Sağlık Bakanlığı “3 ay içinde tedavi edilmeli” dedi: Cevap 1,5 yıl sonra geldi

Geçirdiği trafik kazası nedeniyle yatağa bağımlı hale gelen 10 yaşındaki Ceren Kılınç’ın hayata dönebilmesi için gereken kök hücre tedavisi prosedür engeline takıldığı için gerçekleştirilemiyor

  • Oluşturulma Tarihi : 10.01.2020 07:09
  • Güncelleme Tarihi : 10.01.2020 07:09
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Sağlık Bakanlığı “3 ay içinde tedavi edilmeli” dedi: Cevap 1,5 yıl sonra geldi haberinin görseli

BURCU YANAR - ÖZEL HABER
İzmir’in Karabağlar İlçesi’nde yaşayan Kılınç Ailesi’nin hayatı yaklaşık iki sene önce bir düğün dönüşü geçirdikleri trafik kazası sonrasında kabusa dönüştü. Anne Faden Kılınç, gerçekleşen kazada Astsubay oğlu Avni Kılınç’ı, annesi Fatma Karabulut’u ve yengesi Gülistan Karabulut’u kaybetti. Kendisi ve 10 yaşındaki kızı Ceren Kılınç ise ağır yaralı olarak kurtuldu. Kaza sırasında beyin kanaması geçiren ve yatağa bağımlı hale gelen kızlarının yeniden eski sağlıklı günlerine kavuşabilmesi için kök hücre tedavisi gerekiyor. Ancak aile yıllardır bu tedavi için mücadele ederken prosedürlere takılan tedavi bir türlü gerçekleştirilemiyor.
CUMHURBAŞKANI’NA SESLENDİ
Baba Mehmet Kılınç, Türkiye’de deneysel tedavi kapsamına giren kök hücre tedavisi için aylardır boş yere oyalandıklarını iddia ederek Sağlık Bakanlığı tarafından kendilerine gönderilen rapordaki ifadeleri şu şekilde aktardı: “6 aydan uzun süredir var olan hastalarda herhangi bir fayda görülmediği, daha erken dönem hastalarda fizik tedaviye daha rahat uyum sağlayacak şekilde spastisite (kasılma) azalmalarının olduğu anlaşılmıştır. Ancak ilk üç ay içerisinde yapılan kök hücre uygulamalarında hastaların halihazırda devam etmekte olan iyileşme sürecine katkısı olduğu değerlendirilmiştir.” Kazadan sonra kızının durumu ile ilgili Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi’ne (SABİM) başvuruda bulunmuş olduğunu da söyleyen baba Mehmet Kılınç, bu ifadelerin yer aldığı raporun ise kendisine neredeyse iki yıl sonra iletildiğine dikkat çekerek “Mademki tedavinin ilk üç ay içinde olması gerekiyor. Bizi bu kadar zaman neden oyaladılar. Bakanlık şimdiye kadar el atsaydı bizim tedavimiz çoktan bitmişti. Buradan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Emine Erdoğan’a sesleniyorum. Lütfen Ceren’i kendi torunlarınızın yerine koyun. Onlar aynı durumda olsa bu kadar bekletir miydiniz? Ben yıllardır sizlere oy veriyorum. Bu durumlara düşeceğimi tahmin edemezdim” diyerek sitem etti.



TEDAVİYİ GERİ ÇEVİRDİ
Baba Mehmet Kılınç, kızlarının tedavisi için mücadele süreçlerini ise şu sözlerle aktardı: “Ceren’in tedavisi için damardan enjekte edilen bir kök hücre nakli gerekiyor. Biz Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatarken bir beyin cerrahından henüz deneysel bir çalışma olan bu tedavi yöntemini duyduk ve İstanbul’da Serdar Kabataş isimli bir doktorun bu tedaviyi başarılı bir şekilde yaptığını öğrendik. Çocuğumuzun bütün filmlerini ve belgelerini bu hocaya gönderdik. İncelemeler sonucunda Ceren’i tedavi edebileceklerini söylediler ve tedavi sırasına aldılar. Fakat dediler ki; bu işin bir bakanlık süreci var ve 5-6 ay kadar beklemeniz gerekiyor. Bakanlık bu tür deneysel çalışmalar için yılda sadece 3 hasta kotası veriyormuş. Bizde tamam dedik ve 7-8 ay kadar bekledik. Bundan 2 ay önce ise ben tekrardan İstanbul’a doktor ile görüşmeye gittim. Bizi ocak ayı içerisinde çağıracağını söyledi. Sonrasında ise 20 gün önce tekrar gittiğimde bize tedavi masrafları için yapılacak olan kampanyalara ilişkin valilikten izin almamız gerektiğini söylediler. Eşim valiliğe giderek tedavi masraflarının toplanması için kampanya düzenlenmesi adına izin almaya gitti. Valilik de çocuk ile alakalı bilgi almak için Sağlık Bakanlığına bir yazı göndermiş. Bu yazı başta tedaviyi yapmayı kabul edilen Doktor Serdar Bey’e de gitmiş. Şimdi ise doktor bu yazıları bahane ederek ve çocuğun üç tanısı da raporlara yazıldığı için başvurulan kurumun ‘İyileşme ihtimali düşük’ diyeceğini öne sürerek tedaviyi yapmayı reddetti. Bu tanılardan sadece bir tanesi raporlara yazılsaymış ‘İyileşme ihtimali yüksek’ denilerek kabul edilebilirmiş. Sonrasında ise Serdar Bey ‘Hasta kotam dolu’ diyerek bizleri geri çevirdi.”



YOĞUN BAKIMLARDA BOŞ YATAK YOK!
Baba Mehmet Kılınç, sonrasında ise İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Doç.Dr. Osman Fikret Sönmez isimli doktora durumu anlattıklarını ve ücreti karşılandıktan sonra bu tedaviyi yapabileceğini öğrendiklerini de savunarak “Burada yapılacak olan tedavi devlet hastaneleri tarafından yapılmıyor. İstanbul’daki Liv Hospital ile tekrar görüşerek burada tedaviyi yapmayı kabul eden bir doktor bulduğumuzu söyledik. Fakat onun da bir üstü olan Profesör Füsun Özer isimli bir hoca var. Şu an da onun bir karar vermesini bekliyoruz. Onun da oluru alınırsa tedavisi gerçekleştirilebilir. Ben bu kaza ilk olduğunda Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi’ne (SABİM) bir yazı göndermiştim. Bu yazının cevabı ise daha yeni elime ulaştı. Mademki iyileşme oranı ilk üç ay içerisinde daha fazlaydı neden bana bir yıl sonra geri dönüş sağlıyorsunuz. Ben bir vatandaş olarak bu prosedürleri nasıl aşacağım. Devlet ve bakanlık olarak sizin bana yardım etmeniz gerekiyor. İzmir Valiliği ile olan görüşmemizde çocuğun tedavisi kesin olarak yapılabilecekse ellerinden geleni yapacaklarını söylediler. Biz 8-9 aydır boşu boşuna yazışmalarla zaman kaybettik. Önceden çocuğumda başka bir problem yoktu fakat son zamanlarda nöbet geçirmeye ve kusmaya başladı. Siz hastayı kaybettikten sonra mı bana fayda sağlayacaksınız? Ege Üniversitesi Hastanesi, Dokuz Eylül Hastanesi, Behçet Uz hepsinin yoğun bakımlarının dolu olduğu söyleniyor. Ege Üniversitesi Hastanesinin 13 yataklı yoğun bakımının 9’unda Suriyeli hasta yattığı söyleniyor. Benim kendi ülkemde çocuğumu yatırabileceğim bir hastane yok” dedi.
KIZINA BAKMAK İÇİN İSTİFA ETTİ
Kızı Ceren’e iyi bakabilmek için işinden ayrılmak zorunda kalan baba Mehmet Kılınç, “Geçimimizi eşin dostun yardımıyla ve malulen emeklilik parası ile sağlamaya çalışıyoruz. Kızımın arkadaşları mahallede boncuk yaparak ona yardım etmeye çalışıyorlar. Eşim kızımıza bakamıyor çünkü kazadan dolayı boynunda platin var. Bir evladımız zaten toprağa verdik. Ceren’e de bir şey olacak diye ödümüz kopuyor. Annesi en ufak bir şeyde bir şey olacak diye panik atak geçiriyor. Neredeyse her şeyi ile ben ilgileniyorum. Kızım sadece 4 ay yoğun bakımda kaldı. Geçen senenin şubat ayından beri ben kendim ilgileniyorum” diye konuştu. Baba Mehmet Kılınç, son olarak “Ben para toplama derdinde değilim. Gerekirse yaşadığımız evimizi satarız. Bizim sesimizi birisi duysun istiyoruz. Biz zaten psikolojik olarak bitmiş durumdayız. Tüm bunların zamanı geçtikten sonra gelecek yardımların bir anlamı yok. Çocuğum böyle kalırsa bunun ahını kimse kaldıramaz. Bu tedavinin yapılabildiğini göstermeliyiz” diyerek tedavi sürecinin artık başlamasını istedi.