SES’ten protesto

İzmir SES Şubesi, Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur ve Dargeçit ilçelerinde yaşanan sokağa çıkma yasakları ve çatışmalara yönelik basın açıklamasında bulundu


  • Oluşturulma Tarihi : 24.12.2015 08:45
  • Güncelleme Tarihi : 24.12.2015 08:45
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
SES’ten protesto

ONURHAN ALPAGUT

İzmir SES Şubesi, Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur ve Dargeçit olmak üzere 5 ilçede yaşanan çatışmalara ve sokağa çıkma yasaklarına ilişkin basın açıklamasında bulundu. Bir grup SES üyesinin protestoları eşliğinde yapılan basın açıklamasını SES İzmir Şube Eş Başkanı Rukiye Çakır, okudu.

“TEMEL HAKLAR İHLAL EDİLİYOR”

Yasakların toplamda 200 günü geçtiğini ve bölge halkını ciddi bir biçimde etkilediğini kaydeden Çakır, “İnsan Hakları Derneği’nin 10 Aralık 2015 verilerine göre başlatılan özel savaş konsepti çerçevesinde bugüne kadar toplam 325 yurttaş yaşamını yitirdi. Bu sayı sadece sivil ölümleri kapsamakta olup toplam sonuç ise çok daha korkunçtur.Uygulamalar ile halk sıkıyönetim dönemlerinde bile örneğini görmediğimiz, orantısız bir şiddete maruz bırakılmaktadır. Başta yaşam hakkı olmak üzere halkın beslenme, su, elektrik, sağlık hizmetine ulaşma hakkı ve yararlanma gibi temel hakları ihlal edilmeye devam edilmektedir" dedi.

“CENEVRE SÖZLEŞMESİ İHLAL EDİLİYOR"

Çakır, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Öğretmenler hizmet içi eğitim gerekçesiyle kentlerden gönderilirken, sağlık emekçilerine de ‘hazır olun’ yönünde talimatlar verilerek adeta yaşananların daha da ağırlaşacağı ilan edilmiştir. Sokağa çıkma yasakları başladığından beri tehdit ve sindirmeyle karşılaşan can güvenliği olmadan, kimi zaman öldürülerek, kimi zaman kafalarına silahlar dayanarak hizmet vermeye çalışan sağlık emekçileri, ne olduğu belli olmayan, yasadışı bir şekilde haftalık nöbet uygulaması ile adeta hastanelere hapsedilmektedir. Yasaklar ilan edilmeye başlandığı ilk günden itibaren sağlık kurumlarının ve sağlık emekçilerinin dokunulmazlığını öngören tüm uluslararası anlaşmalar ihlal edilmektedir. Türkiye’nin savaş hukukunu düzenleyen Cenevre sözleşmelerinden 12 ağustos 1949 tarihli sağlık ve emniyet mıntıkaları ve mahallerine müteallik anlaşma projesine göre sağlık mıntıkalarına hiçbir şekilde silahlı güçlerin girmemesi gerekmektedir."

“HASTANELER ABLUKA ALTINDA"

Bölgede hastanelerin polis ve asker ablukası altında olduğunu iddia eden Çakır, ayrıca pek çok ihlalin de gerçekleştiğini söyledi. Çakır, “Hastaneler polis ve asker ablukasına alınırken, etik ilkelere göre mesleğini yapmaya çalışan sağlık emekçileri her türlü baskı ve şiddete maruz bırakılırken, halkın sağlık hakkı engellenirken ne yazık ki; Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ise sorumlu olduğu halkın sağlığı ve sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, can güvenliğini ve yaşam hakkı başta olmak üzere en temel insani haklarını göz ardı ederek hareket etmektedir. Sağlık Bakanı, hukuka aykırı bu uygulamaların bir an önce sonlanması ve halkın sağlık hakkının tanınması için uğraşmalı ve sağlık emekçilerinin şiddetten uzak biçimde insanca çalışma ve yaşam hakkının gereklerini yerine getiremediği noktada hesap vermelidir" dedi.

Haber Merkezi