STK'lardan AB'ye ahlak çıkışı

Ana Yaşam Vakfı ve Sivil Toplum Platformu’nun düzenlediği basın toplantısında, Avrupa ülkelerinin mülteciler konusunda uyguladıkları politikalar eleştirilerek, içtihadi kararlar yaratması düşüncesi ve talebiyle Avrupa Birliği Adalet Divanı Başkanlığı’na başvuracakları belirtildi


  • Oluşturulma Tarihi : 06.01.2016 10:16
  • Güncelleme Tarihi : 06.01.2016 10:16
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
STK'lardan AB'ye ahlak çıkışı

TANER UYANIKER

Ana Yaşam Vakfı (AYVA) ve Sivil Toplum Platformu (STOP) üyeleri İzmir Barosu’nda düzenledikleri basın toplantısında, Avrupa Birliği’nin (AB) mülteciler konusundaki tutumunu eleştirdi. Açıklamaya Senih Özay, Mehmet Refik Soyer, Feyzi Hepşenkal, Murat Fatih Ülkü katıldı.

Grup adına basın açıklamasını okuyan Mehmet Refik Soyer, Avrupa Birliği’ne seslenerek, “Suriyeli mülteciler sorununu, mültecileri Türkiye’de bloke ederek çözemezsiniz, mültecilerin yarattığı sosyal ve güvenlik ile ilgili sorunları Türkiye’nin üstüne yıkma düşünceniz meseleyi anlamadığınızı, büyük bir yanılgı içinde olduğunuzu gösteriyor. Mülteci akınını böyle durduramazsınız” dedi.

AB’YE AHLAK ÇIKIŞI

AB Konseyi ve AB Komisyonu’nun “Mülteci meselesi, her şeyden önce insan hakları meselesidir" dediğini hatırlatan Soyer, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “İnsan yaşamı üzerinden oluşturmak istediğiniz bu çerçevenin, AB değerlerinin uzun yıllar içinde yarattığı pozitif algıya zarar verdiğini görmelisiniz. Suriyeli mülteci sorununu, Türk yurttaşlarının vize serbestisi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin AB üyelik süreci ile bağlantılı hale getirmeniz ahlaki açıdan sorunludur. Suriye kaynaklı göç dalgaları hızla devam ediyor. Dalgalar önce ülkemizi vuruyor. Neredeyse her şehrimizde, hem Suriyeli sığınmacıların hem de kendi vatandaşlarımızın hayatı giderek zorlaşıyor. Eş zamanlı olarak diğer Avrupa ülkelerine gitmek için çırpınanlar, Ege ve Akdeniz'de çırpına çırpına can veriyor. Göz göre göre ‘insanlık boğuluyor’ her gün. Avrupa Birliği’nin ise süren düzensiz göçün, AB sınırlarında durdurulması ve Türkiye Cumhuriyeti’nde bloke edilmesi anlayışı benimsediği görülüyor. Tamamen geçici ve kolaycı çözüm içeren bu anlayışın, yaşanan ve yaşanacak sakıncaları gideremeyeceği çok daha açık biçimde ortadadır.”

HUKUKEN AYKIRI

AB’ye uyarılarda bulunan Soyer, yapılan uygulamaların, 28 Temmuz 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin (Cenevre) Sözleşmesi'ne, Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1967 protokolüne, Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği’nin uluslararası hukukun emredici bir kuralı olarak kabul ettiği “geri göndermeme” ilkesine, 10 Aralık 1948 tarihli BM Genel Kurulu’nun kabul ettiği İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 14. maddesinin 1. fıkrasına ve 4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da kabul edilen İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 2. maddesine aykırı olduğunu dile getirdi.

DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Önümüzdeki yıllarda dünyanın en büyük probleminin, mülteci sorunu olacağını belirten Soyer, “Mevcut hukuk geliştirilmeden, insanileştirilmeden, demokratikleştirilmeden idari ve siyasi olarak alınmak istenen önlemlerin sıkıntılar yaratacağı bellidir ve o nedenle, siyasi yöneticilerin bulduğu yetersiz çözümü irdeleyip, içtihadi kararlar yaratması düşüncesi ve talebiyle Avrupa Birliği Adalet Divanı Başkanlığı’na başvuruyoruz. Başlattığımız süreçte, ‘mülteci meselesi’ni, ‘insan hakları meselesi’ olarak gören, sivil toplum örgütlerini, üniversiteleri, gazetecileri, hukukçuları, herkesi dayanışmaya çağırıyoruz” dedi.

 

Haber Merkezi