- Gündem
- 22.04.2025 19:49
Siyaset bilimciler Prof.Dr. Tanju Tosun ve Prof.Dr. Gülgün Tosun Türkiyenin 16 Nisanda yapacağı evet ya da hayır tercihi öncesi olası seçmen davranışlarını analiz etti
E. ÇAĞLA GENİŞ
Halk oylaması öncesi evet ve hayır cephelerinde saha çalışmaları başlarken, siyaset bilimciler; Ege Üniversitesi Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Gülgün Tosun ve Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Tanju Tosundan çarpıcı bir analiz geldi. 16 Nisan referandumu ve olası seçmen davranışlarına dair analizde halk oylamasına dair önemli verilere yer verildi.
Analizde, AK Parti için 16 Nisan odaklı en büyük risklerden birinin AK Partili olmamakla birlikte, oy verecek başka parti bulamadığı için kerhen AK Partiye çeşitli seçimlerde oy vermiş, bazen sandığa gitmemiş seçmen kitlesi olduğuna dikkat çekilere, "Bu kitlenin istikrar, güvenlik, refah vaadiyle ikna edilmesi Evete, dolayısıyla AK Partiye, tersi durumda ise Hayıra yarayacaktır. CHPnin bu kitleyi Hayır lehine iknası imkansız değilse bile, görünen o ki bu kitlenin nasıl ikna edilebileceğini CHP, tutarlı bir strateji, taktik, söylem zenginliği ve ikna kabiliyeti ile henüz bulabilmiş değil" ifadelerine yer verildi.
OLASI SEÇMEN DAVRANIŞLARI
Referandum sonucunu tayin edici kitlenin büyük ölçüde kararsızlar olacağına işaret eden analiz raporundan, Kararsızların bu ölçüde yüksek olduğu referandum sürecinde doğaldır ki, 'Evet' ya da 'Hayır' tercihini kampanyalarında seçmen kitlesine daha iyi pazarlayan taraf oylamadan başarılı çıkacaktır. Yaklaşık olarak her 5 seçmenden 1inin kararsız olması, her ne kadar Anayasa değişikliklerinin seçmenler tarafından tam olarak bilinmemesiyle ilgisi olmakla birlikte, kanımızca bu kitlenin bir kısmı, referandum için tercihini netleştirmiş kitleyle karşılaştırıldığında, parti sadakati zayıf, belki de hiç olmayan, dolayısıyla bir seçimden diğerine farklı partilere oy vermeye eğilimli, bir kısmı oy verdikleri partiye iktidar ya da muhalefetteki politikaları nedeniyle tepki duyan, bir kısmı ise sistemden umudunu kestiği için şimdilik kararsız olmakla birlikte muhtemelen referandum günü sandığa gitmeyecek, gitse de geçersiz oy kullanacak kitle olabilir. Hangi nedene bağlı olursa olsun, burada özenle belirtilmesi gereken husus; Türkiyede son yıllarda partiler, ideolojiler ve politik tercihler örneğinde bu ölçüde siyasetin kutuplaştığı, konsolide olduğu bir konjonktürde bize göre kararsız seçmenlerin büyük bir çoğunluğu bir seçimden diğerine parti değiştiren seçmenlerden oluşmaktadır diye belirtildi.
EN BAŞARILI CHP VE AK PARTİ
Kendi seçmenlerini referandum tercihleri bağlamında konsolide etme bağlamında en başarılı partilerin CHP ve AK Parti olarak belirtildiği analiz raporunda, "Bulgular MHP seçmeninin 1987 ve 88 referandumunda azımsanmayacak bir kesiminin iktidar partisi ve seçmenlerine paralel biçimde referandum tercihlerinde bulunduğunu, Bahçelinin genel başkan oluşuyla birlikte ise 2007 ve 2010 referandumunda iktidardaki AK Parti ve seçmenleriyle referandum tercihlerinin ayrıştığını düşündürtüyor. Kürt seçmenlerin en azından azımsanmayacak bir kesiminin ise (sandığa gitmeyenler hariç tutulduğunda) 2000li yıllarda AK Parti ve seçmenlerinin referandum tercihlerine paralel oy verme davranışı sergiledikleri söylenebilir. Partilerin iller bazındaki oylarıyla seçmenlerinin parti pozisyonlarıyla tutarlı referandum tercihleri arasındaki en güçlü, pozitif ve anlamlı ilişki 1980lerde sırasıyla ANAP, SHP, DSP, DYPde gözlenirken, 2007 ve 2010 referandumunda partilerin referandumlardaki Evet ve Hayır tercihlerine dair pozisyonlarına ilişkin tutarlılık, sırasıyla CHP, AK Parti, MHP ve bağımsızlar için söz konusu" dendi.
KADERİ BELİRLEYECEK SEÇMENLER
Türkiyede seçmen tercihlerinde bir seçimden diğerine gözlenen hareketlilik ya da oynaklık oranının 2002-2015 yılları ortalamasının yüzde 12,5 olarak açıklandığı analizde, "Sağ bloktaki oynaklık 2011-2015 seçimlerinde yüzde 6,5, sol blokta yüzde 3,8, bu dönemde ortalama yüzde 10,3tir. Parti bazında baktığımızda, 2011-2015 döneminde AK Parti seçmeninin yüzde 9,9u, CHP seçmeninin yüzde 2si, MHP seçmeninin yüzde 11i, HDP seçmeninin yüzde 33,7si, 2002den 2015e ise ortalama olarak AK Parti seçmeninin yüzde 9,5i, CHP seçmeninin yüzde 5,5i, MHP seçmeninin yüzde 14ü, HDP çizgisinin yüzde 17,7si bir seçimden diğerine parti değiştiriyor. Partilerin oynak seçmen oranı, partilerin genel seçimlerdeki oylarıyla referandumlardaki Evet ya da Hayıra ilişkin pozisyon alışları ve MHP seçmeninin stratejik oy verme davranışı birlikte değerlendirildiğinde, 16 Nisandaki referandumun kaderini büyük ölçüde halen kararsız görünen, muhtemelen geçmişte öncelikle MHP ve HDP çizgisine oy verenler, geçmiş seçimlerde sandığa gitmeyenler ile AK Partiye oy vermiş fakat sadık olmayan seçmen olacağını söyleyebiliriz" açıklamasına yer verildi.
KATILIM DÜZEYİ DÜŞÜK KALIRSA...
Kürt seçmenlerin referandumda olası davranışlarına da değinilen raporda, şunlar kaydedildi: "Kürt seçmenlerin referandum eğiliminde konjonktüre göre ya sandığa gitmeme eğiliminin düşmesi ya da sandığa gidenlerin ise özellikle 2007 ve 2010 referandumunda AK Partinin pozisyonuna göre ağırlıklı olarak, üstelik yüzde 90ların üzerinde bir destekle 'Evet' yönünde tercihte bulunmaları dikkat çekici. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri AK Partinin Kürtlerle aidiyet ilişkisinin test edildiği seçimlerdi ve bu seçimlerde AK Partinin Kürt oyları büyük ölçüde kaybettiği anlaşıldı. Bu anlamda 16 Nisanda Kürt seçmenlerin 'Evet' yönünde oy kullanmalarını beklemek büyük bir iyimserlik olur. Sandığa gidip 'Hayır' oyu kullanacak her Kürt seçmeni 'Hayır'ların ülke genelinde artmasına, aynı kitlenin referanduma katılım düzeyinin düşük kalması ise 'Evet'in oransal olarak artışına katkı yapabilir."