- Gündem
- 03.05.2025 17:22
“İzmir İnsan Haklarının Başkenti” vizyon belgesine ilk imzayı atan Millet İttifakı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, insan hakları ve demokrasiyi savunmanın bir mecburiyet olduğunu vurguladı
E. ÇAĞLA GENİŞ
İzmir Barosu’nun seçime giren tüm siyasi partilere gönderdiği “İzmir İnsan Haklarının Başkenti” vizyon belgesine ilk imza Millet İttifakı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer’den geldi. İzmir Barosu’nda gerçekleşen imza töreninde konuşan Soyer, insan hakları ve demokrasiyi savunmanın bir mecburiyet olduğunu vurgulayarak, “Kentleri daha yaşanabilir hale getirmeyi amaçlıyoruz. Demokrasi olmazsa sadece bir zümrenin, seçkin bir grubun ekmeği büyüyor. Ancak demokrasi ile birlikte o refah kentin sokaklarına yayılabilir. Bu projeyi ortaya koymak ve yürütmek son derece değerli” dedi. İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ise, İzmir’i insan haklarının başkenti yapmakta kararlı olduklarının altını çizdi.
YERELDEN DE DESTEKLENMELİ
“İzmir İnsan Haklarının Başkenti” projesinin vizyonunu anlatan ve buna ilişkin bir sunum gerçekleştiren İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Deman Güler, “İnsan haklarının sadece merkezi iktidarın sorumluluğunda olduğunu düşünmüyoruz. Bunun aynı zamanda yerelden de desteklenebileceğini ve geliştirilebileceği fikrindeyiz. Merkezi iktidarın üstüne almadığı sorumlulukları yerel yönetimler alabilir ve bizim medeni ülkelerle kopmakta olan ilişki ağımızı tekrar kurabilir. Bu projede asıl sorumluluğun yerel yönetimlerde olduğunu düşünüyoruz. İnsan hakları ile ilgili yaptığımız bir çalışma aynı zamanda ekonomik kalkınma da getirebilir. Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve AGİT gibi kurumlarla işbirliği halinde İzmir'i uluslararası anlamda bir cazibe merkezi haline getirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
İNSAN HAKLARININ BAŞKENTİ İZMİR OLACAK
İzmir’i insan haklarının başkenti yapmakta kararlı olduklarını ve İzmir Barosu’nun bu proje için gereken insan gücüne sahip olduğunu söyleyen İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ise, “Kentin ve kentlinin kılcal damarlarına kadar inmek gerekiyor. Bizim bu anlamda eksik olan kaynaklarımızı yerel yönetimlerle tamamlayabileceğimizi düşünüyorum. Bu nedenle bu çağrıyı şu anda aday olan bütün siyasi partilere çıkardık. Bütün insanlarımız haklarını bilsin istiyoruz. İnsan haklarını korumak ya da insan hakları üzerine bir şey söylemek yalnızca ihlal edilen haklar için avukat görevlendirmekten ya da hukuksal olarak hak aramaktan geçmiyor. Daha fazlasına ihtiyaç var. Asıl ihtiyaç olan şey önce haklarını bilen bir kent, sonra bu haklarını talep edebileceği mekanizmalarını bilen bir kentli, talep etmeyi bilen bir kentli, yerine gelmediğinde de hukuksal mücadeleyi sürdürebilen bir kentli. Bunu yapabilecek gücümüz var. Zor bir proje olduğunun farkındayız. Zaman ve emek istediğinin farkındayız, para istediğinin farkındayız ama bunu yapacak inanç ve gücümüz var” ifadelerini kullandı.
İNSAN HAKLARINI SAVUNMAK MECBURİYET
Türkiye’nin zor şartlardan geçtiğini ve her geçen gün demokrasiden uzaklaştığını ifade eden Tunç Soyer, şunları söyledi, “Bu uzaklaşma ile birlikte otorite her geçen gün daha da merkezileşiyor ve her şeyin bir kişinin iki dudağı arasına mahrum kaldığı bir dönem yaşıyoruz. Tam da bu noktada insan haklarını savunmak bir mecburiyet, demokrasiyi savunmaktan başka çaremiz yok. Kentleri daha yaşanabilir hale getirmeyi amaçlıyoruz. Demokrasi olmazsa sadece bir zümrenin, seçkin bir grubun ekmeği büyüyor. Ancak demokrasi ile birlikte o refah kentin sokaklarına yayılabilir. Bu projeyi ortaya koymak ve yürütmek son derece değerli. Biz seçildiğimiz andan itibaren büyükşehir belediyesi olarak bu projenin her etabında, her adımında İzmir Barosu’nun yanınızda olmak istiyoruz. Biz sizinle bu projede yoldaş olmaya birlikte yürümeye hazırız.”
PROJE NEYİ AMAÇLIYOR?
İzmir İnsan Haklarının Başkenti Vizyonu yerel yönetim ve sivil toplum işbirliği ile şehrin insan haklarını temel alan bir yaklaşımla kalkınmasını hedefliyor. Proje kapsamında İzmir’in yıl boyu süren etkinliklerle Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası örgütlerin toplantılarına ev sahipliği yapacak bir konferanslar kenti haline gelmesi, Uluslararası İzmir İnsan Hakları Ödülü verilmesi, İzmir İnsan Hakları Müzesi'nin kurulması ve İzmir’e içinde bölgenin en büyük kütüphanesinin bulunduğu bir İnsan Hakları Köyü inşa edilmesi planlanıyor. Projenin başarıya ulaşması halinde İzmir'e Aralık ayı boyunca insan hakları temalı kış pazarları kurulacak, film festivali ve çocuk hakları şenliği gibi etkinliklerle şehrin ismi insan hakları ile beraber dünyaya tanıtılacak.