Sayfa Yükleniyor...
Plastik ambalaj malzemelerinin itibarını geri kazandığını söyleyen PLASDER Başkanı Gençer, plastikten vazgeçildiği takdirde hayatın durma noktasına gelebileceğini vurguladı
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Dünyada yayılmaya devam eden koronavirüs salgını sonrası uzmanların ‘virüsün plastik ürünlerde daha fazla kaldığı’ iddiaları üzerine Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği (PLASDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şener Gençer, konuyla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Korona ile birlikte plastik ambalaj malzemelerinin itibarını geri kazandığını belirten Gençer, şu anda virüs bahane edilerek plastikten vazgeçildiği takdirde hayatın durabileceğini söyledi. Virüsle birlikte tüketimi önem kazanan ambalajlı ürünlerin plastikle ambalajlandığını vurgulayan Gençer, iddia edildiği gibi Türkiye’nin Avrupa’dan plastik çöp ithal etmediğini de sözlerine ekledi.
VİRÜS İTİBARI GERİ KAZANDIRDI
İnsanların, tekrar tekrar yıkayıp kullandığı porselen ve cam malzemelerden uzaklaştıklarını dile getiren Gençer, dünyada yayılan salgının plastik sektörünün itibarını geri kazandırdığını belirtti. Gençer, “Koronavirüs insandan insana ağız ve burun yoluyla geçmektedir. Kalabalık ortamlardan uzak kalarak, insanlar arasındaki mesafeyi uzak tutarak hastalığın önüne geçmeye çalışıyoruz. Dükkanlar kapandı pazar yerlerine çıkmaya korkuyoruz. Manavdan açık sebze meyveyi alırken tedirgin oluyoruz, evden çıkmamaya çalışıyoruz. Manavda markette mağazalarda insanlar önlem almak için plastik eldiven kullanıyor. Manavlarda plastik köpük üzeri plastik streç ile kaplanmış meyve sebze satmaya çalışıyorlar. Marketlerde gıdaların plastik ambalaj malzemeleriyle ambalajlanmış olmasından dolayı endişelenmeden alışveriş edebiliyorlar. Marketlerde gıda ürünlerinin yüzde 90’ı plastik ambalaj malzemeleriyle kaplanmış. Likit malların yine yüzde 90’ı plastik kaplardan oluşuyor. Hava ve tükürük saçılmasıyla bulaşan koronavirüsün ambalajın içine geçmesi mümkün olmadığından alışveriş esnasında hiçbir endişeye kapılmıyorlar. Oysa dökme olarak satılan gıda malzemelerine endişe ile yaklaşıyorlar. Lokantalar ve yiyecek satan işyerleri kapandı. Artık yemek ihtiyacını paket servisleriyle plastik ambalaj malzemelerinin içerisinde alıyoruz ve kendimizi tamamen emniyette hissediyoruz. Tekrar tekrar yıkanıp kullanılan porselen ve cam malzemelerden uzaklaştık” diye konuştu.
SANAYİNİN YÜZDE 8’İ PLASTİK SEKTÖRDEN OLUŞUYOR
Malzemelerin korunması ve ambalajlanmasında plastiğin kullanıldığını söyleyen Gençer, “Market ve alışveriş yerlerinde tek kullanımlık poşetlerden uzaklaşarak çok defa kullanılabileceğimiz torbalara yöneltilmiştik ki onlarda sentetik plastik ürünlerdir. Çok kullanım esnasında virüs bulaşabilir endişesiyle yine tek kullanımlık poşetlere dönüyoruz. Eldiven, maske, bone, önlük, her türlü ambalaj ve paketleme malzemeleri tek kullanımlık poşetler market kasalarında müşteri ile çalışan arasına perdeleme olarak kullanılan pwc plastik naylonlar, hastanelerde yataklarda kullanılan tıbbi malzemeler, solunum cihazları, korona test malzemeleri, şırıngalar, her şey plastik malzemelerden oluşuyor. Son dönemde plastik malzemeler insanları koronavirüsünten koruyan en önemli materyal haline geldi. Son bir yıldır vatandaşlara anlatılmaya çalışılan plastik doğayı kirletmez, siz doğaya atarsanız kirlenir. Plastik çok az enerji harcayarak geri dönüştürülen doğa dostu bir malzemedir. ‘Plastik çöp değildir’ şeklinde uyarılarla anlatılmaya çalışılırken bugün plastiğin önemi tekrar ortaya çıkmıştır. Türkiye sanayinin yüzde 8’ i plastik sektöründen oluşmaktadır. Uçak parçalarından, otomotiv sanayine, beyaz eşyadan mobilyaya, her türlü tekstil malzemelerine, ipten kumaşa, inşaat malzemeleri, kapı pencereler, ağaç yerine kullanılan yer ve tavan malzemeleri, plastik paletten, plastik kasaya, ayakkabıdan, gözlük çerçevesine, doğan çocuğun beşiğinden ölen vatandaşın ceset torbasına, noel ağacından sokaktaki rögar kapağına, doğduğumuzdan öldüğümüz güne kadar hayatımızın her anında plastikle iç içe yaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.
DÜNYADA ORMAN KALMAZ!
Gerçer, açıklamalarını şu şekilde sürdür: “Şu anda plastikten vazgeçersek hayat durur. Şu an bir depo benzinle bin 200 km yol yapan otomobil yüzde 60 oranında ağırlaşır 500 km yol yapar. Şu an İstanbul’dan kalkıp New York’a inen uçak iki defa yakıt ikmali yapmak mecburiyetinde kalır. Plastik malzemeler kötülenerek hayatımızdan çıkarılamaz. 500 kg plastik kasa ile 1 kamyon sebze meyve taşınırken 2 bin kg ağaç kasaya ihtiyaç olur. Dünyada orman kalmaz. Hayal kuralım plastik şişelerden vazgeçelim cam şişelere dönelim. Camı eritip şekillendirmek için en az 10 kat daha fazla enerji harcamamız gerekir. Plastik şişeleri doğaya atalım milyonlarca ton cam kırığı ile yaşamaya başlarız. Doğaya atılan her türlü malzeme doğayı kirletir. Plastik, cam, kağıt tahta vs.”
AVRUPA’NIN ÇÖPÜNÜ İTHAL ETMEYİZ
Virüs salgını sebebiyle bütün sektörlerde üretimin sekteye uğradığının altını çizen Gençer, plastiğin özellikle diğer sektörlerden bir farkının olmadığını vurguladı. Türkiye’nin Avrupa’nın çöpünü ithal etmediğini dile getiren Gençer, “Korona virüsü dünyada tüketimi ve hareketliliği azalttığı için üretim sektörüne sekte vermiştir. Öncelikle bu dönemde yaşanan otomotiv beyaz eşya mobilya ve birçok ihtiyaç malzemesinin üretim ve tüketimindeki düşüş her türlü malın üretimin yavaşlatmıştır. Plastiğin özel olarak diğer sektörlerden bir farkı yoktur. Plastik tabak, bardak, köpük tabak, plastik kaşık çatal, çöp torbası, poşet çanta, galoş, bone, maske, medikal malzemelerde üretim artışı gözleniyor, diğer malzemelerde her şeyde olduğu gibi bir düşüş söz konusu. Türkiye plastik çöp ithal etmiyor. Türkiye Avrupa’dan çöpten toplanan hurda naylonları ithal etmiyor. Türkiye ağırlıklı olarak Almanya-Hollanda ve Belçika’dan ayıklanmış, preslenmiş sanayi hurdaları ithal ediyor. Aynı malzemeler Türkiye sanayinden de temin ediliyor. İthalatın sebebi Türkiye Avrupa’nın 2. büyük plastik malzemeler üreticisidir. Dünyada 6. sıradadır. İthal edilen hurda naylonlar Türkiye’deki tesislerde yıkanır, eritilir, granül hale getirilir. Sonra bir miktarı yurtdışına granül 2. kalite hammadde olarak satılır. Büyük bir kısmı enjeksiyon makinelerinde plastik malzemeler haline getirilir. Avrupa ülkelerine göre işçilik daha ucuz olduğundan aynen otomotiv, beyaz eşya, mobilya sektörlerinde olduğu gibi yurtdışına satılır. Avrupa ya da dünya ülkeleri bizi çok sevdikleri için bizden mal almazlar. Uygun fiyatlı olursa alırlar. Avrupa ülkelerinin Çin’den mal almasının sebebi fiyatının ucuz olmasıdır. Türkiye’den mal almasının sebebi Çin’den daha kaliteli mal üretmemiz ve teslim süresinin daha kısa olmasıdır” dedi.
TÜRKİYE’DEN ALMAZ
“Dünya ülkeleri ve Türkiye birbirleri ile yaptıkları ithalat ve ihracatta sadece orijinal ya da birinci kalite mal alıp satmazlar. Kullanılmış malları da alıp satarlar” diyen Gençer, “Düşük kaliteli ancak daha ucuz malları da alıp satarlar. Dünya ticareti böyle şekillenir. Tekrar etmek istiyorum Türkiye dünyanın her ülkesi ile ticaret yapar. Bazen kullanılmış uçak, otomobil, gelir alır bazen eski gemi alır, gemi sökümde parçalar, yeniden demir çelik üretir. Bazen Rusya’dan ağaç alır, bazen Arjantin’den ucuz et alır. Bazen Çin’den ucuz kalitesiz araba ya da kimyasal ürün alır. Bazen Almanya’dan plastik hurdası alır işler değerlendirir, katma değerli mal olarak satar. Bazen 1 milyon dolara 1 kamyon tohum alır karşılığında 10 bin kamyon domates satar. Bazen bir telefonu bin dolara alır, bir koca televizyonu 250 dolara satar. Ticaret böyle bir şey. Gümrüklerde İthal edilen her türlü mal özellikle hurda mallar kontrol edilir devlet onay verir, yurt içine girişi yapılır. Hatalı bir şey varsa tekrar düzeltir. Türkiye Cumhuriyeti Avrupa’nın çöpünü ithal etmez. Bu çok yanlış bir değerlendirme olur. İthal edilen plastik hurda geri dönüşüm malzemeleri evsel atık değil sanayi ürünlerinin ambalaj hurdalarıdır, çöp naylonu değildir. Çöpten belediyelerin topladığı evsel atıkların içinden çıkan naylonları Avrupa satılmasına izin vermez Türkiye’den almaz” diye konuştu.
İSPATLANMIŞ BİR ÇALIŞMA YOK!
“Plastik ambalaj malzemelerinin veya plastik ürünlerin koronavirüsü yaydığına dair ispatlanmış bir çalışma yok” diyen Gençer, “Koronavirüsü cam, porselen, metal, plastik, ağaç üzerinden 3 günden fazla yaşadığı ispat edilebilmiş değildir. Yayma riski aşikar saptaması çok yanlış. Eğer böyle ise evlerimizde halıdan, mobilyaya televizyondan, beyaz eşyaya, arabalarımızdan, koltuktan döşemeye her şey plastik. Bugüne kadar ispatlanmış bir üniversite çalışması olsa dünyada herhangi bir virüsten ya da kanserden insan kalmazdı. Uzmanların diğer ürünlere göre plastik ürünlerin uzun süre virüs taşıyabildiği ile ilgili bir çalışması var ise bunu görmek isteriz. Bu çalışmayı gördüğüm andan itibaren önce kendi ailemi, sonra ülkemin insanlarını ve daha sonra dünya insanlarını korumak benim bir insan olarak en büyük vazifemdir. Plastiği ve petrol ürünlerini her türlü sentetik plastik ve kauçuk malzemeyi dünya üzerinden kaldırmak insanlığı koronavirüsten kurtarmak birinci görevim olacaktır” ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi