- Gündem
- 06.07.2025 00:47
Sütte ekim ayında kriz olabileceği konusuna değinen Tire Süt Kooperatifi ve İzmir Tarım Grubu Başkanı Mahmut Eskiyörük, “20 yıldır sektörün içindeyim temmuz ayında sütün başında kavga olurdu, paralar avanslar havada uçardı. İlk defa bu yıl temmuz ayında süte talep olmadı. Ekim ayında bir süt krizi olabilir” dedi
KENAN YEŞİL-ÖZEL HABER
Tire Süt Kooperatifi ve İzmir Tarım Grubu Başkanı Mahmut Eskiyörük, sütte ekim kasım aylarında arz fazlalığı nedeniyle kriz olabilir uyarısında bulundu. Eskiyörük, “Süt sektöründe her yıl dalgalanmalar yaşanır ancak özellikle temmuz aylarında sıcakların etkisiyle üretim düşer, turizmin etkisiyle de tüketim artar. Yani süte aşırı talep başlar. Çok ilginçtir ki ve 20 yıldır sektörün içindeyim temmuz ayında sütün başında kavga olurdu, paralar avanslar havada uçardı. İlk defa bu yıl temmuz ayında süte talep olmadı. Maalesef 2018 Temmuz ayında bırakın yoğun talebi sütü birçok kuruluş sütünü satmakta zorlandı. Buna dayanarak ekim, kasım aylarında üretimin yükseldiği dönemde sütte arz fazlalığı nedeniyle kriz yaşanabilir” dedi.
KOOPERATİFLEŞME VURGUSU
Sütte krize neden olabilecek etmenleri anlatan Eskiyörük, krizin oluşmaması için neler yapılası gerekenleri anlatarak şöyle konuştu: “Sadece süt sektörü için değil tarımın tüm dallarında piyasa düzenini sağlamak için kooperatifleşmeliyiz. Bunun için de Devlet, öncelikle ulusal tarım politikası oluşturarak kooperatifleşmeyi teşvik edici önlemler almalıdır. Çünkü kooperatifleşmeyle; üretim maliyetlerinin düşürülmesi, üreticinin pazarlama sorununun giderilmesi, gıda güvenliğinin sağlanması, kayıt dışılığın önlenmesi, üretimin planlanıp istikrarın sağlanması, sosyal yapının iyileştirilmesi, köyden kente göç önlenerek toplumsal barışın sağlanması mümkündür. Dünya ülkelerine baktığınızda yüzde 89-90 oranında tarımsal faaliyetler kooperatiflerle sürdürülmektedir. Ama bizde bu oran maalesef yüzde 15 seviyelerinde.”
TÜKETİCİ UYGUN FİYAT İSTİYOR
Süt fiyatları konusunda görüşlerini dile getiren Eskiyörük, üreticinin kazanmak tüketicinin de uygun fiyata güvenilir gıda almak istediğini söyledi. Bunu da süt fiyatını yükselterek değil, yem fiyatını düşürerek sağlaması gerektiğini vurgulayan Eskiyörük, “Amaç üreticinin kazancını arttırarak 1 litre süt ile 1.3 kilogram yem alabileceği koşulları sağlamak ise aradaki fark üreticiye destekleme primi olarak verilmelidir. Eğer süt fiyatını arttırırsak tüketim düşer ve daha olumsuz sonuçlar doğurur. Üreticinin kazancını, yem fiyatını düşürerek sağlarsak hem üretici hem de tüketiciyi korumuş oluruz” dedi.
SÜT VE YEM FİYATI AYNI SEVİYEDE
Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt fiyatlarını geç açıklamasından dolayı sektörde konseyin etkisiz kaldığı yönündeki yorumları değinen Eskiyörük, “Üreticinin 1 litre süt ile 1,3 kilogram yem alması gerekirken, süt fiyatındaki artış henüz daha uygulanmadan yeme gelen yeni zamlarla süt ve yem fiyatı aynı seviyeye geldi. Çünkü 1,70 TL’ye satılan sütlerden üreticinin cebine ancak 1,60 TL girecek, yemin de kilogram fiyatı 1,60 TL oldu. Seyirci kalınırsa bu şartlarda üretici bitecek, üretim bitecek, sanayi bitecek, tüketici büyük zarar görecek. Ülkenin ekonomisi bitecek ve Türkiye ithalat ile daha da dışa bağımlı hale gelecek” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’YE İZMİR MODELİ
İzmir’in sütte uyguladığı yaklaşımın Türkiye genelinde de uygulanabileceğini söyleyen Eskiyörük, “İzmir Büyükşehir Belediyesinin üreticiyi kooperatifler vasıtasıyla destekleme yöntemi, yani İzmir Modeli, Türkiye tarımı için kurtuluş haritasıdır. İzmir modelinin sonucunda Türkiye’de tarımsal büyüme yüzde 2.1 gerçekleşirken İzmir’de tarımsal büyüme yüzde 5.5 olmuştur. Kooperatifleşme oranı Türkiye genelinde yüzde 13 seviyesindeyken İzmir’de yüzde 30 oranındadır. Ödemiş’ten fidan alımlarıyla güçlenen Bademli Kooperatifi şuan dünyanın birçok ülkesine ihracat yapıyor. Bayındır İlçesi köy görünümündeydi. İzmir Büyükşehir Belediyesinin alımlarıyla güçlendi, Türkiye’de çiçekçilik konusunda önemli bir merkez haline geldi. Tire Süt Kooperatifi, Birleşmiş Milletler tarafından 2 kez örnek gösterilerek Türkiye’nin en güvenilir markalarından biri haline geldi. Gödence Kooperatifi, Bademler Kooperatifi önemli işlere imza atıyor. Diğer ilçelerde de kooperatifçilik alanında olumlu gelişmeler başladı. Kentimiz son 15 yılda büyük bir ivme yakaladı ve Türkiye’nin tarımsal üretim merkezi haline geldi. Bu dayanışma ruhu sayesinde önümüzdeki süreçte İzmir’i yolcu uçakları kadar kargo uçaklarının kalktığı bir ihracat merkezi haline getireceğiz. Köylümüzün kooperatifler kanalıyla yerinde üretmeleri ve yaşamalarını hedefleyen İzmir Modeliyle olumlu sonuçlar alınmıştır. Umarım ülkemizin tüm belediye başkanları da bu modeli uygular ve şirketleşme yerine kooperatifleşme öncelikli devlet politikası olur. İşte o zaman tarımımız gelişir, ülkemiz zenginleşir ve göç önlenerek Türkiye daha da yaşanır olur.
KOOPERATİFLEŞME DEVLET POLİTİKASI OLMALI
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye sunmuş oldukları rapor sonrasında şu ana kadar bir geri dönüş olmadığını belirten Tire Süt Kooperatifi ve İzmir Tarım Grubu Başkanı Mahmut Eskiyörük, yeni dönemde tarım ve sütte öncelik ne olması gerektiğini anlatarak, “Tarımda bundan sonraki süreçte yapılması gerekenler ortada. Kooperatifleşme öncelikli devlet politikası olmalıdır. Tarımsal örgütlerin yapısı düzenlenmelidir. Üreticilerin kooperatifleşmesi destekleme uygulamalarıyla teşvik edilmelidir. Üreticilerin desteklenmesi ve denetlenmesi kooperatifler kanalıyla yapılmalıdır. İthalat politikasından vazgeçilmelidir. Aile işletmeciliğine önem verilmeli, ortak işletmeler kurulmalıdır. Desteklemeler: yardım anlayışıyla değil; yapısal sorunların çözümünde bir unsur olarak kullanılmalıdır. Çiftçiye para veren değil, para kazandıran ulusal tarım politikası uygulanmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.