- Gündem
- 17.05.2025 00:57
Bayraklı İlçesi’nde bulunan 144 yıllık tarih Yahya Paşa Yalısı şimdi de işgalcilerin elinde. Yalı dışında çevrede bulunan diğer tarihi yapıların akıbeti de kent gözlemcilerinin eleştirisine neden oldu
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
‘Yahya Paşa Yalısı Arafta Kaldı’ başlığıyla 05.03.2018 tarihinde yayınladığımız haber ile İzmir’in Bayraklı İlçesi’nde bulunan 144 yıllık tarihi gündeme getirmiştik. Yok olmaya yüz tutan yalı hakkında Bayraklı Belediyesi AK Parti meclis üyelerinin görüşlerine yer vermiştik. Bugün ise aynı yalının bahçesinde kurulan ‘bazı işletmeler’ tartışma konusu. Çevre esnafı tarafından uygunsuz bulunan ve yalının bahçesinde yer alan işletme eleştirilerin odağı. Sadece Yahya Paşa Yalısı değil, Bayraklı Belediyesinin çok yakınında bulunan bir başka tarihi binada yok olmaya yüz tutmuş vaziyette. Bahsi geçen binanın tarihi geçmişi hakkında herhangi bir bilgi bulunmaz iken Kent Gözlemcisi İlhan Pınar, tehlikeli binanın demirlikleri üzerine asılan ‘Dikkat!’ yazısını işaret ederek “Belediyelerin en kolay yaptığı iş budur. O tabelayı asmak… Neredeyse o tabelada tarihi bir özellik kazanmaya başlayacak” çıkışında bulundu. Yaklaşık 8-9 yıl önce tabelanın asıldığını vurgulayan Pınar, sadece yıllardır mücadelesini verdikleri Konak semti için değil, Bayraklı’da dahil tüm İzmir için ‘ihya’ çalışmalarının başlatılması gerektiğini kaydetti.
“İHYA EDİLMELİ” ÇAĞRISI
“Her şey daha da kötüye gidiyor” diyerek sözlerine başlayan Kent Gözlemcisi ve Tarihçi İlhan Pınar, “Yahya Paşa Yalısı’nda neredeyse sandalyeler, masalar kurulu bahçeye. Şimdi de her zaman için söylediğimiz şeyi söyleyebilirim. Bu yapılar kentin hafızası aynı zamanda. Bunların ayağa kaldırılması kentin hiç olmazsa hafızasına sahip çıkıldığının, yaşatılmak istendiğinin bir göstergesi. Yıllardır mücadelesini verdiğimiz bu yapılar değerlendirilmeli, ihya edilmeli” dedi. Yahya Paşa Yalısı’na özel mülkiyet olduğu için belediye tarafından müdahale edilemediğini aktaran Pınar, “Ancak mülkiyet sahiplerinin / maliklerinin şikayeti üzerine belki iyileştirilebilir. Belediye ya da Kolluk Kuvvetlerinin vasıtasıyla bu usulsüz işletmeler tahliye edilebilir. Kamu binası olsa tamam. Ama özel mülkiyet olduğu için mülkiyet sahibinin bu konuda şikayetçi olması lazım. Çok uzakta olduğu için kişinin haberi yoktur, haberi olsa dahi umursamıyordur. Belki de yıkılsın, üçüncü İzmir orada kuruluyor ya bir gökdelen de bize verirler diye bekliyorlardır” eleştirilerinde bulundu.
“MÜLK SAHİPLERİ ONARIM YAPMIYOR”
Yahya Paşa Yalısı’nın bulunduğu civarda konumlanan bir başka tarihi bina da mevcut. Aldığımız bilgiye göre yapı yaklaşık 8-9 yıl önce üzerine tabela asılarak ‘koruma!’ altına alındı. Bahsi geçen tarihi yapının ise hikayesi / geçmişi bilinmemekle birlikte akıbeti de belli değil. Bina etrafına inşa edilen demirliklerin üzerine asılan tabelada ise şunlar yazıyor: ‘Dikkat! Bu yapının 2863 sayılı yasaya göre İzmir 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 24-05 1990 gün 1910 sayılı kararı uyarınca tescilli eski eser kaydı bulunmaktadır. 2863 sayılı yasa ve Koruma Yüksek Kurulu ilke kararlarına göre her çeşit inşai ve fiziki müdahalede bulunmak yasaktır. Ayrıca can güvenliği açısından yapıya yaklaşılmaması rica olunur.’ Tabelayı işaret ederek konuşmasına devam eden İlhan Pınar, “Belediyelerin en kolay yaptığı iş budur. O tabelayı asmak… Neredeyse o tabelada tarihi bir özellik kazanmaya başlayacak” dedi. Belediye tarafından yaptırımların uygulanabileceğini söyleyen Pınar, “Mülk sahipleri ile anlaşmalı ilerlenebilir. Eğer iraden varsa bunun üzerine gidip çözersin. Ancak, restorasyon maliyetinden dolayı mülk sahipleri onarım yapmıyor. Bayraklı Belediyesi tarafından konulan demirliklerin yapıyı koruyamadığını ve kişilerin demirleri sökerek içeriye girdiğini görebiliyoruz” yorumunda bulundu.
HER ADIM FELAKET TABLOSU
Kent Gözlemcisi ve Tarihçi Pınar, “Belediye bu masrafı yapacağına binanın çatısını ve dış cephesini onarıp bu binayı böyle kaderine terk etmeyebilirdi. Artık bu demirlikler moda oldu. Eski İzmir evlerine insanlar yaralanmasın diye böyle çelik konstrüksiyon içerisinde beton pabuçlar dökülüyor. Binaların yok oluşuna tanıklık ediyoruz. Restorasyon faaliyetlerine bir türlü geçilmediği için, ilgilenen olmadığı için bu tarz koruma yöntemleri uygulanıyor. Koruma derken nasıl bir koruma? Korumama daha doğrusu” diye konuştu. 2005 yılında İzmir’de bulunan tarihi binalara genel bir ‘makyaj’ yapıldığını kaydeden Pınar, “Enkaz tepiciler geliyorlar, darmadağın ediyorlar. Mülk sahiplerine sesleniyorum. Vakıflar sizin hibe ettiğiniz tarihe ihanet etti. Tarihinizi alın onların elinden, verin belediyeye. Eski İzmir gözlerimizin önünden yok olup gidiyor. Her adım bir felaket tablosu” cümlelerini kullandı.