Pestisitlerin açtığı yara ‘Nar yerken ölen çocuklar!’

4 yaşındaki Saliha Çakır’ın ölümü tarımda kullanılan pestisitleri bir kez daha gündeme getirdi. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Başkanı Türk, mevzuatların sahada uygulanmadığını vurguladı

  • Oluşturulma Tarihi : 24.09.2021 07:40
  • Güncelleme Tarihi : 24.09.2021 07:40
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Pestisitlerin açtığı yara ‘Nar yerken ölen çocuklar!’ haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ KAYA - ÖZEL HABER

Kayseri’de iki yıl önce gıda zehirlenmesi şüphesi ile hastaneye götürülen ancak yapılan tüm müdahalelere karşın hayatını kaybeden 4 yaşındaki Saliha Çakır’ın adli tıp raporu ortaya çıktı.

Raporda, Çakır’ın ‘yediği narda tespit edilen pestisitler (tarımda kullanılan zehirli maddeler) nedeniyle hayatını kaybettiği’ kanısına varıldığı ifadesi yer alıyor. Bu üzücü olayın bir istisna olmadığı, aksine pestisit kullanımındaki başıboşluğun, artık bütünüyle işlemez hale gelmiş bir uygulama-kontrol-izleme sisteminin bir sonucu olduğu düşünülenler arasında. Türkiye’den Avrupa Birliği’ne ihraç edilen ürünlerde yapılan analizlerde çocuk sağlığı için çok büyük bir tehdit oluşturduğu için kullanılması yıllar önce yasaklanmış pestisitlerin hala tespit ediliyor olması bu görüşü destekler nitelikte. Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Tevfik Türk, mevzuatların bazı eksikler dışında yeterli gibi görünse de sahada uygulanabilirlik konusunda son derece ciddi sıkıntılarının olduğunu ve yetersiz kalındığını aktardı. Türk, güvenli gıdaya ulaşabilmek için ‘Entegre Mücadele Yöntemleri’ stratejilerinin geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.

760 MİLYON İNSAN AÇLIK ÇEKİYOR!

Hızla artan dünya nüfusunun her geçen gün gıdaya olan talebin de artmasına neden olduğunu kaydeden Başkan Türk, öncelikle tarım sektöründeki ‘koruma’ işlevine yer vererek “Özellikle nüfus artışının hızlı olduğu ülkelerde tarım sektörü, gelir sağlayan bir faaliyet alanı olma niteliğinin ötesinde, açlığı engelleyen, hayatı garantiye alan önemli bir alandır. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada 760 milyonu aşkın insan, yeterli beslenemediği için açlık çekmektedir. Bununla paralel olarak bitkisel üretimi artırmanın en önemli yollarından biri birim alandan daha çok ürün alınması, yani verimin artırılmasıdır. Verimin arttırılmasında en önemli faktörlerin başında bitkisel üretimi sınırlayan zararlı organizmalarla mücadele etmek gelir. Hastalık, zararlı ve yabancı otların zararından bitkileri korumak; bu yolla tarımsal üretimi artırmak ve kalitesini yükseltmek amacıyla yapılan tüm işlemlere ‘Bitki Koruma’ denmektedir. Bu işlemlerden biride kimyasal mücadeledir” dedi.

BİR ZİRAİ MÜCADELE YÖNTEMİ…

Genel olarak kimyasal mücadelenin; bitkilerde ekonomik kayba neden olan zararlı organizmalarla öldürme etkisine (toksik etki) sahip sentetik veya doğal yollarla elde edilmiş kimyasallar kullanılarak yapılan mücadele olduğunu hatırlatan Türk, şunları ekledi: “Pestisit (zararlı öldüren) adı verilen bu ürünler hedef organizmayı solunumu durdurmak, sinir sistemini bloke etmek, sindirim sistemini bozmak veya deri değişimi veya metamorfozu durdurmak gibi metabolizmanın doğal bir sürecini engellemek suretiyle öldürür. Öldürme etkisi genel olarak ani (akut) olup, uygulamanın ilk anında etki yüksek seviyede başlar, ikinci fazda doza bağlı olarak etki bir miktar artar ve daha sonra azalan bir etki göstererek bir süre sonra öldürme etkisini kaybeder. Kimyasal mücadele yönteminde yararlanılan, kimyasal bileşiklere genel olarak ‘Pestisit’ adı verilir.”

200 BİN ÇİFTÇİ ZARAR GÖRDÜ!

“Öldürme etkisine sahip olan bu kimyasalların tarımda kullanılmasının çok büyük faydaları yanında son derece önemli insan, hayvan, bitki ve çevre sağlığı riskleri oluşturabileceği de bilinmektedir” sözlerine vurgu yapan Başkan Türk, “Son günlerde basına yansıyan olaylarda da görüldüğü gibi tarım ilacı olarak bilinen ve teknik olarak pestisit diye adlandırılan bu kimyasalların son derece dikkatli kullanılması, kontrol ve denetiminin olması kaçınılmazdır. Özellikle kullanım sırasında yeterli önlemlerin alınmadığında dünya üzerinde yaklaşık 200 bin çiftçinin akut olarak zarar gördüğü birçok kaynakta açıklanmaktadır. 2005 ve sonrası dönemde Türkiye’den Rusya Federasyonuna ve Avrupa Birliği’ne yapılan meyve ve sebze ihracatında önce karantinaya tabi zararlı organizmaların varlığının tespiti yapılan ihracata sınırlama ve yasaklama getirilmiştir” bilgisini paylaştı.

SON DERECE CİDDİ SIKINTILAR VAR!

Ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ortaya konulan bu konudaki mevzuatların bazı eksikler dışında yeterli gibi görünse de sahada uygulanabilirlik konusunda son derece ciddi sıkıntılarının olduğunu ve yetersiz kalındığını aktaran Türk, “Özellikle son yıllarda ortaya konulan ‘Bitki Koruma Ürünleri Takip Sisteminin’ sağlıklı bir şekilde hayata geçirilemediği ve izlenebilirliğin sağlanamadığı bilinmektedir. Pestisitlerin insan sağlığı, çevre ve doğal denge üzerindeki olumsuz etkilerinin görülmesinden sonra, kimyasal mücadeleye alternatif metotların araştırılması ve bunların uygulamaya koyulması gerçeği kabul edilmiş olup, buna bağlı olarak Entegre Zararlı Yönetimi (IPM) ortaya konulmuştur. Entegre mücadele, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir tarımsal üretimin gereksinimlerine cevap verebilecek bir bitki koruma sistemidir” dedi.

GÜVENLİ GIDAYA ULAŞABİLMEK İÇİN

Başkan Türk, “Entegre mücadele, belirli bir agro-ekosistemde bulunan hastalık, zararlı ve yabancı otların mücadelesinin ayrı ayrı değil, hepsinin birlikte yapılmasını ve uygun mücadele metotları ve tekniklerinin birlikte, birbirini tamamlayacak şekilde entegre edilmesini öngörmektedir. Ülkemizde sürdürülebilir bitkisel üretim ve güvenli gıdaya ulaşabilmek için, kimyasal mücadelenin, biyolojik ve biyoteknik mücadele yöntemleri gibi alternatif mücadele yöntemleri ile birlikte ‘Entegre Mücadele Yöntemleri’ stratejilerinin geliştirilmesi gerekmektedir” önerisini sundu.