Sayfa Yükleniyor...
Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, seçmeli ders dayatmasına tepki göstererek, “Yönetmelik seçme imkanı sunuyorsa dini eğitim dayatılmamalıdır” dedi
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Laik, bilimsel ve kamusal eğitimden vazgeçilmemesi gerektiğini önemle vurgulayan Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, 22 Ocak’ta son bulacak olan seçmeli derslerle ilgili velileri ve öğrencileri bir kez daha uyardı. Yıldırım, “İşin ehli olmayanlara işi teslim ederseniz onlar da kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya başlarsa bir kuşağın kafası karışacak. Aynı hassasiyetleri başka dersler için de göstermek için cesur muyuz? sorusunu yöneltti.
SÖZDE GEREKÇELER ÜRETİLİYOR
Seçmeli ders dayatmasının yeni bir uygulama olmadığının altını çizen Adem Yıldırım, her sene Ocak ayında seçmeli dersler sürecinde bu dayatmaların uygulandığını söyledi. Yıldırım, orta okullarda ve liselerde öğrencilere ocak ayında bir sonraki eğitim öğretim yılı için kültür, sanat, spor, temel dini bilimler, Hz. Muhammed’in Hayatı gibi seçmeli dersler sunulduğunu belirterek “Yönetmeliğe göre liselerde öğrenciler haftada 40 saat ders alacaksa bunun 26 saatini zorunlu dersler, kalan saatleri ise seçmeli dersler oluşturur. Hatta sınıfları bile buna göre belirlenir. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bakanlıktan sonra il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlükleri ve okul müdürlükleri her sene bu seçim sürecinde ‘Elimizde bu dersi açabilecek öğretmenimiz yok, uygun koşullara sahip değiliz’ diye sözde gerekçeler üretiyorlar. Eğer bu dersler yönetmeliğe konuluyorsa ve öğrenciler tarafından seçiliyorsa ilgili dersin öğretmen ihtiyacını da gidermek zorundasınız. Kaldı ki bu dersler ocak ayında seçilecek ve eylül ayında uygulanmaya başlanacak. Yani ihtiyaçları karşılamak için aslında gerekli süre tanınmış. Bu ve buna benzer bahanelerle paket programlar uygulamaya kalkıyorlar” açıklamasında bulundu. Bu paket programlar içerisinde de ağırlıklı olarak Kuran’ı Kerim, Peygamber’in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler gibi dersleri zorunlu kılındığını iddia eden Yıldırım, “Bununla birlikte aslında ortaokulların ve liselerin de bir imam hatipleştirmeye götürüldüğünü görüyoruz. Bizim bu derslerle ilgili bir sıkıntımız yok. Öğrenci veya veli bu derleri okumak istiyorsa seçebilir. Ancak okumak istemeyenlerin önüne de dayatma unsuru olarak konulması eğitimdeki laiklik ilkesinin kaldırılması çalışmalarından bir tanesi olduğunu düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi.
DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ EKSİK
Bu işin başka bir handikabı daha olduğunu öne süren Yıldırım, “Okullarda Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi öğretmeni eksiği var. Çünkü bu branştaki öğretmenlerimizin çoğu idareci olarak görev yapıyor. Dolayısıyla bu alanı seçen öğrencilere öğretmen bulma konusunda da pedagojik formasyonu olmayan din görevlilerin derse sokulduğunu biliyoruz. Bu eğitimi almış bir Din Külütü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni cennet ve cehennem kavramlarını anlatırken çocuğun yaş düzeyini ve onun duygu dünyasını göz önüne alarak anlatırken, diğer yerlerden gelen arkadaşların anlatımlarında sıkıntılar oluşuyor ve çocuk korku ve endişe yaşıyor” diye konuştu. Buradaki temel sıkıntının dayatma olduğunu bir kez daha vurgulamak istediğini ifade eden Yıldırım, “Öğretmeni olsa dahi bu derslerde dayatma olmamalıdır. Madem yönetmelikte seçme imkanı tanıyorsunuz. O zaman öğretmen, öğrenci ve veli birlikte oturup konuşmalı ve buna göre kararını vermelidir. Kaldı ki bizler eğitimci olarak inançlara da aynı mesafede durmalıyız. O okullarda okuyan her öğrenci aynı inanca sahip olmayabilir. Bu dayatma inançları da ortadan kaldırmak demek oluyor” dedi.
OKULLARA GİDEN YAZIDA NELER YAZIYOR?
Ellerinde bu baskı ve dayatmayı belgeleyen unsurlar olduğunu da sözlerine ekleyen Yıldırım, “Sayın müdürlerim hepinize hayırlı günler diliyorum. Malumunuz olduğu üzere 4-22 Ocak tarihleri arası seçmeli derslerin belirlenmesi sürecidir. Bu süreçte özellikle 4-5-6-7-8-9-10 ve 11. sınıfları okuyan öğrencilerin ders seçimlerinde rehber öğretmen, sınıf öğretmenleri, okul müdürleri ve veliler belirleyici olacaktır. Bundan dolayı evlatlarımızın milli, manevi ve ahlaki açıdan donanmaları ve yetişmeleri için mutlaka doğru seçimi yapmalarına yardımcı olalım. Bu konuda siz ilçe müdürlerinin rolü de belirleyici olacaktır. Kuran’ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler derslerinin seçimi derslerinin seçimini desteklemenizi ve öncü olmanızı bekliyorum. Ayrıca şimdi size atacağım slayttan faydalanmanız ve ilçenizdeki STK’ların desteğini almanız önemlidir” açıklamasının bulunduğu belgeyi de bizlerle paylaştı. Son gelinen süreçte de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Zoom uygulaması üzerinden bir toplantı yaptığını bildiren Yıldırım, “Gelen bilgiler arasında bu toplantıda bahsi geçen derslerin seçim oranının çok düşük olduğu ve öğretmenlerin öğrencileri bahsi geçen derslere yönlendirmesi gerektiği uyarısı dikkat çekiyor” dedi.
STK İFADESİ AKILLARA TARİKATLARI GETİRİYOR
Son olarak buradaki STK ifadesinin kafaları karıştırdığını ileri süren Yıldırım, “STK ifadesi bizleri derneklere ve vakıflara götürüyor. Yani dernek ve vakıf maskesi takmış tarikatlara götürüyor. Hangi STK ve kurum olduğu açıkça ifade edilmemiş. Paylaşılan slaytta ise ‘Milli Eğitim Müdürlükleri, Müftülükler, İlahiyat Fakülteleri ve STK’ların ortak hareket etmesi gerektiği, Cuma vaazlarında bu konuya yer verilmesi gerektiği, imamların cemaatlerine gerekli teklifini yapması istenmeli, Kuran kursu öğrencileri ile iletişim geçilerek teklif ve telkinde bulunmaları istenmesi’ gibi pek çok madde yer alıyor” diyerek öğrencileri ve velileri uyardı.
Haber Merkezi