Sayfa Yükleniyor...
Kentteki tarım ve üretim için düşüncesini net bir şekilde aktaran Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, “1 santimetrekare boş arazi kalsın istemiyoruz. Üreticinin köyünde kalması birinci önceliğimiz” dedi. Soyer ayrıca, tarım projelerinin etkisine yönelik CV örneği verdi
BESTE KOÇ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Halk TV yayınına katıldı ve birbirinden önemli açıklamalara imza attı. ‘Başka bir tarım mümkün’ parolasıyla tarımsal kalkınma ve hayvancılık çalışmaları için yeni vizyonu geçtiğimiz hafta duyuran Başkan Soyer, detaylı bilgilendirme yaptı. Başkan Soyer, “Başka bir tarım şiarıyla yola çıktık. Mevcut tarım politikalarıyla ithalat büyüyor. Köylerin terk edildiği, giderek dışa bağımlığın ve kuraklaşmanın arttığı bir durum var ortada. Bu kaçınılmaz bir durum, kader gibi algılanıyor. Bu doğru değil. Bu coğrafya bize öğretmenlerimizin öğrettiği gibi kendine yeten 7 ekonomiden biriydi. Başka tarım mümkün şiarıyla yapmak istediğimiz proje bir tür iade-i itibar projesi. Bu kadim kültür bambaşka bir tarımı mümkün kılıyor. Bunun üzerine gitmemiz lazım. Tarımda dışa bağımlılık bir mecburiyet değil” dedi.
HAYATIN DENGESİNİ KURMAYA YÖNELİKTİR
Tarımdaki geriye gidiş sürecine değinen Soyer, “2006 yılında bir kanun çıktı. Yerli tohumun satışı yasaklandı. 2012 yılında bir kanun çıktı 12 bin 600 köy mahalleye dönüştü. Aslında adım adım üreticinin yerli tohumlardan, toprağından, köyünden uzaklaşmasını teşvik eden bir uygulamaya geçildi. Bunlardan geriye dönüşe gidiliyor. Ekim ayında çıkan bir kanun hükmünde kararname var. Mahallelere tekrar kırsal mahalle olma hakkı tanınıyor. Eski köy adını verdiğimiz yerlerde yaşayan insanlar çeşitli giderlerden muaf hale getiriliyor. Bu noktaya gelecek gibiysek bunları neden köyden çevirdik ve mahalle yaptık? Çünkü küçük üretici üretmezse, toprağından vazgeçerse kentlinin, kırsalın, Türkiye’nin dengesi bozuluyor. Köylü toprağında kalır üretim yaparsa hayatın dengesi adil bir şekilde kurulmuş oluyor. Bizim ortaya koyduğumuz tarım projesi Türkiye’de hayatın dengesini yeniden kurmaya yönelik. Sadece İzmir değil Türkiye’de uygulanacak bir proje” diye konuştu.
KURAKLIKLA MÜCADELE PROJESİDİR
Soyer, “Bir yandan hayvancılığı geliştirerek süt yemleri dağıtmaya başladık. 250 ton küçükbaş hayvan için süt yemi dağıttık. Bu hayvanlar büyüdükten sonra satın alacağımızın taahhüdünü veriyoruz üreticiye. Et görmeyen mutfaklara kavurma olarak ulaştıracağız. Nasıl çocuklara süt ulaştırıyorsak önümüzdeki süreçte kavurma ve et konservesi ulaştıracağız. Bir yandan doğayla uyumlu ürünler yetiştirirken bir yandan kentli sağlıklı gıdayla buluşacak. Bir yandan da hak ettiği payı alamayan, yoksullukla uğraşan insanlarımızın mutfağına et girmiş olacak. Bu proje sadece tarım projesi değil hayatın dengesini kurmaya yönelik bir proje. Bu; yoksullukla, kuraklıkla mücadele projesidir. Hedefimiz, temel amacımız gerçekten kendi kendine yeten, dışarıya muhtaç olmayan yerli ve milli ürünlerle büyüyen bir tarım politikasını bu topraklarda mümkün kılmaktır” açıklamasına imza attı.
1 SANTİMETREKARE BOŞ ARAZİ KALSIN İSTEMİYORUZ
Kent tarımıyla ve üretimiyle ilgili düşüncesini net bir dille aktaran Soyer, “1 santimetrekare boş arazi kalsın istemiyoruz. Hedefimiz bu verimli topraklardan maksimum verimi elde etmektir. Üreticinin köyünde kalması birinci önceliğimiz. Üretimden soğumaması, uzaklaşmaması lazım. Küçük üretici, köylü toprağında kaldıkça hem ürün yelpazesi çeşitleniyor hem de fiyat dengesi çok daha adil bir şekilde oluşuyor. Bu bereketli toprakların boş santimetrekaresini bırakmayacağız. Ziraat mühendisleri odamızla çok sıkı bir koordinasyon içinde olacağız. Bilimsel çalışma yapıyor olmamızın rahatlığını yaşıyor olacağız. Onların rehberliğinde yol alacağız. İzmir’in bereketli topraklarında atıl hiçbir nokta bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.
BEYDAĞ’DA ELİME CV TUTUŞTURULMADI
Soyer ayrıca, “200 bin insanımız CV bankasına başvuruda bulundu. Her gittiğim yerde mutlaka elime CV tutuşturulur. Bir tek Beydağ’da yaptığımız havza ziyaretimizde olmadı. 25 muhtarımızla 3 saatlik toplantı yaptık. Bütün bu toplantının sonunda ayrıldık. Bir tek CV vermedi hiçbir muhtar. Çünkü Beydağ’da yaptığımız tarım politikası insanların topraklarından ekmek kazanmasını mümkün hale getiriyor. O zaman insanların Büyükşehir’de işe gireyim derdi olmuyor. Bu projeyi çok önemsiyoruz. Diliyorum ki Türkiye’nin her yerinde uygulanır” dedi.
TARIMDA DENİZ BİTMİŞTİR
Kuraklıkla ilgili de açıklama yapan Soyer, “Bir iki yağmurla bitecek iş değil. Bugüne kadar kaynaklarımızı o kadar vahşi kullandık ki! Aklımızı başımıza toplamak zorundayız. Suyun yüzde 77’sini tarımda kullanıyorsak tarımda deniz bitmiştir. Yepyeni bir perspektifi hayata geçirmek mecburiyetindeyiz. Burada kuraklıkla ve yoksullukla mücadeleyi irdelemek zorundayız. 2 temel ilke kapsamında yeni bir tarım politikası şekillendirdik” açıklamasında bulundu.
Haber Merkezi