- Gündem
- 29.06.2025 00:57
DEÜ İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mehmet Türkeri, TYB İzmir Şubesinde düzenlenen Kültür Sohbetleri programına konuşmacı olarak katılarak, ‘Siyaset ve Ahlak’ başlığı altında bir söyleşi yaptı
SULTAN GÜMÜŞ
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İzmir Şubesi’nin her cumartesi düzenlediği Kültür Sohbetleri programının bu haftaki konuğu Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mehmet Türkeri oldu. ‘Siyaset ve Ahlak’ konulu sunumunu gerçekleştiren Türkeri, “İnsanların siyasete yönelik tavrı, güç ya da çıkar amaçlı değil, değer amaçlı olmalıdır. Ancak o zaman adalet, dürüstlük, doğruluk, güvenirlilik, liyakat, samimiyet ve hakkaniyet gibi ahlaki erdem, ilke ve değerler siyaset alanına gelebilir” dedi.
Prof.Dr. Mehmet Türkeri, konuşmasına şöyle başladı: “Sokrates’ten itibaren düşünürler iyi bilgisi ya da ahlaksal hassasiyet olmadan öğrenilecek her şeyin hataya düşüreceğini, felakete sürükleyeceğini düşünmüştür. Bu vurguda erdem hassasiyetiyle hayata ve onun tecrübelerine bakmak esastır.”
‘KİRLİ ELLER’ SORUNU…
Modern dönemde ise Hobbes, Machievelli ve Mandeville gibi düşünürler çerçevesinde ahlaksal hassasiyetin yerinden edildiğine dikkat çeken Türkeri, “Bilimlerin felsefeden ayrıldığı modern dönemde bir meslekte uzman olmak için sadece o mesleğin metodolojisi ön plana çıkmış, o mesleğin etiği ve felsefesi göz ardı edilmiştir. Siyaset alanı da bundan payını almıştır. Özellikle Machievellici anlayışta erdemsiz insanların çok olduğu bir toplumda başarılı olmak için erdemli olma-mak gerektiği tavsiyesi, bir ileri adımla siyasetçilerin ahlâkı gerektiğinde paranteze alabileceği, ahlâki kuralları çiğneyebileceği şeklinde pratiğe yansımış ve bu durumun insani olduğu savunulmuştur. Bu sorun, J. Paul Sartre’ın bir piyesinden hareketle, etik yazılarda siyasette ‘kirli eller’ sorunu olarak ifade edilmiştir” dedi.
AHLAKİ DEĞERLERİN KIRILMA NOKTALARI
“Modern döneme kadar gerek Aristoteles gerekse Farabi düşüncesinde ve dini anlayışlarda erdem temeline dayalı bir hayata bakış söz konusu iken bu durum modern dönemde tersine çevrilmiştir” ifadelerini kullanan Türkeri, “Siyaset, ticaret vb. gibi tecrübe alanlarında bu alanların kendine özgü kuralları olduğu düşüncesi ahlaksal ilke ve değerleri dışlamış; daha doğru ifadeyle pozitif ilke ve değerleri bir kenara itmeyi haklı görmeye yöneltmiştir. İnsanların ilişki ve tavırları sürmeye devam ettiğine göre, temelde pozitif değerler dışlandığından, yalan, kandırma, adam kayırma gibi negatif değerler pratiğe dökülür olmuştur. Yaklaşık son otuz yıldır siyaset gibi tecrübe alanlarında ve çeşitli mesleklerde yalancılık, adam kayırma, sahtekârlık, yolsuzluk vb. gibi negatif unsurları temizlemek için meslek etikleri revaç bulmaya başlamıştır. Bu doğrultuda siyaset etiğinde ahlaki değerleri dikkate alma, erdem hassasiyetini gözetme vurguları yapılmaya başlanmış, adalet, hakkaniyet, dürüstlük, güvenirlilik, liyakat gibi erdem ve değerlerin esas olması gerektiği kanaati, siyasetçiler de dâhil herkes tarafından gerekli görülmektedir. Ne var ki buradaki sorun, karşıdan beklediğimiz bu değerleri ve erdemleri kendimizin bizzat davranış ilkesi olarak hayata geçirme çabasını ortaya koymuyor olmamızdır” yorumunda bulundu.
“TAVIRLAR DEĞER AMAÇLI OLMALIDIR”
“Gündelik dilde ve hayatta ahlakın kişiye göre değiştiğini söyler dururuz. Ancak başka kişileri ahlaki açıdan yanlış yaptığını söyleyerek yargılarız ve kınarız” sözlerine yer veren Türkeri, şöyle devam etti: “Böyle yapınca biz ahlâkın bir değer alanı olduğunu, bu değer alanının hassasiyetlerini bir nevi dikkate almadığımızı göstermiş oluruz. İnsanların siyasete yönelik tavrı, güç ya da çıkar amaçlı değil değer amaçlı olmalıdır. Ancak o zaman adalet, dürüstlük, doğruluk, güvenirlilik, liyakat, samimiyet ve hakkaniyet gibi ahlaki erdem, ilke ve değerler siyaset alanına gelebilir.” Doğumdan önce başlayıp ölene kadar üzerinde durulması gereken bir değerler zinciri olarak gördüğü ‘ahlak’ konusu üzerine önemli çalışmalar yürüten Prof.Dr. Mehmet Türkeri, bu sohbette insanlığın geleceği hakkında önemli konulara değindi.