- Gündem
- 11.05.2025 16:03
1970’li yılların başında özellikle Güney ve Doğu Anadolu Bölgesi’nden İzmir’e yaşanan göçler sonucunda gecekondu yapılaşmayla kurulan ve eşsiz manzaraya sahip olan Limontepe, adeta ‘şehrin yabancısı’ konumunda bulunuyor
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Kadifekale, Damlacık, Gültepe ve Limontepe. İnternete ‘İzmir’in en kötü yerleri’ yazdığınızda mütemadiyen karşınıza çıkacak olan semtler. Fakat bu bölgeler ‘Bizler de varız’ diyerek adeta zamanla ve insanla mücadele ediyor. ‘İnsanın kendi yarattığı ürüne yabancılaşmasını’ çoğu kez duymuştuk, ancak şimdi ‘insanın insana ve kendisine yabancılaşmasına’ tanık oluyoruz. Karabağlar İlçesine bağlı Limontepe bölgesi de insan eliyle yabancılaştırılan yerlerden biri. 41 yıldır Limontepe’de yaşayan ve 10 yıldır da mahallenin muhtarlığını yapan Tacim Öz, adı sürekli ‘Kentsel dönüşüm bilmecesi’ ile anılan Limontepe’yi bu kez farklı bir konuyla ele aldı ve “Bizleri hafızalardan siliyorlar” diyerek sitem etti. Kişilerin Limontepe hakkında önyargılara sahip olduğunu ve bu önyargıların üstesinden Limontepe’yi tanıyarak gelinebileceğini vurgulayan Öz, “Burada insan yemiyorlar. Limontepe sanıldığı gibi kültürsüz, asosyal, eğitimsiz bir yer değil” dedi.
41 yıldır Limontepe’de oturan, 10 yıldır da muhtarlık yapan Tacim Öz, şöyle başladı: “Limontepe hiçbir şekilde sanıldığı gibi değil. Kötü huylu, kötü alışkanlıkları olan insanların yaşadığı bir yer değildir. İnsanlar korkmasın. Mahallemiz 37 ilden göç alan bir mahalle. İç Anadolu’dan, Güney Doğu’dan ve daha birçok bölgeden gelen insanlarımız mevcuttur burada. Komşuların birbiriyle problemi söz konusu değildir. Tek sorunları ekonomilerinin zayıf olması. İnsan gücüne dayalı işlerle uğraşan, emekle geçinen insanlar bunlar.”
“OY KAYGILARIYLA…”
“Bugün Alsancak’ta da uygunsuz insan var, elbet Limontepe’de de olacaktır” diyen Öz, “Ön yargılardan dolayı insanlar buralara gelmiyor. İzmir’in en güzel manzarası Limontepe’den seyredilir. Ancak çoğu insanın bundan haberi dahi yoktur. Bizler insanları çekemiyoruz buralara” dedi. Yerel yönetim ya da merkezi hükümetin bir yerin gelişmesini planladığı takdirde sağlıklı bir yapılanmanın mümkün olabileceğini kaydeden ve imarsız evlere yapılan eleştirilerden de söz açan Öz, “Demirel’in çok meşhur bir sözü vardır. Der ki, ‘Gaz vardı da ben mi içtim.’ İmar vardı da biz imarsız yapmaya çok mu meraklıydık. Zamanında oy kaygılarıyla her siyasi parti buna göz yumdu, böyle bir çarpık yapılaşma meydana geldi” diye konuştu. Limontepe’nin birçok kültüre ev sahipliği yaptığını söyleyen Öz, “Bir sokağa bakarsanız hep Konyalı, diğer bir sokağa bakarsanız hep Mardinli, bir sonraki sokak Karslı, Tuncelili, Bingöllü. 80’li yıllarda buranın mahalle olmasından itibaren gelen akrabasını, yakınını, eşini, dostunu çağırmış. Ardından zamanla burada bir birliktelik oluşmuş” sözlerine dikkati çekti.
“BU SUÇ ORTAK BİR SUÇTUR”
“Her ne kadar yurttaşlar, vatandaşlar, ev sahipleri, hak sahipleri suçlu ise yerel ve merkezi yönetimler de o kadar suçludur” ifadelerini kullanan muhtar Tacim Öz, şöyle ekledi: “Çünkü benim barınma sorunumu çözmemiş, memleketten kopup hiç bilmediğim bir şehre gelmişim ve benim iş bulamama sorunumu dile getirmemiş, bana istihdam açmamış. Sonra kendi çapımda, kendi elimle, kendi düzenimi kurmaya başlamışım. Bazı olumsuzluklar varsa da şartlar iyi olmadığı için meydana gelmiştir. Köyden kente adaptasyon sağlanamadığı için bazı olumsuzluklar boy gösteriyordur. ‘Köylü milletin efendisidir’ der Atatürk. Şimdi ise üretime, köylüye, çiftçiye dayanmayan bir ekonomi politikası var. İnsanları şehirlere sıkıştırdılar. Şimdi ise ne oldu, insanlar üretmeye değil sürekli tüketmeye başladı. Ruhsatlı yapmıyorsun, ruhsatsız yapmaya başlıyorsun. Burada bir planlama yapılmış olsaydı eminim ki vatandaşın çoğu destek verirdi. Kısacası bir suç varsa bu suç ortak bir suçtur.”
37 İLDEN GÖÇ
37 ilden insanın Limontepe’ye göç ettiğini belirten Öz, bölgedeki sosyokültürel çalışmaları ve eğitim hizmetlerini sıralayarak şunlara yer verdi: “Göç eden insanlar buralarda kendi derneklerini kurmaya başladılar. Genel anlamda baktığımızda Limontepe’nin bir okul ihtiyacı yok mesela. 80’li yıllarda verdiğimiz mücadele sonucu bizlerin eğitim ihtiyacı fazlasıyla karşılandı. İki ilkokulumuz, iki ortaokulumuz, 1 spor sahamız, belediyenin yapmış olduğu bir semt merkezimiz var. Yaklaşık 6 cami, bir cem evimiz var. Ayrıca spor sahamızda yaklaşık 700 öğrencimiz boş zamanlarında spor yapabiliyor. Böylece her kültür kendi içerisinde kendini yaratmaya devam ediyor. Dışarıdan bakıldığı gibi kültürsüz, asosyal, eğitimsiz bir yer değildir Limontepe.”
SURİYELİ VATANDAŞLARA EĞİTİM
Suriyeli vatandaşlara ilişkin mahallelerinde yapılan çalışmaları da dile getiren Öz, “Mülteci kardeşlerimiz var bir de. Neredeyse 600-700 kişi. Sadece benim muhtarlığıma bağlı 120 hane var. Mülteci kardeşlerimize semt merkezlerinde dil eğitimi veriliyor. Hem kendi vatandaşlarımıza okuma-yazma eğitimleri veriyoruz, hem de Suriyeli yurttaşlarımıza. Özellikle annelerimize. Kız çocuklarının erken yaşta evliliklerine müdahale edebilmek adına bu şart. Onun dışında kendilerine dikiş, nakış kursları da veriliyor. Hangi alana talep varsa meslek edindirme kurslarını ona göre açıyoruz. Belediye tarafından bir proje daha geliştiriliyor ve bir semt merkezinin daha açılması söz konusu. Bir bölümü taziye evi olarak kullanılacak. Vatandaşın cenazesi olduğu zaman sokakta çadır açıp yağmurda, çamurda ilkel şartlarda durmasına gerek kalmayacak. Bu binanın içerisinde ihtiyaçlarına karşılık bulacaklar. Kaymakamlığımızın açtığı bir aşevi var. Orada ise bin 500’den fazla yoksul vatandaşa, ailelere 3 çeşit sıcak yemek dağıtabiliyoruz” cümlelerini kullandı.
Tacim Öz son olarak, “Limontepe için söylenen eleştirileri kabul etmiyoruz. Yargısız infaz yapılıyor. İzmir’de böyle büyük bir problem de var. Sanki her şey Karşıyaka, Alsancak, Bornova’dan ibaretmiş gibi. Yok böyle bir dünya. Daha ne kadar ‘Biz de varız’ diyeceğiz. İnsanların kötü düşüncelerinden dolayı böylesine eşsiz ve zararsız bir bölgeyi çocuklarımız tanımayacak” dedi.