- Gündem
- 01.06.2025 23:54
İletişim Uzmanı Kayadibi, koronavirüsün kısacık zamanda pek çok ders verdiğini belirterek, “Bu dünyada hesaplaşma toplumsaldır. Bir topluma zararlar ister doğal yollardan gelsin, isterse insan eliyle çıkarılsın; içinde yaşayan her bireyi aynı sonuçla cezalandıracaktır” dedi
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Görevlisi Ali Kayadibi, koronavirüs dolayısıyla sık sık altı çizilen ‘sosyal mesafenin’ toplum üzerindeki etkisine yer verdi. “Sosyal mesafe aramızı açmasın” diyen Kayadibi, var olan durum sona erdiğinde yaşanacak ‘ikincil travmaya’ değindi. İkincil travma sonrasında stres bozukluğunun hesaba katılmasını ve sosyal destek programlarının şimdiden geliştirilmesi gerektiğini aktaran Kayadibi, “Sosyal mesafelendirmeyi arası açık bir toplum bırakarak sonuçlandırmak bozucu bir etkiye sahiptir” dedi.
BİR TAKIM HIRSLAR GÜCÜNÜ YİTİRDİ
Kayadibi, “Koronavirüsü Covit-19, kısacık zamanda pek çok ders verdi” diyerek konuşmasına şöyle başladı: “Bunların başında toplum düzeninin yeniden şekillenmesi geliyor. Sosyal düzen, bir arada yaşama kültürü yeniden şekilleniyor. Gerçekte nasıl bir şekil alacağı, ne yönde değişeceğini zaman gösterecek. Bir iletişimci, davranış bilimleri uzmanı olarak konunun kişisel ve sosyal etkilerine değinmek yararlı olabilir. Öncelikle kişisel tarihimize baktığımızda, hayat algımızdaki değişiklikler, hayatın eskisi gibi olmayacağı duygusunu yaşatıyor. Yani aile, akraba, iş hayatı ve sosyal hayatımızla ilgili yeni kararlarımız oluşuyor. Basit olarak mülkiyet kavramımız eskisi gibi değil. En azından şu içinde bulunduğumuz günlerde… Sahip olduğumuz maddi değerleri belki de sadece şu andaki konforumuza hizmet ettiği kadar önemsiyoruz. Uzun vadede gayrimenkul sahibi olma hayali, çok para kazanma hırsları gücünü yitirdi.”
KAYBETTİKLERİMİZİN MUHASEBESİNİ YAPARIZ
Daha duygusal veya insan doğasına uygun; ‘artık aklıma geldikçe sevdiklerimi arayacağım’, ‘Kıymet verip sakladığım şeyleri kullanacağım’, ‘istediğim şeyleri ertelemeyeceğim’ gibi düşünceleri ve davranışları geliştirmeye eğilim gösterdiğimizi kaydeden Kayadibi, “İkincil olarak sosyal bakış açımızda da değişiklikler var. Böyle durumlarda değiştiremeyeceği şeylerin peşinden ısrarla koşma hevesi, yerini gerçekçi olma haline bırakır. Çünkü kendini dinleme imkanı veren böyle zamanlarda kendi gücünü, kabiliyetlerinin sınırını keşfetme fırsatı doğar. Enerjisini boşa harcadığını düşünen birey, toplumdan ayrılmanın kaybettirdiklerinin muhasebesini yapar. Toplumla uyumun getireceği kişisel rahatlık idrak edilir. Sosyoloji disiplini, böyle durumlarda daha rasyonel tespitler yapar. Çünkü sosyolog, telaşa kapılan insana ‘soğuk seyirci’ pozisyonunda bakar ve doğru tespitlerde bulunur. Doğal afetler, salgın veya insan eliyle yaratılan olaylar sonrası kişisel ve toplumsal davranış değişikliklerini psikolog, sosyolog, sosyal psikologlar daha doğru okur” diye konuştu.
ESAS SORUNLAR YUMAĞI ŞUNLAR…
“Sosyal mesafelendirme gibi kavramları bir günde topluma ezberleten; sosyolog bakışıdır” sözlerine dikkat çeken Kayadibi, “Yani sağlığı koruma amaçlı ‘arayı açın’ önerisi, ibadet ritüeli sayılan ‘safları sıklaştırın’ söylemine aykırı gelebilirdi. Sosyolojinin şık bir söyleyişini, ‘sosyal mesafelendirme’ tabirini kullanarak salgını önleme argümanı gibi sunulmuştur. Şimdi, esas sorunlar yumağı şunlar: Pandemi / salgın ne kadar sürecek? Bu sürede sokağa çıkacak mıyız? Günlük alışkanlıkları bir anda bırakmanın yaratacağı bireysel ve toplumsal travma nasıl atlatılacak? Ekonominin gidişatı ne olacak? Esnaf, sanatkar, fabrikalar, kamu ve özel sektörlerin durumu ne olacak? Eğitim, sağlık, kültür ve sanat etkinlikleri… Daha binlerce soru ve sorunlar…” açıklamalarında bulundu.
İKİNCİL TRAVMAYA YAKALANMAK
Kayadibi, “En önemlisi bu durum sona erdiğinde bireysel ve toplumsal değişimin kuralları herkes için aynı mı olacak? Böyle durumlardan sonra yapılan bilimsel çalışmalar şunu gösteriyor: İkincil travma etkisi… Herhangi bir travmayı izleyerek insanların kendi başlarına gelenlerden sorumlu tutulmaları ya da kendilerini sorumlu tutmaları sonucunda ortaya çıkan duruma ikincil travma deniyor. İkincil travma sonrası stres bozukluğu hesaba katılmalı ve sosyal destek programları geliştirmek de şimdiden düşünülmelidir. Dünyanın adilane olmadığını pek çok kişi bilir ama yine de adil çözüm bekler. Bu düşüncedir ki, bir felaket ortaya çıktığında; hiç suçu olmadığı halde zarar görenler de kendini suçlu görme eğilimi vardır. ‘Bu işe bulaşmasalardı, bunlar başımıza gelmezdi…’ türü kapsayıcı suçlama ifadeleri böyle ortamlarda daha yaygındır. Bu dünyada tembel, düzen bozucu, kötücül eylemleri planlayan kişilerin esenlikli bir toplum içinde rahat ettikleri; bütün evrensel iyilik değerlerine bağlı bir kişinin ise kaotik, karmaşık ve düşük bir toplum içinde huzursuz yaşadığı gerçektir. Bu gerçeklikten şu sonuca varmak yanlış değildir; Bu dünyada hesaplaşma toplumsaldır. Bir topluma zararlar ister doğal yollardan gelsin, isterse insan eliyle çıkarılsın; içinde yaşayan her bireyi aynı sonuçla cezalandıracaktır. Sosyal mesafelendirmeyi arası açık bir toplum bırakarak sonuçlandırmak bozucu bir etkiye sahiptir” dedi.
İzmir'in misafirleri buzlu besinlerle serinliyor