Başkan Kocaoğlu, DEÜ’nün düzenleme komitesinden geri çekilmesine değinerek, “Rektörler, yerel seçimde benden çok başkanlığa hevesli oldukları için, yukarıya şirin görünmek adına bu tür davranışlarda bulunuyorlar” dedi
E. ÇAĞLA GENİŞ
TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından bu sene 42’ncisi düzenlenen “8 Kasım Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu” İzmir’de gerçekleşti. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nin programdaki KHK ile ihraç edilen barış akademisyenlerini gerekçe göstererek geri çekilmesinden dolayı Tarihi Havagazı’nda yapılan kolokyumun bu seneki ana teması “Göç, Mekan ve Siyaset” olarak belirlendi. 3 gün boyunca sürecek kolokyumda göçün kent üzerine etkileri, entegrasyon, planlama, göç çalışmaları, göçmen dayanışma ağları, emek piyasası konuşulacak. Kolokyuma, ülkenin birçok kentinden şehir plancıları, akademisyenler, üniversite öğrencileri ve mülteci konusu üzerine çalışan dernek temsilcileri ile İzmir Büyükşehir Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe belediye başkanları ve büyükşehir bürokratları katıldı. Salonun yetersiz kalmasından dolayı çok sayı da katılımcı konuşmaları ayakta dinlemek zorunda kaldı. Programda konuşan İzmir Büyükşehir Başkanı Aziz Kocaoğlu, DEÜ’nin düzenleme komitesinden geri çekilme kararına değinerek, isim vermeden İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için adı geçen DEÜ Rektörü Prof.Dr. Nükhet Hotar ve Ege Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Necdet Budak’a yüklendi. Kocaoğlu, “15 senedir İzmir Büyükşehir Belediyesinin bütün olanakları, odalarımızın, STK’ların, siyasi partilerin emrindedir, emrinde olmak durumundadır. Rektörler, yerel seçimde benden çok başkanlığa hevesli oldukları için, yukarıya şirin görünmek adına bu tür davranışlarda bulunuyorlar. Bunu onların siyaset aşkına vermek lazım” açıklamasında bulundu.
GETTOLAŞMA UYARISI
Türkiye’de göçmen nüfusunun her geçen gün arttığını belirten Kocaoğlu, “Bizi diğer milletlerden ayıran özelliklerimizi 2000 yılına kadar koruduk. Bizde gettolaşma olmadı. Şunların, bunların semti olmadı… Çünkü aynı coğrafyada, aynı dili konuşan insanlar geldiler. Şimdi farklı lisanı olan, Suriye’den ve Afrika’dan insanlar geliyorlar. Aslında Türkiye’de kalmak istemiyorlar, burası bir göç yolu. Avrupa’ya gidemeyenler burada kalıyor. Ege Denizi’nde yaşanan faciaları hepimiz biliyoruz. Eğer acilen çözüm üretilmez ise bizim ülkemizde de, özellikle Suriyeli ve diğer göçmenlerin yaşadığı yerlerde gettolaşma olacaktır. Bu kaçınılmazdır. Bu da büyük kentleri tehdit eden önemli bir olaydır. Bugünden farkına varılıp çözüm üretilmesi gerekmektedir. İnsanlar neden ülkelerini bırakıp geliyorlar? Çünkü yaşamı dayanılmaz hale getiren ortam var. İşin ucu; neoliberal sisteme gelip dayanıyor. Dünya cennet olabilir. Ama dünya cennet olamıyor; giderek cehenneme dönüşüyor. Dünyayı 200 civarında küresel şirket yönetiyor. Siyaseti de, her şeyi de bunlar belirliyor. Gelir dağılımı bozuldukça da devlet otoriteleşiyor, sosyal politikalardan vazgeçiyor” ifadelerini kullandı.
DAVA KAZANAMIYORUZ
Kocaoğlu, “15 yıldır Büyükşehir’in planlamasında çalışıyorum. Bizim değerlendirmemiz olmadan en ufak dosya bile meclise gitmemiştir. Biz 2010 yılına kadar merkezi hükümetin ve sayısız plan yapma yetkisi olan kurumların yaptığı, ‘bize göre’ hatalı, şehircilik ilkelerine uymayan konularda dava açıyor ve kazanıyorduk. Ama 2011’den sonra biz artık dava kazanamamaya başladık. Dava açalım diyoruz, davayı kazanmaktan umudumuz yok... Ben kral çıplak diyorum” şeklinde konuştu.
İMAR RÜŞVETİ İLE...
“Türkiye’de siyaset tam bir açmazdadır” diyen Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kim kızarsa kızsın hiç ama hiç… Belediye başkanlığından kendi irademle ayrılmak istememin de bunda payı yoktur. Belediye başkanlığı yaptığım sürede de aynı şeyleri söyledim, bundan 5 ay sonra da söyleyeceğim. Neoliberal sistem, ‘ütmek, ütülmek’ üzerine kurulmuştur. Ben x gelişmiş devletim. Türkiye’de toprağını kullanmayan adama para veriliyor. Böyle bir teşvik olur mu. Üretmeme teşviği. O zaman bu sistem bize uygun sistem değil. Neoliberal sistemi uygulamak isteyen ve bunun televizyonlarda reklamını yapan ekonomistler, bürokratlar doğru yapmıyorlar. Biz aslında üretememe krizine giriyoruz. Bizim krizimiz, üretememek. O zaman bu sistem bize göre değil. Biz bu acı reçeteyi nereden kısabiliyorsak kısacağız. Bir tasarruf ama ölümüne tasarruf… Devletle beraber, kaynak yaratma ve üretme üzerine tasarruf… Dünyaya açılabileceğimiz sektörlere yatırım yaparak yürümekten başka çaremiz yok. Başkan olmak için çıkarılan imar affının ne kadar başının sonunun olmadığını, şehirciliği alt üst ettiğini konuşmayacağım. Ne zaman imar rüşvetini verecekler diye 15 senedir düşünüyordum. Tabi sıkıştığın zaman verilecek. İmar rüşveti ile seçim kazanılmıştır.”
AKADEMİSYENLER ONURUMUZDUR
Programın açılışında konuşan TMMOB Genel Başkanı Mehmet Emin Koramaz ise DEÜ’nin düzenleme komitesinden geri çekilmesine değinerek, “Üniversitenin mekanlarını kapatmasını şiddetle kınıyorum. Bizim zamanımızda üniversiteler demokrasinin beşiği ve aydınlık geleceğin umuduydu. Bu kararın kendisi bile üniversitelerin ne durumu getirildiğini, YÖK nedeniyle nasıl siyasallaştığının, bilim ve özgür düşüncenin susturulduğunun göstermesi açısından önemlidir. KHK ile ihraç edilen akademisyenler bizlerin onurudur, gururudur. Şimdiye kadar olduğu gibi bilim, teknik, barış, demokrasi, çok kültürü bir toplumu zenginlik olarak kabul etmek için, halkların kardeşliği için çalışan öğretim üyeleriyle omuz omuza durmaya devam edeceğiz” dedi.