Şair döneminin tercümanıdır

Papirüs Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yazar-Şair Mesut Şenol ile kitapları ve yazarlık sürecini konuştuk. Çok sayıda şiir, eğitim kitapları ve romanı yayınlanan yazarın pek çok şiiri de yabancı dile çevrildi


  • Oluşturulma Tarihi : 28.05.2021 09:10
  • Güncelleme Tarihi : 28.05.2021 09:10
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Şair döneminin tercümanıdır

ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ

Devletin üst düzey kademelerinde görev yapmış olan başarılı Yazar-Şair Mesut Şenol ile kitapları ve hayat hikayesini konuştuk. 10’un üzerinde farklı türlerde esere imza atan Yazar Şenol’un edebiyata kazanzırdığı şiirler farklı dillerde yayınlandı. Ağırlıklı olarak şiir yazan Şenol, eserlerinde insani duyguları, tutkuları ve yaşam olgularını işledi. Aynı zamanda Papirüs Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni olan yazar, röportajımızda bu yıl içerisinde bir roman yayınlayacağını müjdeledi.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Bir öğretmen çocuğu olarak Isparta’da doğdum, Aydın ve İzmir’de gençlik yıllarım geçti. İzmir Atatürk Lisesinden mezun olduktan sonra, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldum. Fakülteye kayıt yaptırdığım tarihlerde hem bir otelde ön büro sorumlusu hem de aynı zamanda Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Haber ve Yayın Hizmetleri Dairesi Redaktörü olarak çalışma hayatına girdim. Nurullah Ataç’ın, Bülent Ecevit’in bir zamanlar görev yaptıkları bu kuruluşta, dünya haberlerini çeşitli dillerde izleyen ve devlet üst düzey yöneticilerine bültenleştiren bir işlevle çalışmak, üniversite öğrenciliğim yıllarında gazetecilik ve yazı dünyasına adım atmamı sağladı. TRT Spikerlik Kursunu başarıyla tamamladıktan sonra, Mülki İdare Amirliği mesleğini seçtim ve ülkemizin hemen bütün coğrafi bölgelerinde Kaymakam ve Vali Yardımcısı olarak görev yaptım. Mülki İdare Amirliğinden, Başbakanlık Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığına atandım. Daha sonra Uluslararası Kurum ve Kuruluşlardan Sorumlu Başbakanlık Müşaviri olarak devlet hizmetinden emekli oldum. Emekliliğim ardından İstanbul’a yerleştim. İstanbul Valiliği Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler İyi Yönetişim Projesi Danışmanlığı görevini bir süre yürüttükten sonra, yine İstanbul’daki bir PR Şirketinin Genel Müdürlüğü pozisyonunda çalıştım. Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Uluslararası Sekretaryası Danışmanlığı ardından, bir İstanbul gazetesinin genel yayın yönetmenliğini üstlendim. Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi ile Yeditepe Üniversitesi Çeviribilim Bölümü Öğretim Görevlisi olarak öğrencilerime deneyimlerimi aktarmaktan mutlu oluyorum. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, PEN, Türkiye Yazarlar Sendikası, Kitap Çevirmenleri Birliği üyesiyim ve FİLM-SAN Vakfı Kültür ve Sanat Danışmanıyım.

Çok başarılı bir kariyere sahipsiniz. Devletin birçok kademesinde görev aldınız. Aynı zamanda bir çevirmensiniz. Kendi kitabınızı yazma fikri olarak nasıl doğdu?

Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünde “Redaktör” olarak görev yaparken, iş ortamımız dünya radyolarının dinlendiği, mütercimlerin çeviriler yaptığı, önemli yabancı devlet konuklarına mihmandarlık yapıldığı sıra dışı özellikler taşıyordu. Yerli ve yabancı ajans haberleri, yurt dışı temsilciliklerimizden gelen belgeler ciddi bir entelektüel birikim sağlıyordu. Redaktör olarak çevirmenlerin, radyo dinleyicilerinin getirdiği metinleri redakte etme yanında ben de bazı ajansların haber çevirilerini yapıyordum. Başbakanlıkta görev yaptığım sürede devlet üst düzey yöneticilerine çevirmenlik hizmeti verdiğim gibi, önemli stratejik belgelerin çevirilerini üstlendim ve bunların sunumunu gerçekleştirdim. Daha ilkokul çağlarından itibaren şiir yazmaya ve okumaya olan merakım, bundan 12 yıl önce ilk şiir kitabımın yayınlamasıyla bir ileri aşamaya atlamış oldu.

Kısaca yazdığınız eserlerden söz eder misiniz?

Yazdığım eserler asıl olarak Türkçe ve İngilizce dillerinde yayınladığım şiir kitapları oldu. 7 şiir kitabım Türkiye’de, bir şiir kitabım Almanya’da, bir başkası Romanya’da ve bir diğeri de Sırbistan’da o ülkelerin dillerinde yayınlandı. Bunun dışında çok sayıdaki ulusal ve uluslararası şiir, edebiyat ve sanat antolojilerinde şiirlerim yer aldı. Türkiye’de yayımlanan Türk, Sırp, Romen, İspanyol, Yunanlı, Alman, Hollandalı, İzlandalı, Mısırlı, Cezayirli, Hintli vd. pek çok ülkeden şair ve diğer alanlardaki sanatçıların eserlerinin yer aldığı antolojilerin editörlüğünü üstlendim. “Sosyoloji”, “Batı Sosyolojisinin Yaklaşan Krizi”, “Siyaset Psikolojisi”, “Okuma İlleti”, “Sağlık Üzerine Söylenen Yalanlar” adlı ders ve bilim kitapları yanında, “Skandal”, “Göklere Söyle”, “Saklı Kalanlar”, “İhtiras Çiçeği” gibi çok-satar romanların çevirilerini yaptım. Çok dilli uluslararası edebiyat dergisi Rosetta Literatura’nın ve halen yayınlanmakta olan Papirüs Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni olmaktan büyük gururu duyuyorum.

Aynı zamanda şiir de yazıyorsunuz. Şiirlerinizde hangi temaları kullanıyorsunuz, ne kadar sizi yansıtıyor?

Şiirlerimde insani duyguları, tutkuları, yaşam olgularını işliyorum. Aşk ve tutku ile insani öyküler kimi zaman felsefi bir sorgulamamdan ya da yansıtmalarımdan geçiyor. Kimi zaman çok yalın, kimi zaman deşifre edilmesinde okuru zorlayabilecek ifadeleri kullanabiliyorum. Şiirselliğin, anlatım kurgusunun özgünlüğünün yakalanması ve doğru yorumlama ile gerçekleşebileceğini düşünüyorum. İmgelerin ve mecazların kullanımı şiirde kaçınılmaz bir formül. Şairler bunu değişik oranlarda kullanıyor. Şiirlerin hem bireysel hem de toplumsal bir temsil özelliği taşıdığına inanıyorum. Şiir çevirisini hem Türkçeden İngilizceye hem de İngilizceden Türkçeye yaptığım için, ne denli bireysel bir dışavurum gibi gözükse de her şairin kendi toplumsal ruhsallığının bir yansıtıcısı ve döneminin bir tercümanı olmaktan tamamen kurtulamadığını da gözlüyorum. Bu kötü bir şey değil aslında. Yeter ki şair, içinden çıktığı toplumun toplumsal-ruhsal ortamını kendi kişisel ruhsal iç dünyası ile anlamlı bir şekilde kaynaştırmış olsun! Bu çerçevede şiirlerim, benim iyimser, insan-sever, tutku dolu ve duyarlı yapımı yansıtıyor.

Sizden yakın zamanda yeni eser veya eserler görecek miyiz?

2021 yılında, bir öykü kitabını ve bir romanı yayınlamayı planladım. Bir küçük ipucu vermek gerekirse, romanım için geçici olarak düşündüğüm ad “Kadın Damarı”. Ayrıca, “Konuşmada Duygu Yönetimi” adlı bir kitap çalışmamı da bu yıl içinde tamamlamak bu konudaki bir başka hedefim.

Koronavirüs pandemisi günlerinde neler yapmaktasınız?

Bir buçuk yıldır üstlendiğim Papirüs Dergisinin Genel Yayın Yönetmenliği, zamanımı ciddi bir şekilde alıyor. Rahmetli Cemal Süreya’nın manevi mirasını yaşatma konusundaki sorumluluğu özenle yerine getirmeye çalışıyorum. Deneyimli yazar ve şairler yanında, umut veren yeni yazar ve şairleri de dergimizde yayınlıyoruz. Aynen Cemal Süreya’nın Papirüs’ü bir “Atölye Dergisi” olarak tanımladığı şekilde yola devam ediyoruz. Bu arada ben pek çok şairimizin, yazarımızın ya tek tek ya da kitap halindeki eserlerini İngilizceye çevirip iki dilli kitaplar yayınlamalarına yardımcı oluyorum. Birçok şair ve yazarımızın yurt dışındaki dergi ve yayın ortamlarında eserlerinin çıkmasına aracılık etmeye çalışıyorum.

Türk toplumunun yeterince okuduğunu düşünüyor musunuz?

Sözel kültür zengin bir toplumuz. Günümüzde teknoloji ve yaşam kolaylıkları okuma biçimlerini değiştirip dönüştürdü. Pek çoğumuz cep telefonlarından ya da bilgisayarlarımızdan başımızı kaldıramıyoruz. Oradaki görsellikler aracılığıyla yapılan okumalar özellikle genç kuşakları şekillendiriyor. Bunun getirdiği pratik gerekliliklerinin ve koşullarının varlığını da kabul etmek durumundayız. Okumanın yanında yazmak da tuşlara basmakla eşanlamlı olmaya başladı. Ders yaparken tahtaya yazdıklarınızı öğrencileriniz telefonlarına fotoğraf çekerek kaydediyor. Tahtadakileri 3-5 dakikada kalemle deftere yazmak yerine bir saniyede fotoğrafını çekmek doğallıkla enerji ve zaman tasarrufu sağlıyorlar. Ben bu davranışı eleştirmenin anlamlı olmadığını düşünüyorum. Ama okuma kültürünün ülkemizde her an daha güçlü bir düzeye gelebilecek şekilde canlandırılmasının olanaklı olduğu kanısındayım. Bunun yolunun çocuklarımızın aile ve okul ortamlarında okumaya özendirilmesinden ve okumayı keyifli bir etkinlik haline getirmekten geçtiğine inanıyorum.

Haber Merkezi