“Şehre kimlik kazandırdı!”

İLKSES Gazetesi Perşembe Sohbetleri Editör Masası’na konuk olan Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özcoşar, üniversitenin şehre bir kimlik kazandırdığını belirterek, “En büyük hayalim üniversitemizin bir marka olmasıdır” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 17.06.2022 05:27
  • Güncelleme Tarihi : 17.06.2022 05:27
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Şehre kimlik kazandırdı!” haberinin görseli

Bir dizi programa katılmak için İzmir’e gelen Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özcoşar, İLKSES Gazetesi Perşembe Sohbetleri Editör Masası’na konuk oldu. Üniversite bünyesinde tıp fakültesi kurulmasıyla bölgenin yüzyıllardır süren hastane hayalinin gerçeğe dönüştüğünü anlatan Prof. Dr. Özcoşar, 2023 yılına kadar öğretim görevlisi sayısını 50’ye çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı. Fakültenin öğrenci kabul edebilmesi için prosedürde yer alan laboratuvar eksikliğini gidermeye çalıştıklarını kaydeden Prof. Dr. Özcoşar, İzmir’de yaşayan Mardinli iş adamlarına destek çağrısı yaptı. 750 yataklı üniversite hastanesinin temelinin de kısa bir süre içerisinde atılacağını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Özcoşar, bölgenin tarım gücüne vurgu yaptı ve ‘Zirai Teknopark’ hedefinden bahsetti. 5 dilde eğitim imkanı sunan üniversitenin şehre bir kimlik kazandırdığını dile getiren Prof. Dr. Özcoşar, “En büyük hayalim bir marka olmasıdır” dedi.

2023 HEDEFİNİ AÇIKLADI

“Tıp fakültesi, Mardin’in yüzyıllardır süren bir hayaliydi” diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Özcoşar, “Bu hayalin gerçekleşme süreci aslında 1,5 yıllık bir hikaye. Mardin’e tıp fakültesi kuracağımız zaman ilk aldığımız tepki, ‘Yapılabilir mi?’ oldu. Biz de bu tepkiler karşısında ciddi bir rapor hazırladık. Birçok soruya cevap arayan bir rapordu bu. Bunların içinde en önemlisi de öğretim görevlileri bu fakülteye gelecek mi sorusuydu. Raporumuz hocaların geleceğine dair bir öngörüye dayanıyordu. Ama tıp fakültesi kurulduktan sonra bu öngörünün çok ötesinde bir teveccüh ile karşılaştık. Çevre üniversitelerden yoğun bir talep oluştu. Yeni kurulan bir fakülte olarak son derece seçici davranmaya çalıştık. Öncelikle kalite arayışımız var, kendini ispatlamış hocalar arıyoruz. Bir tıp fakültesinin öğrenci alabilmesi için resmi bir prosedür var. Belli hocalara öncelik tanıyor bu prosedür. Onu dikkate aldık. Bunların dışında da Mardin’in kendine has bir hasta ve hastalık profili var. Dolayısıyla bu üçünü dikkate alarak bir strateji belirledik. Bize yapılan yoğun başvurular içinde 2021 yılında 15 öğretim görevlisini kadromuza kattık. 2022 yılı içerisinde 20 öğretim görevlisi daha almayı planlıyoruz. 2023 yılında bu sayı 50’ye çıkacak. Giderek artan bir yükselişle tıp fakültemiz gelişmiş olacak. Şu ana kadar yapılan tüm çalışmalar Mardin’deki en önemli sağlık sorununun kalp hastalıklarıyla ilgili olduğunu gösteriyor. Biz bölgenin en iyi kalp cerrahlarından birini üniversitemize getirdik. Mardin’de hatta Diyarbakır’da yapılamayan yapay damar nakli ameliyatını gerçekleştirdik. Bu bizim için çok önemliydi. Hastanemizi yavaş yavaş yapmaya başladık. Öğrenci almaya başlamadık çünkü bunun için en büyük eksiğimiz laboratuvar. Onu tamamlamaya yönelik bir strateji içerisindeyiz. Zannedersem halloldu gibi görünüyor. İzmir’deki Mardinliler bunu yapma taahhüdüne yakın bir şey söyledi” diye konuştu.

ÜNİVERSİTE HASTANESİNİN TEMELİ ATILIYOR

Üniversite hastanesi için 750 yataklı bir projenin hazırlandığını söyleyen Prof.Dr. Özcoşar, “Bütçesi hazır. Kısa bir süre içerisinde temel atıp, 2 yıl içinde tamamlayacağız. Şehir Hastanesi’ne entegre edilecek. Süreci Sağlık Bakanlığı yönetiyor, çok da hızlı çalışıyorlar. Mardin’in nüfusu bir tıp fakültesi kurulması için yeterli bir nüfus değil. Bunun için en az 2,5 milyonluk bir hinterland gerekiyor. Dolayısıyla biz tıp fakültesini sadece ilimize değil bölgeye hizmet edecek diye düşündük. Sadece bunlar da değil, özellikle Kuzey Suriye ve Kuzey Irak bölgelerini de içine alan uluslararası hinterlandı var. Aslında şu anda Mardin sadece sağlık değil birçok alanda bir geçiş güzergahı olarak kullanılıyor. Biz Mardin’i sağlık alanında bir geçiş güzergahı olmaktan çıkarıp hizmetin verildiği bir durağa dönüştürmeye çalışıyoruz. Tıp fakültesinin de en önemli kuruluş amaçlarından biri tam da bu” ifadelerini kullandı.

ZİRAİ TEKNOPARK HAMLESİ

Üniversite bünyesinde kurulan Ziraat Fakültesi’nin önemine değinen Prof. Dr. Özcoşar, “Mardin’in 2,7 milyon hektar tarım arazisi var. Neredeyse bunun tamamına yakınında yılda iki ürün alınabiliyor. Bu doğru sulama ve doğru stratejilerle daha da artırılabilir. Şu anda mesela tahıl konusunda Konya ilini geçmiş durumda Mardin. Rusya-Ukrayna krizinden sonra bütün doğalgaz, enerji krizinin kilitlendiği ve çözüm arandığı nokta tahıl oldu. 25 milyon ton buğday Ukrayna limanlarında bekliyor sorunu, petrol sorunundan, gaz borularından daha etkili bir soruna dönüşmeye başladı. Gıda, tahıl, tarım meselesi insanoğlu için diğer tüm meselelerden daha öncelikli bir mesele. Mardin gibi bir coğrafyayı 2,7 milyon hektarlık Mezopotamya Ovası’nda tarımın önemli bir şey olacağı, Mardin için değere dönüşeceği ortada. Toprağı doğru strateji ile işletirseniz durmadan ürün alabilirsiniz ve sürdürülebilirliği anlamında da diğer gelir kaynaklarından ve ekonomik değerlerden öncelikli bir alan. Tarım Bilimleri Fakültesi’nin de bunun Mardin’e yönelik mevcut potansiyeli çok daha önemli ve ciddi bir değere dönüştürme amacı taşıyor. Salt fakülte mantığı ile kurmadık orayı. Ziraat Fakültesi ile Ziraat Enstitüsü arasında, sahada çalışan çiftçi ile birlikte iş yapan, doğrudan sahayı hedef alan bir fakülte ve birime dönüştürmeyi hedefliyoruz. Şu anda Zirai Teknopark kurmaya çalışıyoruz. Türkiye’de teknoparklar çok revaçta. Genellikle çok boş ve iş yapmayan bina yığınlarına dönüştü teknoparklar. Her üniversite ve her şehirde kuruluyor ama sonuç dediğinizde kurulan sayısı kadar çıktıyı elde edemiyoruz teknoparklardan. Biz biraz daha pratik çıktılar elde edebileceğimiz daha spesifik bir alana yoğunlaşmış bir ziraat teknopark olarak planladık. Bu da ziraat ve tarım alanı ile ilgili meseleye çok farklı bir boyut kazandıracak diye düşünüyoruz. Çok daha spesifik sahada karşılığı olan doğrudan çiftçiyi ve Mardin’de sahayı etkileyebilecek bir tarım bilimleri politikası üretmeyi düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

GAP’TAKİ HATA MARDİN’DE OLMAZ

Tarımsal sulama Mardin Ovasına geldiğinde GAP projesinde yapılan vahşi sulama hatasının Mardin Ovası’nda yaşanmayacağının altını çizen Prof. Dr. Özcoşar, “Bunun çok ciddi tecrübeleri ve deneyimleri var. Şu anda çok ciddi anlamda sulamaya yönelik profesyonel girişimleri destekleyen projeler, kaynak aktarımları ve teşvikler var. Dolayısıyla aynı hatanın tekrarlanmayacağını düşünüyorum. Çiftçimiz de artık eskisi gibi değil. Çok daha bilinçli ve birim alandan daha yüksek ürün almayı stratejileyen bir perspektikle bakıyor. Geleceği de değerlendiriyor sadece anı düşünmüyor. Toprağın geleceğini de planlayan bir strateji ile bakıldığı için ben artık o sorunun yaşanacağına ihtimal vermiyorum. Özellikle mevcut teşviklerin bu konuda önemli katkılar sağlayacak. Sulama şekliyle ilgili, sulamanın ilişkisini değerlendiren, toprağın verimliliğini ve sürekliliğini artırmaya yönelik gidiyor teşvikler. Çiftçimiz de artık bilinçlendi bu konuda” dedi.

ŞEHRE KİMLİK KAZANDIRDI

Mardin Artuklu Üniversitesi’nin şehre bir kimlik kazandırdığına değinen Prof. Dr. Özcoşar, “Üniversitemiz de şehrin kimlik öğelerinden neredeyse en başat olanlarından biri haline geldi. Dolayısıyla çok desteklenilen ve sahiplenilen bir üniversiteye dönüştük. Bizim son 2 yılda Mardinlilerden aldığımız destek, hayırseverlerden aldığımız hibe miktarı 212 milyon TL. Bu Mardin ölçeği için inanılmaz bir rakam. Bunların hepsini hayırseverlerimiz üniversitemizin ihtiyaçlarını karşılayacak inşaatlar şeklinde yapıyorlar. Son iki yıldır süreci hızlandıran temel mesele de bu. Servet İnceoğlu diye bir hayırseverimiz 200 kişilik bir kız yurdu yaptı. Bugünkü parayla 15 milyondan daha fazla diyebileceğimiz bir miktar harcadı. Birisi bu kadar para harcayınca herhalde bu adam çok zengindir diyorsunuz. Bir gün beni ziyaret etmek istediğini söylediler bende tamam dedim. Arkadaşları kapıda karşılasınlar diye kapıya gönderdim. Arkadaşlar bekliyor gelen giden yok. Sonra arkadaşlar dedi ki hocam geldi Servet Bey. Karşılamadılar mı dedim yok Hocam kimse görmemiş dediler. Yaşlı bir amca torununun ya da bir akrabasının koluna girerek içeri girdiler. Rektörlüğe minibüs ile gelmişler. Oturduk muhabbet ettik. Almanya’da bakkalı var. Hocam ben çocuklarımı büyüttüm hepsini yetiştirdim, hepsinin işi gücü var dedi. Hanımla paramızı ne yapalım diye konuştuk dedi. En iyisi parayı memleketimize götürelim orada hayır işine harcayalım diye düşündük dedi. Ömrümüz ne kadar kaldı ki gelirimiz de var o bize yeter kalktık bu parayla yurdu yaptık dedi. Yani adamın milyonları var bir kısmını getirmiş yurda adamış değil. Var olan her şeyini vermiş yurt için. Bu çok önemli bir şey. Böyle bir adam arabayla dahi gelemedi üniversiteye. Bu örnek üniversitenin Mardin’de nasıl sahiplenildiğinin de çok önemli bir göstergesi. Gittikçe de artıyor bu. Üniversite daha ciddi işler ve projeler yaptıkça da bu gelişiyor. Genişleyen halkalar şeklinde Artuklu Üniversitesi’ni sahiplenen kitleler de artıyor şu anda. Mardin Artuklu kimliği ilk olarak üniversite ile ortaya çıktı. Öncesinde Artuklu kimliği çok vurgulanan bir kimlik değildi. Dolayısıyla şehrin bileşenleri arasında doğal bir kimliğe dönüşmüş durumda” ifadelerini kullandı.

ŞU ANDA REKTÖRİST AKIMI VAR

Türkiye’de öğrenci-rektör danışmanının ilk defa Mardin Artuklu Üniversitesi’nde atandığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Özcoşar, “Akademisyen rektör danışmanlarımız ne kadar yetkili, etkili ve sorumlu ise o da o kadar etkili, yetkili ve sorumlu. Geçenlerde Bahar Şenliği ve Mezuniyet Töreni yaptık. Kampüs içinde öğrencilerin üniversite yönetimi ile ortaklaşa hiçbir sorun çıkmadan yapılan tek mezuniyet töreni ve bahar şenliğiydi. Konsere emniyetin kayıtlarına göre 12 bin kişi geldi. Bizim arkadaşlar 20 bin diye abarttı ama bizim öğrenci sayımız 15 bindi. Halka da açmıştık konseri ve inanılmaz bir çoşku vardı. Günün yarısını öğrencilerin içinde geçiriyorum. Kantin buluşmaları yapıyoruz, sosyal medyada da etkileşimimiz çok iyi durumda. Şu anda ‘rektörist’ akımı var. Çocuk kendini sosyalist olarak nitelendiriyordu sosyalist Benjamin olarak yazmıştı. Son 1.5 yıldır rektörist yazmış. Böyle değişik bir etki var. Hatta öğrenciler bazen hocalara hava atıyorlar; ‘Hocam rektörle bir işiniz varsa biz halledelim’ diyorlar. Dolayısıyla öğrenciler ile üniversite yönetimi arasında doğrudan bir diyalog var. Öğrenci kulüplerimiz çok gelişmiş durumda ve ben şunu iddia ediyorum; Türkiye’de öğrenci kulüpleri bağlamında yönetim üniversite yönetimi ve öğrenci kulüplerinin en rahat anlaştığı işbirliği yaptıkları, ortak programları en çok yaptıkları üniversiteyiz. Hatta geçenlerde küçük bir araştırmada öğrencileri ile en çok etkileşimde bulunan üniversite olduğumuz ortaya çıktı. dolayısıyla farklı bir boyut var. Bir de kampüsümüz son 2,5 yılda yaşam merkezine dönüştü öğrenciler açısından. Kovid-19 sürecinde baktık ki öğrenci yok, kampüsümüz de yemyeşil. Mardin’de de yeşil alanlar çok fazla değil. Dedik ki arkadaşlar millet kampüsüne dönüştürelim. İnsanlar ara ara gelip otursunlar, yürüyüş yapsınlar istedik. Kampüsümüzde bir yaşam merkezi olarak öğrenciler açısından Artuklu kimliğine dönüşmüş durumda” dedi.

MARDİN’İ TERCİH EDEN 65 İL VAR

Kontenjan sorunu yaşamadıklarını da dile getiren Prof. Dr. Özcoşar, “Bu yıl baraj sorunu ortadan kalktıktan sonra ne yapacağız bu kontenjanları bilmiyoruz. Türkiye’de doluluk oranı olarak ortalamaları üstündeyiz şu anda. Bu akademik olarak çok başarılıyız anlamına gelen bir şey değil. Böyle bir iddiayı barındırmıyor. Ama sonuç itibariyle Mardin’in konjonktürel durumu tercih edilebilir bir yapıya sahip. Mardin’i tercih eden 65 il var ancak Mardin’den giden öğrenciler 81 ile gidiyor. Bizdeki sorun bu. Biz bu 65’i 81’e çekmek zorundayız” açıklamasını yaptı.

EN ÇOK ÖĞRENCİ İZMİR’DEN

Üniversitelerine bölge dışından gelen öğrencilerin en fazla İzmir’den geldiğini söyleyen Prof. Dr. Özcoşar, “Üniversitemize bölge dışından ve Ege Bölgesi’nden en çok iler İzmir’den öğrenci geliyor. Bu da büyük ihtimalle İzmir’de yaşayan Mardinlilerden kaynaklanıyor. Kıyıdaki diğer şehirlerden bu kadar gelen yok. Yoğunluk İzmir ve İstanbul ama genel olarak Mardin ve çevre illeri üniversitemizi tercih ediyor. Bizim düşüncemiz ve amacımız üniversitemize Türkiye’nin her yerinden öğrencinin üniversitemize gelmesini sağlamak için çalışmalar yapmak” şeklinde konuştu.

HAYALİM MARKA OLMASIDIR

Üniversite için en büyük hayalini de açıklayan Prof. Dr. Özcoşar, şu ifadelere yer verdi: “Benim en büyük hayalim; Artuklu Üniversitesi kimliğini geniş kitleler açısından bir şey ifade edebilecek bir hale gelmesi, bir marka olmasıdır. Yakın hedef olarak da üniversitemizin sosyal bilimlerinin yanında 5T projemizin oldukça etken ve aktif hale gelmesi. Ayrıca üniversitemizin en önemli özelliklerinden bir tanesi de ‘Diller ve Medeniyetler Üniversitesi’ olarak kurulmasıydı. Zaten sosyal bilimler bunun üzerine ikame edilmişti. Üniversitemiz Yaşayan Diller Enstitüsü adıyla Türkiye’deki dilleri araştıran ilk üniversiteydi ve bu alanlarda Türkiye’nin en yetkin bölümlerin bizde olduğunu iddia edebilirim.”

5 DİLDE EĞİTİM İMKANI

Mardin Artuklu Üniversitesi’nde 5 dilde eğitim yapıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Özcoşar, bunun dünyada benzerinin olmadığına vurgu yaptı. Prof. Dr. Özcoşar, “Dünyada (İngilizce, Türkçe, Süryanice, Kürtçe ve Arapça) 5 dilde eğitim yapılan tek kampüs Mardin Artuklu Üniversitesi kampüsüdür. Bunun bir örneği de yoktur. Öğrencilerimiz bu noktada üniversiteleriyle ve kendileriyle her yerde övünebilirler” dedi.

EV YEMEKLERİ EVDE KALMIŞ!

Mardin ev yemeklerinin öneminden ve içinde bulunduğu durumdan da bahseden Prof. Dr. Özcoşar, “Mardin ev yemekleri, bölge kültürünü ve bölgedeki çoğulculuğu yansıtabilecek durumdayken maalesef ev yemeği olarak kalmış. En büyük problem de bu. Mardin’de bir lokantaya gittiğinizde Mardin mutfağına ait yemekler bulamıyorsunuz. Bu noktada üniversitemizin turizm fakültesi çok önemli. Türkiye’de üç tane turizm fakültesi sayın deseler bunlardan bir tanesi kesinlikle Artuklu Üniversitesi Turizm Fakültesi’dir. Hem lisans hem lisansüstü programları hem de uygulama oteli ve uygulamalı restoranları ile çok değerli bir fakülte… Burada Mardin yemeklerini canlandırıp aslında sahada daha verimli hale getirebilecek bir strateji belirledik. Böylece restoranlarda olmayan Mardin ev yemeklerini görücüye çıkartmış olacağız” ifadelerini kullandı.