- Gündem
- 21.04.2025 09:35
Uzman Pedagog ve Aile Danışmanı Baş, suçlu psikolojisi ve bilinçaltının neler anlattığına dair açıklamalarda bulunarak, şiddet eğiliminin çocukluktan geldiğini söyledi
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Tüm dünyanın ortak sorunlarından biri haline gelen şiddet eğilimi ve kadın cinayetleri günden güne daha çok görünür hale geliyor. Parlamento da bile bir üslupsuzluk ve şiddet var olduğu sürece halka nezdinde de bu sorun bitecek gibi durmuyor. Uzman Pedagog ve Aile Danışmanı Sedat Baş, şiddet eğiliminin çocukluktan geldiğini ancak dönüştürülebileceğini söyleyerek açıklamalarda bulundu. Sedat Baş, bu acıları çok fazla yaşamamızın nedeninin sosyal hizmet uzmanlarının görmezden gelinmesi ve önemsiz bir meslekmiş gibi davranılması olduğunu da öne sürdü.
ÇOCUKKEN ÖNÜNE GEÇİLMELİ
Şiddet eğiliminin çocukken önüne geçilebilecek bir davranış biçimi olduğunu söyleyen Sedat Baş, Avrupa’da yapılan bazı araştırmalardan örnekler verdi. Baş, “Eğer bir çocuk kendi ailesinden şiddet görüyorsa ya da kendi anne babası arasındaki şiddete tanık oluyorsa o çocuk büyük ihtimalle yetişkin olduğu zaman eşi ya da başka biri tarafından şiddete uğrarsa sessiz kalacaktır. Başka bir çocuk ise hiç şiddete tanık olmadıysa ve ailesi tarafından da şiddete uğramadıysa ileride de şiddete uğraması çok düşük bir ihtimaldir. Çünkü olası bir şiddet durumunda çok kararlı ve güçlü bir tavır sergileyecektir. Çocukluktan itibaren bunları gördüğümüzde bilinçaltımızda bir iz bırakır ve bizde şiddete meyilli hale geliriz. Bu sadece aile içindeki şiddetle sınırlı değil; hayvanlara yapılan eziyet, doğaya yapılan eziyet ve katliamlar bunların hepsi bir bütündür. Yapılan bir diğer araştırmaya göre ise çocukken bu tür şeylere ne kadar göz yumuluyorsa o çocuk büyünce de acımasız ve şiddete meyilli bir yetişkin olarak karşımıza çıkacak” açıklamasında bulundu.
SADECE TÜRKİYE’NİN SORUNU DEĞİL
Şiddete karşı durabilmek için bütün kurumlar el ele vererek çalışması gerektiğini de vurgulayan Baş, “Çocuk okulda öğretmeni ile öyle bir bağ ve güven kurmalı ki evde şiddet gördüğü zaman bunu öğretmenine anlatabilmeli ve yine öyle bir kurum olmalı ki bu duruma hemen al atabilmeli. Bunu Avrupa’da görebiliyoruz. Çocuk ve gençlik merkezleri bu görevi gayet başarılı bir şekilde yürütüyorlar. Biz eğer cinsiyet ayrımcılığına girersek ve oyuncakları bile cinsiyete göre seçersek, erkek çocuğa her zaman daha farklı ve sert bir rol model çizersek şiddet kaçınılmaz olacaktır. Ancak şu da bir gerçek ki bu sadece Türkiye’nin sorunu değil. Almanya’da da her 25 saatte bir kadının şiddete uğradığını görürsünüz ve her üç günde bir kadın cinayeti yaşanıyor. Hollanda çok daha kötü durumda orada ise her 9 saatte bir, bir kadın şiddete uğruyor ve her gün bir kadın cinayeti yaşanıyor. İstatistiklere baktığımız zaman orada da caydırıcılık konusunda net adımlar atılmadığı ortaya çıkmış oluyor. Sadece hukuki alanda bir değişiklik bir hiçbir yararımıza olmuyor. ‘Cezalar artsın’ diyerek bu durum düzelmeyecek, mevcut olan cezaların uygulanması ile ve tüm kurumlar arası iş birliği ile düzelecek” dedi. Bu işin sadece ceza değil bir en önemli olarak rehabilitasyon boyutu olduğuna dikkat çeken Baş, “Önemli olan cezayı verip geri çekilmek değildir. Eğer rehabilite edilmezse o insan cezaevinden çıktığı zaman tekrar aynı şeyleri yapacaktır. Bu yüzden cezaevlerinde o insanları nasıl yeniden hayata bağlayabiliriz, nasıl negatif duygulardan pozitif duygulara çevirebiliriz. Bunun araştırılması ve uygulanması gerekiyor. Bir de insanlar şunu düşünmesinler şiddet olayları son zamanlarda artmadı. Bu geçmişten günümüze hep vardı fakat insanlar susuyordu. Günümüzde bunların duyulması bile iyiye işaret. Çünkü insanlar artık susmuyor” ifadelerine yer verdi.
ERKEKLER DE ŞİDDETE UĞRUYOR
Sadece kadınların değil, erkeklerin ve çocukların ve hayvanların da şiddet mağduru olduğunun altını çizen Sedat Baş, “Erkeklerin uğradığı şiddet ise neredeyse hiç konuşulmuyor. Sırf kadın olduğu için bu konuda pozitif ayrımcılık yapılmamalıdır. Elbette kadın cinayetleri gibi erkeklerde ölüm vakaları görmüyoruz ancak bu şiddete uğramadıkları anlamına gelmiyor. Şiddet sadece fiziksel anlamda değil, cinsel şiddet ve psikolojik şiddet de buna dahildir” şeklinde konuştu.
ÇOCUK EĞİTİMDE DEĞİŞMELİYİZ
Çocuklara maneviyat, merhamet ve vicdanlı olmayı öğretmemiz gerektiğine de değinen Baş, “Çocuklara materyal yani oyuncak ve hediye ile verilmez. Bu şekilde yetişen bir çocuk günümüzde çok popüler olan ve ölümün ve şiddetin içinde bulunduğu oyunlara yönelerek şiddeti öğreniyor. Bu oyunların hiçbirisinde duygu yok. Çocuk küçük yaşlardan itibaren bu tür şeylere alıştığında bilgisayar, tablet ve oyunlardan mahrum kaldığında hayat onun için sıkıcı ve yavaş bir hal almış oluyor. Dolayısıyla yerinde duramıyor ve öfke patlamaları yaşıyor. Sonra önüne geçilmez şiddet vakaları yaşanıyor. Bu yüzden çocuk eğitiminde değişmemiz ve iyi rol modeller olmamız gerekiyor” diye belirtti.