- Gündem
- 09.07.2025 00:32
9 Eylül 2019 tarihinde öğrenciler ve eğitimciler yeni bir eğitim-öğretim yılına ‘merhaba’ derken, büyük bir sorunla da baş etmeye başladı. Yaklaşık 13 gündür kaderine terk edilen okullar şu an büyük bir bilinmezlik içerisinde
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
İŞKUR tarafından okullara gönderilmesi planlanan güvenlik görevlisi ve temizlik elemanlarının 1 Ekim’de çalışma faaliyetlerine başlayacağı, başvuruların da hala devam ettiği öne sürülüyor. 9 Eylül 2019 tarihinde yeni eğitim-öğretim yılına giren okul idaresi, öğrenciler, öğretmenler ve veliler ise büyük bir bekleyiş içerisinde. Çünkü bu süre zarfında sağlıklı bir eğitim ortamı oluşturulamadı; öğrenci ve öğretmenler hem güvenlikten hem de hijyenden mahrum kalırken, velilerin ise günümüz eğitim sistemine ‘güveni’ kalmadı. Eğitim İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, kimi okulların kendi imkanlarıyla bu ihtiyacı karşılayabildiğini iddia ederken, birçok okulun ise bakım ve onarım işlemlerinin henüz bitmemesine rağmen eğitime devam ettiğini söyledi. Önceden bir planlama yapılarak personellerin 9 Eylül’de çalışır durumda olması gerektiğini belirten Yıldırım, “Kervan yolda düzülür anlayışıyla eğitimde birlik sağlanamaz” diyerek geçici çözümlerin işe yaramayacağını, atamaların olması gerektiğini kaydetti.1 Ekim’de göreve başlayacak personel sayılarının dahi yeterli olup olmayacağı konusunda soru işaretlerinin bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, eğitimin büyük bir bilinmezlik içerisinde olduğunu vurguladı.
PERSONEL BAĞIŞ USULÜ MÜ ALINIYOR?
İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından yaklaşık 2 yıldır alımların İŞKUR üzerinden gerçekleştiğini ve 1 Ekim itibariyle alımların olacağını hatırlatan Eğitim İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, yaşanan sıkıntıları şöyle dile getirdi: “Birkaç okulda okul idareleri kendi tasarrufları ile durumu yönetmeye başlamışlar. Yani geçen seneden çalıştırdıkları bazı arkadaşları geçici olarak bu okullarda görevlendirdiklerini duyduk. Onlara bu ücreti nasıl ödeyecekleri de tartışılır. Bağış usulü mü alınacak ya da Okul Aile Birliği üzerinden mi yürütülecek? Hepsi bir tarafa hiçbir şekilde bunların olmadığını bildiğimiz yani kapıda güvenlik görevlisi, içeride temizlik elemanı olmayan okullar var. Belki de sadece bir kadroluk personeli ile okulun temizlik ihtiyaçlarını gidermeye çalışan okullar olduğunu biliyoruz.” İkili eğitim yapan (sabahçı-öğlenci) okulların şu an daha kötü bir durumda olduğunu öne süren Yıldırım, “Okulun iki periyotta tüm öğrenciler tarafından kullanıldığını düşünelim, personeliniz yoksa ertesi gün hangi mevcut imkanlarla okulu temizleyeceksiniz? Burada bir sürü soru işareti ve bilinmezlik var. Tabii ki tuvaletin temizliği, hijyen bizim için çok daha kıymetli. Evet, yetişkinlerimiz bir şekilde bu sorunları kendileri çözebiliyor ancak çocuklarımızın kullandığı tuvaletlerin en azından iki teneffüste bir yıkanması, temizlenmesi ve bir sonraki teneffüse hazır hale getirilmesi gerekiyor. Personelin olmadığı yerde hijyen de pek mümkün değil” dedi.
“HANGİ ÇAĞDA YAŞIYORUZ”
“Aksaklık bizim dikkatimizi bu dönem çekti” diyen Adem Yıldırım, “Biz olaya şöyle bakıyoruz. Okullar 9 Eylül’de açılacaksa, İŞKUR tarafından yapılacak hizmet alımının en azından bir 10-15 gün öncesinden gerçekleşmesi lazımdı. Çünkü okullarımız yaz döneminde de bakıma giriyor. Ve bakım sonrasında bu okulların eğitim-öğretime hazır hale getirilebilmesi için yine personellere, özellikle temizlik elemanlarına ihtiyacı var. Bunları yapamadığınız takdirde aslında o okul eğitim-öğretim yılına da temiz bir şekilde girmiyor. Boyası yapılan, çatısı aktarılan, kapısı-penceresi değişen okulların temizlik işleri de çoğunlukla bu arkadaşlar tarafından yürütülüyor. Bu kez bunlar olmayınca siz okul idarelerini ve sonra göreve başlayan öğretmenleri kendi kaderleriyle baş başa bırakıyorsunuz. Çözümü onların üretmesini bekliyorsunuz. Evet, bizler sosyal medyadan görüyoruz. Belki ilimizde değil ama başka illerde sınıfını kendisi boyayan, temizleyen öğretmenlerle karşı karşıyayız. Biz bunu yapmaktan gocunmuyoruz elbette. Fakat hangi çağda yaşıyoruz. Üstelik dışarıda bir sürü insan iş ararken. Hele ki devletin olanakları olmasına rağmen” diye konuştu. 9 Eylül öncesinde doğru bir planlama yapılarak okulların açıldığı ilk gün personellerin hazır durumda olması gerektiğinin altını çizen Yıldırım, şöyle devam etti: “İş alımıyla alakalı sözleşmeleri doğru zamanda yapmak lazımdı. 9 Eylül itibariyle tüm okulları tertemiz, pırıl pırıl, eğitim-öğretime hazır hale getirmeliydik. Buradaki aksaklıklardan da tecrübe çıkarmak gerekiyor. Bir sonraki dönem bunu yaşamamak adına belli başlı adımların atılması lazım.”
“ÇÖZÜMÜ ATAMADAN GEÇER”
9 ay sonra işi bırakmak zorunda kalacak geçici personellere de karşı olduklarını vurgulayan Yıldırım, “Araştırma yapılırsa hala daha bakım ve onarım çalışmaları devam eden okulların olduğu görülecek ve eğitim-öğretime başlayalı yaklaşık 13 gün oldu. Hatta bazı okulların yeniden yapım ya da onarım çalışmaları ihalede belirtilen süreç tamamlanmasına rağmen bitirilemedi. Konteynırlarda devam eden okullarımız var. Bu okullar bizim. Kadrolu personele ihtiyaç duyacağımız yerler. Yani siz 8-9 ay kapıya güvenlik görevlisi, içeriye temizlik elemanı alarak bu sorunları çözemezsiniz. Sezonluk personel, sezonluk işçi, sezonluk emektar mantığına karşıyız. Çünkü bu insanların haziran sonrası için de kaygıları var. Bunun çözümü ise atamadan geçer. Bizim derdimiz öğretmenleri, okul idaresini karşımıza alıp, okulları deşifre etmek değil. Çünkü orada çalışan okul idaresindeki görevli müdürlerimiz, müdür yardımcılarımız, öğretmenlerimiz bizim birer parçamız. Bizim derdimiz bu anlayışı değiştirmek için Eğitim İş olarak ne yapabiliriz? Çözümde katkı sunmak istiyoruz” açıklamalarında bulundu.
GEÇİCİ DEĞİL, KADROLU PERSONEL
İŞKUR tarafından gönderilecek elemanların sayılarını henüz bilemediklerini kaydeden Yıldırım, “Bu sayı yeterli olur mu, olmaz mı onu da şimdilik bilemeyiz. Bunları sözleşme süreçleri gerçekleştikten sonra bilebiliriz ve ancak öyle araştırabiliriz. Geçen senelerde gözlemlediğimiz kadarıyla evet, her okulun kapısında bir güvenlik görevlisi vardı, içeride de İŞKUR’dan gelen temizlik elemanları vardı. Ama okulun ihtiyacına yeteri kadar cevap veriyor mu, vermiyor mu bu biraz daha uzun soluklu bir araştırma sonucunda ulaşabileceğimiz bir bilgi” dedi. Eğitimin bir bütün olduğunu kaydeden Yıldırım, son olarak şunları söyledi: “İdareciler, öğretmenler, öğrenciler, veliler ve eğitimin diğer paydaşı olan diğer eğitim emekçileri de bu işin içerisinde. Siz sabahleyin pırıl pırıl bir sınıfa öğrencilerinizi getirirseniz, öğrenci pırıl pırıl bir ortamda eğitim-öğretim faaliyetlerine başlarsa verim alabilir. Veli içeriye çocuğunu bıraktığında kapıdaki güvenlik görevlisini görürse gönül rahatlığıyla işine gider. ‘Kervan yolda düzülür’ anlayışıyla, geçici çözümler ile eğitimde birlik sağlanamaz.”