Sınır dışı edilme korkusuyla hastaneye gidemiyorlar!

Mülteci-Der Başkanı İrem Geçmez, bazı kayıtsız mültecilerin COVID-19 belirtileri gösterseler bile sınır dışı edilme korkusuyla sağlık kurumlarına başvurmaktan endişe duyduğunu söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 23.06.2020 06:25
  • Güncelleme Tarihi : 23.06.2020 06:25
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Sınır dışı edilme korkusuyla hastaneye gidemiyorlar! haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Salgının sebep olduğu zorluklar karşısında mevcut sorunları katlanarak derinleşen mülteciler, bu yeni kabusla baş edebiliyor mu? Hangi çıkmazlarla karşı karşıyalar? Aldıkları destek yeterli mi? Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) Başkanı İrem Geçmez, salgın sürecinde mültecilerin yaşadıklarını değerlendirdi. Salgınla birlikte mültecilerin mevcut sorunlarının daha da derinleştiğini vurgulayan Geçmez, bazı kayıtsız mültecilerin COVID-19 belirtileri gösterseler bile sınır dışı edilme korkusuyla sağlık kurumlarına başvurmaktan endişe duyduğunu söyledi. Geçmez, ayrıca karantina döneminde pek çok mülteci çocuğun internet ve televizyonun olmaması gibi teknik imkansızlıklar nedeniyle uzaktan eğitime katılamadığına dikkat çekti.



PARA KAZANAMAZ DURUMDALAR
Salgın sürecinde mültecilerin yaşadığı mevcut sorunların daha da arttığına belirten Geçmez, pandemiden önce genellikle bürokratik ve hukuki işleriyle ilgili danışmak üzere kendilerine geldiklerini söyleyerek, “Mültecilik kendi içinde çok çeşitli sorunları olan bir durumken bir de yakın zamanda bunlara Kovid-19 salgını eklendi. Bilindiği gibi bu tür hastalıklar yaygın olarak yeterli beslenme ve sağlık gibi temel haklara erişimi olmayan ya da sınırlı olan yoksul kesimi daha çok etkilemektedir. Şu anda ülkemizde bulunan mülteciler de yoksul kesim içerisinde büyük bir yer kaplıyor. Şu an ülkemizdeki mültecilerin çoğu geçici koruma kapsamında ya da sığınmacı durumunda. Bu kişiler olağan dönemde bile iş hayatında asgari ücretin altına çalışma, çalışma izni olmadan çalıştırılma gibi sorunlarla karşılaşıyordu. İş güvencesi olmayan ve çoğu kazancını günlük ya da haftalık olarak alan bu insanlar, işyerlerinin aylarca kapatılması sebebiyle para kazanamaz duruma geldi. Bu da en temel barınma, beslenme, hijyen gibi ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmelerine neden oldu. Her ne kadar sivil toplum bu konuda destek olmaya çalışsa da pek çok aile bu desteklere erişemedi. Biz dernek olarak hak temelli çalışmamıza ve maddi yardım sağlamıyor olmamıza rağmen bu süreçte en çok bu tür talepler aldık ve çeşitli kuruluşlara yönlendirme yapmak durumunda kaldık” dedi.

UZAKTAN EĞİTİME KATILAMIYORLAR
Pandemi döneminde pek çok mülteci çocuğun internet ve televizyonun olmaması gibi teknik imkansızlıklar nedeniyle uzaktan eğitime katılamadığına dikkat çeken Geçmez, “Yine mülteci çocuklar da bu süreçten kötü etkilenenler arasında. 20 yaş altı genç ve çocukların evde kaldığı süreçte mülteci çocukların çoğu maalesef dışarıdan daha korunaklı bir yerde kalma imkanına sahip olamadılar. Eğitim gören çocuklar online eğitim ya da TV üzerinden eğitim programlarına katılım sağlayamadılar ve önemli bir kayıpları oldu bu da gelecek dönemde çocukların sınıfa uyum sağlamalarını daha da zorlaştırıcı bir neden olabilir. Ailesinin geçimini sağlamak için çalışmak zorunda olanlar ise yasağa ve bütün risklere rağmen dışarıya çıktı” ifadelerini kullandı.

HASTANEYE GİTMEYE ÇEKİNİYORLAR
Bazı kayıtsız göçmenlerin COVID-19 belirtileri taşımalarına rağmen sınır dışı edilme korkusundan hastanelere gitmeye çekindiğini söyleyen Geçmez, “06.12.2019 tarihinde Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) 89. Madde, 3. fıkra (a) bendinde bir değişiklik getirilmiştir. Bu değişiklik ile Türkiye’nin çeşitli illerinde uluslararası koruma sahiplerinin sigortaları kapatılmaya başlanmıştır. Çalışma izni alamayan, düzenli geliri olmayan ve birçok fiziksel ve psikolojik sağlık sorunu yaşayan yüz binlerce kişinin, temel bir hak olan sağlık hakkına erişimini bu yolla engellenmiş ve koronavirüs ile mücadelede daha ağır koşullar ve riskler ile karşı karşıya kalmışlardır. Her ne kadar virüs kaynaklı tedavilerin herkes için ücretsiz hale getirilmişse de mülteciler açısından pek çok soru cevapsız kalmış, kayıtsız kişilerde tedavi gördükten sonra sınır dışı edilme korkusu, hastalığın virüs kaynaklı olmadığının tespiti halinde yüksek muayene ücretleri ödeme korkusu gibi çeşitli korkular sebebiyle hastaneye gitmemeyi tercih etmişlerdir. Bu durum hem onlar açısından hem de toplumun geneli açısından bir risk oluşturmuştur. Bu sadece virüsle ilgili de değil başka herhangi bir hastalığın da ortaya çıktıktan sonra yayılmadan durdurulmasının önüne geçmiştir” şeklinde konuştu.

TEDBİR ALINDIĞI SÖYLENSE DE…
Geri gönderme merkezinde tutulan kişiler açısından da riskin arttığına değinen Geçmez, şunları söyledi: “Resmi açıklamalarda geri gönderme merkezlerinde tedbir alındığı ve hastalığın bulunmadığı söylenmişse de bize ulaşan kişiler hasta olan kişilerin mevcut olduğu, kurumdaki güvenlik görevlileri arasında da hastalananların olduğu bilgisini vermişlerdir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi idari gözetim kararlarının en son tedbir olarak uygulanması ve devamına ilişkin değerlendirmelerin dosya üzerinden matbu şekilde değil gerçekten kişiyle görüşülerek yapılması ve eğer devamında zorunluluk bulunmuyorsa salıverilmeleri gerekmektedir. Bu süreçte sınırlar hem karadan hem de havadan kapatılmış olmasına rağmen bu değerlendirmeler olması gerektiği gibi yapılmadı ve sınır dışı edilme ihtimali olmayan kişiler, sınır dışı edilmek üzere tutulmaya devam edildiler. Çocuklu aileler, yaşlılar, kronik hastalıkları bulunan kişiler korku ile kalmaya devam ettiler. Bir kişinin idari gözetim dışında bir tedbirle kontrol altında tutulması mümkünse -ki birçoğu imza yükümlülüğü ile salıverildiğinde buna uyuyor- bu tedbirin uygulanması hem merkezlerin kapasite üstü çalışmasına ve bu doğrultuda mülteciler için her türlü hastalık riskinin maksimum hale gelmesine ve çalışanlar açısından da ağır iş yüküne hem de devlet için mali açıdan bir yüke neden oluyor.”