Resimdeki tarzı fark yaratıyor

Yaptığı eserlerle resim sanatına farklı bir bakış açısı, yorum ve özgünlük getiren Dokuma Resim Sanatçısı Simla Uğur ile konuştuk. Uğur, ulusal ve uluslar arası düzeyde birçok sergiye katıldı


  • Oluşturulma Tarihi : 18.01.2021 07:28
  • Güncelleme Tarihi : 18.01.2021 07:28
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Resimdeki tarzı fark yaratıyor haberinin görseli

ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ

Milaslı Dokuma Resim Sanatçısı Simla Uğur yaptığı eserlerde sanata farklı bir yorum, bakış ve özgünlük katıyor. Geliştirdiği tekniklerle birlikte malzeme çeşitliliğini ön planda tutup, sanatın doğasında yer alan estetiksel kaygıları da göz önünde bulundurarak eserlerinde daha çok çözgü iplerini tuval olarak kullanan sanatçı, Türkiye’de sanatında sayılı isimleri arasında yer alıyor. Yüzün üzerinde karma sergi, ulusal ve uluslararası sergilere katılan Uğur, aynı zamanda ‘Art Women’ ödülü sahibi… ‘Dışavurumcu’ tarzda çalışan sanatçı, gazetemize sorduğum sorular doğrultusunda Dokuma Resim sanatını ve sanatla olan ilişkisini anlattı.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Milas’ta doğmuşum. 1985 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdim. Görüldüğü üzere kendimi ifade ettiğim alan öğrenimimden çok farklı. Bu fark hayata bakış açım ve doğduğum toprakların geçmişinde var olan dokuma kültürüdür. Bu kültür ve yaşam felsefem geleceğimi belirledi diyebiliriz. Aktif sanat yaşamıma Bursa ‘da aldığım ‘’Dokuma teknikleri, halı ve kilim desenleme’’ eğitimi ile başladım. Daha sonra sanat yolculuğuma bir dönem kültürel, toplumsal konulara duyarlı sanatsal etkinliklerle Bursa ‘da Simla Sanat Galerisi ile devam etim. İlerleyen süreçte sanatçı kimliğimle çalışmalarıma ve sergilere ağırlık verdim. 2016 yılında İtalya’da ‘’Euro Expo Art’’sanat fuarında “Art Women” ödülü aldım. 2018 yılında bu kez Urla’da Sim Art Galeri ile yoluma devam etim. Şimdi pandemi sürecindeyiz. Zorda olsa yolculuğa devam ediyoruz.

Sanat ile tanışmanız nasıl gerçekleşti?

Sanat hayatın her alanındadır. Ve insana dairdir. Sadece farkında olmak gerek… Bu farkındalık yaşam felsefeniz ve yaşadığınız topraklardan, mekanlardan, acılar ve sevinçlerin doku ve renklerinden dinginlik ve dinamizminden kaynaklanır. Bu anlamda doğduğum ev ; portakal, limon, nar ve zeytin ağaçlarının olduğu avlu, içinde el dokuması kilimlerin, el oyması tavan, kapı ve pencerelerin, el ustalığı bacaların estetiği ile oldukça köklü bir hikaye oluşturdu. Anadolu’da yaşamın çok renkliliği, çok kültürlülüğü ve çok etnik yapının bir arada varlığı da oldukça zengin bir araştırma alanı yarattı. ilerleyen süreçte Mezopotamya kültürüne ilgi duydum. Renklerine, dokusuna, hüzünlü hikayelerine… Batıdan, doğuya bir yolculuk . Yani bir anlamda dıştan içe, bedenden öze… İşte burada batı resmi perspektif,renk, form, ışık ile Anadolu kilimi çözgüler, doku ve ruh birleşti…

Dokuma resim yapıyorsunuz. Bu tarzda çalışan ressam sizin dışınızda tanışıklığım olmadı. Dokuma resim sanatını Türkiye’de icra eden tek isim siz misiniz?

Aslında her sanatçı kendine özgüdür. Bu anlamda geliştirdiğim teknikler ve materyal zenginliği ile kendine özgüyüm ama “tek isim” olma diye bir iddiam olamaz.

Bu tarzda çalışmaya nasıl karar verdiniz, akabinde konu hakkında nasıl bir eğitim aldınız?

Doğduğum ev, Anadolu’nun çok kültürlülüğü, çok renkliliği ve tarihi dokusu geçmişten geleceğe taşınan hikayeleri, kilimlerin dokusu renkleri hep bir öykü anlatır. Ve ben bu öykülere, yansımalarına, dokusuna, dinginliğine ve dinamizmine vurgun bir yolcuyum bu toprakların hediyesidir çözgüler, atkılar ve hikayeler…

Dokuma resim sanatının incelikleri, farkı nerede yatıyor?

Dokuma resim sanatında en belirgin incelik; tuval yerine çözgü ipleri kullanmaktır. Renkleri ve formları ipler, bezler, ağaç kabukları, kemikler ve benzerleri ile oluşturmak, özdeki duyguyu, dokuyu dokuyarak vermektir. Uzağa gitmeye gerek yok aslında kilim dokuyan bir Anadolu kadınının ne düşündüğünü, ne hissettiğini, hikayesini o kilimde görürsünüz hem de en saf haliyle, yürekten gelen bir ‘’dengbej’’ gibi… Hem yereldir hem de bir o kadar evrensel… İşte ben bu saflıkla evresele gidiş yolunda bir arayıştayım. Hem batı hem doğu... Duyguya ve düşünceye dokuyla dokunarak ulaşmak…

Resimdeki tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Tabi ki her şeyden önce bir “dışavurumcu” yum. Teknik olarak tuval yerine çözgüleri, boya yerine ip, bez, lif, otlar, kemikler v.b kullanan, görsellikle, dokunsallığın eşitlendiği ve en önemlisi sistem dışı, samimi bir tarzım var dene bilir. Bu tarzla çalışmalarıma konu olan Anadolu hikayeleri ve etnik kültürel yapılarla birlikte sistem içinde dayatılmış, alıştırılmış, düzenin yok ettiği ve sindirdiği hayatlar yer almaktadır. Bu bağlamda sisteme karşı bir duruş olarak, ‘’erkek egemen ‘’ bir toplumda var olması savaşı veren kadın, ana öğedir. Bu da protest bir yaklaşım, dışavurum ve aykırı duruştur.

Bize biraz katıldığınız sergilerden bahseder misiniz?

Yurtiçi ve yurtdışı birçok sergiye katıldım. Karma sergi olarak yüze yakın sergide bulundum, 10 kişisel sergi açtım bu sergilerden bir bölümünü şöyle özetleyebilirim; Yurtdışı sergilerimden bazıları: 2011 Yunanistan Demokritos festivali, 2012 Macaristan Falvak derneği sergisi,2012 Yunanistan Mylos galeri, 2013 İtalya Floransa Türk sanatçıları sergisi, 2014 İtalya Floransa Türk sanatçıları sergisi, 2016 İtalya Euro Expo Art sanat fuarı… Kişisel sergilerimden bazıları: 2007 Pembe Çarşı Sanat Galerisi, 2010 Bursa Tayyare Kültür Merkezi, 2011 TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Resim ve Heykel Müzesi, 2012 Bursa Şefik Bursalı Sanat Galerisi, 2013 Bodrum Haluk Elbe Sanat Galerisi, 2016 İzmir Büyük Şehir Belediyesi Tarihi Havagazı Sergi Salonu, 2018 Sim Art Galeri Urla… Karma sergilerimden bazıları: 2009 Bodrum Osmanlı Tersanesi, 2010 Ankara Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Galerisi, 2011 İstanbul Askeri Müze, 2012 Modern Sanatlar Müzesi Derneği, 2012 Ankara Mustafa Ayaz Müzesi, 2013 Mardin Müzesi…

Korona Pandemisi, ne yazık ki hayatımızı olumsuz etkiledi. Peki, bunun resim sanatına ve icra edenlere nasıl bir etkisi oldu?

Kuşkusuz sadece resim sanatı değil, bütün sanat disiplinleri bu durumdan olumsuz etkilendi. Hem ekonomik, hem de sosyal açıdan sıkıntılı bir süreç içine girdik. Resim galerilerinde, resim sergilerini izlemek, toplanıp sanat üzerine konuşmak imkansız hale geldi. Tabi ki resim satmak da bir o kadar zorlaştı… Bu duruma iyi tarafından bakarsak, sanatçının kendi içine dönmesi, sorgulama, özeleştiri ve üretme sürecinde tüm dış etkenlerden arınması süregeleni kırma anlamında olumlu bir sancıdır. Tüm dış etkenlerden soyutlanıp öze inmek, derinleşmek…

Sim Sanat Galerisini geçtiğimiz yıl Urla’da hizmete açtınız. Burada yaptığınız işlerden ve galerinin hayat bulmasındaki süreci kısaca bize anlatır mısınız?

Sim Art Galeri imkansızlıklardan imkan yaratarak oluştu. Oluşturma sürecinde bir çok zorluk yaşadık. Boyasından tadilatına kendimiz yaptık. Tüm samimiyetimizi sunduk Urla halkına. Hiç de sistem galerileri gibi konforlu bir sürecimiz olmadı. Bu nedenle birçok aykırı sanatçı ve sanat anlayışlarını ortaya koymak için ciddi yorgunluklarımız oldu… Evet başardık! ‘’ Öteki sanat’’a şans veren galeri olduk. Sadece resim sergileri değil sanat, felsefe ve kitap söyleşileri, atölye etkinlikleri müzik dinletileri ve tabi ki resim sergileriyle dopdolu bir süreç yaşandı. Ne yazık ki Pandemi! galeriyi kapatma nedenimiz oldu.

Bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için size teşekkür ederim. Söylediklerinize ek olarak belirtmek istediğiniz bir şey var mı?

Pablo Picasso’dan bir alıntıyla bitirmek istiyorum sözlerimi “Sizce ressam nedir?” gelişen kalp kırıcı ve ya huzur verici hadiselerin farkına varıp, kendisine şekil veren politik bir kişiliktir. Resim evleri dekore etmek için yapılmaz! Resim bir savaş aracıdır.

SİMLA UĞUR DİYOR Kİ;

Yaşamın ta kendisidir dokuma… Sende izi kalan anların ilmik ilmik ördüğü bir yaşam hikayesiyle hayatın içinde var olan ve sanatta… Kelimelerin dokuduğu edebiyattan notaların ördüğü müziğe renklerin sarıp sarmaladığı desenlere kadar… Dokuma yaşamdır…