Sizin ‘yüz’ünüzden maske yapıyor!

Mask Sanatçısı Eylem Sürer, sizin ‘yüz’ünüzden sizin için maskeler yapıyor. maskelerin görünenin aksine derin bir anlamı olduğunu ifade eden Sanatçı Sürer, maskeleri faklı kapılar olarak gördüğünü söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 19.11.2018 08:06
  • Güncelleme Tarihi : 19.11.2018 08:06
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Sizin ‘yüz’ünüzden maske yapıyor!

BURCU YANAR - RÖPORTAJ
Bir insanın kaç yüzü olabilir? Gün içerisinde bulunduğumuz ortamlara bağlı olarak ruh halimiz değişir. Bu da haliyle yüzümüze yansır ve çeşitli maskeleri yani savaş zırhlarımızı geçiririz suratımıza. Maskelerin tarihçesi ve hikayeleri aslında çok eski zamanlara ve çeşitli uygarlıklara dayanır. Afrika dini ritüellerin, düğün törenlerinin ve öteki dünya inancının simgeleri haline gelen maskeler, Uzak Doğu’da ise ölüm maskeleri ile yine öteki dünya ile insan ruhu arasında bir bağlantı kurduğuna inanılarak yapılıyordu. Gazeteci ve Yazar Hıfzı Topuz’un maskelerle ilgili bir koleksiyonu bile bulunuyor. Gelin mask sanatçısı Eylem Sürer’den maskelerin gerçek hikayesini birlikte dinleyelim.



Kendinizi biraz tanıtır mısınız?
Ben Eylem Sürer. Başta mask sanatçısı olmakla birlikte bir anneyim, tamirciyim, ustayım. Kendimi savaşçı Zeyna gibi hissediyorum. Sistemle savaşıyorum, hayatla savaşıyorum, bu hayatta bir kadın olarak var olmaya çalışıyorum. Dolayısıyla kendimi biraz köşeye sıkışmış hissediyorum. Ve içimden geçen içsel patlamalarımı hayata geçiremiyorum. Bu da zaman zaman beni mutsuz ediyor. Çünkü benim işim üretmek ve bunları insanlara ulaştırabilmek. Onların gelip dokunmasını istiyorum. Ama yapmak istediğim o köşede sanat icra etmek değil, daha özgür bir alanda daha olması gerekeni yapmak istiyorum ama olamıyor.
SİHİRLİ SÖZCÜK: “YAPABİLİYORUM”
Neden sanatın başka bir dalı değil de maske yapmayı seçtiniz?
Aslında bu benim için bir tercih değildi. 2010 yılında yine çok köşeye sıkıştığımı hissettiğim zamanlardan birinde birisi bana maske yapıp yapamadığımı sordu. 24 saniye kadar düşündüm ve yapabiliyorum dedim. Aslında bu konuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Hayatımda ilk defa bir konuyla ilgili yalan söyledim. Aslında yalan da değil. Çünkü o benim kapımın anahtarıydı ve kendime güveniyordum. Potansiyelimin farkındaydım ve yapabileceğimden emindim. İmkansız değildi. O zaman, çalışmalarını topla götür bir baksınlar denildi. Ama ortada bir çalışma yoktu. Hemen bu işi bilen birkaç kişinin yanına giderek öğrenmeye başladım. Fakat o kadar basit değildi. Ve böylece mask maceram başlamış oldu. Beklenmedik bir anda asla aklımın ucundan geçmeyecek bir fikirle biri geldi ve benim orada “Yapabiliyorum” demem gerekiyordu. O köşeden çıkmanın anahtarı oydu. O sihirli sözcük “Yapabiliyorum”du. Bilmiyorum deseydim böyle bir hikayem olmayacaktı iyi ki de söylemişim.



Peki maskların hikayesi nedir?
Dünyanın her yerinde her toplumunda farklı biçimlerde hikayeleri var maskelerin. Bulunduğu her yerde farklı amaçlara hizmet etmiş. Afrika’da ritüellerin bir parçası, Aztek, Maya, İnka toplumunda öteki dünya inancının bir parçası. İnsanoğlunun yerleşik yaşama geçtiği zamandan bugüne kadar çok uzun bir hikayesi var. Fakat popüler kültür içerisinde deforme olmuş bir şey. İnsanlar gibi, karakterler ve kişilikler gibi. Her yüz nasıl bir hikaye anlatıyorsa her maske de bir hikaye anlatır. Afrika’da dini törenlerde kullanılan hikayeleri benim için çok büyüktür. Bizdeki nazar boncuğu anlayışı neyse onlardaki maske hikayesi de o aslında. Kötü ruhları uzaklaştırmak, iyiliklerin sende olmasını istemek vs. bunlarla da ilgili. Hıfzı Topuz’un maskelerle ilgili çok güzel bir koleksiyonu var. Ritüellerde kullanılmış maskeleri toplamıştı. İzmir’de de bir sergisi vardı. Kitabı da var. Onlar bambaşka hikayeler anlatıyor. Mesela ölüm maskları, Japonların da kültüründe olan bir şeydir. Kişi öldükten sonra onun yüzünü korumak amacıyla yapılıyor. Tabi bu öteki dünya inancıyla da ilgili bir şey ruh bedenden ayrılınca bedeni bir daha tanıyabilmesi için bir yüzün olması gerektiğine inanıyorlar. Ruhun doğru yüzde vücut bulabilmesi için. Bu maskelerde kullanılan materyaller de bulundukları bölgelere göre farklılık gösterir ve toplulukların sosyal statülerini de gösterir. Altın, yeşim taşı, gibi. Günümüzde ölüm maskelerinin yapılışı çok daha farklı bir amaca hizmet ediyor. Kişi öldükten sonra yüzünden kalıbı çıkartılarak gelecek kuşaklara aktarmak için yapılıyor. Bu da daha çok Avrupa’da yaygın diyebiliriz.
Sizin için en önemli olan maskenin hikayesini de anlatır mısınız?
Bunu anlatmak istemiyorum. Sadece o dönemde benim için en özel olan maskelerimi yok pahasına bir yere satmak zorunda kaldım. Bakınca zaten insanın okuyabileceği bir hikayesi var. Bostanlı’da Eldorado isimli bir yerde sergileniyor.
“MASKELER FAKLI BİRER KAPIDIR”
Maskenin ön yüzü mü sürükleyici arka yüzü mü?
Bu soruyu 3 şekilde cevaplayabilirim birincisi maskeyi yapan kişi onu zaten birtakım duygularla yapıyor ona anlam yüklüyor, iki maskeyi takan kişi arkasında başka bir karakter oluyor ve başka bir yüzü gösteriyor, üçüncüsü ise ona bakan insan da başka bir duyguyla bakıyor. Bu biraz şeye benziyor. Herhangi bir sokakta herhangi bir evin kapısı gibi kapıyı açtığınız anda arkada ne olduğunu görürsünüz ya da o labirentte kaybolursunuz. Ya da orada var olursunuz. Maske de onun gibi bir şey, çok farklı bir kapı aslında.



Ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Çok çalıştım, çok araştırdım, çok okudum ve o dönemde böyle internette tüm bilgiler bulunmuyordu. Benim için gerçekten iğneyle kuyu kazmak gibiydi. O günden bu güne bastığım her basamağı hatırlıyorum. Nerede tökezlediğimi nerede aştığımı ve bakış açımın nerelerde değiştiğini görebiliyorum. Ben maskeye sadece mask olarak bakmıyorum. Yani sadece bir aksesuar olarak görmüyorum, göremiyorum. Çünkü görünenin çok ötesinde derin bir materyal maske.
Maskelerin psikolojik etkileri var mıdır?
 Yaptığım her şeyde bir neden, bir anlam var. Biz çizgide de bir boynuzda da anlam var. O boynuzlar dışa karşı korunmayı simgeliyor. Düşmana biraz korku salarak benden uzak dur anlamına geliyor. Maskenin psikolojik etkileri önemli. Sonuçta için dışa vurumu. Takan için de öyle. Mesela şu kedi maskesini takarsam davranışlarım ve beden dilim derhal değişir. Şu kuru kafaları takarsam da davranışlarım değişir hatta bir kostüm bile hayal edebilirsin üstünde. Maske dediğimiz şey bizim psikolojimizi de doğrudan etkileyen bir şey. Belki de bu yüzden gün içerisinde maskeler takıyoruzdur. Ama özümüzde aynı şeyiz biz. Hepimizin sevgiye sevilmeye, sevebilmeye ihtiyacı var. Aslında o kadar aynıyız ki, ama farklıyız.
ERDOĞAN’IN YÜZÜNÜ YAPMAK İSTERİM
Yapmayı istediğiniz özel bir mask var mı?
Bir yaşam maskları var. Ölüm maskı yapamadığım için. Ölüm maskları da yapmayı çok istiyorum. Örneğin siyasetçiler ve kanaat önderleri. Benim sevip sevmemem önemli değil bu toplumda mihenk taşı olmuş bir kişinin maskını yapmak ve sergilemek çok istiyorum. Yeşilçam sanatçıları ölmeden hepsinin yüz masklarını yapmak isterim. Başkan Erdoğan’ın ölüm maskını yapmayı da çok isterim. Yaşayan yüzler maskları yapmıştım ve bunlar şairlere ve edebiyatçılara ait yüzlerdi. Onlar da benim için çok özeldir.
“BENİMLE BERABER GÖMÜLSÜNLER”
Bir atölyeniz yok, masklarınızı nerede saklıyorsunuz?
Bu soru aslında beni derinden yaralıyor. Yaptığım maskeler şuan bazanın altında veya bavullarda duruyor. Olması gereken bu değil. Bir düşünsene yüzümüz yok. Nasıl birbirimizi tanıyacağız. Yüzümüz bizim kimliğimiz. Yüz o kadar kıymetli bir şey ki. Tek ve benzersiz. Bizim derdimiz yüzümüzle. Ergenlikten itibaren yüzümüzü beğenmemeye başlıyoruz. Burnumuzu beğenmiyoruz, kaşımızı beğenmiyoruz, ya da gözümüzü beğenmiyoruz. Yaşlanıyoruz kırışıklıklarımızı beğenmiyoruz botoks yaptırıyoruz. Bizim için bu kadar önemli olan bir şeyi sergileyememek beni fazlasıyla üzüyor. Bu yüzden maskelerimi kimseye bağışlamayacağım bu benim vasiyetimdir benimle beraber gömülsünler istiyorum. Bir müzenin deposunda çürümeye yüz tutsunlar istemiyorum. Yaratıcısıyla birlikte, olması gerektiği yerde olsunlar. Yüzyıllar sonra bir mezar kazısında masklarımla bulunmak da güzel ve ilginç olabilirdi.

Haber Merkezi