Restorasyon tarihi zarar verdi!

Konak İlçesi Akıncılar Mahallesi’nde bulunan ve 1670 yılından önce inşa edilen tarihi Fettah Camii, 2013 yılında restore edildi, fakat İzmir’e yakışmayan bir onarımla


  • Oluşturulma Tarihi : 25.03.2019 08:12
  • Güncelleme Tarihi : 25.03.2019 08:12
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Restorasyon tarihi zarar verdi! haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Abdülfettah Camii olarak da bilinen Fettah Camii, Türkistanlı Hacı Abdülfettah Efendi tarafından 1670 tarihinden önce yaptırılmış. Konak’ın Basmane semtinde yer alan Akıncılar Mahallesi’nde bulunan cami, 1943 yılında onarılmış günümüzde ise 2011-2013 yılları arasında restorasyonu tamamlanmış. Şu an ibadete açık ve kullanılır halde. Ancak büyük bir tarihe ev sahipliği yapan Fettah Camii, geçirdiği onarımlar sonucu yerel tarih araştırmacılarının hedefi haline geldi. Camide sağlıklı bir restorasyonun gerçekleştirilmediğini, tarihi motiflerin yok edildiğini kaydeden araştırmacılar, “Yapılan restorasyonun kalitesizliğini görün” dedi. Kent Gözlemcisi Orhan Beşikçi ise Kültür Bakanlığından yetkilileri camiye getirdiğini ve utanarak, ‘Efendim burası neye benziyor?’ sorusunu yönlendirdiğini anlattı. İkinci minarenin onarım sonucu yıkıldığını söyleyen Beşikçi, caminin sokağında bulunan çöpleri ve Fettah Ağa Türbesi’ne asılan halıları da işaret ederek, “Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde adı geçen Fettah Camii işte bu halde. Türbe ziyaretine gelenler bu manzara ile karşılaşıyor” diye konuştu.
350 YILLIK BİR TARİH
“Caminin inşa tarihi 18. yüzyıl yani Evliya Çelebi’nin geldiği yıllara denk geliyor” ifadelerini kullanan Orhan Beşikçi, “350 yıllık bir tarihten söz ediyoruz. Kültür Bakanlığından yetkilileri buraya getirdim, ancak minareyi görmesini istemedim. Çünkü böyle bir ayıp karşısında ne yapacağımı bilemedim. Sonrasında kendisine dedim ki, ‘Efendim bu binayı neye benzetiyorsunuz?’. Döndü bana baktı ve ‘İş yeri mi burası, ev mi?’ dedi. ‘Hayır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde geçen meşhur Fettah Camii, mahalleye adını veren Fettah Camii’ dedim” sözlerini kullandı. “Peki, bunu neden gösteriyorum?” diyen Beşikçi, şöyle ekledi: “Yapılan restorasyonların kalitesizliğini vurgulamak için. Tarihi eser adına hiçbir şey kalmamış. Restorasyonu dokuya uygun yapmamışlar, sanki günümüz için yeniden yapılmış gibi. Bakıldığı zaman tarihi bir eser göremiyorsunuz. İç kısmı ayrı bir üzücü, dışı ayrı.” Cami bahçesinde halı yıkandığını ve bu halıların türbe etrafını saran demirliklere asıldığını gösteren Beşikçi, caminin dışında bulunan çöpleri de işaret etti. Konuşmasına devam eden Beşikçi, “Akıncı Fettah Ağa vefat ettikten sonra vasiyeti üzerine caminin içine gömülmüştür. Mezarı yakın zamana kadar caminin alt katında ve bina içinde bulunmaktayken, son onarımda ciddi zarar görmüştür. Geride kalan kısımlarına da işte böyle halılar, elbiseler asılıyor. Türbe ziyaretine gelenler bu manzara ile karşılaşıyor” dedi.
BİR AKINCI…
Fettah Camii’nin tarihi hakkında bilgi veren Yerel Tarih Araştırmacısı Mehmet Ozan Semerci ise şunları belirtti: “Konak İlçesi’ne bağlı, Akıncı Mahallesi’nin en önemli yapılarından biri, 1298. Sokak’ta bulunan Fettah Camii’dir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1671 yılında İzmir’e gelen Evliya Çelebi’nin bu camiden söz etmesi nedeniyle, 1670 yılında önce inşa edildiği söylenilebilir. Cami ve bitişiğindeki medrese Türkistanlı Hacı Abdülfettah Efendi tarafından yaptırıldığından dolayı bu adla veya kısaca ‘Fettah’ adıyla anılmaktadır. Bazı eski kaynaklar, Abdülfettah Efendi’nin aslında bir ‘Akıncı’ olduğu bilgisini aktarmaktadır.”
İKİNCİ MİNAREYİ YIKTILAR!
1843, 1861, 1934 ve 1957 yıllarında onarım gördüğü bilinen caminin yakın tarihe kadar iki minareye sahip olduğunu söyleyen Semerci, “Önceleri tek minareli olan camiye Kalbucuzade Ailesi tarafından yaptırılan ikinci minare 2013 yılında tamamlanan restorasyonda yıkılmıştır. Fettah Camii, Kadifekale’de bulunan Hava Şehitleri Camii’nin ikinci minaresi inşa edilinceye kadar, İzmir’de iki minaresi olan tek camidir. Cami, aslında tek minareli olarak inşa edilmiştir. Caminin bulunduğu alan, mahalle içi bulunduğundan vakfiyeleri de ev olarak yapılmıştır. Fakat sonraki yıllarda bunların vakfiyelerine ait belgeler kaybolmuştur. Bu nedenle son restorasyondan önce, müezzinin oturduğu ev bile vakfiyeye dâhilken, sonraları müezzine kira ile verilmeye başlanmıştır” dedi. “Aslında, günümüz vakıf eserlerinin durumu ciddi incelenmeye ve tartışmaya açık bir konudur” diyen Semerci, “Osmanlı döneminde tüm eser sahibi varlıklı kişiler, bu eserlerin yaşaması için, değerli mal varlıklarıyla arazilerini ya da buralardan gelen gelirleri vakfetmişler ve eserlerin yaşatılmasını vasiyet etmişlerdir. Bu işi yasa gereği günümüzde Vakıflar teşkilatı sürdürmektedir. Ancak özellikle İzmir’deki vakıf eserleri gelirlerinin nasıl kullanıldığı muamma bir konudur” şeklinde konuştu.


NETE GİRRRRRRRRRRRRRRR
DEPOLARDA ÇÜRÜMEYE MAHKUM
Bu vakfiyelerin çoğunun ne olduğunun bilinmediğini, bilinenlerin de vakfedilen eser için kullanılmadığını söyleyen Semerci, “Ecdadımızın mirasının vakfedilen eserler için hakkıyla kullanıldığını söylemek ne yazık ki göründüğü şekliyle pek olası değil. İzmir’de gerek vakıflar gerekse yerel yönetimler tarafından yapılan restorasyonlar uzmanları tarafından ciddi şekilde eleştiriliyor. Ayrıca şehrimizin bu güne kadar elle tutulur düzeyde ve kalitede kültür envanterinin çıkarılamamış olmaması da ayrı bir sıkıntı. 1. Ulusal Mimarlık Dönemi’nde inşa edilmiş yapıları 1850’lere tarihleyen, bu nedenle mimarlık tarihini hiç bilmedikleri anlaşılan kişilerin hazırladığı yayınlar da doğal olarak depolarda çürümeye mahkumdur” yorumunda bulundu.

TARİH YENİDEN İNŞA EDİLDİ
Bu sağlıksız restorasyondan tarihi Fettah Camii’nin de nasibini aldığını belirten Semerci, şunları ekledi: “Adeta o güzelim tarihin yeniden inşa edildiği çalışma sonunda İzmir’imiz bir tarihi yitirip, söz yerindeyse Çin malı bir cami sahibi oldu. Eğer biraz sanat tarihi ile ilgiliyseniz, ecdadımızdan kalan eserlere gözümüz gibi bakılması gerektiğini düşünüyorsanız; caminin kapısından içeriye bakmanızı önermem. Minaresi olmasa, göreceğiniz yapıyı cami sanmayabilirsiniz. Oysa caminin, daha yakın zamana kadar var olan biçiminde, iç mekandaki direkleriyle İstanbul’daki Yerebatan Camii’ne benzediği söylenebilir. Bir dönem namazlık kısmında oldukça zengin bir kitaplığın da bulunduğu bilinen Fettah Camii’nin girişe göre sol köşesinde Eyüp Sultan Camii’nin oldukça görkemli bir maketinin de bulunduğu bilinmektedir. İçi elektrikle aydınlanan Eyüp Sultan Camii maketinin, cemaatin önünde bütün haşmetiyle parıl parıl parladığı bilinmektedir.”


Foto Altı: Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde geçen Fettah Camii, gördüğü onarım sonucu tarihi dokusunu kaybetti, caminin ikinci minaresi yıkıldı. Fettah Ağa türbesine ise halılar asılıyor.