“Şu an sadece direniyoruz”

Karaburun’un Boz Köyü’ne 2013’te göç eden ve 2014’te ‘Ahurlu Dükkan’ı açan üretici Hülya Babalıoğlu, tamamen doğal ürünlerin üretimine ve bunların dağıtımına imza atıyor. Sürdürülebilir yaşam için gençleri de eğiten Babalıoğlu, “Değişime direniyoruz” diyor


  • Oluşturulma Tarihi : 04.02.2019 07:36
  • Güncelleme Tarihi : 04.02.2019 07:36
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Şu an sadece direniyoruz”

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Hülya Babalıoğlu ve Ayşegül Çakır… Sadece ikisi değil, kendileri gibi yetiştirdikleri daha birçok kadın… Onlar Karaburun’un girişimci ruhları. Biri ‘Ahurlu Dükkan’, diğeri ise ‘Karaburun İşlik’ ile doğal ürünleri üretip, sürdürülebilir yaşam için mücadele veriyor. Dükkanlarında seramik, çini, sepet, kumaş boyama, peştamal ve hidrozol yapan kadınlar, gençleri de unutmuyor. Mesleği yaşatmak adına ilgililere eğitim de veren kadınlar, Karaburun halkına izole edilmiş bir yaşam sunuyor. Fakat tüm bunların dışında başarılı kadınlarımızın büyük bir derdi var. Yabancı ve yerli turist çekemediklerini söyleyen kadınlar, “Şu an sadece direniyoruz. Direnme sürecindeyiz” diyerek, başka projelere yönelemediklerini vurguladı. Neden olarak Karaburun’da yaşananları sıralayan kadınlar, “Karaburun’da pazarlayabileceğimiz tek şey var o da doğamız. Doğayı da katledersek hiçbir şeyimiz kalmayacak” dedi. 2013’ün Ağustos ayında Karaburun’un Boz Köyü’ne göç ettiğini söyleyerek kendini tanıtan Babalıoğlu, şöyle başladı: “2014 yılında da ‘Ahurlu Dükkan’ ı açtım. Burası ilk önce İstanbul’daki kadınların üretim yaptığı ve ürettiklerini satışa sundukları yer olarak hareket ediyordu. Fakat daha sonrasında yerel halkı veya bizim gibi göç etmiş insanları tanıdıkça burayı sadece Karaburun’da üretilen dükkan konseptine uygun, doğal ürünlerin kullanıldığı bir mekan haline getirdik.”



KADIN AĞIRLIKLI ÜRETİM
Dükkanda tek başına çalıştığını söyleyen Babalıoğlu, “Yoğun işlerim olduğunda Karaburun İşlik’teki arkadaşlarım yardımcı oluyor. Orayı ise altı kadın olarak kurduk. Fakat Ahurlu Dükkan ile Karaburun İşlik birbirinden ayrı yerler. Karaburun İşlik’te üretimimizi yapıyoruz. Ahurlu Dükkan da ise sergileyip, satışa sunuyoruz. Ürünlerimizi yazları Karaburun Gece Pazarı’nda satmaya çalışıyoruz. Bütün insanların verdiği emeği, yeniden, ham maddesini alabilmek için nakde çeviriyoruz” dedi. Atölyelerde çoğunlukla kadın ağırlıklı bir üretim olduğunu belirten Babalıoğlu, “Erkek üreticilerimiz de var. Ancak iki kişi. Ötekilerin hepsi kadın. Seramik, çini, sepet, kumaş boyama, peştamallar yapılıyor, aynı zamanda Mordoğan’da geniş bir ekibin ürettiği ‘Bir Avuç’ hidrozolleri var. Bunlar doğal bitkilerin kurutulmasından sonra damıtma sistemiyle elde edilen ürünler. Furma Ekolojik Çiftliği’nin ürünleri de elimizde bulunuyor. Sirkelerini, nar ekşilerini satıyoruz” diye konuştu.



GENÇLER YETİŞTİRİLİYOR
Mesleğin devamlılığını sağlamak için gençleri yetiştirmeye çalıştıklarını kaydeden Babalıoğlu, “Karaburun İşlik’te yer alan Rezzan Hanım çini dersi veriyor. Karaburun İşlik ve Ahurlu Dükkan olarak Halk Eğitim’in açtığı seramik kurslarına devam ediyoruz. Ali Karayel tarafından ‘Karikatürlü Ev’de çocuklarla yapılan karikatür dersleri var. Yazın çocuklarla çini ve seramik çalışmaları yapıyoruz. Halk Eğitim kurslarına ilgi büyük. Bu şekilde gençlere destek vermeye çalışıyoruz. Ne kadar genç üreticimiz olursa bizim için çok daha iyi. Çünkü onlar her alanda çok daha açıklar. Fakat önemli olan kurslardan sonra üretimi devam ettirmek. Boş zaman geçirilecek bir alan olarak görülmemeli” yorumunda bulundu.



“DİRENME SÜRECİNDEYİZ”
“Devamlılığı sağlamak adına hayata geçirmeyi planladığınız başka projeleriniz var mı?” sorusuna karşılık veren Babalıoğlu, “Şu an sadece direniyoruz. Direnme sürecindeyiz” dedi. Gelen yabancı ve yerli turist sayısında çok fazla azalma olduğunu vurgulayan Babalıoğlu, “İlk açtığım sene ile bugün ki sene aynı değil. Bu düşüş 2015 yılında başladı. Dükkanı döndürmek, hele ki yeni bir projeyi faaliyete geçirmek hiç kolay değil. Burada her şey el emeği, endüstriyel bir tek ürün yok. Ancak ona rağmen her şey zor” ifadelerine yer verdi. “Bu zorlanmanın nedeni genel anlamda Karaburun’da yaşananlar” diyen Babalıoğlu, şöyle ekledi: “Karaburun’da öncelikle yapılaşmanın artması, insanların doğadan uzaklaşması, doğanın bir takım zararlara uğraması yüzünden gelen insan sayısında da azalma oluyor. Burada tarihi bir eser yok. Su sporlarının yapılabileceği bir yer yok. Buranın iklimi ona müsait değil. Kısaca burada bizim pazarlayabileceğimiz tek şey var o da doğamız. Doğayı da katledersek hiçbir şeyimiz kalmayacak. Rüzgar güllerinin köylere yakın kurulmaması için, balık çiftliklerinin kurulmaması için, taş ocaklarının açılmaması için, yapılanların doğal yaşamları etkilememesi için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Bütün bunlar tabiatı yok eden şeyler. Tabiatın ekolojik yapısını bozan şeyler. Bunların daha da büyümemesi için mücadele ediyoruz.”

Haber Merkezi