gerekiyordu. Töre cinayetinden ya da koca şiddetinden kaçmış kadınlarımızın can güvenliklerini riske atmamak adına konser vermelerinin iyi sonuçlar doğurmayacağını belirledik. Bizde can güvenliği riski taşımayan kadınlarımıza doğru yönelttik projemizi. Türkiyede yaşayıp da psikolojik, zihinsel ya da fiziksel şiddete maruz kalmamış bir kadın yoktur. Biz şiddetin her türlüsünü projemizin içine dahil ederek yelpazemizi genişletmiş olduk. Daha önceki deneyimlerimden yola çıkarak bu işin popilizmini yapmak istemedik. Böyle bir konuya bir erkeğin el atmasından kapısını çaldığım tüm kurum ve kuruluşlar çok memnun kaldılar. Bilhassa da kadın dernek ve kuruluşları. Kadına şiddet konusunun bu kadar yankı bulacağını hayal dahi edemezdim. 40 derece sıcakta üşenmeyerek gittiğim tüm kurumlar seve seve projeyi destekleyeceklerini söylediler. Böylesine olumlu bir şekilde karşılık bulmak beni çok mutlu etti açıklamasını yaptı.
Haber Merkezi