- Gündem
- 23.04.2025 00:58
Bu ay 42 yaşına girecek olan değerli sanat mabedi AKM’nin, İl Emniyet Müdürlüğüne tahsis edileceği iddia edilirken, kentteki kültür ve sanat eğilimleri farklı dönemlerde ama ‘aynı gerekçeyle’ yok ediliyor
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
İzmir’de önemli tiyatro gösterilerinin oynandığı, devasa sergi alanıyla adeta sanat mabedi olan ve halk arasında ‘Konak AKM’ olarak bilinen Atatürk Kültür Merkezi’nin İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne tahsis edileceği iddia ediliyor. Kentin sembolik kültür-sanat kurumlarından olan binada inceleme yapıldığı ve salon kiralamak isteyenlere de ‘Tadilat var’ denmesinin istendiği öne sürülürken, sosyal medya üzerinden de tepkiler sürüyor. Kentin 40 yıllık sanat ve kültür merkezinin korunması gerektiğini vurgulayan bir isim de Yüksek Şehir Plancısı, Doğal ve Kültürel Yaşam Girişimi Sözcüsü Ahmet Tuncay Karaçorlu. Karaçorlu, sadece AKM’nin değil; Kemeraltı’na yapılan Bağ-Kur binasının, Bahri Baba’da yer alan Resim-Heykel Müzesi’nin, İzmir’in kıyısında yükseltilen Orduevi binasının ve Alsancak’ta bulunan Güzel Sanatlar Fakültesi’nin ‘yeniden yapılacağı’ aldatmacasıyla, bir ‘oldu-bitti’ biçimi ile yok edilmek istendiğini vurguladı. Kısacası, kültür-sanat eğilimlerinin boy gösterdiği mekanlara farklı dönemlerde yapılan darbe duyarlı çevreleri korkutmaya devam ederken, yıllardır hep aynı bahane: ‘Dayanıksız!’
GÜNDEME GETİRİLMESİ BİLE TEHLİKELİ!
Son günlerde kentin gündemine taşınan Atatürk Kültür Merkezi ile ilgili ortaya atılan iddiaların gerçekleşmesi halinde yerel yönetimlerin yanlış yönde kararlar almasına yol açacağını kaydeden Karaçorlu, şunları aktardı: “Gündeme getirilmesinin bile tehlikeli kentsel sonuçları oluşturabileceğini düşündüğümüz son gelişme, İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde ilk gündeme gelen gelişme değildir. Konak Meydanında kamuya ait bir alanın meydan ile buluşturulması gerekirken Bağ-Kur binası olarak dayatılması ve yapılması bölgenin yakınındaki bir örnektir. Bağ-Kur binası Ahmet Piriştina kent yönetimince dahi yapılmak istenmemiştir. Bu istikrarlı duruşa ve duyarlı çevrelerin uyarısına rağmen kazanılmış bir park, Kemeraltı’mızı bozan dayatmacı bir yapıya dönüştürüldü. Bu açık bir kent suç olarak yerel tarihe geçmiştir.”
‘DAYANIKSIZ’ OLDUĞU İDDİA EDİLDİ
“Yine Atatürk Kültür Merkezi’nin hemen yanında bulunan Resim-Heykel Müzesi’nin de ısmarlama bir raporla dayanaksız olduğu iddia edildi. ‘Yeniden yapılacağı’ aldatmacasıyla, bir ‘oldu-bitti’ biçimi ile müze kaldırılmak istendi” ifadelerini kullanan Karaçorlu, “Ancak başta müze çalışanları olmak üzere duyarlı çevreler, bağımsız bir uzmandan aldıkları rapor ile binanın dayanıklı olduğunu ortaya koyarak, yapılmak istenenin asıl nedenini kamuoyuna bir kez daha anlattı. Böylece bu yanlış ve haksız gelişmeye izin verilmedi. Aynı bölgede bir başka gelişme ise Orduevi binasında yaşanmıştır. Gerekli sıralı izinleri almadan inşaatına başlanan, bitirilen ve hala kullanılmakta olan Orduevi binası ise bir başka kullanım olarak tartışmalı bir içerikte İzmir’in kıyısında yükseltilmiştir. Oysa aynı sanat adasında bulunan; İzmir Devlet Tiyatrosu, Sabancı Kültür Merkezi, İl Halk Kütüphanesi, İzmir Kız Lisesi, Resim-Heykel Müzesi ve Atatürk Kültür Merkezi kentimizin kıyısında ve merkezinde bulunan bir kentsel kullanım alanıdır” bilgisini paylaştı.
GSF YERLE BİR EDİLMİŞTİ
Alsancak’ta bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi’ne ait Güzel Sanatlar Fakültesi’nde de kent için acı ve utanç verici olayların yaşandığını belirten Karaçorlu, başta tiyatro olmak üzere bütün sanat alanında ülkemize sanatçılar ve eğitimciler yetiştiren GSF’nin, önceki yıllarda bir başka olumsuz gelişme olarak karşımıza çıktığını aktardı. Karaçorlu, Doğal ve Kültürel Yaşam Girişimi başta olmak üzere İzmir’deki bütün duyarlı çevrelerin uyarılarına ve önerilerine rağmen yine ‘Dayanıksızdır’ raporu verildiğini ve hızla yıkıldığını sözlerine ekledi. Karaçorlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Oysa GSF, güçlendirilerek, yenilenerek yaşatılabilir ve gelecek kuşaklara aynı içerikte teslim edilebilirdi. Yıkım sırasında sevgili Şükrü Tül ve topluluğumuz, yetkilileri bir kez daha uyarmış ve önerilerde bulunmuştu. Ancak her şeye rağmen GSF yerle bir edilmiş, yerine sanata ilişkin bir yapı hala inşa edilememiştir.”
TANIK OLDUK, TARAF OLDUK…
Oysa geleneksel Güzel Sanatlar Fakültesini içerisinde barındıran Şehitler Caddesi’nde; 80’e yakın tescilli binanın bulunduğunu, onlarca eski eser endüstriyel yapının yer aldığını, kolaylıkla birçok kültürel-sosyal kullanımlara çevirebilecek içeriklerin ve asırlık ağaçların var olduğunu söyleyen Karaçorlu, söz sahibi merciler tarafından bunların hiçbir öneminin olmadığını vurguladı. Tamamen yok etmektense restore etmenin öneminden bahseden Karçorlu, bunun en iyi örnekleri olan 2 yapıyı işaret etti. Restore edilerek kültürel kullanıma açılmış olan Tarihi Havagazı Fabrikası’nı örnek gösteren Karaçorlu, körfezin kıyısında bir başka kültürel ve sosyal yarımada özelliği gösterdiğini belirtti. Kamusal ve toplumsal yanlış kullanım özelliği gösterecek girişimlerden artık uzak durulması gerektiğinin altını çizen Karaçorlu, “Bütün süreçlerde tanık olduk, taraf olduk ve takipçisi olacağız...
Atatürk Kültür merkezimiz yerinde ve yaşatılarak korunmalıdır” dedi.