Şehit Fethi Sekin anısına “C Kapısı”
Yazar, Senarist, Yönetmen Nedim Argan ile çalışmaları üzerine sohbet ettik. İzmir Adliyesinde memur olan Arkan, Şehit Fethi Sekin’i yakından tanıyordu. Yaşadığı olaydan etkilenen ve Fethi Sekin’e minnet borcunu ödemek için ‘C Kapısı’ adlı kısa filmi çekti
ONURHAN ALPAGUT / ÖZEL RÖPORTAJ
Yazar, Senarist, Yönetmen Nedim Argan yazdığı kitaplar, imza attığı kısa filmler ve belgeseller ile dikkat çekiyor. Aynı zamanda İzmir Adliyesinde Kamu Personeli olan Argan’ın 2017 yılında gerçekleşen saldırının da tanıklarından. O saldırı da şehit düşen kahraman polisimiz Fethi Sekin’i tanıyan biri. Yaşadığı olaydan etkilenen ve Fethi Sekin’e minnet borcunu ödemek için ‘C Kapısı’ adlı kısa filmi çeken bir isim. Aynı zamanda ‘Dilemma’ ve ‘Seni Sevmek Güzeldi’ adlı Aşk Romanlarının da yazarı. Kamuda çalışmasına rağmen mesai saati dışında kalan tüm zamanını sanatsal projelere ayırdığını söyleyen Argan, “Hayatımın önceliği her zaman sanatsal uğraşlar” dedi.

Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?
Bilecik, Söğütlü doğumluyum. 46 yaşındayım. İlkokuldan dördüncü sınıftan beri yazmaya ve edebiyata meraklıyım. Hayallerimin peşinde bir insanım.
Yazmaya oldukça meraklı birisiniz. Bu ilgi nereden geliyor?
İlkokul yaşlarımda, Türkiye’de tek kanallı dönemlerdi. 10 Kasım’ı anma törenleri yapılırdı. Televizyon’da şiirler okunurdu. Ben bu şiirleri dinlemeyi severdim. Bundan etkilendim. ‘Şiir yazabilir miyim?’ diye düşündüm. O gün iki dörtlük şeklinde Atatürk’e bir şiir yazdım. O dönem, yazma ateşi de bende tetiklenmiş oldu. Aradan 35-40 seneye yakın bir zaman dahi geçse yazmayı hala seviyorum. Lise yıllarına kadar şiir ile devam ettim. Çeşitli yarışmalara katıldım.

HAYATIMIZI FETHİ SEKİN’E BORÇLUYUZ
İlk eserim diye bileceğiniz ürünü ne zaman yazdınız?
Kafamda hep roman yazmak vardı. Bunu yazma ve yayınlama süreci oldukça uzun bir zaman aldı. Kurgulanmasından basımına kadar dört sene gibi bir zaman aldı. ‘Seni Sevmek Güzeldi’ adıyla yayınlandı. İki sene sonra ‘Dilemma’ ortaya çıktı.
Film ve sinema sektörü ile ilgilendiğinizi biliyorum. Kısa film’de çektiniz. Sinema ile nasıl tanıştınız?
Edebiyat çalışmalarını yürütürken Sinema Televizyoncular Meslek Birliği Başkanı Muammer Sarıkaya ile tanıştım. Sarıkaya’nın yönlendirmesi ile bu işlere adım atmış oldum. Senaryo çalışmalarına başladım. Meslek Birliğine gidip geldikçe sinema merakım da arttı. Yazdığım kısa filmler arasından ‘Aşk Cesaret İster’in senaryosunu filmleştirmek amacıyla yola koyuldum. Bu filmi çektik. Çeşitli kamu spotları hazırladım. Bu alanda ilk profesyonel çalışmamı, İzmir Adliyesinde yapılan terör saldırısında Fethi Sekin için hazırladım. Saldırı yaşandığı anda bende İzmir Adliyesinde görevdeydim. Bizzat yaşadım. İçerde çalışanlar olarak, hayatımızı Fethi Sekin’e borçluyuz. Travmayı anlattıktan sonra Fethi Sekin için ‘ne yapabilirim?’ düşüncesi içerisine girdim. Yaşanan bu kahramanlığı gelecek kuşaklara aktarmamız gerekirdi. ‘C Kapısı’ adlı projeyi hazırladım. Çeşitli sponsor arayışları içerisine girdim. Teknik anlamda imkan sağlamaya çalıştım. Ancak bir süre sonra imkanlar yetersiz kaldı. Meslek Birliğine bu projeyi sundum. Onlarla birlikte bu işi yaptık. Cumhuriyet Başsavcılığı ile projeyi paylaştık. İş birliği ile 10 gün boyunca bu belgeseli adliye içerisinde çektik. Bizzat Fethi Sekin’i tanıyan kişilerin ağzından o günü dinledik. 20 dakika süren bir belgesel. Adliyemizde Fethi Sekin’i anma törenlerinde belgesel gösterildi. Oldukça etkili oldu.
UYKUMDAN FERAGAT EDİYORUM”
Kamu memuru olarak film olsun yazarlık olsun bir arada yürütmek sizi zorlamıyor mu?
Evet, vakit alan uğraşlar. Uykumdan feragat ederek çalışıyorum. Hafta sonları çekim olması gerekirse, bir günümü aileme bir günümü çekimlere ayıracak şekilde gerçekleştiriyorum. Ben, diğer anlamda sosyal birisi değilim. Maça gitmek veya televizyon izlemek gibi eylemlere vakit ayırmıyorum. Sanatsal anlamda sosyal biriyim. Hayatımın önceliği her zaman sanatsal uğraşlar oldu. Bu sebeple bir şekilde sürekli fırsat yaratabiliyorum.
Yeni tip koronavirüsün yaygın olduğu ve adliyenin kapalı olduğu süreçte yeni bir projeniz oldu mu?
Aklımda çok sayıda proje var. Uzun ve kısa metraj senaryolar var. Yarım kalan senaryolarımı bu süreçte tamamladım. Pandemi döneminde komedi türünde uzun metraj çalışmamı tamamladım. Yine aynı şekilde başka bir komedi dizisinin 2 bölümlük senaryosunu yazdım. Benim için gayret verimli bir dönem oldu. Bu projeleri çekmek istiyorum.
Sohbetimizde ‘Yaz Dostum’ adlı projenizden bahsettiniz. Bunu biraz daha detaylı olarak bahsedecek olursanız, nasıl bir proje bu?
Anlatıyım. Komedi ve dram iç içe… Yazarlık ve sinema döneminde başımdan geçen olayları anlatıyorum. Özgün bir senaryo. Bu projeyi çekmeyi oldukça istiyorum. Senaryosunu yazarken de oldukça keyif aldım. Kendi yaşadıklarımı dediğim gibi yazdım. Ancak şöyle bir durum var: yazdıklarımı da yaşamaya devam ediyorum. Evet yazdıklarım kendi yaşamım ancak bir kısmında kurgu da var. Şimdi o kurguları yaşamaya devam ediyorum… Yazarlık ile ün kazanmaya çalışan bir kişinin yaşamını anlatıyorum. Bu yolda kat ettiklerini ve başına gelenleri aktarıyorum. Popüler kültüre eleştirilerde var. Güzel bir senaryo oldukça ilgi çekebilir.
Yaptığınız çalışmalar ile ilgili aklınızda kalan çarpıcı bir yorum var mı?
Kitaplarla ilgili şunları söyleyebilirim: Okurların birçoğu beğeniyor ve başarılarımın devamını iletiyor. Ancak arkadaşımın bir yorumu oldukça akılda kalıcı benim için… Yaptığı yorumda, ‘Verdiğin kitabı bir gecede bitirdim. O kadar çok beğendim ki gece yarısı seni aramayı düşündüm’ demişti. Bu oldukça hoşuma gitmişti.
UZAKDOĞU’DAN ANADOLUYA UZANAN AŞK
‘TUANVİ Uzak Doğudan Anadolu’ya’ adlı bir belgesel film çektiniz. Hikayesi çok ilgi çekici. Okurlarımız için bir kere daha anlatır mısınız?
Tabi ki hemen anlatıyım. 2015 yılında Diyarbakır’da şehit olan bir polis memurunun Vietnamlı eşini anlattığım bir belgesel film. Çok enteresan bir hikayesi var. Polis, eşi ile telefon aracılığı ile tanışıyor. İkisinin de ikinci evlilikleri. Her ikisinin de birer çocuğu var. İkisi de birbirine aşık oluyor. Vietnamlı kadın çocuklarını alıp, Türkiye’ye geliyor. Sonuç olarak evleniyorlar. Diyarbakır’da düğünleri oluyor. Kısa bir süre sonra polis memuru şehit düşüyor. Vietnamlı o kadının şehitliğin ne olduğunu bilmemesi, Türkiye’de terör olaylarını bilmeyen birinin, şehit eşi oluyor. Ayrıca kadının vatandaşlık ve hak alma gibi mücadelesi oluyor. Vietnam’a geri dönüyor. Kısa bir süre orada kalıyor. Tekrar Türkiye’ye dönüyor ve yerleşiyor. Hatta kendisi İzmir’de yaşıyor. Ben bunun haberini yerel basından aldım. Oldukça etkilendim. Kendisiyle ile iletişime geçtim. Şehit olan polisin mezarı Zonguldak’ta olduğu için orada çekimler yaptık. Uzun bir süreçte tamamlandı. Bu belgesel geçen sene tamamlandı. İzmir ve Siirt Sinema Festivallerinde finalist olduk. Şu an derece alamadık. Başvurduğumuz festivaller var. Şu anda pandemi süreci devam ettiği için festivaller ertelendi. Bir ödül ile taçlandırırsak oldukça güzel olacak.
Son olarak yeni bir kitap hazırlığınız var mı?
Şu ana kadar yazdığım kitaplar Aşk Romanları. Yeni çalışmam da bilim kurguya yöneleceğim. Şu anda taslağı oluşan bir kitap var. Farklı bir çalışma olacak.