Sayfa Yükleniyor...
İzmirin kentsel değişimi hakkında yaptığımız çalışmanın ikinci kısmında TMMOB İzmir Şehir Planlamacıları Odası Başkanı Özlem Şenyol Kocaer ile konuştu. Kocaer, kentin planlamasının sağlıklı olmadığını söyledi
YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER
İzmirde planlama hatalarından kaynaklanan kent sorunlarını ve yaşanılması en ideal kentlerin nasıl olması gerektiği konusunu konuştuğumuz TMMOB İzmir Şehir Planlamacıları Odası Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, palanların sağlıklı olmadığını söyledi. Özlem Şenyol Kocaerde İzmirde son dönemde yaşanan kent sorunlarının önemli bir kısmının özellikle İstanbuldan gelen büyük sermaye sahipleri yüzünden oluştuğunu savundu. Özlem Şenyol Kocaer, Son 4-5 yılda gözlemlediğimiz İzmirde büyük sermaye gruplarının yer seçmesi ve planlar üzerinde de söz sahibi olma durumu görüyoruz. Sadece sermayenin yönlendirdiği bir kent olma yoluna doğru gitmekte hızlıca ilerlediğimizi görüyoruz. Son 3-4 yıldır parsel bazında yapılan plan değişiklikleri ile bütünü kaçırmış olan İzmir planları daha parçacı, kamunun ihtiyaçlarını yani sağlıklı bir kentleşme için olmazsa olmaz sosyal, teknik altyapılar dediğimiz yeşil alanlarımız, park alanlarımız, eğitim tesis alanlarımız, kamunun hizmetine açılacak yeni alanlarının git gide azaltılması ve özel sermaye grupları tarafından yüksek rantlarla alanların parçacıl olarak planlanması sonucunda artık İzmirin planları sağlıklı bir görüntüye sahip değildir. Artık planlar kentin şekillenmesinde birincil rol alamamış durumdadır. Bugün artık geldiğimiz süreçte ülke politikaları, mevzuattaki değişimler, birden fazla kurumun plan yapma yetkisinin olması ve planlardaki karmaşa artık kentlerde mevzuatın gerektirdiği şekilde yani planları mevzuata uydurmak için planlar yapmaya mecbur hale getirdi ki bu durumda çok vahim bir durumdur. Bu da kentlerde kamusal hizmetlerin azalacağı anlamına geliyor. Geldiğimiz bu süreçte bu sorunların çok ciddi bir şekilde masaya yatırılması gerekiyor ama ne yazık ki bu ciddiyetin ilgili kurumlarda yeteri kadar olmadığını hazırladıkları planlarda görüyoruz dedi.
KOORDİNASYON OLMALI
Tramvay başta olmak üzere İzmirde yaşanan kent sorunlarının nedenlerinin plansızlık olduğuna dikkat çeken Özlem Şenyol Kocaer, Kentleri tek bir idare yönetmiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Büyükşehir Belediyeleri ve ilçe belediyeleri planlama yetkisine sahiptir. Bu kurumlar arasında bir koordinasyon olması gerekir. Bu koordinasyonun olmamasını da planlama süreçleri üzerinden çok net bir şekilde görüyoruz. Örneğin büyükşehir belediyesi tarafından onaylanmayan bir planın bakanlık tarafından onaylandığını ya da tam tersi bir durumun yaşandığını görebiliyoruz. Bu da bu kurumlar arasında bir koordinasyon eksikliğini gösterir. Dolaysıyla bu kurumlar arasında bir koordinasyon olması çok önemlidir. Teknik kişiler tarafından planlar ve projeler yapılıyor ve bu kişiler tarafından hayata geçiriliyor. Fakat bütün bu sürecin başından sonuna kadar kurum tarafından çok iyi bir denetimle yapılması gerektiği ortaya çıkıyor. Burada sadece kamu kurumları değil, bu işi ihaleyle alıp yapan kamu kurumlarının kalitesi ve yetkinliği de önemli. Dolayısıyla işin içerisinde birden fazla aktör var. Denetleme açısından ise en büyük iş kamu kurumuna düşüyor. Bu da sonuçta belli bir bütçeyle yapılıyor. Tramvay projesinde de başından beridir eleştirdiğimiz şey projenin bir anda ortaya çıkması ve öncesinde hiçbir şekilde bir çalıştay, panel veyahut İzmir Büyükşehir Belediyesinin bu konuyu halka anlattığı bir platform ya da TMMOB melek örgütleriyle bir araya gelip, konuyu danıştığı ve tartıştığı bir süreç yaşamadık. Bir anda plansız bir şekilde ortaya çıktı. Sadece 2009 yılında bir fikir olarak sunulduğunu hatırlıyorum. Dolayısıyla bizim gözlemlediğimiz plansız ve programsız hızlı bir şekilde ilerleyen bir proje ortaya çıktı. Bu plansızlık da ne yazık ki vatandaşlar üzerinde olumsuz yansımaları oldu. Bunlar da bizim için bir sürpriz olmadı. Uyarılarımızı yapıp, raporlarımızı İzmir büyükşehir Belediyesine sunmuştuk dedi.
BÜTÜNÜ KAÇIRMIŞ DURUMDAYIZ
Planlamanın kentler için çok önemli bir şey olduğunu söyleyen Özlem Şenyol Kocaer, İzmir planlarının 1980li yıllara ait olduğuna dikkat çekti. Özlem Şenyol Kocaer, Planlamayı tek boyutlu düşünmemek gerekir. Birçok boyutun içerisinde düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum. Ülkenin ekonomik gelişimi, mevzuatlardaki değişiklikler, politik süreçteki değişimler vb. gibi şeyler planlama süreçlerini birebir etkileyen konulardır. Dolayısıyla hepsinin bir yansıması da planlamanın durumunu ortaya çıkartıyor. Mevzuatta planlama süreçlerinde çok belirleyici bazı değişiklikler yapıldı. 1980li yıllardan başlayan bir süreç var. İmar aflarının olması, İzmirin 1980ler sonrasında imar ıslah planlarıyla planlanması sürecini yaşadı. Diğer kentlere göre İzmir bu konuda en büyük payı alan illerden biri olmuştur. Yani ıslah planları üzerinde kent planlı hale getirilmiştir ama bu planlar sağlıklı bir kent yapısını ortaya koyan planlar değildir. O dönem için kamu arazileri üzerinde yapılan gecekonduların planlı hale getirilmesi için gerçekleştirilmiş planlardır. Dolayısıyla İzmirin planlama tarihine baktığımızda ve ülkenin mevzuatlarındaki gelişmeler, imar afları hepsini düşündüğünüzde ne yazık ki olumlu gelişen bir süreç yaşamamıştır. Bunun sonucu da şu anda planlama açısında İzmirin iyi bir yerde olduğunu söylemek mümkün değil. İzmir planlarında ne yazık ki bütünü kaçırmış bir durumdayız ifadelerini kullandı.
ADİL VE YETERLİ DÜZENLEMELER
Son olarak ideal bir kentin nasıl planlanması gerektiğini de anlatan Özlem Şenyol Kocaer, Öncelikle bir plan yapıyorsanız kentin içerisindeki yaşam kalitesini arttırmayı hedeflemelisiniz. Vatandaşların temel ihtiyaçlarını da karşılayacak bir plan yapmalısınız. Bu altyapılar neler diye soracak olursanız: eğitim alanları, yürüme mesafelerinde mevzuatta belirlenen koşullara uyması, küçük ölçekte bir kreş, anaokulu, ilkokul ve lise ya da park alanı, yeşil alanların, otopark alanları, yolların yani araç, bisiklet ve yaya yollarının birbiriyle ilişkisinin iyi planlandığı bir plan yapılmalı. Planların da hayata geçirilmesi konusunda sorun yaşanılan bir diğer alan olan mülkiyet sorunları ile ilgili adil ve yeterli düzenlemelerin yapılabiliyor olması gerekir. Bu da yapılan planın başarılı olup olmadığını ortaya çıkarır ve planın hızlıca hayata geçirilmesini sağlar şeklinde konuştu.
Haber Merkezi