Sayfa Yükleniyor...
Uzm.Dr. Onur Oral, yaz aylarında su tüketiminin artırılması gerektiğini vurguladı. Oral, sağlıklı bir metabolizma için günde 3 litrenin altına düşülmemesi uyarısında bulundu
ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL HABER
Koronavirüs pandemi sürecinde sağlıklı yaşam iyice önem kazandı. Bağışıklık sistemi ve direnci vücut direncinin yüksek olması hepimizin ortak isteği haline geldi. Bunu sağlayabilmek için sağlıklı beslenme ve sporun yanı sıra su tüketimini de iyi bir düzeyde tutmamız gerekiyor. Sağlıklı beslenme de su tüketiminin alınan gıdayı gerekli yerlere taşınması konusunda önemli bir görev üstlendiğini belirten Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur.Oral, “Protein, karbonhidrat, lipit ve yağ gibi temel beslenme öğeleri ile beraber vitamin ve minerallerin işlenmesi ve bunların enerjiye dönüşmesi için su tüketimi son derece gereklidir. Vücuda yeterli su alınmadığında alınmış olan gıdalar ne kadar nitelikli ve yeterli olsa da kullanımı yetersiz düzeyde olacaktır. Bu sebeple su tüketimi aldığımız gıdaların işlenmesi ve kullanılmasını sağlar. Bu anlamda çok popüler bir söylem olan; ‘Su Hayattır’ söylemine katılmamak elde değildir. Su yaşamın vazgeçilmez öğesidir. Yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde hava sıcaklıkları son derece yükselmektir. Bu nedenle su ve mineral kaybı fazla düzeydedir. Bu açığı kapatmak için bolca su içmek gerekmektedir. Dehidrasyon vücudu son derece yoran ve birçok hastalığa sebebiyet veren bir durumdur. Bağışıklık sisteminin yüksek olması için genel fizyolojimizin iyi olması gerekir. Genel su fizyolojinin iyi olması içinde su tüketiminin yeterli düzeyde olması ön koşuldur” diye konuştu.
YAZ AYLARINDA ARTIRILMALI
Günde en az 3 litre su tüketilmesi gerektiğini bildiren Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur. Oral, “Bu rakam normal bir iş hayatı yaşayan için tavsiye edilen miktardır. Eğer iş ve yaşamda aşırı fizik aktivite varsa bu rakam yeterli gelmeyecektir. İzmir gibi sıcak illerimizde tüketilecek su miktarını 4 litreye çıkarılması gereklidir. Su, damar içerisinde akan hayatı sıvı olan kanın kimyası için önemli bir faktördür. Kan, hayatın sürekliliğini sağlayan bir sıvıdır. Gereken vitamini ve enerjiyi hücrelere taşır. Kan, normal şartlarda ise bu durum süreklilik arz eder. Kanın akıcı olması önemlidir. Kanın pıhtılaşmaya yakın düzeyde olması kalp, beyin, damar gibi önemli noktalarda sorun çıkartır. Yapılan çalışmalarda; yeterli düzeyde su tüketmeyen kişilerde kanın akışkanlığında önemli yavaşlamalar olduğu görülmüştür. Bu akıcılık kaybı önemli bir problemdir. Akıcı olmayan bir kanın kılcal damarlardan geçip gitmesi son derece zordur. Bu sebeple kanın akıcılığı üzerinde suyun önemli bir faktör olduğunu unutmamalıyız” dedi.
YAŞAMSAL FAALİYETİ DESTEKLİYOR
Su kaybı nedeniyle ciddi sıkıntıların yaşanabileceğini söyleyen Oral, “Dokulara kanın sağlıklı bir şekilde ulaşmasını istiyorsak su tüketimini yaz aylarında yüksek tutmalıyız. Oksijen, kan ile taşınan bir madde olduğu için yine su tüketimini en az 3,5 litre düzeyinde gerçekleştirmeliyiz. Bunun olmadığı durumlarda ise bilinç kaybı, organlarda zarar, dokusal zararlar gibi olumsuz sonuçlar meydana gelir. Bu da yaşamı sağlıklı olmaktan çıkaracaktır. Yüzde 10’luk bir su kaybının hayati risk içerdiğini unutmamalıyız. Son yıllarda su tüketimi konusunda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Yapılan araştırmalarda su tüketimin bireylerde azaldığının altı çizilmektedir. Bu son derece olumsuz bir durumdur. Nedenleri araştırıldığında bireylerin su yerine benzeri içeceklerin tüketilmesine yöneldiği belirtilmektedir. Hiçbir sıvı içecek suyun metabolik fonksiyonunu gösteremez. İnsan vücudunun yüzde 60’ının üzerinde bir rakam sudan oluşmaktadır. Su, yaşamsal olayların aktivitatörüdür. Aktive ettiği işlemler hayatsaldır. Bu sebeple tekrarlamak isterim ki ‘Su Hayattır’ sloganı tam yerinde bir slogandır” diye konuştu.
Haber Merkezi