- Gündem
- 17.05.2025 11:14
Türkiye’de koronavirüs teşhisi konanların sayısı yükselirken, sağlık örgütleri tanı merkezlerinin sınırlı sayıda kalmasına tepki gösterdi. Hastanelerin ekipman durumu ise diğer bir tartışma konusu
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Yeni tip koronavirüs dünyada hızla yayılırken Türkiye’de de 98 kişide tespit edildi. Tanı koymakta kullanılan testler Türkiye’de üretiliyor ve şu anda sadece Ankara, Erzurum ve İstanbul, Samsun ile Adana’da yapılıyor. Tanı merkezlerinin sınırlı sayıda kalması sağlık örgütlerinin tepkisine neden oluyor. Sağlık emekçileri, bir an önce İzmir’de de tanı merkezi oluşturulması gerektiğini vurguluyor. İzmir’de alınan örneklerin Ankara’ya gönderildiğini aktaran İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Funda Barlık Obuz, “Büyükşehir olmasına rağmen İzmir’de tanı merkezi bulunmaması testlerin sonuçlarının uzun sürede çıkmasına neden oluyor. Testin yaygınlaştırılması çok önemli… Böylelikle gerçek hastalar kolaylıkla saptanır ve karantina ile salgının yayılması önlenebilir. Tüm hastalara test yapılmıyor, bu da var olan gerçek vakaların çok daha fazla olabileceği endişesi oluşturuyor. Bunların yaşanmaması için en başta yetkililer tarafından radikal önlemler alınması gerekir” diye konuştu. Bu süreçte sağlık çalışanlarının korunmasının önemli olduğunu kaydeden Obuz, “Bazı hastanelerde yeterli düzeyde koruyucu ekipmanın bulunmadığını öğreniyoruz. Sağlık Bakanlığı bunları bir an önce temin etmeli” diye ekledi.
SOLUNUM CİHAZI ÖNLEMLERİ
Solunum cihazı ihtiyacı nedeniyle bakanlığın birtakım önlemler aldığını belirten Obuz, “Hastaneler acil olmayan cerrahi işleri erteliyorlar. Dolayısıyla yoğun bakım ve hastane servis yataklarının doluluğu azaltılmaya çalışılıyor. Şu anda solunum cihazı ile ilgili sıkıntı Amerika dahil tüm ülkelerde var. Ancak odaklanacağımız temel konu hastalanmamaya çalışmak olmalı. Sosyal bir izolasyon sağlamak gerek. Kalabalıktan uzak durmak gibi… Yolun başındayken bu önlemleri almazsak virüsün hızla yayıldığını biliyoruz. Bu vakalarda her hasta solunum cihazına ihtiyaç duyacak diye bir durum da yok. Hafif geçiren de olabilir” ifadelerini kullandı.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SORUNLARI
Sağlık çalışanlarının maske, koruyucu kıyafet ve dezenfektan olmadan korunmasız ortamda çalışmaya devam ettiğini belirten Obuz, öncelikli önlemlerin sağlık çalışanları için alınması gerektiğini vurguladı. Obuz, “Virüsle mücadele konusunda en önde olanlar sağlık çalışanları. Dolayısıyla önceliğimiz onların sağlığını korumak olmalı. Maske, eldiven, koruyucu kıyafet ve dezenfektan gibi araçların sağlanması konusunda sıkıntılar var. Öncelikle bu konudaki eksikliklerin giderilmesi gerekiyor. Daha sonra da hasta yoğunluğunun azaltılması olabilir. 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olan sağlık çalışanlarının da izinli sayılması gerekiyor. Bu olmadığı gibi aksine izinler kaldırıldı. Koruyucu önlemlerin tam olması gerek ki sağlık çalışanları bu konuda mücadele edebilsin. Onların sağlığı çok önemli… Bunun için çok net önlemler alınmalı. Bir de şüpheli vakayla temas eden kişilerin 14 gün süre ile karantinada olması gerekiyor. Yine bu hastalara bakan sağlık çalışanları da aynı risk altında olduğu için 14 günlük karantina işleminin onlara da uygulanması gerekir. Ama bu konuda henüz bir açıklama yapılmadı. Eğer sağlık çalışanları bu hastalığa yakalanırsa hem diğer hastalara, hem de ailelerine ve çevrelerine daha kolay yayacaklardır” açıklamasında bulundu.
KARANTİNA HASTANESİ
İzmir’de Tepecik Eğitim ve Araştırma ile Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanelerinin karantina hastaneleri olarak belirlendiğini ancak Türkan Özilhan Hastanesinin de karantina hastanelerine dahil edildiğini belirten Obuz, “Yeni ve tek kişilik odaların olması seçim nedeni olmuş olabilir. Korona virüs şüphesi olan test sonucu beklenen hastalar kabul edilecekmiş. Tanısı kesinleşenler de herhalde. Poliklinik hizmetleri de son bulup tam bir izolasyon sağlanmalı” dedi.
BU BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU
Sağlık personellerine uygun maske verilmediğine dikkati çeken SES İzmir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Hülya Baran Ulaşoğlu, “Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile kronik hastalar, gebeler, küçük çocuğu olanlar 65 yaş üstü ise gelmiyor ama sağlıkta izinler iptal ve gerçekten korkutucu. Aslında şu an karşılaştığımız sorun bir halk sağlığı sorunu ve sağlığın piyasalaşmasının getirdiği sıkıntılar. Dezenfektan, temizlik malzemeleri, maske kliniklerde yok çünkü depolar kaldırıldı. Şimdi sağlıkta uygulanan tasarruf politikaları tosladı aslında” şeklinde konuştu.
24 SAATLİK NÖBETLER KALDIRILMALI
“Öte yandan kronik diyabet hastası sağlık personeli, burun estetiği ameliyatı yapıyor. Kabul edilir değil. Hastanelerin acil durumlar dışında ameliyat yapmaması gerek. Poliklinik sayılarının düşmesi gerek tam olarak azaldı diyemeyiz” diye konuşan Ulaşoğlu, nöbetlerin tekrar düzenlenmesinin ve sağlıkçıların direnci açısından 24 saatlik nöbetlerin kaldırılması gerektiğinin altını çizdi. Riskli ortamda alınacak ücretlerin artırılması gerektiğini de belirten Ulaşoğlu, “Koruyucu ekipman tam olmalı, formaların dahi hastane dışına çıkarılmaması, hastanede yıkanması gerekir” dedi. Ayrıca hastanelerde kreşlerin açıldığını da söyleyen Ulaşoğlu, “Sağlık çalışanlarının çocuklarına yazık değil mi? Çaresiz olanlar var. Bu daha da katmerliyor, kreşlerin açık olması kabul edilemez” diye konuştu.