Su kabağı lambasından kadim bir üretime...

İlkokul mezunu Nimet Akkaş, üretimden kopmuyor, oluşturduğu İplik Design ile markalaşmayı hedefliyor. Kadın istihdamını da sağlamak isteyen Akkaş, hemcinslerini üretmeye davet ediyor


  • Oluşturulma Tarihi : 24.12.2020 08:25
  • Güncelleme Tarihi : 24.12.2020 08:25
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Su kabağı lambasından  kadim bir üretime... haberinin görseli

56 yaşındaki Nimet Akkaş, kendini bildi bileli çalışıyor, üretmeye, bir şeylere hayat vermeye ve değer yaratmaya inanıyor. Asıl mesleği kuaförlük olan Akkaş, emekli olduktan sonra evde oturmanın kimseye bir fayda getirmeyeceğini düşünerek el emeğiyle neler üretebileceğini araştırmaya başlıyor. Akkaş her kadın gibi zaman zaman el emeği bir şeyler üretmiş ama satıp para kazanacağı ilk ürünü bir su kabağı lambası olmuş. Çocukluk yıllarında yıkanmak için maşrapa olarak kullanılan birçok ürünü boncuk, taş ve boya kullanarak rengarenk lambalara çeviren Akkaş, Tire'ye gidip ham su kabağı alıp, evde matkap, yapışkan ve el yeteneği ile hediyelik eşyaya dönüştürüyor. Ardından su kabağını da evin çevresindeki boş araziye ekerek üretime başlayan Akkaş, Didim’de 2011 yılında ilk tezgahını açarak yerli ve yabancı turistlerin çok fazla ilgisini çekiyor. Türkiye’nin yanı sıra Almanya’ya, Hollanda’ya, İngiltere’ye ve daha nice bölgelere yaptığı lambaları gönderen Akkaş, "Kim bilir belki hala bir yerleri aydınlatıyordur" diyerek gerçekleştirdiği üretimin ne denli değerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

"BİR SÜRE SONRA İLGİ AZALDI"

"Aslında tüm süreci, tek başıma gerçekleştiriyorum" ifadelerini kullanan Nimet Akkaş, "Yani ürünü ben üretiyorum, satış yapılabilecek yerleri ben belirliyorum. Ve genel olarak oraya kendim gidiyor, satışımı yapıp dönüyorum. Tabii ki üretim sürecinde kızım, oğlum ve eşim yardımcı oluyor. Daha önce çeşitli festivallere eşim ile birlikte gidiyorduk fakat rahatsızlandı, sonrasında oğlumla birlikte yola çıktık. En nihayetinde o da kendi yolunu çizdi mesleğine yöneldi. Su kabağından lambalar yaptığımı belirtmiştim, bu ürünleri yaklaşık 2-3 yıl yapıp sattım. Ama haliyle bir süre sonra ilgi azaldı. Ben de kadınlara özel bir şeyler üretebilir miyim acaba diyerek hepimizin vazgeçilmezi aksesuara yöneldim. 2013’ten beri tasarımından son haline kadar her aşaması bana ait olan takı ve aksesuarlar üretiyorum. Ve bunları kendim satıyorum. Ürettiklerim arasında kolyeler, küpeler, bileklikler, künyeler, fularlar, çantalar, şapkalar ve bunun gibi aklınıza gelebilecek pek çok aksesuar yer alıyor" dedi.

MOTTOLARI KALİTELİ VE ÖZGÜN ÜRETİM

Türkiye’nin dört bir yanına ürün gönderimi yaptıklarını, şu an ve genel olarak olumlu dönüşler aldıklarını kaydeden Akkaş, "Çünkü her şeyden önce kaliteli malzeme ile kaliteli ve özgün üretim gerçekleştiriyorum. Sorunsuz şekilde kargoladığınız bu ürünlerin arkasında da durduğunuzda insanlarla aranızda güven bağı oluşuyor. Kişi daha önce sizden alışveriş yapmış, sorun yaşamamış, yaşasa da siz her şekilde onun haklarını bilerek hareket edip memnuniyeti sağlıyorsunuz. Yine fiyat performans olarak baktığınızda da müşteri memnuniyetini sağlayabiliyoruz. Kendim yaptığım için piyasadaki fahiş fiyatlar bizde yok. Dolayısıyla bu sürecin size dönüşü olumlu oluyor. Biz İplik Design adıyla bir markalaşmaya doğru da yavaş ama emin adımlarla ilerliyoruz. Yani bir yerde karşınıza çıkan ürünün kalitesinden üzerindeki etikete, özgünlüğünden tarzına kadar bize ait olduğunu anlayabiliyorsunuz. Bu durum da insanların hoşuna gidiyor" bilgisini paylaştı.

‘ZARURİ İHTİYAÇLARA HİTAP ETMİYOR’

E-ticaretin ise herkese ulaşmak açısından oldukça güzel fırsatlar sunduğunu aktaran Akkaş, şunları ekledi: “Ama insanlara dokunabildiğiniz bir ticaret süreci nedense çok daha sıcak. Benim ürettiğim ve insanlara ulaştırdığım ürünler zaruri ihtiyaçlara hitap etmiyor. İnsanların mutlu olmak, iyi hissetmek için aldığı, para harcadığı, zaman ayırdığı şeyler bunlar. Dolayısıyla siz yüz yüze diyalog kurarken, boynuna taktığı bir kolyenin kendisini daha güzel gösterdiğini düşünen bir insanın mutluluğunu da görebiliyorsunuz. Bu en az karşılıklı maddi kazanç kadar değerli bir şey. Bunu e-ticarette yakalama ihtimaliniz daha düşük. Yine ben bu satışlar sırasında Muğla’dan Edirne’ye kadar pek çok ile, ilçeye, kasabaya gittim. Birçok dostluk kurdum buralarda, hala görüşüyoruz, evimize gelen dostlarımız var. Bunları düşününce tabii ki yüz yüze satış çok daha keyifli ve değerli.”

PANDEMİDE ÜRÜNLERE İLGİ AZALDI

“Pandemi sürecinde bizim e-ticarete yönelme durumumuz pek çok kişi gibi arttı elbette” cümlelerini kullanan Akkaş, “Ama genel duruma baktığımızda çok sayıda insanın sağlığı ile uğraştığı, işini kaybettiği, gelirinin düştüğü bir dönemdeyiz. Haliyle bizim gibi zaten düşük sayıda üretim yapıp belli bir kitleye ulaşabilen kişiler ya da markalar bu durumdan fazlaca etkileniyor. Bu da anlaşılabilir bir durum dediğim gibi, kişilerin geçimle uğraşırken 10 Lira dahi olsa, zaruri olmayan alışverişlere ayıracak durumu olmaya biliyor” şeklinde konuştu.

'NE GEREK VAR?' DİYENLERE İNAT...

"Elbette yıllar içinde bir oda dolusu hazine biriktirmedim ama 2001 yılında eşimin emekli olmasından sonra ev ekonomisinin ağırlık yükünü hep ben sırtladım" diyen Akkaş, "Yıllar önce çalışmana gerek yok diyen eşimi dinlemek yerine ilk çocuğuma gebe iken kendimden bir yaş büyük olan kuaföre giderek o işi öğrenmek istediğimi söyledim. Bana çırakların çocukluktan yetişeceğini, usta - çırak ilişkisi içinde zaman zaman çırakların kalbinin kırıldığını, olduğum yaşta bir kadın olarak bunlara katlanamayabileceğimi söyleyerek reddetmişti. Ben ısrar ettim ve o meslekten yıllarca geçimimi sağladım. Emekli olduktan sonra da ‘Ne gerek var çalışmaya’ diyenleri, üretmeye başlayınca ‘Kim alacak bunları?’ diye soranları, 'Satış yapmak için şehir dışına festivallere gideceğim' dediğimde ‘Kadınsın ne işin var tek başına, bilmediğin yerlerde’ gibi konuşmalar yapanları dinlemedim. 2011 yılında ben bu işe başladığımda aile ekonomimiz zor bir dönemden geçiyordu. Ve bu süreçte en küçük çocuğum üniversiteyi kazandı. Ben bu takıların, lambaların geliriyle O’nu başka bir kentte üniversite okuttum, evimin gelirine destek oldum. 2 çocuğumu evlendirdim. Kapıma bir alacaklı dahi gelmedi. İlkokul mezunu bir kadın olarak üretimden kopmayarak kimseye muhtaç olmadan yaşamayı sürdürüyor, yeni yerler görüyor, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bence bunu ve çok daha fazlasını ülkemizdeki pek çok hemcinsim rahatlıkla başarabilir. Hepimizin mutlaka bir yeteneği var, sadece adım atmaya başlamak gerek" sözlerine dikkat çekti.

HEM MASRAFLAR ARTIYOR HEM DE…

Türkiye’de özellikle Batı kentlerinde bulunan hemen hemen tüm yöresel festivallere, köylerdeki panayırlara ürünleriyle katıldığını hatırlatan Nimet Akkaş, “İpsala Sınır Kapısı’nı gördüm diyebilirim. Yerel Yönetimlerden herhangi bir destek beklemiyorum. Fakat artık hemen hemen tüm kentlerde çeşitli yöresel festivaller yapılıyor. Birçok belediye bu organizasyonları, bu işlerle uğraşan organizasyoncu adı altındaki kişilere taşere ediyor. Bu kişiler belediyelerden uygun fiyata aldıkları tezgah alanlarını fahiş fiyatlara üreticilere kiraya veriyor. Hem masraflar artıyor, hem istenmeyen durumlar yaşanabiliyor. Bu çarkın kırılması herkes için çok daha sağlıklı olacaktır” dedi.

"İSTİHDAM YARATMAK İSTİYORUM"

İplik Design olarak markalaşma adımlarını hızlandırdıklarını söyleyen Akkaş, son olarak, "Firmamızın varlığını 2021 itibariyle resmiyete döküyor olacak, yine özel ürünler üreterek kişilere ulaştıracağız. Bugün Türkiye’nin her noktasına gönderdiğim bu ürünleri çoğaltarak başka insanlara dokunmayı, onların yüzündeki gülümsemeyi görmeyi sürdürmek istiyorum. Bu iş döngüsünden ben ve ailem gelir elde ediyor. Ama neden başkaları için de faydalı bir şeyler yapmayalım diye düşünüyorum. Ara ara evde iğne oyası yapan başka kadınlardan destek alıyorum, siparişleri yetiştiremediğim günlerde.Büyüme adımlarını atarken adil bir şekilde gelir etmelerini sağlayacak şekilde istihdam yaratmak, evde üreten kadınlara fayda sağlamak istiyorum. Kısa vadede hayalim bu" cümlelerini kullandı.