- Gündem
- 09.05.2025 17:13
Psikolog Birgül Gökçe Doering, stresin kanseri tetikleyen faktörlerden biri olduğunu vurgularken, hastalıkla mücadelede hastaya stresten uzak dur ve hayata pozitif bak demenin yetmeyeceğini söyledi
İzmir Kent Sağlık Grubu tarafından meme kanserinde farkındalık ayı kapsamında Hayata pembe bakmak başlıklı söyleşi düzenledi. İzmir Hilton Oteli Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü Ayçe Bükülmeyen yaparken, uzmanlar meme kanseri tanısı koyulmuş hastaların zor günleri atlatmasında pozitif bakış açısının yararlarıyla ilgili görüşlerini dile getirdi.
Kent Sağlık Grubu Medikal Onkoloji Uzmanı Doç.Dr. Tülay Akman meme kanserine genetik ve çevresel faktörlerin (beslenme, fiziki egzersiz, obezite, sigara, alkol, ileri yaş, geç yaşta doğum yapma, stres ) yol açtığını hatırlattı. Meme kanseri vakalarının yüzde 10 kadarının kalıtsal olduğuna dikkat çeken Doç.Dr. Akman, Meme kanseri hastalığını çevresel ve genetik bir zemine sahip olduğu ama yoğun stresin ikincil bir etken olarak bu süreci tetikleyebileceği ya da kanser oluşumu hızlandırabileceği yayınlarda bildirilmiştir dedi.
Doç.Dr. Akman, stresin tek başına kansere yol açtığını gösteren bir veri bulunmadığını belirterek, Meme kanseri görülme sıklığı ülkemizde hızla artmaktadır. Bu artışın en önemli nedenleri, ortalama beklenen yaşam süresinin uzaması, hasta kayıt sayısının artması, hekime daha kolay ulaşım ve mamografi gibi tarama tetkiklerinin daha sık yapılmasına dayanabilir. Sağlık Bakanlığının yaptığı çalışmalarda, ülkemizde meme kanseri görülme sıklığı son 20 yılda 2 katından fazla artmıştır. Bu yüzden tüm kadınlar meme kanseri konusunda tarama programlarına katılmaları için yönlendirilmelidir. 40 yaş sonrası mamografi taraması tüm kadınlarda önerilmektedir. Meme kanseri erken dönemde tanı konulabilirse tedavisi mümkün bir hastalıktır. Uygun cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, hormonoterapi ve hedefe yönelik tedaviler kullanılarak hastalarda kür şansı mümkün olabilmektedir diye konuştu.
İzmir Kent Sağlık Grubu Klinik Psikolog Birgül Gökçe Doering ise stresten uzak dur demenin, yetmeyeceğini, tek başına bir anlam ifade etmeyeceğini söyledi. Doering, hastalara şu tavsiyelerde bulundu: Yaşam olayları olumlu olumsuz hep var ve var olacak. Stres ile mücadelede olumsuz yaşam olaylarını tehdit olarak görmemek ilk adım. Stresten uzak olabilmek mümkün olmuyorsa stres (baskı-gerilim) oluşturan olumsuz yaşam olayları ile başa çıkma yolları mevcut. Dönüştürülmüş başa çıkma becerileri kullanmak gerek. Yani daha önce kullandığınız yöntemler işe yaramadıysa yerine koyacaklarınız farklı ve etkili olmalı. Bu noktada bir profesyonel destek lazım. Uzman ve bu alanda çalışan bir profesyonel olmalı. Kişilerin olumsuz bir yaşam olayı ile karşılaştıklarında yaptıkları yorumlar ve atfettikleri anlam önemli. Hastalıkla mücadele ederken sadece pozitif bakış açısı bir başa çıkma yöntemi olarak yetersiz ve eksik kalır. Elbette ilk aşamada işe yaradığını biliyoruz. Ancak süreklilikte bu bakış açısının akılcı yaklaşımla birlikte kullanılmasının yararlı olacağına inanıyorum. Tedavi süresince hekimle ve sağlık profesyonelleriyle birlikte iş birliği içinde olmak ve süreçte olabilecekleri yaşarken görme ve çözümleri için uğraşma, akılcı bir bakış açısıdır.
Yıllardan beri kemoterapi gören yüzlerce hastasının tedavi sürecinde hasta- hasta yakını ilişkilerinde olumlu, olumsuz durumlara tanık olan Kent Sağlık Grubu Onkoloji Eğitim Hemşiresi Şerife Karakaş ise kanser hastaları ne ister başlıklı bir konuşma yaptı. Hasta yakınlarına seslenen Karakaş, Onlara moral vermek, tedavilerine destek olmak için çaba sarf ediyorsunuz, ancak baskı altına aldığınızı fark etmiyorsunuz. Onlara kendileri olmaya izin verin, sizlerden istedikleri bu diye konuştu.